malmazel9
profili

  • düğün davetiyesine çocuklara iyi uykular yazmak

    konfor bağımlılığı falan değildir ya, iyice saçmalamaya başladınız.

    ben uçakta ağlayan çocuğa laf eden koca koca insanlara uyuz olurum mesela. bebeğe hele, ulan benim bile kulaklarım patlayacak gibi oluyor basınçtan, bebek allah bilir ne hissediyordur. keza çocuk da öyle. parkta, bahçede, sokakta ağlayan, enerji patlaması yaşayan, coşan çocuklardan rahatsız olmam. bilakis ne güzel, gençler eğlensin. ha bu arada ailesi tonlarca şımarttığı için ağlayan piremses ve paşalara sinir olurum ama onun sebebi de 'çocuk' olmaları değil, bombok ailelerinin yetiştirmesi nedeniyle dönüştükleri şımarıklık yumağı.

    'hayatın bir parçası olmak' budur arkadaşlar.

    bir insanın hayatında muhtemelen bir kez yapacağı ve başkalarının 'eğlencesinden' önce kendisinin, kendi istediği şekilde, kendi eğlence standartlarında eğlenmesi artık bir 'hayat' değildir de yabancıların 'once in a lifetime experience' dedikleri bir şeydir.

    bir gün hasbelkader evlenecek olursam ve düğün yaparsam ben de düğünümde çocuk istemiyorum.

    aynı şekilde ben düğünümde beyni lisede kalmış ve başkalarına laf sokarak komik olduğunu düşünen iş arkadaşımı da istemiyorum.

    otuz senedir görmediğim halamı da istemiyorum mesela.

    iyice saçmaladınız artık. kendi düğünüme istediğim kişiyi çağırırım ya da çağırmam. ha sen çocuğunu evde tek bırakamıyorsundur o nedenle gelemiyorsundur, anlayışla karşılarım ve hiç gönül koymam. ama bana ne yani senin çocuğundan.

    ha bu arada belki en yakın arkadaşımın çocuğunu çağırırım ama davetlilere genel olarak çocuk getirmeyin derim, yine size ne yani.

    deli misiniz nesiniz ya, konfor alanıymış. kendi özel olarak düzenlediğim bir davette - ki zaten 'normal hayat'tan daha kopuk başka bir deneyim var mı bilmiyorum şu hayatta- konfor alanıma karışmaya çalışana da yani koca bir 'hadi len' çekerim. aslıdna başka bir şey çekerim de cinsiyetçi küfrü azaltmaya çalışıyorum.

    tövbe estağfurullah sabah sabah ya.

  • ekşi itiraf

    bugun bir arkadasla muhabbet ederken bana cok sevdigim bir sarkinin sozlerini mirildandi. ben de kendisine o sarkiyi seven kisileri daha bir baska sevdigimi dile getirdim. 'sen ogretmistin bu sarkiyi bana' dedi.

    insanlari asimile edip istedigim kisilere donusturuyormus gibi hissettim. kendi icimde tutarliyim ama aslinda. eminim psikolojide bir karsiligi vardir bunun ve henuz ben o terimin ismini bilmiyorumdur lakin bir insanla paylasilan muzik zevki beni olaganustu kendine cekiyor.

    itirafim da sudur ki sirf muzik zevkini begendigim icin kendisine cekildigim crushlarim oldu, eminim ki de omrumun sonuna dek olacak. kisilikleri hakkinda zerre bilgim olmayan kisiler sirf benim icin cok anlam ifade eden bir sarkiya cok anlam yukledikleri icin ani bir cekicilik kazaniyor gozumde. uc bes sarkiyla tavlanacak kadinim yemin ediyorum ya.

    rezalet.

  • regl izni

    mecburi on edit: o kadar gerzekalica mesajlar aliyorum ki, lutfen mesaj atmadan once bu paragrafi okuyun. her seyden once 'ereksiyon izni de olsun o zaman' diyen gerizekalilar, bu yasiniza kadar iyi hayatta kalmissiniz. daha da onemlisi derdim regl iznini mesrulastirmak degil. bu ornek uzerinden ulkemizdeki insan yanlisi olmayan sistemi elestirmekti. aldigim mesajlarda da ne kadar hakli oldugumu gordum. ben kadin/erkek fark etmez, fiziksel ve ruhsal olarak kendini ise veremeyecek ya da saglikli olmayan bireylerin calismamasini bir hak olarak goruyorum. ki oyledir. bunun sinirlari cizilebilir. fakat aldigim mesajlar gosteriyor ki turkiye'deki herkes sistem kolesi olmaya o kadar alismis ki nefret kusuyor. bana 'calisma' yazan olmus lan, algilama kapasitesi yok ki adamin entrdeki sistem elestirisini anlasi! ayrica sana mi soracagim dalyarak calisirken? senden belki on kat daha egitimli, belki on kat daha zeki, belki on kat daha birikimli ve belki on kat daha caliskanim. yilda asagi yukari 5-6 gun 'iyi degilim, gelemeyecegi ' diyebilmek hakkini bana cok gorup 'calisma' diyor. malsiniz yemin ederim hepiniz. mesela su olsa, tipki lisedeki gibi x gun raporsuz hakkimiz olsa? insan her hasta oldugunda hastaneye gitmek zorubda degil. ya da mental yorgunluklar rapora dahil degil. nesela herkes icin yilda 10 gun hastalik kotasi olsa raporsuz. erkege de kadina da. boyle seyleri tartisalim? herkes mutlu olsun? neden bu kadar igrenc olmak zorundasiniz? benden sonra yazilan entryleri okumuyorum bile sinirlenmemek icin. kadini da erkegi de çöp bu ulkenin, çöp! ayrica, icinde 'kadin' gecen her mevzuda 'feminist!!!' diye carlamayin. feminist degilim. queer teorisini feminizden daha mantikli bulan bir insan haklari savunucusuyum. pozitif ayrimcilik da degil istedigim, entry okursaniz anlarsiniz zaten. okumadan carlamak nasil bir aptallik yahu?
    ----
    "canavar gibisiniz kadinlar, istedikce istiyorsunuz" yazmis biri.

    merhaba, pozitif ayrimciligi savunmayan biri olarak bu basliktayim. eminim basligi hortlattigim icin benden sonra bir suru kadin nefreti temali entry de girilecektir ama olaya bakis acimi anlatmak istiyorum.

    bundan x gun sonra onemli bir randevum var ve isin icindeki insanin dogum gunu oldugu icin aksam yemegi, alkol ve canli muzik iceren bir plan yapiyoruz. normal sartlar altinda tam bir haftadir gece gunduz hafta ici/sonu kicimi koltuktan kaldirmadan calistigim icin benim dort gozle beklemem gereken bir program olmaliydi bu, lakin reglimin 2./3. gunune denk geliyor. bu da sosyal hayattan elimi etegimi cekip agri kesici shotlayarak domates corbasi icip film izleyecegim bir gecenin benim icin ideal bir gece olacagi anlamina geliyor aslinda ama 'things you do for love'... bu hikaye tamamen konuya giris amacliydi.

    yaslandikca regl agrilariniz artiyor ve bunyeden bunyeye farklilik gostermekle beraber bazen dik duramayacaginiz boyutlara ulasiyor. hastaneye kaldirilan tanidigim var o kadar soyleyeyim. hatta bu o kadar karmasik bir mevzu ki o ay yasadiginiz stresten tutun hareketlilik/hareketsizliginize, hasta olup olmamaniza, uyku duzeninize kadar otuna bokuna kadar her seyle alakali, bir ag hic agriniz olmazken bir sonraki ay geberebiliyorsunuz. bunu ispatlayabileceginiz bir durum yok, karsinizdaki insanin buna empati yapabilecegi bir durum da degil. hele ki erkeklerin bu durumhn vehametini anlayamayip 'canavarsiniz' ithamlarini sahiden anlayabiliyorum. bu kadar rutin bir seyin bu kadar ciddi olabilecegini dusunemiyor olmalari gauet dogal. yine ispatlanilabilir olmamasi nedeniyle suistimale de acik. ustelik insanlarin farkli aci esikleri oldugu icin adil de degil.

    ben bunlari dusunurken aklima su geldi, bu kadar insancil bir durum icin gercekten bu kadar dusunmeye gerek var mi? sadece regl degil, herhangi baska hastalik da buna dahil. gecrigimiz kis doktor raporum oldugu halde ofise cagirildim(sinuzit), bunu hayatim boyunca unutmayacagim. bu durumda olan eminim milyonlar vardir, bak eminim. ve bu kadar 'hayat mucadelesi'nin dondugu bir ulkede regl izninin simariklik olarak algilandigina da eminim. yazik. birbirinize olan toleranssizligimiz, nefretimiz, tahammulsuzlugumuze yazik. ama bu noktaya is ahlaksizligimizla, gun kurtarma mantigimizla, tembelligimizle yine biz geldik.

    bizden bir cacik olmaz yani, anladin?

    hangi ulkeydi hatirlamiyorum, mental izin kullanmisti calisanin biri. dunyanin en hakli sebebi lan. gercekten. mebtal izin diye bir sey olsa, sadece bir haftacik o lanet isten tamamen uzak kalsam belki dinlenip enerji toplar ve o iste daha uzun sure calisabilirdim. ve yine eminim benim gibi milyonlar vardir. ama hayiiiir, calisanlari umugune kadar somurelim.

    isin acinasi tarafi isciler de birbirlerini desteklemiyor. 'insan' olmaya hakkin yok, insan sifatindan once bir iscisin cunku... regl agrisi cekmeye hakkin yok, sinuzitten gebermeye hakkin yok, cocugunun mezuniyetine gitmeye hakkin yok, isten erken cikip doktora gitmeye hakkin yok. ol geber yani bize ne.

    not: bu entrynin amaci ne regl iznini savunmak ne de yermek. toplum olarak regl iznine verdigimiz tepkiler uzerinden ne kadar degersiz vatandaslar olarak goruldugumuzu ve daha kotusu birbirimizi ne kadar degersiz goedugumuzu masaya yatirmak sadece. hadi kaldiginiz yerden kadin nefretinize devam edin simdi.

  • ekşi itiraf

    elmacik kemiklerimizin kizardigi yerlerde yasamaliyiz.

  • ekşi itiraf

    hayatimin yillara gore sans standart sapmasi o kadar yuksek ki, bazen aklim almiyor. tam her sey bok gibi diye isyan edip ciglik atmak istiyorum ki hooop asla tahmin edemeyecegim bambaska bir guzellik giriyor hayatima. hep boyle ama. hayat sus payi mi veriyor yoksa yipranma ikramiyesi mi, artik sahiden anlamiyorum. resmen korkuyorum lan bir sey olacak diye. lutfen olmasin cunku, senaryo su an cok guzel, burada donduralim.

    neyse, d vitaminini devit ampullerinden degil dogrudan gunesten alabilecegimiz yerlerde yasamaliyiz.

  • ekşi itiraf

    birkac bin tl daha fakir, birkac bucketlist daha eksik ve 14 kilo daha zayifim. sayisiz seyahat daha yaptim, yuzlerce yeni sarki kesfettim. yalanlar soylendim, defalarca. dostlarimi kaybettim, yenilerini edindim. yuzlerce kilometre yurudum, yuzlerce rakim tirmandim, onlarca konsere gittim, onlarca sarap ictim, kardesimin uzerini yuzlerce kez orttum ve yuzlerce gun batimi izledim, tipki tam bir sene once bugun kendime soz verdigim gibi. bence basardim.

    sadece, daha hala yagmurda yuzemedim. bir de samanyolunu goremedim. fakat duygularin birer illuzyon oldugunu cok iyi ogrendim. mutluluk kavramini da pekala.

    ha bir de saturnu gordum, bu benim icin cok muhimdi. yalnizca, onca masali yazmamis olmayi isterdim.

    bir sene ne uzun, bir sene ne kisa. hayat ne garip ustelik, bogulacagin yerde dalgalarla dans etmeye basliyorsun, eger istersen.

    cheers bebegim. mutlu olmamak icin bir sebebi olmayanlara gelsin.

  • ian mckellen'a gay sansürü

    (bkz: sadece türkiye'de yaşanabilen olaylar)

    dayanamadım editi:
    1-'duyar kasmak' mı? yahu adam gay olduğunu dile getiriyor ve kanlı canlı sansüre uğruyor. ya neye 'duyar kasacağız' pardon? insan hakları ihlali nedir, bir araştır, bir öğren. orta doğu ülkesi zekanla yorum sıçma. rica ediyorum.
    2-'açık gay' tabirinin ne olduğunu bilmeyip espri yaptığını sananlar, size de çok güldük sağolun.

    ek edit: iksv açıklama yapmış ve 'sahneye ses gitmediği için istemsizce olan bir durum' demiş. sahneye koca konuşmada salt bu 3 saniyede ses gitmemesinin fazlaca kuşku uyandırması bir tarafa, bu açıklama sadece 2 tweet ile yapılmış. iksv bu skandal için sadece 2 tweet uygun görmüş ve konuyla ilgili vizyonlarını sergileme gereği duymamış. ben ikna olmadım nedense.

  • ekşi itiraf

    bir sabah uyandım, whatsappta şöyle bir mesaj.
    "gemiye 27 tane polis geldi, immigration, fbi, custom, border security vs 2 tane kaçak çıktı ambar içinden. çarkçı başı ve 2. kaptan tutuklandı. gemiyi tutukladılar, çakılı kaldık new york'ta."

    benim hayattaki tek ekşınım uyandığımda kafamın dibine oturup beni dikizleyen bir kedi olması. ne hayatlar var be, efbiaylar, bordır seküritiler filan. söylemesi bile sükseli. bordır seküriti abi. vay be. kastım. imigreyşın. wow. bordır seküriti mşllh.

  • ekşi itiraf

    liseye başlayana kadar bütün notlarım 5ti. türkiyenin *en iyi fen liselerinden birinde okudum. türkiyenin en iyi üniversitelerinden birinde kimya, işletme, sanat tarihi okudum. yaptığım projeler hep en iyi oldu, en güzel planlama ve yönetimleri ben yaptım. modern hayatın insana sunduğu, bir ailenin çocuğuyla övünebileceği pek çok şeyi başardım.

    ama cahilim.

    okumadım, örneğin. ne rus edebiyatını, ne italyan klasiklerini okumadım. foucault'yu yeni öğrendim, aya sofya'ya yeni gittim. balık tutmayı bilmem, balık temizlemeyi bilmem. yemek yapmayı bilirim ama bir sebze fidanı dikmişliğim yok. baraka yapmayı bilmem, tuğla örmeyi bilmem, taş dizmeyi bilmem, kerpiç karıştırmayı bilmem. yılın hangi vakti buğday ekilir, hangi vakti vakti hasat edilir bilmem. dağlık yerde yere tuz döksen akrep gelirmiş, bunu da bilmezdim. ateş nasıl yakılır bilmem. gözlerimiz kaç yaşında kırışır, saçlarımız kaç yaşında beyazlar bilmem. hamile insan kaç aylıkken midesi bulanır, ya da ayakkabılarını nasıl bağlarlar bilmem. bir bebek ne yer bilmem. sakız likörü nasıl yapılır, rakı nasıl yapılır, gar sabunu nasıl yapılır bilmem. turşu nasıl kurulur, onu da bilmem. reçel sevmem ama reçel nasıl kaynatılır bilmem. yoğurt, peynir nasıl yapılır, ekmek fırınları sabah kaçta açar, o denizdeki algler nasıl diş macunu kutucuklarına sığar bilmem. testi nasıl yapılır, kaç gün kurutulur bilmem. domates, patlıcan kurutmayı da bilmem. yıldızlara bakarak da, yosunlara bakarak da yönümü bulmayı bilmem. güneş kreminin derideki radikalleri tutarak uv sonucu çıkan zararlı radikallerle eşleşmeyi önlediği için kanserden koruduğunu bilirim de, hangi çiçeklerin güneş sevdiğini bilmem.

    çok zaman harcamışız çünkü. değerli olduğunu düşündüğümüz şeylerle çok zaman harcamışız. öğrenmemişiz, öğrenmemiz engellenmiş. bir bilginin değeri, sınav sorusu olma ihtimaline göre belirlemiş. biz de cahil kalmışız.