forlife3
profili

  • köfteci yusuf'taki takım türbanlı kasiyerler

    bizim ülkeye ve insanına fazla yükleniyorlar. yok işte bilim adamı çıkmıyormuş, seçim sonuçlarıymış, teknoloji yokmuş, gücü ele geçiren baskıyı kuruyormuş vs. çok büyük haksızlık. kapasite bu kadar kardeşim. sen bu ülke insanına dayayacaksın galatasaray'ı fenerbahçe'yi, başı açık mı kapalı mıyı, bizim köy mü karşı köy müyü, türk mü kürt mü, alevi mi sünni mi.

    bak adam üşenmemiş başlık açmış, daha da üşenmemiş fotoğraf çekip internete yüklemiş. şimdi tartışalım bu konuyu hep birlikte. on yıl daha, yüz yıl daha bin yıl daha, on bin yıl daha tartışalım. ha bu arada benzine zammış, niteliksiz eğitimmiş, demokrasiymiş. salla gitsin. sen köfteciye odaklan köfteciye.

    (bkz: türkiye'deki hiçbir kesimin kaliteli olmaması)

  • 29 ağustos 2017'de istanbul'da görüntülenen eser

    ilk görüşte dahi insanı çarpan müthiş tablo. odama çerçeveletip asmak istediğim çok sayıda ayrıntı barındıran bir yapıt.

    https://pbs.twimg.com/…ia/diaky6wuwaqxatj.jpg:large

    son akşam yemeği tablosundaki o herkesin ayrı bir karede bir nevi kendi halindeliğine rağmen bütünlüğü oluşturması gibi... italya'da bir şapelin tavanına bakmak gibi bu övgüyü hak eden tarihe geçmiş an. rönesans döneminden günümüze bir esinti.

    suda yüzen vileda post modern bir ayrıntı olarak kareye girmişse de, insanlığın özüne dair çok şey barındırıyor bu kare. köpeklerin uyumu ise ayrı bir güzellik olmuş.

    insanı içine çeken bu fotoğrafı yakalayan kişi bir ödülü hak ediyor. daha fazla konuşmadan bu fotoğrafa dalıp gitmek istiyorum.

  • ssg'nin kanzuk'u görevden alması

    darbe yakın, meşaleleri yakın.

    baykuş dosyası açılsın:

    --- spoiler ---

    dürümcünün ekibi yeterince konuştu.

    dürümleri ile beraber yeterince ortalığı karıştırdılar.

    biraz da biz konuşalım mı?

    biraz da ssg başgan için klavyesini ateşe verecekler konuşsun mu?

    çok az kişi aslında neler olduğunu biliyor.

    kabus gibi.

    hani başlık açarsınız da kimse entry girmez ya...

    işte öyle bir şey.

    hani 23.59'da entry girerseniz de kimse farketmez ya..

    işte öyle.

    yani benim hissettiklerim öyle.

    her şey ortada, ama gören yok.

    yazarlar anlamsız başlıklar arasında kaybolmayıp, ortada olanları görebilselerdi, benim bu yazıyı yazmama gerek kalmazdı.

    buradan çığlık atıyorum. duyun artık:

    hanımlar! beyler! burası dehşet bir sözlük.

    hiçbir şeyin yüzeysel bir bakışla görülemeyeceği bir sözlük.

    öyle bir iki yazarın tavsiyesini ciddiye alıyor gibi görünme şirinliği ile, eski yazarların yerine yenilerini doldurmakla güllük gülistanlık olacak bir sözlük değil.

    temayül yoklamalarında 1. guru, 2. kanzuk çıktı.

    buna rağmen başgan dürümcüyü sözlüğün başına getirdi.

    guru türkiye'ye dönmeye sıcak bakmıyordu.

    başa geçecek kişi ülke içinden biri olmalıydı.

    dürümcü hukukçuydu ve sempatik görünen bir yapısı vardı.

    evet aklı fikri yemekteydi. hem de çok.

    bu da çuvallamasına yol açtı.

    örnek; tasarım değişikliği.

    kendisinden çok emindi. b planı bile yoktu. kimseye sormadan radikal değişikliğe gitti.

    sonuç sözlüğün değerli yazarlarını kaybetmesine yol açtı. güven kaybı da cabasıydı. ardından gelen kullanıcı sözleşmesi değişikliği ise tam bir skandal oldu.

    dürümcü ile başgan arasındaki hikaye basit bir ihtiras hikayesi değildir.

    dürümcü başganı unutturup kendini önplana atarak sözlüğü tamamen ele geçirme ihtirası içindedir.

    her gece uykuya dalmadan önce dünyanın çeşitli bölgelerindeki tadamadığı yemeklerin hayali ile motive olmaktadır.

    etrafındaki birkaç nutellacının piyonu olmayı kabul etmiştir.

    kavga budur.

    kaybedeni de bellidir!
    --- spoiler ---