Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 13 şubat 2021 karagümrük fenerbahçe maçı

    doğma büyüme fatihli bir fenerbahçeliyim. maçı büyük dikkatle izliyorum. maçta en çok dikkatimi çeken şey, karagümrük tribününde asılan “ezelden ebe de” yazısı. ya amk burdaki de'yi kim ayırdı ya. maça konsantre olamadım.

  • 2. 13 şubat 2021 kadir topbaş'ın vefatı

    siyasal islam'ın kucağında binlerce ailenin ocağını söndürenlerden sadece bir tanesi.

    hakkım helal değildir. kötü bilirdik.

  • 3. fakirlik iğrençtir diye hakaret eden öğretmen

    ön edit: videoyu izleme zahmetine girmediği için olayı yanlış yorumluyanlara: adam bir sitenin kapıcısı. apartman sakinlerinden aldığı eski kıyafetleri de topluyor fakirelere dağıtıyorum diyor. apartmanda yaşayan bir öğretmen de bu durumdan rahatsız oluyor, "sen dağıtmıyorsun, satıyorsun kesin bunları" diyor. bunun üzerine kapıcıyla araları bozuluyor. bir gün kapıcı otoparkta iken öğretmen otoparka geliyor, arabasından kızını da indirip müzik açıp dansetmeye başlıyor. ve bağıra çağıra "zenginliğinin tadını çıkar kızım, bizim dedelerimiz bile zengin, fakirlik iğrençliktir, fakirlerin çocukları özürlü doğar, mezarda ölüleri kokar, bizim mezardaki dedelerimiz bile zengin" gibi laflar ediyor... amacı kapıcıya laf sokmak. çünkü kapıcının konuşma engeli olan bir kızı var. ve sonunda kapıcı da öğretmeni mahkemeye veriyor ve 5 ay hapis cezası almasını sağlıyor.

    başlığı ben açmadım ama sanırım birisi yazıp entrysini silmiş..

    sabah sabah sinirlerimi alt üst eden öğretmendir. yahu sen nasıl bir yaratıksın, senin çocuklarla aynı havayı soluman bile yasaklanmalı..

    mezardaki deden bile zenginmiş nasıl olsa, görevden alınıp evde oturursan bir şey kaybetmezsin, ama o çocuklar çok şey kazanırlar..

    ayrıca o nasıl cırtlak bir ses tonudur yahu.. allah'ım onun öğrencilerine sabır versin..

    edit: bu öğretmeni görünce aklıma; rencide olmasın diye fakir bir öğrenciye aldığımız montu kura çekerek, sanki o öğrenciye çıkmış gibi yapan ilkokul öğretmenim emine taşdemir geldi.. nerdeeennn nereyee...

    https://youtu.be/bvgdinbpadw

  • 4. ozan muhammed kabak

    17 yaşında galatasaray altyapısında oynuyorsun. 20 yaşında liverpool da ilk 11. bu hızla giderse 25 de amazon ceo su, 30 da fifa başkanı, 35 de birleşmiş milletler genel sekreteri olur.

  • 5. laikliğin anayasadan çıkarılacağını sanmıyorum

    laiklik ilkesini anayasadan çıkaranın başını ezeriz desene kimden korkuyorsun? dinciler hiç olmadığı kadar çaresiz durumdalar.

    edit: adamlar türkiye cumhuriyetinin ilk 4 maddesini tartışmaya açmış ama bizim ılımlı solcular kullandığım dili eleştirmiş. arkadaşlar bu beyinsizlerin bir başka örneği iran devriminde mollalara yardım etmiş ılımlı solculardır. sen bunların kafasını ezmezsen yarın sesleri daha çok çıkacak. korkmayın bu hainlerden.

  • 6. yöresel ağızda kullanılan tabirler ve anlamları

    anadoluda duyup çok şaşırdığım kelimelerdir. meselam penise yarrak, sik diyorlar. vajinaya am, popoya göt diyorlar. çok değişik kelimeler.

    yazdığınız çoğu kelime türkçede sıklıkla kullanılan yöresel ağız olmayan kelimeler. siz dilinizi bilmiyorsunuz diye yöresel olmuyor.

  • 7. kadir topbaş

    siyasal islam'ın kucağında binlerce ailenin ocağını söndürenlerden sadece bir tanesi.

    hakkım helal değildir. kötü bilirdik.

  • 8. uçak yolculuğu sırasında sinir eden olaylar

    -sizin özellikle uğraşıp aldığınız cam kenarı koltuğunuza kurulup salak numarası yapan tipler.
    -diz mesafesi az olan koltuklar.

    çocuk/bebek ağlamasından rahatsız olmam. adı üzerinde bebek/çocuk. kim bilir neyden rahatsız oluyor da ağlıyor. cık cık yapanlara da sinir olurum. ne yapsın annesi/babası? ağzını mı bantlasın mk. çok rahatsız oluyorsan araba kirala öyle git.

  • 9. aldatan sevgilinin işyerine çelenk göndermek

    bunu yapan arkadaş, sandığın kadar düzgün biri değilsin maalesef. işyerinde rezil ederek belden aşağı vuruyorsun. kızın yaptığı şeyi duyurarak ona mal muamelesi yapacak erkeklere kısmet açıyorsun. eminim ki “şu an eski sevgilimi kim sikiyor acaba” diye kaygı krizleri yaşacaksın. en kötüsü kendini küçülttün. ne için? binlerce sanal puan uğruna. aynı evi paylaştığın, değer verdim dediğin insanı burada binlerce kişinin önüne atıp kaşar, orospu ve bir sürü küfür yemesini sağladın. sen küfür et tabii ama bu konu sizin aranızda. o kız burada küfredenlere bir şey yapmadı. gördüğün gibi kendilerinde hak görüyorlar. ne kadar düzgün, harika, yüce gönüllü bir adam olduğundan bahsederken hayatını paylaştığın kadını herkesin malı yaptın. neden? aldatılmış. hay allah tüh. çok büyük mesele. inan hiçbirimizin başına gelmedi. senin gibi yüce gönüllü birine bu nasıl yapılır.

    bu olayı destekleyen kim varsa: size kötü bir haberim var. olayları yönetmekte bu kadar beceriksiz olmaya devam ederseniz daha çok aldatılır ve kendinizi kepaze etmeye devam edersiniz. böyle güçsüz insanlara kimse hayranlık duymaz ve sırtınıza binmeye devam ederler. utanç duyulması gereken bir şey bence bu.

  • 10. 13 şubat 2021 leicester city liverpool maçı

    alisson'un ozan'ın adını unutup türkiye diye seslenmeyi akıl edememesi üzerine yenilmiş bir gol.

  • 11. hükümetin yanlışını söylemek dinen sakıncalıdır

    “siyasal islam çok güzel sen de gelsene”
    tadında açıklamadır.
    (bkz: darü'l-harb)

  • 12. ali babacan'ın ilk 4 madde tartışılır demesi

    ılk 4 madde tartisilir diyen vatan hainidir

    acik ve net soyluyorum

    bu fettullahciya oy verende net gerizekalidir

  • 13. fatih altaylı'nın şoke eden mesut özil yorumu

    fatih altayli bszen oyle güzel cakiyor ki altina imza atasin geliyor. yine oyle bir cakma olmus.

  • 14. yeniden kuruluş anayasası

    "madem kesin gidiciyiz, ne kadar zarar verirsek kârdır." kafasını nerede görsek tanıyoruz artık.

    uzay goygoylarıyla birlikte bu anayasa işi, gemi batarken yapılan son çırpınışlardan ibaret. içi boş teknolojik hamleler liberal-okumuş muhafazakar tabanı kaybetmemek için; böyle yeni dindar anayasa, tank tüfek gibi şeyler ise kahvehanedeki dayıları tavlamak adına yapılıyor. fakat nafile, oy yatağı olan iç anadolu halkının bile ağzı açlıktan koktuğu için artık akp'nin muhafazakar siyasetine tav olmak bir yana, düşük alım gücünden dolayı isyan eder hale geldiler. zira ezkaza bir yerde sebze-meyve kamyonu devrilse de yağmalasak diye bekleyecek durumdalar.

    birkaç sene önce meydanlarda nöbet tutan çevremdeki en azılı reisçiler bile (ki rize-trabzon'dan bahsediyorum) alternatif muhafazakar-milliyetçi partilerde kadro kovalama peşine düştü. hülasa değil yeni anayasa, hudutlara yeni toprak katsalar dahi bu vakitten sonra bu çıtırdamanın altından kalkamayacaklar. gidiyorsun hemşo, oyna son kozlarını.

  • 15. tulpar soğuk hava dalgası

    hava durumunu takip etmek hobi haline geldi benim için. saat saat bakmak ve tahminlerle ne kadar örtüştüğünü görebilmek eğlenceli. gerçekten havalara takmış durumdayım.

    kış aylarının kış ayı gibi geçmemesi, iki günlük soğuk hava dalgalarıyla kışı yaşamak da canımı sıkıyor. ekolojik açıdan olduğu kadar psikolojik açıdan da toplumsal bir yansıması var bu işin.

    her şey zincirleme şekilde kötüye gidiyor maalesef. kar yağmasının verdiği duygusal tatminden çok daha fazlasına ihtiyacı var dünyanın. giderek bozulan denge de hastalıklar gibi tehlike yaratıyor, çok daha fazlasını da yaratacak.

    havayla ilgilenmek hiç boş iş değildir. gerçekten yarını görme ihtiyacı ve bilincidir. yani zırvalamayı kesip gökyüzüne bakmamız gerekiyor, sonra da kendimize.

  • 16. en tahrik edici erkek parfümü

    yorum yapanların %95'i erkek, başka sözüm yok.

  • 17. kalın ayak bilekli kadınlar

    bende var. rahatsiz olanlar yesillendirirse seve seve götüne sokarım hiç problem degil

  • 18. 5 yılda memur sayısının iki katına çıkması

    işsizlik var diyorsunuz ama akp'li insanlara işsizlik yok. bunu bi öğrenemediniz.

    tüm aile akp'ye üye olmuş, eş dost çevre akp'ye oy vermiş. akp bu mümtaz kişiliklerin çocuklarını kadroya almasın mı? tabii ki kadro verecek. ak parti, akp'li ailelerin çocuklarına sağlam bir gelecek inşa edecek bu yüzden hepsi kadroya alınacak.

    hepsinin ailesi akp'ye oy verse %40 yapar. +mhp kadrolaşmasını da düşünürseniz 2023 seçimlerinde erdoğan yine %50'yi aşar.

  • 19. mesut özil

    ya yağlıyor diye düşünmeyin de adamın hava topunu ayağıyla yumuşatmasından tut yerden gelen pası ilk kontrolüne kadar her topla teması bildiğin diğer oyunculardan farklı bir klas görünüyor. zarif oyuncu vesselam.

  • 20. samsun'da meydana gelen tramvay kaza görüntüleri

    adamlar 2 santim ileri gittiğini kar sayıyor. geri geri gitmiyor ki tramvay geçsin. istiyorlar ki tramvay yanlasın da öyle geçsin. tam sığırlar.

  • 21. birine sarılma ihtiyacı hissetmek

    “sarılsak geçerdi, darıldık kaldık öyle” diye bir duvar yazısı vardı, onu hatırlattı bana bu başlık.
    sarılmak iyileştirir derler, hele ki en sevdiğine.

  • 22. almanya'dan çok çok ilerdeyiz

    almanlar bizi kıskanmasın artık yeter bıktık nereye kadar... gurbetçiler de yollarımızı kıskanıyo zaten
    yeter.

  • 23. 7.1'lik depremi cool bir şekilde karşılayan japon

    japoncam iyidir "bu işin fıtratında var" diyor.

  • 24. 120 bin lira ile yapılacak en iyi yatırım

    öncelikle 120 bin para mi,120 binin neyini yatirim yapacan diyen/diyecek dalyaraklari engelle

  • 25. asla başarılı olamayacak insanların ortak yanları

    kendini pazarlamayı başaramamasıdır. başarılı insanların belli bir kısmı da aslına bakarsanız başarısız olması gereken insanlar iken kendilerini pazarlayabildikleri için bir yerlere gelebilmişlerdir.

    üniversitede okurken çok karşılaşılır böyle tiplerle, bir bok bilmediği halde kendini öyle bir pazarlar ki vay be çocuğa bak dersiniz. aslında hava civa, bomboş bir insandır muhabbeti derinleştirirseniz. tabi buna izin vermez. anında, siz farkına bile varmadan hakkında üç beş şey bildiği diğer konuya geçmiş ve sizi o üç beş genel ama sizin bilmediğiniz bilgi kırıntısıyla ezerken bulursunuz.

    edit: cümleyi yarım bırakmışım.

  • 26. en keyif alınan ikili kombinasyon

    sağ meme sol meme

  • 27. 13 şubat 2021 istanbul kar yağışı

    başladı. üç yaşından beri bu günü bekliyorum.

  • 28. rakı seven kadın vs şarap seven kadın

    her ikisi de kafa siker.

  • 29. kemal sunal filmlerindeki efsane karakterler

    korkusuz korkak filmindeki sansar selim karakteridir. mülayim tarafından "sansar bey" şeklinde çağırılır. nasıl bir durumsa caddenin karşısından bana doğru yaklaşan her arkadaşıma uzaktan el sallayarak "sansar beeey" diye seslenesim geliyor. bazen de yapıyorum ama espri boşa gidiyor. hayatında korkusuz korkak izlememiş biriyle arkadaşlık yapmak istemiyorum.

  • 30. mecliste 4 çeşit etli yemeğin 15 tl olması

    zenginler, pahalı yemekler yiyorlar ama fakirler gibi hesap ödüyorlar.
    biz fakirler de fakirler gibi yemek yiyip zenginler gibi hesap ödüyoruz.
    afiyet olsun seçilmiş elit.
    boğazınızda kalmaz bunlar biliyorum.

  • 31. clubhouse

    twitter'da profillerine "abıı ben telefonla qonuşmayı sevmiyorum yhaa" yazan herkes burda bülbül gibi şakıyor yeminle.

    işte bunlar hep seks.

  • 32. eczacıların dükkana gelmeden binler kazanması

    sorun, vergisini verdikten sonra kazanıp kazanmaması değil, sorun "eczacınıza danışın" dendiğinde eczacının orada olmaması. sağlık bu, eczacının orada bulunması gerek.

  • 33. yazarların en çok para gömdüğü zevki

    benim için en temel ihtiyaçlardır. peynir, ekmek, sebze, meyve, ısınma, barınma vb. zevk falan aldığım yok. hayatta kalmaya çalışıyorum. burası türkiye...

  • 34. koç üni akademisyeninden boğaziçi maili

    "boğaziçi üniversitesin de ki"
    "koç üni. de ki"

    şu iki basit hatayı yapan insanın açtığı başlığı da provokasyon iddiasını da ciddiye alan, akıl fukarasıdır.

  • 35. erol bulut

    takım fizik olarak bitmişken ve baskı yerken sosa ve mesut özil'i aynı anda sahada tutmaya devam eden adam. ingiltere'de yılda 40-50 maç oynayan ve en etkili kontra silahı olabilecek osayi samuel'i her maç oyundan çıkarmak zorunda mısın?

  • 36. yaşını göstermemek

    30 yaş üstü insanların hepsidir. ben daha yaşını gösterdiğini düşünen birisini görmedim. saçlar duruyorsa ve beyazlamamışsa adam sakalını kestiği zaman liseli sanıyor kendini aq. aynı şey normal bir fiziği olan saçına başına dikkat eden kadınlar için de geçerli. ama gayet yaşınızı gösteriyorsunuz be. artık bunlar işin bokunu öyle çıkarttı ki, 30 yaşındaki ortalama bir insan 22-23 yaşında gösterdiğine neredeyse emin. algım o kadar değişti ki gerçekten 22-23 yaşında olan birisi 17-18 gibi geliyor neredeyse.

  • 37. ibo şov

    bu adamın nasıl biri olduğunu izleyen herkes biliyor zaten. insanlar bir yıldır evlerine kapanmış. televizyonda bir tane başka eğlence programı mı var? bunaldı artık herkes. insanlar müziğe, sanatçıları bir arada görmeye hasret kaldı. konser yok, hiçbir şey yok. birçok insan zaten ibrahim tatlıses için değil, bu yazdıklarıma duyduğu özlem ve gelen konuklardan dolayı izliyor.
    başlığa ara sıra gelip ibrahim tatlıses'e saydıran arkadaşlar, biliyoruz, artık bi susun yahu. bugünkü programa gelirsek, konuklar arasında kanımca sesi en güzel olan ferda anıl yarkın'dır. ama devamını getiremedi diğerleri gibi... çok kaliteli bir ses.
    zamana meydan okuyan, aralarında en iyi görünen de burak kut'muş. zayıflamış, iyice gençleşmiş.
    ama benim en sevdiğim ve oradaki en üretken isim ümit sayın... sağlam şarkıları var üstadın.
    kısacası bugünkü 90'lar programı için emeği geçenlere teşekkürler. çocukluğumu izliyorum. gayet de mutluyum.
    ama gözlerim izel ve bendeniz'i aradı.
    keşke onlar da olsaydı be.

  • 38. kişinin 17 yaşındaki haline vereceği öğüt

    seneye annen vefat edecek. onu sakın üzme. bol bol seni seviyorum de. ergenlikten hiç söylemedin. sonra çok pişman olacaksın.

  • 39. 2021 mercedes s-serisi reklamı

    bizi kıskanan almanya'da 93.000 euro, bizde 3.714.100 tl olan aracın reklamı. hadi kura çevirelim; 435.575,19 euro ediyor. sonuç olarak her şekilde almanya'dan ilerideyiz.

  • 40. lgbt olmayıp lgbt savunucusu olmak

    olması gerekendir. lgbt hakları insan haklarıdır. nasıl ki kadın haklarını savunmak için kadın olmak gerekmiyorsa bu da aynı şekildedir.

  • 41. aya ne ile gideceğiz sorunsalı

    (bkz: 500t)

  • 42. süleyman soylu'nun cv'si çok parlak olan danışmanı

    imam hatip lisesi ve akp gençlik kolları anahtar kelimelerinden oluşan cv'ye sahip danışmandır.

    ne güzel valla hiç sayfalarca cv yazmana gerek kalmıyor. isim soyisim, şu şu imam hatip lisesinden mezun oldum, akp gençlik kollarında görev yaptım bitti. kadron hayırlı olsun kardeşim.

  • 43. ayrılsak da beraberiz'deki evin toplam vergi borcu

    ayrılsak da beraberiz'in 3. sezonunu izlerken aklıma takılan acayip bir durum. ikili o kadar geçimsiz ve inatçı ki bu ikilinin akıl edip de evin emlak vergisi borcunu ödeyebileceğini ya da taksitleri bölüşeceğini düşünmüyorum. bu kadar düşünceli ve yapıcı olmuş olsalardı zaten koca evi ortadan ikiye bölmezlerdi. ikilinin bu zıtlığı da bizlere bu evin bayağı bir kabarık emlak vergisi borcu olduğunu gösteriyor. bana da bunu hesaplamak ve belgelerle ortaya sunmak düşüyor.

    hesaplamaya başlamadan önce birkaç şeye değinmek istiyorum. dizi 1999 yılında çekilmeye başlandı. bu demek oluyor ki, bu tarihe kadar bu ikilinin 10-15 yıllık bir evlilik geçmişleri var. ancak her ikisi de evden karşı tarafın vazgeçmesini talep ediyor. ne berna ne de teoman kesin bir biçimde ev üzerine hak iddia edemiyor. bu da bize şunu gösteriyor, ev ortak tapuya sahip. diyelim ki ev berna'nın üzerine olmuş olsaydı, berna teoman'ı evden atabilirdi. ancak her ikisi de ısrarla karşı tarafı evden göndermeye çalıştığına göre bu ortak tapu teorisini oldukça güçlendiriyor. bunu şununla bağlayacağım, ikilinin 99 yılına kadar olan tüm emlak borçları günü gününe ödenmiştir. zira tüm anlaşmazlıklara rağmen, jenerikteki görüntüler hem de sezon içerisinde ara ara işlenen geçmişe duyulan özlem teması, bu ikilinin mutlu bir evlilik yaşadığını gösteriyor. ancak 99'da yaşanan boşanma sonucu emlak vergisi ödenmemeye, umursanmamaya başlanmıştır. zira her ikisi de evi kendi evi olarak benimsemiş, diğerinin evi içselleştirmemesi için her türlü hinliği, kötülüğü yapmakta beis görmemiş. bu da, evli oldukları zaman bu tarz işlerden sorumlu olan kişinin, karşı tarafı evden vazgeçirmek, başını maliye ile derde sokmak için emlak vergisini ödemeyi bırakmış olabileceği ihtimalini doğuruyor. bu kişi berna mı yoksa teoman mı orasını bilemiyoruz tabii ki.

    detaylı hesaplamalara geçmeden evin değerini, detayını öğrenmemiz gerekiyor:

    dizinin ilk çekildi sezon yani trt'de çekilen bölümleri üsküdar'da çekilmiş. 1999-2002 yılı gazete arşivlerine göre o dönem 5-10 yaşındaki bir binada bulunan 3+1 daire 80 bin ve 90 bin lira arası satılmaktaymış. bunu teyit etmek için birkaç gazete arşivi inceledim. dizinin reklam sonrası yayına girdikten sonra apartmanı dış kadrajdan alıp, teoman ve berna'nın oturduğu apartman dairesine doğru zoom yaptığını hemen hemen az çok izleyenler biliyordur. burada görüntüyü durdurup, apartmanı inceledim. alttaki dükkanları da sayarsak apartman 7-8 yaşlarında ve 10 katlı. yaş tahminini dış cephesindeki boyanın eskiliğinden ve mantolama olmamasından yola çıkarak bulmaya çalıştım. girişi de sayarsak berna ve teoman 3. katta oturuyorlar ve evlerinin tek balkonu yani mutfak balkonu batı cephesine bakıyor. evin kaç m2 olduğunu bulmak için kendimce t cetveli aldım ve bilgisayar ekranını projeksiyona bağladım. ufak ufak ölçeklendirme yaparak, aynı özelliklere sahip üsküdar'daki diğer dairelerle karşılaşırdım. evin salonu diğer dairelerin aksine uzunlamasına değil de enlemesine göre daha büyüktü. yine mutfağı sıradan bir evin oturma odası genişliğinde. bu da evin m2 olarak çok çok ekstrem büyüklükte olmadığını gösteriyor. yine evde teoman salonda yatıyor, ve yatak odasında berna kalıyor. 2. sezonda herhangi bir bölümü izlerseniz bunu görebilirsiniz. ancak dizinin 2004 yılında çekilen tekrar çekimlerinde temizlikçi emine geliyordu bunların evine. (bu durumda çocuklar duymasın ve ayrılsak da beraberiz dizisi aynı evde geçiyor, zira çaycı hüseyin ve sidekick'i şükrü falan da vardı.) her neyse, bu bölümlerde emine temizlik malzemelerini almak için berna'nın yatak odasının yanındaki koridora gidip bir odaya giriyordu. bu odanın detayını görmek için birkaç bölüm izledim ama yakın çekim bulamadım, ancak bu da bizi evin en azından 2+1 olduğunu gösteriyor. ev site içerisinde olduğu için muhtemelen merkezi kombi sistemi vardır, -ki idris efendi kapıcı dairesinde kalıyordu ve bir bölümde yesari bey ''niye bu kadar yakıyorsun şu kazanı be adam'' diye çıkışıyordu. tüm bu veriler doğrultusunda evin 110m2 2+1 olduğunu söylemek yanlış olmaz. 3+1 dairelerin o dönem 80-90 bin arası gittiğini bildiğimize göre site içerisinde ve düzgün bir muhitte olan bir daire 1999 yılında 75 bin liradan satılabilir diyebiliriz. yani evimizin 1999 yılındaki net değeri: 75 bin lira.

    dizi 1999-2004 yılları arasında toplamda 5 sezon ve 490 bölüm olarak çekilmiş. hesaplamamızın doğru olması açısından dizinin çekildiği her sezonu 1 tam yıl olarak alacağız. bu durumda her sezonu 365 günlük döngü içerisinde değerlendireceğimiz için, evin toplamda 5 yıl süresince biriken emlak vergisi borcunu bulacağız. bunu hesaplamadan önce evin 5 yıl içerisinde kazandığı değer artışı yani konut değer artışını bulmamız gerekiyor.

    evin 1999-2004 yılları arasındaki konut değer artışını hesaplayalım:

    edindiğim en güncel verilere göre, türkiye konut değer artış oranı 2010-2015 yılları arasında ortalama %10,5 olarak gerçekleşmiş, 1999-2004 yılları arasındaki değerler çok değişken olduğu için doğruluk payını artırmak için güncel verileri kullanacağım fakat %4.5 değişkenlik payı ekleyerek. yani her yıl için konut değer artış oranını %15 olarak alacağım. direkt nominal fiyat artışını bulmak istediğimden dolayı, tüfe'ye bulaşmıyorum.

    dairenin 99 yılındaki net değeri 75.000 lira. yıllık konut değer artış oranını %15 olarak alıyoruz. bu durumda:

    75.000x0.15= 11.250.

    75.000+11.250=86.250

    dairemizin 2000 yılındaki fiyatı 86.250 liradır.

    sonraki yıllar için aynı hesaplama ile:

    2001 yılı - nominal fiyat: 99.187/ nominal fiyat artışı:24.187

    2002 yılı - nominal fiyat: 114.065 / nominal fiyat artışı: 39.065

    2003 yılı - nominal fiyat: 131.175 / nominal fiyat artışı: 56.175

    2004 yılı - nominal fiyat: 150.851 / nominal fiyat artışı: 75.851

    evimizin 1999 yılı sonrası yani 4 yıllık konut değer artışını bulduğumuza göre şimdi biriken emlak vergi borçlarını hesaplayabiliriz:

    her yıl için farklı oranları kullanarak değişken tutarlar elde etmek yerine biz yeniden değerlendirme tutarını %15 olarak belirleyerek her yıl için evin asgari rayiç değerini belirlemiştik. o yüzden tekrar yeniden değerleme oranını hesaplamamıza gerek yok. ev, istanbul sınırı yani büyükşehir içerisinde yer aldığından dolayı, emlak vergisi tutarı konut türündeki gayrimenkuller için %0,2 olarak verilmiş.

    bu durumda güncel veriler ile 1999 yılı için ödenmesi gereken emlak vergisi tutarı:

    ödenmesi gereken emlak vergisi tutarı: 75.000x2= 150

    150/0.15 (kültür payı)= 15.

    ödenmesi gereken ilk taksit tutarı: 150/2=75.

    toplamda ödenmesi gereken net tutar: 150.

    sonraki yıllar için:

    2000 yılı için ödenmesi gereken tutar: 172 lira
    2001 yılı için ödenmesi gereken tutar: 198 lira
    2002 yılı için ödenmesi gereken tutar: 228 lira
    2003 yılı için ödenmesi gereken tutar: 262 lira
    2004 yılı için ödenmesi gereken tutar: 300 lira

    1999- 2004 yılı içerisinde toplam biriken emlak vergisi borç tutarı:

    300+262+228+192+172+150=1.304 lira.

    şimdi bunun bir de 17 yıl boyunca binen gecikme faizini bulalım:

    emlak vergisinin ilk taksitinin son ödenme tarihi 31 mayıs, emlak vergisinin ikinci taksitinin son ödenme tarihi ise 31 kasım. ödemenin geciktiği her ay için yüzde 1.40 oranında emlak vergisi gecikme zammı alınıyor.

    1999 yılı için ödenmesi gereken emlak vergisi tutarı: 150 lira olduğuna göre ve bu ödemenin sonraki ödeme tarihine kadar ödenmediğini düşünürsek: gecikmenin yaşandığı her ay için 2,10 lira ödeneceği için 12 aylık ödenmemiş 150 liralık borç için eklenecek gecikme zammı: 25.2 lira olacaktır.

    pratik olması açısından 2004 yılındaki toplam borç üzerinden 2021 yılına kadar biriken gecikme faizini hesaplayacağım. gecikme süresi 204 ay, faiz oranı aşağı yukarı %55.9 yapıyor, bu da: 730.24 lira yapıyor.

    toplamda berna ve teoman'ın devlete ödemesi gereken emlak vergisi borcu gecikme faiziyle birlikte:

    1.304+730.24= 2.034 liradır.

    işsiz güçsüz demeyin diye binanın yıpranma payını, yaşını, kat sayısını, asansör bedelini ve asgari rayiç bedelini semt üzerinden hesaplamadım, dua edin yine. ancak bu yazı tahminen 2-3 günümü aldı diyebilirim. bu durumda teoman ve berna acilen emlak vergisi borçlarını ödemelidir, ya da geçinemiyorsanız boşanın lan. ne o öyle evin ortasında yarım kalmış baraj çalışması varmış gibi.

  • 44. eski fotoğraflara bakarken hissedilenler

    çocukluk fotoları bir başka dünyada kalmış hissi yaratıyor. gençliğin veya şöyle 10 yıl öncenin çekilmişleri evde bir köşede veya bilgisayarda bir dosya içinde tozlanmakla meşgul. eski fotoğraflarıma bakmıyorum, içimden gelmiyor artık. yaşlanıyorum galiba. eskide kalan örneğim eskide kalsın istiyorum, bugünüme ve varsa yarına gölge etmesin. eskiyi iyi anmak dışında hüzünlere perdeyi açmak istemem; içime dolmasın karanlık, aydınlık dünyam solmasın.

    eskiler, ara sıra elden geçirilmesi gereken hatıralardır. saplanıp kalmadan çoğunlukla bir arkadaşa bakılıp çıkılması gereken puslu mekanlardır. bir tat, bir huy, birini hatırlatan eşsiz bir koku aklımızı başımızdan alıp dümeni geçmişe kırar. hislerimizin hangi rengini orada bulacağımızı bilemeyiz, oraya vardık mı o hisler neyi arıyorsa oraya demir atar. şansa kalmış artık, renk ortaya çıkar. hissemize düşeni alır bir tür rahatlama yaşarız. olması gereken ne varsa yaşanmış ve orda kalmıştır. insan cesaret bile bulur eski fotoğraflardan.

    illa tanıdık bir hali yeniden yaşamak insanı ne kadar da şu hayata bağlı kılıyor.

  • 45. dans eden habertürk spikerinin kovulması

    mesut özil'in paylaştığı camiye bile laf eden fatih altaylı'nın yorumunu merak ettiğim kovulma olayı. kezonun biri de "strönglö götönö sollomoş yoo tobo ko kovocoklor" diyip kastığı duyarla yüzlerce fav almış.

    size ne kime ne arkadaş? canlı yayında mı götünü sallamış? haber türk'ün ne şiş yansın ne kebap hem iktidara yaranayım hem muhalefete politikasının kurbanı olmuş.

  • 46. 14 şubat'ı yalnız geçirecek yazarlar

    birkaç senedir her gününü yalnız geçiren şahsımı çok fazla etkilemeyecek durum. ulan ben 15 temmuz gecesi bile evde yalnızdım siz ne diyonuz..

  • 47. türk kadınlarının mutsuz olma nedenleri

    tabiki türk aile yapısı ve türk erkekleri

  • 48. sokağa çıkma yasağı

    hafta sonu yasakları gündüz dışarı çıkılmasına göz yumulduğu için bir nevi idare ediliyor.

    ancak hafta içi akşam özgürlük kısıtlaması tamamen saçma ve aşırı ağır bir yasak. anayasa değişikliği, marketlerde sigara satışının tamamen yasaklanması, hafta sonu alkol yasağı da zaten akşam yasaklarının virüs yüzünden değil, siyasal islam ve bop aşamalarının bir parçası olduğunu net olarak gösteriyor.

    büyük ayrımcılık suçu da içeren bir yasaktır, bu yasaklar. ileride mutlaka yargıya taşınacaktır ama iş işten geçmiş olacak, bunun kalıcı psikolojik travmalarına hiç bir şey tedavi ve ilaç olmayacak.

    flament ampulün tarihe karanlık bir leke olarak girecek 10.000'lerce olayından biridir.

  • 49. denizde sırtüstü yatmak

    boynum tutulana kadar yaptığım harika eylem.

    6 yıldır denize gidemedim. denizde sırt üstü yatmak benim için askerlik sonrası halıya basılan ilk an gibi bir şey şu an. öyle gözümde tütüyor.

  • 50. mhp milliyetçiliği

    ne muhalefet var ama!
    "alpaslan türkeş'in partisi olacak bir de"
    "60'lardaki mhp gitti yerine ne gelmiş"
    "pabucumun milliyetçisi"
    "milliyetçiliğin m'si yok" falan yazılmış hep.

    bir muhalefet düşünün, milliyetçi olan bir partiyi yeterince milliyetçi olmadığı için, 60larda komando kampları kurup savcı, gazeteci, aydın, öğrenci öldüren, alevi mahallelerine kitlesel katliam yapan bir yapıdan uzaklaştığı (!) için eleştiriyor. daha önce de yazmıştım, muhalefet demek sol, demokrat, adil demek değildir diye. demokratik muhalefeti, hükümet pozisyonunda bulunmayan yapıya indirgemenin tarihsel bir yanılgı olduğunu, franco gibi yapıların da muhalefet pozisyonunda bulunduğunu, demokratik muhalefetin müttemmim cüzünün insan haklarını savunmak ve dolayısıyla devleti sınırlamak olduğunu, en stratejik hedefinin merkezi iktidar yapılarının tüm yetkilerinin tabana dağıtılmasını yani çoğulcu ve sivil katılımı sağlamak olduğunu da yazmıştık.

    burada görüyoruz ki, türkiye'de muhalefette bulunanların merkezi iktidara stratejik çağrısı siyasi erkin daha çok devletçi, daha aşırı milliyetçi, daha ırkçı olması dışında bir şey değil. pozisyonu muhalefet ama komando kamplarına, kitlesel kıyımlara, paramiliter yapılara duyduğu hasret ile yanıp tutuşuyor. iktidarın hala orada durabilmesinin en büyük nedeni insanlara ölümü (mevcut muhalefeti) gösterip sıtmaya razı etmesi. ortamlarda insan hakları, adalet, eşitlik falan dersiniz, kim bilecek. bunların sözlükteki kanaat önderleri altay horda diye biri işte, "ne işimiz var lan lgbt, kayyım, sol, alevi, kürt ile falan" diye veryansın ediyordu geçenlerde. gidip vatan partisine katılıp salın şu gazınızı artık rica ediyorum.