bu soruyu basit bir örnek vererek anlatacağım ama en etkili yöntemdir.
hasta olsam bu insan bana bakar mı?
hasta olsa ona bakar mıyım?
ateşim çıktı, benimle ilgilensin hastalığı değil. ciddi bir hastalık anında görebilirsin bunu. en üst leveli, altını temizlemek. ne kadar iğrenç geliyor di mi ilk başta kulağa ve göze. değil işte.
bu sorulara evet diyebiliyorsanız, cevap sonsuzluk kadardır bana göre.
insan insanı sonsuzluk kadar da çok sevebiliyor, ki sevmeli de. çünkü sevgisizlik sonsuzluktan büyük.
sivil palyaco7 profili
-
insan insanı ne kadar sevmeli
-
patates salatasını üst noktaya taşıyan detaylar
üst noktamız çok farklı.
ailenin bütün üyelerinin evde olduğu bir pazar sabahı kahvaltısında hep beraber yenilmesi. başkaca bir üst nokta bilmiyorum, en üst bu benim için. hatta bu sabah aylar sonra yedik, gündemde görünce şaşırmıştım.
öyle artistik şekillere de sokmuyoruz biz. düz adam patates salatası bizimkisi.
patates
yumurta
yağ
tuz
en üst nokta, aile. -
ekşi itiraf
olmadığı zaman, "olmuyor" demek yerine "artık bi önemi yok" demeyi sana da öğretecek zaman.
-
erkeklerin zeki kadın sevmemesi
kadın erkek her insanın kendini zeki zannetmesi ile orantılı önerme.
en basiti; askerliğini yapan istisnasız bütün erkekler şu cümleyi söyler.
- askerde bir sürü mal var.
*bunu en zekisi ve en gerizekalısı da söyler. çünkü biri diğerine göre zeki değil maldır.
bu zekilik kavramı da böyle bir şey işte. kadınlar kendini zeki zanneder beğenmez. erkekler kendini zeki zanneder o kendini zeki zanneden kadınları beğenmez.
hayatta bir sürü mal var. * -
imkanı olduğu halde aldatmayan erkek
ahah garip ya.
lan olması gereken bu zaten? neden övülüyor ki bu erkek. bu yüzden aldatıyorlar işte.
olması gerekeni yüceltirseniz böyle adamlar illa ki aldatır.
ayrıca niyork üniversitesinin yaptığı araştırmalara göre bunun kadını/erkeği/gayi/lezbiyeni ve dahası yok.
sevmeyen insan aldatır. -
bütün yazarların bütün entry'lerini silmesi
kötü sonuçlar doğurur. dur çatma kaşlarını.
kimin için? elbette dürümcü şubelerini açmak isteyen patron için. bak farkındaysan patron dedim. patron dediğime göre ortada bir şirket var değil mi? şirket neden kurulur? kâr etmek amacıyla. peki şirket neden geliştirilmek istenir? kârı maksimize etmek amacıyla. burada yapılan ve yapılmaya devam edilen tek şey daha fazla nasıl kâr edebilirim. kullanıcıya yönelik hiçbir şey yok. hiçbir yararı yok. 14.000 kişi tema+++ ya da ekşicep ya da diğer uygulamaları indiriyorsa ve sözlüğe oradan giriş yapıyorsa burada büyük bir sorun var demektir.
bu sorun yeniliğe ve değişime kapalılık değil. yenilik adı altında bembeyaz bir saçmalık sunulmasındandır.
geleyim entry silme meselesine. şu an tahminim silmesem 8.000 civarında entryim vardı. ve okuyanlar bilirler *çok güzeldi bir çoğu. güzellik kısmı göreceli bir olgu. mühim değil, zaten umurumda değil. sildim gitti. ekşi sözlükte binlerce entry yazmak bana çok şey katmadı. `:(bkz: #38993301)` badilerimin bir kısmı üzüldü, birkaç tanesi sevindi, birkaç tanesi de çok matah bir iş yaptım diye benimle dalga geçti. fakat demek istediğim aslında çok da umurumda değil. iyi ya da kötü birçok kriteri var. artık bu kriter, zaman kaybı olarak değişti. bildiğin zaman kaybı.
çünkü ben bu şirkette hizmet sunulan kişiden çok sunulan hizmetin kendisiyim. benim görüşüm, duygu ve düşüncelerim, eğer varsa birkaç parça bilgim insanlara hizmet olarak sunuluyor ve bundan kâr ediliyor. fakat ben sunulurken, bana istemediğim, rahatsız eden, batan, gözlerimin içine eden bir beyazlık sunuluyor ve buna da yenilik, değişim deniyor. benim 8. 000 entry silmem elbette dürümcünün umurunda değil. istese yarın 10 bin tane çaylak alır, onları bir anda yazar yapar. çünkü talep fazla. herkes dürüm istiyor. çaylak onay listesi ya da çaylak başlıklarını okursanız bunun farkına varırsınız. binlerce kişi takla atma, amuda kalkma, parende, bilimum akrobasi hareketlerini bir çırpıda yapıyor yazar olmak için. fakat neden yazar yapılmıyor? çünkü çaylakların bir çoğu entry yazmak ne demek bunun bilincinde bile değil. burayı facebook ya da twitter gibi bir yer zannediyorlar. ve evet dürümcü bunun da farkında. bu yüzden hepsini bir anda yazar yapamıyor. çünkü okunurluk, istatistik veri bir anda düşecek. yani gelsin dürümler olayı tersine dönecek. fakat okunur yazarlardan bunu yapacak çok az kişi var. devamlı entry giren, en beğenilen olan, ilgi odağı olan 200-300 yazar ve binlerce entrysi olan yazarlar silsin bakalım entrylerini neler oluyor?
sonucunda dürümcü iflas eder. -
mutsuzluğun asıl sebebi
beklemek.
insanoğlunun en aciz hallerinden birisi bu, beklemek. hep bekliyoruz, her şeyi bekliyoruz.
insan bekliyoruz.
iş bekliyoruz.
para bekliyoruz.
hiçbir şey yapmadan bekliyoruz olduğumuz yerde durduğumuz yerde, durarak. bekledikçe hiçbir şey yapasın gelmiyor. çünkü beklemeyi tek çıkar yol olarak görüyorsun ve bir adım dahi atmıyorsun, olduğun yerdesin. odalara hapsetmişsin kendini, yatağa bağlamışsın bedenini, boşluğa dikmişsin gözlerini. ne beklediğini bilmez bir haldesin.
gelmeyecek ki.
hareket etmek aklına gelmiyor. istediğin her neyse ona gitmek aklının ucundan geçmiyor. onun, onların sana geleceğini düşünmekten 'gelmeyeceği' ihtimali aklına gelmiyor artık.
bekleme, bekledikçe geçen tek şey ömrün.
gelecek olan mutluluk değil.