1,75 ve üstü boydaki kadın sayısı, ülkedeki tüm kadın nüfusunun 1/20'si falan. bir de güzel olacak, yaş bağımsız bu boydakilerin de ancak 1/15'i falandır. bak sadece bu iki kriterle yaşı bile hesaba katmadan 1/300 oranına vardık tüm kadın nüfusunun.
ülke nüfusunu 85 milyon kabul edip 42 milyonu kadın desek koca ülkede sadece 140bin kadın vardır. istanbulda yaşadığınızı varsayıyorum. istanbul'daki yaş bağımsız yaşayan kadınların (8 milyon aldım) tüm ülkeye oranı 0,19 çıkar. bunu da 140 bin ile çarparsanız 26667 kadın vardır istanbulda. şimdi bunların 1/3'ü zeki olsa, zeki olanların yarısı kültürlü olsa, bu topluluğun da 1/3'ü 18-40 yaş arası olsa istanbul'da bile sadece 1481 kadın bu özelliklere sahip olabilir. bunların yüzde 90'ının da boşta olmadığını varsayarsanız sadece ve sadece 148 kadın kalır geriye. hadi yuvarlayalım 150 kadın. yaş aralığına göre oranlayacak olursak; istanbul'daki 2,67 milyon kadından bunlardan birisiyle tanışma olasılığınız yalnızca 0,000056'dır.
böylesini bulduysanız tebrikler; arıyorsanız kolaylıklar dilerim.
muhendis akli7 profili
-
1.75 boyunda zeki esprili güzel kültürlü kadın
-
paran olsa togg otomobiline güvenip alır mısın
şimdi sitesinden fiyatları inceledim.
ilginç olaylar var. mesela diyor ki bu yazan güncel fiyattır ama aracın teslim tarihindeki fiyatı geçerlidir. neden? bu araç euro ile gelmiyor ki, türk malı ise eğer euroya endeksli artmamalı. parçalar yabancı bu yüzden endeksli denecekse de euroyla iç piyasaya satılan türk malı mı olur?
ikincisi güncellenmiş versiyon olan v2'yi baz alacak olursak, 1,8 milyon pek de azımsanacak bir miktar değil. yerli otomobilin fiyatıyla cazip olup herkes tarafından ulaşılabilir olması sağlanmalıydı. v1 modeli bile 1,4 milyondan başlıyor. elin çinlisi o kadar gümrük vergisi bilmem nesine rağmen 900 binden başlayan arabayı senin piyasana sokuyor. senin kendi ülkende piyasayı domine etmen lazım, maliyeti daha yüksek olsa bile. ancak bu şekilde ekonomik olarak sürdürülebilir karlılık sağlarsın gelişim aşamasında.
ayrıca halen daha sipariş üzerine üretim yapılıyor gibi bir durumu var. örnek vermek gerekirse bir volkswagen'i almak için almanya'da 15 günden fazla sıra beklemezsiniz yani iç pazarına önceliklidir ve banttan sürekli araç çıkar. tabii ki vw ile togg kıyası yapmıyorum ama bu durumdan alınan mesaj satışına firma kendisi bile güvenmiyor ki elinde stok tutmuyor.
bunlara ek olarak; evet ilk ürünler için yabancı parçaların kullanılmasını doğru buldum en başında. sonuçta ilk yatırım maliyetini arge ile arttırmanın anlamı yok. ama mesela togga dair parçalarının yerelleştirilmesi ile ilgili bir çalışma biliyor muyuz? bunu neden soruyorum. sonuç olarak sen üretici olarak örneğin motorda bosch firmasına bağımlısın. şimdi tedarikte bir sıkıntı olduğunda bosch ilk senin teslimatlarını kesecek. buna çip krizi sırasında bir çok alanda şahit olduk. ayrıca yerlileştirme oranı ne zaman artacak, buna dair bir plan da yok.
ben açıkçası yerli otomobilin elektrikli olarak yapılmasını da ilk üretimlerde yabancı parça kullanılmasını da doğru buldum ama ürünün geliştirme ve yerlileştirme kısımlarında ciddi soru işaretleri olduğunu görüyorum. dolayısıyla bu iş bir hevesti ve geçti derlerse bu kadar aracın 5 sene sonra ne olacağına dair de şüphelerim var açıkçası. ayrıca araç verilerinin de doğruluğuna şüpheyle bakarım neticede bu ülkenin resmi istatistik kurumuna bile öyle bakıyoruz. yani menzildir dolum süresidir falan gibi özelliklerden bahsediyorum. ben zaten elektrikli araca şüphe ile bakan bir tüketici olarak global ölçekte kendini kanıtlamış markalar dururken nasıl gidip de gelecek projeksiyonu belli olmayan bir araca bu parayı vereyim?
dolayısıyla elektrikli otomobil alacak olsaydım, sanırım bu togg olmazdı. -
31 ocak 2024 mehmet şimşek açıklamaları
hala verginin tabanını daha da genişleteceğiz diyor. artık bir noktada lütfen taksicilerden falan gelir vergisi alır mısınız? ya da esnafların vergisini denetler misiniz? ya da affedilen ve teşvik verilen milyarlarca liralık vergiyi toplar mısınız? bir de bunları deneyelim bakalım belki aradığınız kan buradadır?
-
27 ekim 2023 israil'in gazze'ye kara harekatı
oğlum cumhuriyetinizin, atatürk'ünüzün kıymetini bilin. o gün o adam samsun'a çıkmamış olsaydı, bugün 4 tarafında tek dişi kalmış medeniyet dedikleri canavar sarılı filistin gibi bir ülke olacaktık. belki bir tezgah kurup bizim de kafamıza bombalar, roketler, füzeler yağdıracaklardı. bir adam çıktı millete dedi ki, bugün sizler öleceksiniz ki yarın torunlarınızın torunları rahat yaşayacak. o insanlar da gitti, mermiye göğüslerini siper ettiler; can verdiler ama topraklarını vermediler.
bugün havada kuş uçurtmayan savaş jetleriniz varsa, kruvazörleriniz deniz sınırınızı koruyorsa, o tüylerinizi diken diken eden özel kuvvetleriniz varsa, 500 bin kişilik silahlı ordunuz 60 milyon silah altına girmeye hazır vatandaşınız varsa dedelerinizin canlarıyla temel kazdığı toprağa o büyük komutan cumhuriyet kalesini dikti diye var.
bakın görün, ibret alın. atatürk bize nasip oldu diye bugün bu durumdayız; filistin olma noktasında direkten döndük. artık anlayın, ve kıymetini bilin! -
sinan oğan'ın isteklerine boyun eğmeyeceğim
sinan oğan'ın istekleri:
- anayasanın ilk 4 maddesine dokunulmayacak
- anayasa madde 66'ya dokunulmayacak
- mülteciler ülkeden gönderilecek
- terör örgütleri ile mücadele edilecek, terörle iltisaklı partilere mesafe konulacak
- “faiz sebep enflasyon sonuç” gibi mantık dışı argümanlarla ekonomi yönetilmeyecek. bir an önce bilimsel metotlara dönülerek ekonomi düzeltilecek.
milliyetçi ve vatansever seçmene soruyorum: siz de bu isteklere boyun eğmeyecek misiniz? -
verdiğin borcun dilencisi olmak
borç veren kişi genelde bu duruma düşer. neden verdiğinizi ve ne kadar sürede geri alacağınızı bilerek borç verin.
borç neden istenir? acil bir ihtiyacınız olduğunda gidermek için istenir. örneğin; fatura ödemesi, sağlık giderleri, çocuğun okul taksidi ödemesi vb.
borcun vadesi ne kadar olmalıdır? elden geldiğince kısa süreli. genelde bir ayı geçmez. eğer daha erken bir şekilde o para ele geçmişse keyfi bir harcama yapmak yerine o para öncelikli ödenir. nasılsa vadesi var denmez.
hangi durumlarda borç alınmaz? tatile gidecekseniz, yatırım yapacaksanız, arabanızı yenileyecekseniz, ikinci evinizi alacaksanız, hatunu yemeğe çıkaracaksanız, birisine yardım yapacaksanız borç para alınmaz.
borcunuz varken nasıl davranılmalıdır? gereksiz harcamalar yapılmamalıdır, keyfi işlere para harcanmamalıdır, harcamalar kısılmalı ve bir an önce geri ödemek için para toparlanmalıdır.
bazı şerefi sınırda olan insanlar, banka borcu ödeyeceğim bahanesiyle borç alırlar. 6 ay-1 sene param yok diye vade koyarlar. bu arada utanmadan tatile çıkarlar, saçma sapan şeyler alırlar. şerefi sınırın da altında olanlar ise üstte bir yazarın paylaştığı karikatürdeki gibi bir de utanmadan bunları anlatırlar.
ikincil ihtiyaçlarınız için borç istenmez; bunun için inanmazsınız ama bankalarda ihtiyaç kredisi denen bir olgu vardır. gelecekte ödeyeceğiniz bir para için bir vade farkı ödeyerek bankadan alabilirsiniz. hiç kimse sizin keyfinizin finansmanını yapmak zorunda değil. paranız yoksa faiz ödemek istemiyorsanız kırın kıçınızı oturun.
böyle insanlara ikinci kez borç verilmemelidir. samimiyet adı altında sizin paranızı sıfır faizli kredi olarak kullanan şeref yoksunu insanlara borç istediklerinde param yok demekten çekinmeyiniz, yaptığınız bir harcamayı anlatmaktan utanmayınız. borç istediğinde param yok deyip yaptığınız harcamayı anlatırsanız o da eşek oğlu eşek değilse sizin bu kerizlenme durumundan sıkıldığınızı anlayacak ve tekrar borç istemeyecektir.
verdiğiniz paranın arkasını kovalamadığınız ve güvendiğiniz ya da paylaşmaktan mutluluk duyduğunuz kişiler, işbu anlatımları kapsamaz; paranızı kiminle paylaşacağınız tabii ki sizin tasarrufunuzdur. -
askerde orgenerale yumruk atmak
orgeneral dediğin rütbe koca memlekette sanırım 4 tane kkk'da 1 tane hkk'da 1 tane de dkk'da (oramiral) 6 tane var, yanlışım varsa düzeltin.
askerlik dediğin zaman dilimi en fazla 12 ay.
normal zamanda bir orgenerale denk gelme ihtimalin 6/85000000. askerde bütün hayatını belli bir alanda geçirdiğin için çok çok çok daha az.
orgeneralin seninle konuşma ihtimali ise sanırım sıfır. orgeneralin binbaşıyla konuşma ihtimali bile sıfıra yakın olabilir. belki yarbay. olur da yukarıdaki küçük ihtimal gerçekleşir de bir sebepten, hani olmaz da, bölgeye gelip bulunduğun tugaya falan uğrarsa şu diyalog geçebilir:
-merhaba asker!
-sool!
-nasılsınız!
-sool!
ama bu da geçmez, arkadaşların anlattığı gibi sizi ortadan yok ederler.
bir de orgeneralin korumaları özel kuvvetler askeri oluyor. yani o hayranlıkla izlediğiniz “oğlum bunlar görünmüyormuş lan, sadece öldüğünde anlıyormuşsun bordo berelinin geldiğini” dediğiniz adamlar koruyor yani. hani gelmez o kadar yanına da diyelim geldi sen “sas duruş”tayken heyecandan böyle bir titreme gelse muhtemel müdahale ederler.
yalnız olur da cidden bu enstantane gerçek olsa herkes bir 10 saniye donakalır ha. kimse inanamaz. 10. saniyeden sonra herkesin gözü yaşla dolar lan. mecburi askerlik hizmetini yapanlar kalan zamanlarının, muvazzaf askerler de kalan çalışma zamanlarının cehenneme dönmesine ağlamaya başlar. ya bırak oradaki askerleri, yurdun 4 bir yanındaki askerlerin göğsüne öküz oturur o an. sen o an silah altındaki 960 bin adamın hayatıyla oynarsın. haberlere çıkarsın lan, ünlü olursun! ülkede gündem olursun yani. bilemiyorum, ilginç olabilir. birisi bunu yaptığında yaşanacakları görmek isterdim.