energie354
profili

  • entelektüel olmak icin gerekli nitelik

    3 kuşak üniversite mezunu olmaniz gerekir. cunku entelektuel olmak herseyden once vizyon gerektiririr. anna babasi ilkogretim mezunu biri olarak soyluyorum. entelektuel olmak ne yazikki tek kusak ile hatta belki iki kusak ile bile halledilemeyecek kadar derin bir olusumdur. (bkz: 3 kuşak üniversite mezunu olmak)

    --- spoiler ---
    eski büyük yazarlardan birisine sormuşlar sormuşlar; entelektüel olmak için ne gerekir? diye...
    demiş ki ; üç üniversite gereklidir...
    soran "tamam" demiş, ben üç üniversite bitirdim, artık entelektüel sayılabilirim. hayır demiş yazar. dedenin üniversite mezunu olması, babanın üniversite mezunu olması, senin üniversite mezunu olman gerekir entelektüel olman için...
    --- spoiler ---

    aslinda lise yillarinda fen lisesinde okurken farketmistim farki. benim tum derdim, oss kasip iyi bir muhendis olup iyi bir ise girmekti. universitede okurken vizyonum sundan ibaretti. "yeni mezunlar 3k tl aliyorlarmis. 1.5k sini yesem aylik 1.5k biriktiririm iyi para..." (bu arada sene 2008, yanlis olmasin o yillarda fena para degildi yani)

    anne babasi doktor/akademisyen olan arkadaslarimin dertleri ise cok farkliydi, onlar oss yerine sat ve toelf a hazirlaniyorlardi. olimpiyatlarda derece yapmaya odaklanmislardi. onlarin tum derdi liseden sonra amerika'da universite okumakti.

    herhangi bir muzige ilgileri vardi kesinlikle, kimi piyano calisiyor kimisi keman caliyordu ya da klasik muzik dinliyorlardi. benim icin muzik ise yalin ve burak kut'tan ibaretti sanirim. benim herhangi bir sanata merakim yoktu, haftasonlari ben oss sorusu cozmekle mesguldum, onlar ise toplanip sanat galerilerini geziyorlardi, tiyatroya gidiyorlardi.

    yabanci dilleri cok iyiydi onlar icin bir zorunluluktu bu cunku, ben ise sadece dersi gecmek icin ugrasiyordum. ingilizce yetmiyor baska bir dil ogrenme cabasina giriyorlardi ben ise sacma buluyordum o yillar icin zaman kaybi olarak goruyordum, onun yerine 20-30 tane daha fazla mat sorusu cozmem gerekiyordu.

    bu arada ailemi suclamiyorum kesinlikle, onlarin da vizyonu buydu sonucta. ellerinden geldigince beni okutmaya calistilar. hayata karsi isyan etmek degil derdim, sadece gercekleri gormeye, anlamaya calisiyorum.

    bugun entelektuel dedigim arkadaslarin bazilari cok genc yasta mıt, stanford gibi universitelerde akademisyen oldular, ya da top sirketlerde su an yonetici durumdalar. ben hangi durumdayim diye sorarsaniz; turkiye de sacma bir kurumda 5 yilimi kaybettim esimin zoruyla amerika'da kiytirik bir master yaptim ve duz bir muhendis olarak calisiyorum. amerika'ya gelme vizyonum da bundan ibaret iste esimin telkinleriyle. cunku anne babasi ogretmen olan esim genel bilgi birikimi, hayata bakisi ve dunya'da olan olaylari yorumlama kapasitesi olarak benden kat ve kat ustundur. anlatmak istedigim entelektuellik icin yetmese de bir nesil bile cok onemlidir bence. yani isin asli benim amerika'ya gelmem de tamamen sans eseridir.

    bu arada extreme ornekler var midir, belki vardir ama acikcasi ben rastlamadim, olsa bile cok cok dusuk ihtimal olacagini dusunuyorum. (bkz: outlier)

    varin gerisini siz dusunun.

  • türkiye'de çok fazla siyaset konuşulması

    kısa bir süre isveç'te yaşadım. yaklaşık 4-5 yıldır da amerika'da ikamet etmekteyim. iki ülkede de türkiye'ye kıyasla çok çok az siyaset konuşulmaktadır. geçenlerde türkiye'ye 2 haftalık tatile gittim. neredeyse o 15 günde, o yıl içerisindeki diğer günlerin toplamından daha fazla siyaset konuşmak zorunda kaldım. havasından mıdır suyundan mı bilmem ama içine girince duramıyorsunuz.

    amerika'dan örnek vermek gerekirse toplumun büyük bir çoğunluğu, seçim zamanları hariç genel siyaset konuşmaz. lokal problemlerini daha çok tartışmaktadır. örneğin eyalet içinde vergi adaletsizliği gibi.

    ülkemizde ise ev hanımından doktoruna mühendisine, okuma yazma bilmeyeninden tutun da profesörüne kadar hemen herkes neredeyse hergün siyaset ile içiçe. belki de tüm problemlerimizin kaynağı budur ne dersiniz. gerçi çıkmaza girince böyle oluyor sanırım. belki de bu olayı açıklayan en güzel soru (bkz: tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıkar)

    edit: imla

  • linkedin'de ik'ya başvurduğu için aşağılanan aday

    aşağıdaki elemanın yorumu iyi olmuş yalnız.

    --- spoiler ---

    anlamsız,garip bir yorum olmuş. insan kaynakları bölümünde çalışmak için hangi bölüm mezunu olmak gerekiyor? çok teknik departman da biz mi bilmiyoruz. profile baktım. muhtemelen açık öğretim fakültesi mezunu. bir fakülte ortamı dahi yaşayamamış birisinin sadece egosunu konuşturmak adına anlamsız paylaşımı acınası olmuş.
    --- spoiler ---

  • öpüşmenin anlamı

    yıllar önce izlemiş olduğum ve az önce tekrarına rast geldiğim friends dizisinde geçen tartışma. evet öpüşmek kadınlar için, ilişkinin her kısmı kadar önemli. sanki bilinmesi gereken her şey o ilk öpücükte saklıymış gibi.

    erkekler açısından ise, öpüşmek açılış gösterisi olarak sayılıyor. dizide, bu konuda verilen örnek de çok şahane: "öpüşmek, pink floyd sahneye çıkmadan önce, beklerken komedyeni izlemek gibidir. komedyeni beğenmiyor değiliz ama bileti onun için almıyoruz."

    kızlar açısından, konser bittikten sonra ne kadar harika bir program yapılmış olsa da gözleri hep komedyeni arıyor. ve son olarak, kızlardan bir tavsiye, "komedyeni geri getirin yoksa bir dahaki sefere kendinizi evde tek başınıza o albümü dinlerken bulursunuz."

    öpüşmenin kadın ve erkek arasındaki görüş farklılığını anlatmak açısından mükemmel bir sohbet olmuş. teşekkürler david crane. (bkz: friends)