kendi tecrübemi yazmakla yetinip başlığı ankete çevirecek değilim.
1980'den yani 12 eylül'den önce türkiye yurt dışına büyük oranda kapalıydı. sadece döviz, sigara değil yabancı kültür ürünleri de türkiye'ye zor giriyordu.
öncelikle 24 ocak 1980 kararları sonrasinda 12 eylül sonucunda türkiye sınırlarındaki engelleri aşama aşama kaldırdı. mcdonalds'ın vs. gelmesi 1980'lerin ikinci yarısıdır. ilk pizzayı da etiler'de yemiştik ama o 'pizzacı' lüks bir italyan restoranı gibiydi. uzun süre insanlar mcdonalds'a da lüks restoran muamelesi yaptılar.
kendimizi bunca kültür ürününe açtık da kendimiz dışarıya hangisini satabildik? satmak bir yana, çoğunun patentini bile kaptırdık.
neyse. diyeceğim o ki, o pizza yediğimiz yer o kadar lüks gelmişti ki artan dilimlerimizi bir kutuya koymaları karşısında bir çocuk olarak ufo görmüş masum köylu gibi kalmıştım. pizza yendikten sonra bile o kutuyu da çok özel bir ürünmüşçesine mal gibi muhafaza etmiştim.
bugün bakınca anlıyorum ki devletin halkı böyle ürün ve hizmetlere ulaşamaz hale getirmesi halkı görmemiş'leştiriyor. halkını açık pazar haline getirenler ise dilencileştiriyor. liberalizm iyidir ama onun da bir ayarı vardır.
matarama su ko3 profili
-
ilk kez pizza yenilen yer ve zaman
-
cumhuriyetin yüzüncü yıl marşını besteleyecek kişi
barış manço'yu 1999'da kaybettik. ama en güzel eserleri 1970'lerde ve 80'lerde yazdığı eserlerdi. sonraki yıllarda o kadar başarılı eseri yoktur. müziğe, albüm yapmaya bilfiil devam ettiği halde yoktur. sebebini düşünelim.
kemal sunal'ı 2000'de kaybettik. ama en güzel filmleri 1970'lerde ve 80'lerde rol aldığı filmlerdi. devamında da çok sayıda film ve dizide rol aldı ve kendisi hala abidevi bir sanatçıydı ama bu yapımlar o kadar başarılı olmadı.
cahit berkay hala hayatta. allah uzun ömür versin. performansı da hala genç delikanlı gibi. ama en başarılı besteleri 70'lerde yaptığı eserlerdir. sebebi nedir?
sebebi şu: sanat eserleri sadece sanatçının ruhundan kopan birer parça değildir. kendi zamanlarınin ruhunu da yansıtırlar. 1970'lerin türk müzik dünyasının ruhu ve yeşilçam'ın ruhu öldükten sonra o eserleri yapmak, en büyük sanatçının bile elinden gelmedi. ama o ruh diriyken en kıyıda köşede kalmış sanatçılar bile o ruhtan nasibini alan eserler yaratmıştır.
cemal reşit rey de en büyük bestecilerimizdendir ama onuncu yıl marşı, cemal reşit rey tarafından bestelendiği için değil cumhuriyetin ilk yıllarının ruhunu yansıttığı için çok özel bir eserdir. bu güzellikteki bir eseri bir başkası besteleyebilir miydi bilmiyorum ama kesinlikle başka bir zaman bestelenemezdi. ancak cumhuriyetin 10. yıl coşkusuyla bestelenebilirdi.
toplumun ve zamanın ruhunu kalbinde hissedip notalara yansıtabilecek çok sanatçımız var. gerçek sanatçı tam da onlardır zaten. sıkıntı, sanatçılarımızda değil. içinde bulunduğumuz zamanın ruhunda. -
edirne vs kırklareli
edirne, türkiye'nin batı'ya açılan penceresidir.
kırklareli, türkiye'nin batı'ya açılan vasistasıdır.