pembe kader4
profili

  • 1 temmuz 2018 istanbul lgbti+ onur yürüyüşü

    canı gönülden desteklediğim ancak gizliliğim yüzünden katılamadığım yürüyüş...

    kaybedecek neyim mi var?
    ailem, mesleğim, arkadaşlarım, param..

    oraya gidip korkusuzca yürürsem ne kazanırım peki?
    onurumu.

    şimdi perdeler ardında onursuzca saklanıyorum, maskeler takıp dolaşıyorum. farkındayım hatamı, biliyorum.

    benden daha cesur olup orada yürüyen, yürümeye cesaret eden, ailesene ve dünyaya kendini açıklayan ve kabul ettirmeye çalışan tüm insanlara selam olsun...

    varsın bize namussuz, ahlaksız, terbiyesiz, onursuz ve günahkar desinler. biz gerçeği biliyoruz...

  • ekşi itiraf

    annem beni hiç sevmedi, engelli bir evlada sahip olmanın verdiği suçluluk hatta utanç duygusunu bastıramadı. doğduğumdan beni bunu hissettim. ben sevilmeyen,onaylanmayan ve utanılacak bir oğuldum onun için. her kavgamızda bunu daha da hissettim.

    sevilen bir kardeş de olmayacaktım belli ki. yıllarca süren ameliyatlar, giden paralar ve ayrılan zaman yüzünden kıskanılacak hatta içten içe nefret edilecek bir kardeş olacaktım,öyle de oldu... hiç sevmedi beni.

    kimsenin sevgilisi de olmayacaktım ben. elinden tutup gururla tanıştırılmayacak, kıymetini bilinip el üstünde tutulmayacaktım. sevmediler, sevgilerine layık görmediler. notre dame'in kamburuydum onlar için.

    dost olmayacak kadar sevgisiz, merhamet gösteremeyecek kadar zalim, deist olacak kadar kibirliydim hem de...

    en kötüsü kendimi de sevmedim hiç bir zaman.

    mutsuzluktan ölürken bile gururumdan ağlayamadım.

    yalnızlıktan geberirken de gülümseye çalıştım.

    yitip giderken de kimse fark etmedi solduğumu.

    yaşlı bir ağaç gibi ayakta öldüm, kimse anlamadı!

  • sevgilinin senden utanması

    insanın içini yakan durum...

    birisiyle tanıştım bir gün... arkadaşlar birbirimize uygun olduğumuzu düşünmüşler ve bir arkadaş ortamında tanıştırdılar...

    benim engelli olduğumu tabi ki söylemişler ve bu konuda hassas olduğumu da belirtmişler...

    neyse biz konuştuk ona her şeyi detaylıca anlattım. karşılıklı hoşlandık derken çıkmaya başladık...

    geziyoruz tozuyoruz hatta sevişiyoruz... ancak sosyal medyaya fotoğraf koymuyor,benim koyduğum fotoğraflara onu etiketlememi istemiyor... öyle tutucu bir aileye sahip değil yani... ama arkadaş çevresine beni çaktırmak istemiyor gibiydi... bir çıkarı da yoktu benden... öyle bir çıkar ilişkisi de yoktu ortada...

    gittiğimiz yerlerde insanların bana bakışlarına bozuluyor,ona da bakanlara kızıyor... insanların ona da acıdığını düşünüyordu bence... elbette alışma dönemidir dedim ancak bu durum haftalarca sürdü...

    kısacası bir ay sonunda net olarak benden utandığını ve beni taşıyamadığını gördüm. ilişkiyi ben bitirdim çünkü onu bir vicdan azabıyla bırakmak istemedim...

  • engelli bir insan olmak

    her zaman zor bir durumdur engelli olmak...

    bedensel engelli bir insanım... doğuştan böyleyim... tamamen sağlıklı anne ve babadan doğmuşum... sağlıklı iki ağabeye ve bir kız kardeşe sahibim... dört çocuktan sadece bende var bu durum.doktorlara göre böyle doğmamın kesin bir nedeni yok.dna'da meydana gelen küçük ama önemli bir mutasyon...

    çocukluğumdan beri herşey zordu... hele insanların bakışları...bu ülkede engelli bir insan gören çocuklar hayret eder. "anne,bu niye böyle?" diye sorarlar.ebeveynler ise korkunç cevaplar verir. "annesinin lafını dinlememiş böyle olmuş" diyen de olur "allah çarpmış " diyen de... her bir cevap hafızam da kazılı,silinmiyor... çocukların dalga geçmelerinden,bazı hayvanlara benzetmesinden hiç bahsetmiyorum bile... evde geçen bir çocukluk... tek arkadaş oyuncaklar... gözyaşları...

    ergenlik ise felaketti... yaşıtlarım kız-erkek arkadaşlarıyla flört eder,haftasonları arkadaş gruplarıyla gezmeye giderdi. okulda benle konuşurlar,ancak bir yere giderken çağırmak akıllarına gelmezdi... sanki ben onlar için okulda katlanılacak bir varlıktım hepsi bu... açık açık dışlamazlardı ama içlerine almadıkları da ortaydı...

    üniversiteyi kazandım sonra... ilk girişimde istanbul üniversitesinde iyi bir bölüm... ailemi yaşadığım şehirde bırakıp istanbul'a geldim.yurt hayatı beni sarmadı,insanların yanında soyunmak giyinmek,engelliliğin verdiği vücut şekillerini çıplakça sergilemek zordu... nevresim takımı değiştirmek,çamaşırları yıkatmak,asmak,ütülemek zordu... en zoru da tüm bunları yaparken sarf ettiğim yoğun çabayı insanların görmeseydi... acıyan gözlere ve samimi olmayan yardım isteklerine daha fazla dayanamayıp yurttan ayrıldım... kendime 1+1 küçük bir ev tuttum... tam 3 yıl bir evi çekip çevirdim... temizliği de yemeği de kendim yaptım... hem yalnızdım... arkadaşlarım oldu ama bir dosttan ve sevgiliden çok uzaktım... engelli insanları çok az insan karşı cins olarak görür maalesef...

    mezun olduktan sonra kolayca iş buldum... bildiğim yabancı diller,üniversite not ortalamam sayesinde bir plazada işe başladım. bu işi bulmamda üniversitedeki profesör hocam yardımcı oldu . kurumsal ve düzenli bir yer... yönetimdeki insanlar hocamın yüksek referansı ve özgüvenim nedeniyle bu işe layık gördü beni ancak iş arkadaşlarım beni çok sevmedi... aciz gördükleri bir kişinin böyle bir pozisyonda çalışması tuhaflarına gitti... kahve sohbetlerine de haftasonu buluşmalarına da gidemedim,çağrılmadım...

    kendi ayakları üstünde duran,iyi bir işe ve kariyere sahip,lüks bir evde oturan biri oldum... başarılı,varlıklı ama mutsuz bir engelli.

    içimdeki kızgınlığı hiç atamadım.

    kime? neden?
    tanrı'ya... beni böyle yarattığı için... beni seçtiği için... bana normal olma şansı vermediği için...

    kime? neden?
    insanlara... beni böyle kabul etmedikleri için...

    kime? neden?
    ülkeme... bana pozitif ayrımcılık tanıyıp,önüme avantajlar sermediği için...

    kime? neden?
    kadere... böyle bir hayatım olduğu için...

    gelişmiş modern bir ülke de doğsaydım,çocukluktan itibaren özel bir eğitim,psikologlar sayesinde normala yakın bir hayatım olurdu belki... belki mutlu olmaya yakın olabilirdim...evlilik,çocuk yapma fikirleri normal gelebilirdi. kim bilir... belki de olmazdı...

    ölmeyi istediğim zamanlar da oldu inadına yaşamayı seçtiğim zamanlar da...

    zor bir insanım yalan değil... dizginleyemediğim aşağılık kompleksim var,yaşamam için mücadele eden bir egoya da sahibim.. benim ayakta kalma yolum da bu...

    ancak böyle şansız bir insanda böyle şeyler olması ne kadar yanlış?

    şimdilik hayat böyle devam ediyor...

    işte benim hikayem budur... bir gün bir roman yazarsam detayları öğrenirsiniz...

    okuduğunuz için teşekkürler...