gel vatandaş gel akşam malı bunlar, 119tl'ye the callisto protocol! patron çıldırdı. olur mu öyle şey deme, oldu valla. son ürünler ablacım, gel böyle sen. 119tl'ye ben sana season pass de veririm abim benim, seni mi kıracağım, sen iste yeter ki. ama bak almazsın, yarına mal kalmaz yeni sevkiyat için 399tl fiyat çekersem çok ağlarsın. hazır mal tezgahtayken al, çoluk çocuk sevinsin, di mi abicim? sen gel dinle beni, sonra üzülürsün bak... tamam mı abim? eyvallah, çok iyi ettin de aldın. hemen sarayım sana bir tane 119tl'ye the callisto protocol digital deluxe edition. parayı şu kasadaki abiye verirsin, bereketini gör, afiyet olsun. gel vatandaş gel, son mallar bunlar, kapatıyoruz!
gurlino3 profili
-
the callisto protocol
-
steam
okundu. allah kabul etsin.
-
lazar markovic
lazar çarşamba akşamı antrenman sonrası eve geçmek üzere arabasına binmişti ama yüzünden düşen bin parçaydı.
antrenman sonrası hocası onu odasına özel bir görüşme yapmak üzere çağırmıştı. rodgers bu görüşmede kendisine talip bir takım varsa değerlendirebileceklerini belirtmiş ve önümüzdeki sezon onu oynatmayacağını söylemişti. lazar elbette liverpool'u kariyerinin zirvesi olarak görmüyordu ama burada daha başarılı olacağını, parlayacağını ve dünya yıldızı olabileceğini düşünmüştü. bunun gerçekleşmediğini görmek, öz güvenini sarsmış ve hayal kırıklığı yaşamasına sebep olmuştu. görüşmenin ardından ilk olarak menajerini aradı. rodgers ile olan görüşmeyi kelimesi kelimesine anlattı. menajeri lazar'ın neredeyse ağlayacak olduğunu anlamıştı. ne de olsa gencecik bir çocuğun gururu kırılmıştı. bu konuda kurt olan menajer de lazar'a üzülmemesini onun için en uygun takımı en kısa sürede bulacağını söylemişti.
bunu duyan lazar'ın morali görüşme sonrası biraz düzelmişti. yolda giderken ailesi ile konuşmaya ve durumu onlara aktarmaya karar verdi. kafasını toplaması ve fikir danışması gerekiyordu. ailesinin de olumlu desteğini almak moralini epey toparlamıştı. buralara kadar gelmenin bile başarı olduğu, hocasının onu doğru değerlendiremediği, suçun kendisinde olmadığını duymak iyi gelmişti.
eve geçti, biraz dinlenmek ve kafasını dağıtmak için ps4'ünde fifa 15 oynamaya başladı. liverpool'a karşı karışık düşünceler içinde olmanın da etkisiyle barcelona'yı seçip liverpool'a karşı hazırlık maçı ayarladı. kendisini de kadroya almadı. kendisi olmadan liverpool'un bir hiç olduğunu kanıtlamak istiyordu.
tam santra yapılıp maç başlayacakken telefonu çalmaya başladı. ailesinin, moral bozukluğunu düzelmek için tekrar aradığını sanmıştı ama arayan numara tanımadığı bir numaraydı. biraz endişe biraz da çekingenlik ile telefonu açtı.
-alo
+merhaba lazar
-merhaba, kiminle görüşüyorum.
+ben fenerbahçe spor kulübü sportif direktörü terrano. beni tanıyor musun?
-merhaba mr. terrano, evet sizi tanıyorum. isminiz buralarda son dönemde çok duyulur oldu. (lazar'ın kalbi hızla atmaya başlamıştı. beni neden aradı, neden şimdi, neler oluyor? menajerim mi arattı, ne diyecek acaba?)
terrano hafifçe gülümsedi ve italyan aksanlı ingilizcesi ile devam etti.
+lazar, tüm gelişmelerden haberim var. seni uzun zamandır izliyorduk ve hep bu anı kolladık. hatta sana şunu söylemek istiyorum, şu anda ben senden daha heyecanlıyım çünkü sana karşı koyamacağını düşündüğüm bir teklif yapacağım.
-nasıl yani mr. terrano? tüm gelişmeler derken, benim takımdan ayrılmamı mı söylemek istiyorsunuz?
+lazar, hem hocan hem de klübün ile iki haftadır görüşüyoruz. seninle çok ciddi ilgileniyorduk ama sana hiçbirşey çaktırmak istemedim. menajerinin de olaylardan haberi var. hatta şu an sana göstermek üzere sözleşme örneği getiriyor. seni sportif direktörü olduğum fenerbahçe'ye, nani ile van persie ile hücum hattını tamamlamaya davet ediyorum. seni inanılmaz bir deneyime, unutamayacağın anılara çağırıyorum lazar. bugün hayatının en mutsuz günü olduğunu düşünüyor olabilirsin ama yanılıyorsun. bugün yeni ve mükemmel hayatının ilk ve en özel günü. ne dersin?
lazar'ın nutku tutulmuştu. telefonun karşısındaki kişi inanılmaz şeyler söylüyordu. bunca zamandır geleceği için korku içindeydi ama gerçekler yeni ortaya çıkmaya başlamıştı. ona değer veren ve ona inanan insanlar onun yeni yolunu çoktan çizmişlerdi.
-ben ne diyeceğimi bilemiyorum, gerçekten. menajerim ile ailem ile konuşmam gerekiyor. istanbul, fenerbahçe kulağa hoş geliyor. siz, nani ve van persie ile aynı ekipte olmayı elbette isterim ama şartları görmem gerek. kulübüm ile konuşmam gerek.
+lazar, kulübün ile anlaştık bile. menajerin sana gerekli belgeleri getirecek.hatta 5 dakikaya yanında olur. cumartesi seni istanbul'a getirmek istiyorum. türkiye'nin en büyük kulübüne geliyorsun. burada inanılmaz bir taraftar ve futbol atmosferi göreceksin ve bu senin tekrar parlamanı sağlayacak. gençsin, yeteneklisin ve önünde uzun bir futbol hayatı var. bu fırsat senin için yeniden doğuş gibi olacak. avrupa ligi'ne katılacağız hedefimiz şampiyonluk. bunun bir parçası olmanı istiyoruz.
-ben, ben ne diyeceğimi bilemiyorum. bana biraz zaman verebilir misiniz? düşünmem gerekiyor, menajerim ile konuşmam, ailem ile konuşmam, düşünmem gerek.
+lazar, 5 dakikaya menajerin kapında olacak. ona, sana vermesi için bir fenerbahçe tarihçesi, ismin yazılı bir fenerbahçe forması ve cumartesi kalkacak özel uçağının uçuş bilgilerini verdim.
lazar tüm bunların çok hızlı geliştiğini düşünüyordu ama bugün yaşanan herşey çok hızlıydı zaten. menajerinin getireceklerini düşünmeye başladı. fenerbahçe'nin ona iyi bir teklif yaptığından emindi. tek düşündüğü teklifi hemen kabul edip etmemekti. etkilenmişti orası kesindi.
-mr. terrano, beni onurlandırdınız, fenerbahçe'de seve seve oynarım. bana menajerim ve ailem ile görüşmek için bir gün verin. kararımı size bildireceğim.
+tamamdır lazar. senden haber bekliyor olacağız. bana bu numaradan istediğin şeyi sorabilirsin. seni aramızda görmek istiyoruz. hoşçakal.
lazar telefonu kapattı ve yavaşça önündeki komidine koydu. kafasını kaldırıp ekrana baktı. barcelona ile santrada kalmıştı. karşısında liverpool hezimete hazırlanıyordu. oyunu başlatmadı, ana menüye geri döndü ve takım seçim ekranına geldi. bu sefer fenerbahçe'yi aldı ve karşısına yine liverpool'u koydu. bu sefer liverpool'un hezimeti kesin değildi belki ama oynayacağı futboldan daha fazla zevk alacağı kesindi.
kapı çaldı, gelen kucağında devasa bir hediye paketi ile menajeriydi. hazır mısın lazar diye gülüyordu? lazar hiç bir transferinde bu kadar mutlu olmadığını hissetmişti.
hattın diğer tarafındaki terrano, bu sefer fenerbahçe teknik direktörü vitor ile konuşuyordu.
+vitor, lazar markoviç ile anlaştık. hayırlı olsun. başka bir isteğin var mı?
vitor gülme krizine girmişti.
"guiliana, messi'yi de alırsak bence bu iş tamam," diye dalga geçti ama asıl şoku guiliana'nun buna cevabı sonrası yaşadı.
+messi'nin menajeri ile haftaya ilk görüşmeyi yapacağım. bu sene olmasa da seneye için neden olmasın. neyse, haberleşiriz. görüşmek üzere.
vitor ağzı bir karış açık telefon kulağında öylece dakikalarca durdu. lazar'ın transferinin mutluluğunu daha yaşayamamıştı. tam kendine gelip yerinden kalkıyordu ki telefonu tekrar çalmaya başladı. arayan yine terrano'ydu.
+vitor, sana bir mutlu haberim daha var. duymaya hazır mısın?