yanlış önerme.
sorun bizim milletimizin objektif ve dürüst değerlendirme yapamamasından kaynaklanıyor.
iki tip insan var. biri, aldığı şey övülmeye değer olmasa da dünyanın en iyi alışverişini yapmış gibi pazarlayanlar; diğeri, aldığı ürün kötü olmamasına rağmen mutlu olamama sendromuna yakalanmış insanlar tarafından ürünün vaat etmediği yerlerden bile olsa durmadan eleştiri yağmuruna tutanlar.
airfryer ile güzel olan şeyler var olmayanlar var. balığı çok güzel yapıyor örneğin. bazı şeyleri de olması gerekenden fazla kuru pişiriyor.
ama modasının geçmesi gibi bir durum söz konusu değil. gayet iş gören bir ev aleti. sadece hangi yemeği orada pişirip pişirmeyeceğinizi bilmeniz gerekiyor.
tüm evi kokutmadan balık pişirebilmesi bile tek başına satın alma sebebi benim için.
code failed8 profili
-
airfryer modasının geçmesi
-
bomboş yolda şerit değiştirirken sinyal vermek
olması gerekendir.
trafik kuralları yalnızca birden fazla aracın o an trafikte olması şartına bağlı değildir. ayrıca bu tür davranışları her koşulda tekrarlamak alışkanlık kazandırır. aynı şekilde tersi de kuralsızlık için zemin hazırlar, olması gerekeni yapmamayı yavaş yavaş kanıksamaya başlarsınız. medeniyet güzeldir, insan olduğunuzu hissettirir.
ayrıca kibar olmak hem sizin hem buna birinci ve ikinci elden şahit olan insanların bağışıklık sistemini güçlendirir, dolasıyla hastalıklara karşı koruma sağlar.** hem kibar oluyorsunuz hem bağışıklık sisteminiz güçleniyor. ama siz kameranın olmadığı yerde kırmızıda geçmeyi meziyet sananlardansanız tedaviniz için geç kalınmış demektir. -
denizde sırtüstü yatmak
boynum tutulana kadar yaptığım harika eylem.
6 yıldır denize gidemedim. denizde sırt üstü yatmak benim için askerlik sonrası halıya basılan ilk an gibi bir şey şu an. öyle gözümde tütüyor. -
ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı
daha dürüst bir paralel evrende aynı başlığın adı: ekşi sözlük sikecek insan veritabanı.
-
28-30 ocak'ta erkek yazarları mesaja boğuyoruz
(bkz: cinsel açlığın afrikası olarak türkiye)
şu sikimsonik başlık entry girilme hızı bakımından sözlükte ilk üçe oynar muhtemelen. vallahi gündemin en üstünde durmasına dayanamadım yazdım. karı kız düşüreceğim diye kendinizi düşürüyorsunuz haberiniz yok amk. -
sevgilinin geçmişi
genelde problem edilir. türk erkeğinin en bencil olduğu konulardan birisidir. kendisi geçmişte ne yapmış olursa olsun sevgilisinin kimsenin elini tutmamış, kimseyle göz göze gelmemiş olmasını ister. tabi bu bahsettiğim çok ileri bir bencillik ve kıskançlık boyutu.
ama hangi seviyede olursanız olun size bir tavsiyem olsun, gerçekten seviyorsanız veya iyi anlaşabiliyorsanız, geçmişi siktir edin. ama öyle bir siktir edin ki anlattırmayın, sormayın, konusunu bile açtırmayın. bilmeniz hiçbir şeyi değiştirmeyecek ama belki kafanızı takmanıza sebep olacak. ilişkiyi olumsuz manada etkilemeyeceği konusunda kendisine güvenemeyen insan bu geçmiş konularına hiç girmesin. kısacık hayatınız var amk bırakın geçmişi falan geleceğe bakın. -
apartman yöneticisi olmak
bugün 13.30'da yapılan toplantıya tesadüfen katılmam sonucu gerçekleşen hadise.
mevcut yönetici normalde ocak ayında teslim etmesi gerekirken almanya'daki oğlunun evliliğini bahane ederek istifasını erken verdi. genelde toplantılara çağırıldığım halde gitmeyen ben, "ulan bir değişiklik olsun, zorla beni yapacak değiller ya aq gider kafa dağıtırım" dedim. öyle olmadı.
çok enteresan bir ortam var içerde. normalde günaydın veya iyi akşamlar dediğin adamlar şap şap öpüp "oooooooo ne yaptın ya" gibi yılışık bir ortam beklemeyen ben şaşkınlıktan "oooooooo ne yaptım ya" dedim herkesi öptüm ön sevişmeden sonra koltuklarimizda yerlerimiz aldık.
tekrar bir nasılsın iyi misin muhabbeti yaptıktan sonra, konuşacak konu bulmak için kıvranma aşamasına giriyoruz. bu sırada yöneticinin eşi çay pasta börek falan getiriyor. "yahu ali amca arabayı mı değiştirdin" diye adeta yariyorum konuşmayı. "yoo aynı 15 senelik araba işte."
"hee, doğru ya tabi."
neyse ki bu toplantıların tozunu çok yutmuş bir amca (adamı ilk defa görüyorum komşuluk ölmüş amk) imdadima yetişiyor. "her taraf araba oldu yeaaaa" diye konuya giriyor. nasıl dolduysa adamlar kukrercesine konuşmaya dahil oluyor herkes. eski zamanları anlatan mı dersin, garaj girişine park eden adamlarla ne tür ilişkilere girdiklerini anlatanlar mı neyse bir sonraki aşamaya geliyoruz.
dedikodu, gıybet bir başlıyor ki sormayın gitsin. kim kimin boynuna dolamis da insanligindan dolayı söylememiş, nasıl kibarlık timsali imiş de söyle olmuş böyle olmuş. konuşacak konu bulamıyorum, bir türlü konuşmaya dahil olamadığım için amcaların yanında uslu uslu oturması için getirilmiş çocuklar gibi içime içime konuşuyorum. ikişer ikişer yüze kadar sayıyorum içimden falan. konuya bir girdim. ulan dedim keşke trilyona kadar saysaymisim. doları da durduramiyoruz dememle birlikte tum dış mihraklari birer birer saymaya başlamaları bir oluyor. kimisi fetoyu sorumlu tutuyor, kimisi amerika'yi ama devlet erkanina toz konduran yok. bir an "yönetimin hiç mı kabahati yok" diyecek oldum. neyse dedim şimdi yol falan diyecekler hiç bulasmayayim. dayanamadım dedim. evet yol ile başlayan cümleler kurdular. devletin tüm görevini yol yapmak zannediyorlar. sanırım çaktırmadan tüm bakanlıkları, binaları kapatıp sadece belediyelerle iş gorsek kimsenin ruhu duymaz.
"ehehehe haklısınız" diyerek gecistiriyorum.
geliyoruz başkanlık seçimlerine (??!!). bir önceki yöneticiye tatlı dille su şöyle yapılsaydı bu böyle yapılsaydı giydirmesinden sonra iki kişiyi aday gösteriyorlar. birisi amcam, biri de bizim alt komşu. amcam alt komşuyu bir yokluyor niyeti var mı diye koskoca adamlar zorla olacak degiller. gönül esası arıyoruz. ben gayet profesyonel bir biçimde olayları yönlendiriyorum "bence de cok iyi olur veyis amca" "benim gönlüm sizden yana" "beraber oturduk biz bu yagmur" neyse hiç beklediğim gibi olmuyor. koskoca adam çocuk gibi trip yapıyor. "yha ben olmym.s" "cidden yha ben yapamam gülerim.s" amcamin da istemediğini biliyorum. birden beklemediğim bir şekilde amcam "tamam bu sene ben yapayim, seneye sen yaparsın veyis abi" diyor. herkes memnun.
benim veyis emmiyi gazlamam ters mi tepti acaba diye beni bir vicdan azabı alıyor. adamın çok üstüne gittim de bunu kekliyoruz falan mı sandı diyorum. amcam benim yüzümden bir yıl yönetici olacak buna yüreğim el vermez diye bağrımı yirtiyorum. "ben olayım isterseniz" diyorum adeta fısıltı ile. kulakları hiç duymayan yaşlı bir amca daha sonra hepsi beraber "he mi la yeğenim" diyorlar. oha abi nasıl duydunuz amk demeye kalmıyor imzaları atıyoruz. elime 5680 lira para veriyorlar önceki aidatlardan kalan. gece gözüme uyku girmeyecek. şimdiden o paranın verdiği yük omuzlarıma bindi. takilayim diye gittiğim yerden yönetici çıktım. gençliğim gitti, siz siz olun toplantılara gitmeyin. çok pis oyun yapıyorlar. kandirildi(m/k).
5000 lira bile insanı bu kadar strese sokuyorsa halkin (apartman) milyon dolarlari ile haşır neşir (en uygun kelime olmasa da) olanlar nasıl bir stres altındadır kim bilir. tanrı sizi kutsasin. dua ile...
edit: yalan, pazartesi toplantı mı olur diyen arkadaşlar toplantıya katılan herkes emekli, 60 yaş üstü. ben de issizim. 30 numara iq giyiyorum bunu bir taraflarimdan uyduramam herhalde.
edit 2: yönetici oldum 3. dünya savaşı çıktı amk. -
tolga zengin
biraz önce efsane bir penaltı çıkarmış kaleci. beyler kıyamet bugün kopabilir abdestli gezelim.