diariamente12
profili

  • 22 şubat 2023 halk tv deprem dayanışma yayını

    akp'nin, acun'lu, çağla’lı yardım gecesinde hepimiz havada uçuşan milyonlardan, milyarlardan ezilmiştik, kendimizi berbat hissetmiştik. bu gece ise hiç tanımadığımız insanlarla yakınlaştık, bir olduk, arkadaş olduk. kimse kimseyi ezmedi. inanılmaz saygılı ve medeni bir havada gerçekleşti her şey. türkiye bitmemiş.

  • komşu seslerinden hayatımın altüst olması

    şu anda içinde olduğum berbat ötesi durumdur. okuyanlar bir yol göstersin. belki çözüm burnumun ucundadır ama göremiyorumdur.

    beş - altı ay önce üst katıma 30'lu yaşlarda bir kadının taşınmasıyla başladı her şey. kadın taşındığı hafta sürekli, kesintisiz, bitimsiz bir konuşma kulağıma gelmeye başladı. önceleri ( ilk bir hafta) fazla üstünde durmadım. ancak konuşmaları sürekli damlayan musluk gibi kulağıma geliyordu ve hepsini anlıyordum. net bir şekilde duyuyordum yani. birkaç hafta sonra benim için dayanılmaz bir hal almaya başladı bu durum. yöneticiyle konuştum, durumu anlattım ama pek umurunda olmadı, kadına ya söyledi ya söylemedi. birkaç hafta bekledim hiçbir şey değişmeyince tekrar yöneticiyle konuştum ve bu sefer iki haftalık bir süreç başladı. kadın sürekli annesiyle, yakınlarıyla telefonda vır vır vır konuşuyor ve sesi de yüksek desibelli, benim tün daireyi kaplıyor. en son yöneticiye çağır dedim, senin hakemliginde konuşalım. ben bekârım, kadın da bekâr ve kapısına gitmemim doğru olmayacağını düşündüm. neyse yönetici en son kendisi gitti. konuşmak istediğimi söylemiş ama kadın gelmediği gibi bana bir ton laf söylemiş. o kim oluyor falan...

    medeni yollarla halledemedim ve huzur muzur kalmadı bende. alttan fırça sapıyla vurmaya başladım bu sefer. uzatmayacağım o yöntem de işe yaramadı ve üstüne hakaretler işittim. kadın lafta sözden, insanlıktan anlamayan bir hödüktü. ve ben 4 senelik evimden taşınma kararı aldım.

    bulduğum ilk eve attım kendimi. giriş kat. ve bu sefer daha kötüsü oldu. yandan, üstten ve dışarıdan sürekli sesler geliyor. yan dairedeki ailenin her lafını işitiyorum. sürekli köpek havlamaları duyuyorum ve uyuyamıyorum.

    tekrar taşındım şimdiki evime. en son kat dedim, tabii taşınma sürecim cok zorlu, külfetli ve zahmetli geçti. yine de son kat dedim, kimse oturmuyor birkaç aile var onlar da yaşlı insanlar merak etme dediler. neyse taşındım ama taşınmaz olaydım. şu anda psikolojim allak bullak olmuş durumda. delireceğim neredeyse. çünkü sabah, 7'de başlayıp aralıksız bakın abartmıyorum aralıksız söylenen bir kadın sesi içeriye doluyor. kuyunun dibinde gibi boğuk boğuk geliyor. bir yükseliyor bir alçalıyor, dalga dalga geliyor. ve benim zaten yıpranmış olan sinirlerim iyice çökmüş durumda. bu 4 ay içinde üçüncü evim. şu anda kulak tıkacıyla nispeten idare ediyorum ama huzurum yok. moralim sıfır. taşınmak falan her şey beni çok yıprattı. bana bir akıl verin, yol gösterin. burada kalmak istemiyorum, delireceğim yoksa ama gittiğim apartmanda da böyle bir şey başıma gelirse o zaman kafayı oynatırım. el imdad sayın yazarlar, el medet.

    edit: ben yalnız yaşıyorum, sessiz yaşıyorum. akşamları genelde kitap okurum, veya kulaklığımla dizi - film izlerim. bu süreç içinde anksiyete başladı bende. göğsüm daralıyor ve o söylenme sesi kulağıma geldiği anda geriliyorum, soğuk terler döküyorum. tekrar taşınmam gerek. ama çok yoruldum, çok bunaldım arkadaşlar.

    teşekkür editi: mesaj atan, önerilerde bulunan, durumuma empatiyle yaklaşan, başlık altında teselli veren, derttaşlık, haldeşlik eden herkese çok ama çok teşekkür ederim. çok iyi geldiniz. varolun. çünkü en yakınımdaki insanlar bile bu derdime üstünkörü yaklaştılar, ciddiye almadılar fazla. çeken biliyor gerçekten.

    edit 3: açıkçası aynı veya benzer dertten muzdarip olan, çile çeken o kadar çok insan varmış ki... bir dokundum bin ah işittim gibi oldu. ama olsun, hepsini tek tek okuyorum ve elimden geldiğince cevap veriyorum. türkiye'de apartmanda yaşamak eğer sese, gürültüye karşı biraz duyarlıysanız daha doğrusu akşam evinize dinlenmek için, başka insanlardan ve dışarıdaki dünyadan izole olmak için geliyorsanız hayat tam bir cehenneme dönüşüyor. apartman duvarları ve katlar arası tavanlar kâğıt gibi. insanlarımızın da büyük çoğunluğu umursamaz. başka insanlar da var, sessiz olalım diyecek medeniyette değil.

    çözüm önerileri:

    - psikolojik destek, psikiyatrik yardım ve kaliteli kulak tıkaçları
    - evde müzik vb dinle, izle önerisi geldi. ki bunu yapıyorum.
    - iç ses izolasyonu
    - mustakil ev
    - sen de gürültü yap (!)
    - zamanla alışırsın

  • bir kadının kaliteli olduğunu gösteren detaylar

    burada tekrar tekrar yazılanlar, yüzlerce favori alan entry'ler; bayağı, içi boş ve cahil cuhela muhabbetinden başka bir şey değil.

    kadının veya erkeğin ultra donanımlı olması, son derece şık ve hatta zamanının ilerisinde giyinmesi, düşünmesi onu kaliteli mi yapar? nedir bir insanın kaliteli olması? bu da çok boş bir ezber. buram buram kişisel gelişim, 90'lar sığlığı ve son derece endüstriyel, marketing bir söz.

    belli ki sözlüğün yaş ortalaması epey düşük. ah gençler ah. arabalardan, elektronik cihazlardan, nesnelerden söz eder gibi insanlardan söz ediyorsunuz. ve daha vahimi insanlar, kadınlar veya erkekler de bu algının esiri olmuş durumundalar.

    bir insanda, bir kadın veya erkekte ihtiyacınız olan en önemli şey vefa olmalı, tevazu olmalı, sadelik olmalı. ama bunlar artık çoktan unutulmuş, yüzüne bakılmayan, eski moda şeyler değil mi?

    şimdi bakıyorum da herkeste korkunç, ürkütücü düzeyde bir maymun iştahlılık var. kimse kimseye zerre kadar güvenmiyor. güvenmek öyle muhteşem bir şeydi ki. güvenmek, inanmak.. birini sevmek.. şimdi insanlar arasındaki ilişkilerin en belirgin, ta iki km öteden gözüken yönü: güvensizlik!

    mutsuz, sürekli oflayıp puflayan her şeyi çabucak yiyip tüketen ama doymayan ve asla doymayacak bir insan türü dolaşıyor sokaklarda, caddelerde. derinlik yok. dertdaşlık yok. yoldaşlık ne demek bilen yok. sadece bir ağzı, midesi ve bağırsağı olan tuhaf yaratıklara dönüştü insanlar.

    niye herkes yorgun? niye herkesin tahammül ve tolerans eşiği bu kadar dar? niye herkes bezgin? niye herkes agresif? niye herkes mutsuz? niye gülüşler bile içten değil?

  • ikinci el otomobil piyasası

    kredilerin musluğu kuvvetle kısılıyor, eylülde, ekimde kimsede kuruş olmayacak, bankadan gidip 60 ay vadeli yüz bin lira da çekilemeyecek. o zaman görürüm ben 2005 model clio'ya 80 bin fiyat çekilen piyasaları.

    ha nargilecinin önündeki bmw'ci, audi'ci, merso'cu güruh için hiçbir şey değişmez. onlar her zaman kazanır. bu ülkede son on senede korkunç bir rant çetesi yaratıldı. skinny bacaklı, özel üniversite diplomalı, kirli sakallı binlerce hödük var yollarda ve altlarında 500 - 600 bin liralık arabalar. nereden geldi bu paralar?

    ikinci el arabada böyle giderse 1998 - 2005 model arabalar daha 30 yıl yollarda olacaktır. iran, küba gibi yollarında 60 senelik arabalar olan ülkeler olacağız. ileride yabancılar nostalji seyahatine geleceklerdir.

    insanlar gelecek ve, heyy timy, look at this! this is a 2002 getz! this is awesome

    diyecekler.

  • tek başına sinemaya gitmek

    film tek başına izlenir. yabancı bir ülkeye yalnız gidilir. alışverişe tek çıkılır. kitap etrafta kimse yokken okunur. müziğin tadına ve derinliğine yalnızken ulaşılır. cinsel ilişki dışında şu hayatta nitelikli, anlamlı ve kayda değer tüm güzelliklerin tadına yalnızken varılır. sinemaya çift olarak gelinmez. esasen zeki ve farkındalığı yüksek hiçbir 'birey' zevk duyduğu şeyleri yanında bir kuyrukla yapmaz, yapmamalı. bu zavallı, aciz salak romantiklerin kendi kendilerini kandırmak için ya da algıları kapalı, sıkıcı, bayık dangalakların çevreye caka satmak için yaptıkları utanç verici bir şeydir bir filme sevgiliyle falan girmek.

  • kova burcu erkeği

    kadınlarla anlaşamayan, kadınsız da yapamayan erkeklerdir. özetimiz bu.

  • insan neden sanat yapar

    varolmanın ağırlığını üstünden atabilmek için.

    "yazmasaydım delirecektim."
    - sait faik abasıyanık

  • 18 haziran 2018 muharrem ince gaziantep mitingi

    bir antepli olarak gurur duyduğum miting.

    antep halkı akıllıdır, cumhuriyet'in, atatürk'ün kıymetini bilir. ama açık söylemek gerekirse 40 senedir öyle büyük göç dalgası yedi ki yüz binlerce kişilik varoşlar, kenar mahalleler yaratıldı ve orada yoksulluk, cehalet türedi. istanbul'da esenler, güngören, bağcılar gibi çok büyük kitlelerin yaşadığı varoşlar var. ve orada yaşayan insanların elindeki tek ama tek değer bu siyasal islamcıların sahiplendiği ve sürekli istismar ettiği din. işte antep'in makus kaderi bu oldu. yoksa antepli ileri görüşlüdür, kültürlüdür, geçmişi vardır, istiklal savaşı mazisi vardır.

    antep halkı özellikle suriyeli işgalinden sonra bu sefer kesinlikle muharrem ince diyecektir.

  • cizreli mehmet'in anne marie ile sahneye çıkması

    şener şen gönül yarası filminin bir yerinde "hayat son anına kadar sürprizlerle doludur." demişti. mehmet'i tanımam etmem, ama o sahnede ikisini birlikte şarkı söylerken görünce yüreğim kabardı sevinçten. o kadar duygulandım ve mutlu oldum ki bu olaya.

    tepeden tırnağa ingiliz bir kadın hem de şöhretinin zirvelerinde, müziğin büyüsü ve gücü sayesinde cizreli mehmet'le sahneye çıkıyor. cizreli mehmet'i elbette ki küçümsemiyorum ama nereden nereye derler ya hani. hem de hiçbir organizasyon, reklam, şirket vs vs yok. ikiliyi bir araya getiren tek şey şarkı söylemeleri. muazzam bir şey bu. sosyal medyada, bir yönüyle sanal bir temas, kanlı canlı harika ötesi bir gerçeğe dönüştü. bir şey ancak bu kadar güzel başlayıp güzel devam edebilirdi. anne marieye de helal olsun. esaslı kızmış. şu andan itibaren nazarımda dünyanın en güzel, en sevimli en esaslı kadını kendisi

  • yolda el ele yürüyen çifte saldıran çomar

    en seküler en liboş dinciyi birazcık kazısanız altında bu barbar çıkar.

  • 13 mayıs 2016 kobra helikopterinin vurulması

    insanın çok zoruna gidiyor. vaktiyle bölgesinde parmakla gösterilen, batılılar'ın huzur ve güvenle tatile geldikleri atatürk ismiyle müsemma türkiye cumhuriyeti dincilerin eline düştüğünden beri pakistan, afganistan, bangladeş gibi bir ülke oldu lan. çok zoruma gidiyor lanet olsun bu ülkeyi şu hale getirenlere binlerce kere lanet olsun. bir yandan bu şerefsiz, alçak, kansız pkk'lılar, öteki tarafta ışid'çi orospu çocukları, az beride çocuk tecavüzcüleri, sapık din adamları meydanı boş bulmuş ülkemde cirit atıyorlar. ve tüm bu haysiyetsizliklere sesini çıkarmayan zenginler, medya sahibi iş adamları, savcılar, hakimler, askerler. hepinize yazıklar olsun. gitti güzelim ülke, gitti lan.

  • 1 mayıs 2016 gaziantep patlaması

    10 dakika önce tam tam dibimde patlayan bomba. canımi zor kurtardım. binaların camlarını patlattı. onlarca sivil polis "siper al, yere yat."diyerek bir oteli ablukaya aldılar. kafamı yere eğerek ellerimi havaya kaldırarak en yakındaki bir kafeye zor attım kendimi.

    olay antep öğretmenevinin önündeki caddede gerçekleşti.
    ses bombası mıydı yoksa başka bir şey miydi bilmiyorum arkadaşlar inanılmaz bir gümleme sesi tüm şehri kapladı.

    edit: arkadaşlar "tam dibinde patladıysa neden hala hayattasın?" gibi sorular geliyor. çok güclü bir patlama oldu ve birden kaldırıma camlar düşmeye başladı. ben refleksle ellerimi kaldırdım tam o sırada onlarca sivil polis " siper al, yere yat vs" dediler, silahlarını çıkardılar ve bir hengame oldu. bense gözüme kestirdigim bir kafeye doğru ellerim başımda eğilerek koştum. şu anda size bu mekânda yazıyorum. tam dibimde miydi değil miydi bilmiyorum ama inanılmaz bir hengamenin ortasında kaldım. emniyet önünde patlamış diyorlar ben öğretmenevinin yanındaki kücük meydanda yürüyordum.

    lütfen saçma sapan sorular sormayın artık.

    * arkadaşlar geçmiş olsun mesajlarınız için çok çok teşekkür ederim. sakinleşmeye, şoku atlatmaya çalısıyorum. şu anda sığındığım kafedeyim. burası sakin ama herkes tedirgin. patlamanın olduğu emniyet binası tam arkamızda. 150 - 200 metre mesafede. bugün arkadaşımla sözde, gaziantep'i gezecektik ama ilk fırsatta güvenli bir yol bulup şehri terk edecegiz.

    * ben ve benim gibi insanlar bugün de ölmedi ama patlamada bir polisimiz öldü onlarca polis ve insan da yaralandı. ölen polisimize rahmet ve yakınlarına da baş sağlığı dilemekten başka elimizden bir şey gelmiyor. yaralılara da geçmiş olsun.

    hayatımda ilk defa bir patlamanın bu kadar yakınında oldum. ınanın arkadaşlar burada okumaya, yazmaya, yorum yazıp analiz yapmaya eyvallah ama bizzat ortasında kalmak müthiş bir korku ve şok yaşatıyor insana. güvensizlik kol geziyor şu an antep'te. şehir karmakarışık vaziyette. kimse evinden çıkamaz uzunca bir süre.

    memleket boka batmış arkadaşlar. bu hale gelmesinde de kimin ya da kimlerin parmağı varsa hepsinin allah bin türlü belasını versin. en ilkin de " alışın, kanıksayın" diyenleri yaksın bu ateş. kendi ülkemizde, evimizde, şehrimizde arkamızı kollayarak, kafamızda ölüm sahneleri kurarak, korkarak dolaşıyoruz.
    bu ülke fakirdi, yoksuldu da böyle it izi at izine karışmış bombok bir yer de degildi.

    söylenecek çok şey var, susmak değil öfkelenmek zamanı; ama ağzınızı açtığınız anda "terörist" muamelesi görüyorsunuz. asıl teröristlerse sabahın 9'unda şehirlerimizin göbeğinde bombalar patlatıp ölümler ve korkulara alıştırıyorlar bizi. yazık oldu bu güzel ülkeye yazık.