link
satır başları:
*kaftancıoğlu'nun bugün yaptığı açıklamaya cevaben: "81 il başkanının aynı fikirde olduğunu düşünmüyorum. açıklama dört il başkanına ait"
*muhalefet bileşenleri olarak 21 yıllık iktidarın en zayıf olduğu bir dönemde hem meclis hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybettik.
*vatandaşın değişim talebine cevap veremedik. iktidar değiştirecek bir güven ve umut yaratamadık.
*çaresizlik ve ümitsizlik türkiye'yi, giderek muhalefetsiz bir otoriterliğe doğru sürüklüyor. dünya örneklerinden biliyoruz ki, muhalefetin etkisiz ve zayıf olduğu demokrasiler yaşayamaz.
*muhalefetsiz rejimlerde vatandaşlar iktidarların merhametine terk edilir. toplum bizden esaslı bir değişim bekliyor. bu değişimi gerçekleştiremezsek ne vatandaşların beklentisini karşılayabiliriz ne de bulunduğumuz mevzileri koruyabiliriz.
*bir bütün olarak kendimizi, partimizi, muhalefeti yeniden inşa etmemiz en acil ve en hayati ihtiyaçtır. sadece vitrinimizi ve söylemimizi değiştirmek yetmez.
*değişime direndiğimiz her dakika toplumla aramızdaki mesafe açılıyor. muhalefette yaşanacak yenilenme yeni bir ittifak mimarisinin kurulmasının da anahtarıdır.
*değişemeyen ve dönüşemeyen bir muhalefet iktidarı da değiştiremez. ülkeye demokrasiyi getirebilmek için önce kendimizi değiştirmeliyiz.
yes status7 profili
-
22 haziran 2023 imamoğlu'nun çok sert açıklamaları
-
13 haziran 2023 kılıçdaroğlu'nun gazeteciye cevabı
video
istifa edecek misiniz soruyu soran gazeteciye, "hangi kanaldan geliyorsunuz" demiş.
bu adamı aylarca demokrat diye pazarladılar bize lol. -
9 haziran 2023 fatih altaylı'nın vahim iddiası
link
vahim yazının başlığı: umarım büyükelçinin sözleri doğru değildir
her koldan ayrı satılmışız benim masum halkım.
--- spoiler ---
iki sene önceydi.
güney kıyılarımızdaki bir tatil sitesinde, türkiye’nin dışişleri bürokrasisinde önemli görevler üstlenmiş, sonrasında da chp milletvekilliği yapmış ve benim de çok sevip, saygı duyduğum bir ağabeyim ile karşılaştım.
uluslararası ilişkiler konusunda türkiye’deki en duayen isimdi.
deniz kenarındaki sohbet kesmeyince, akşam bizi yemeğe davet etti.
yemekte elbette konu siyasetti ve ister istemez chp’nin yerel seçimlerdeki başarısına geldi.
“senin başarı dediğin chp’yi sağa çekerek, türkiye’yi iyiden iyiye sağa çekme projesinin yerel ayağıdır” diye kestirip attı.
şaşırdım.
“chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu bir dış projedir. nasıl ki, akp bir dış proje ise ve okyanus ötesinde kotarıldığı ve desteklendiği artık ayan beyan ortada ise, kemal kılıçdaroğlu da öyle bir projedir. chp’yi atatürk çizgisinden çıkarmak, türkiye’de din eksenli bir dualite kurup yeni bir fay hattı yaratmak üzere gelmiştir göreve” dedi.
ona göre kılıçdaroğlu da bop’un gerçekleşmesi için destek ayağı idi.
“abi yapma, adam genel başkan olsun diye ben bile yazdım. bende mi bu projeye destek verdim yani” dedim.
“öyle bir ortam oluşturulur ki, farkında bile olmadan böyle bir projeyi farkına bile varmadan herkes destekleyebilir. zaten projenin iyisi öyledir. öyle bir pakete koyar ki, sen doğru bir şeyi desteklediğini zannedersin. emin ol kılıçdaroğlu akp’yi yaşatma ve kalıcı hale getirmek için oradadır.” dedi.
ne yalan söyleyeyim, iddialarını abartılı buldum. hatta biraz da kızdım.
seçim öncesi mali attı.
“bak kazanmamak için kendini aday gösterdi” diyerek.
önceki gün yine bir mail attı.
“istifasını istiyorsun ama etmez. çünkü işi bitmedi. daha yerel seçimler var. onu da kaybettirmeden bırakmaz” diye yazmış.
bu iddialarını hiç inanmamış ve şahsi öfkesine, kızgınlığına bağlamıştım hep.
ama dünkü gelişmeleri ve parti içindeki kumpasları görünce içime bir kurt düşmedi değil.
--- spoiler --- -
yüzde 48'in hakkını hukukunu kimseye yedirmem
elbette demokrat dedeniz tarafından kurulmuş cümle.
gazeteci yılmaz polat'ın sorularını yanıtlamış.link
görevi bırakmayacakmış. mücadele edecekmiş. hakkımızı yedirmeyecekmiş.
yerel seçimler için start vermiş bileymiş. yoğun bir hazırlık içerisindeymiş.
hani ayrılmak istediğin sevgili vardır, laftan anlamaz. git dersin gitmez.
yaka silkersin, sonunda kibarlığı bırakır siktir git diye bağırırsın. o aşamaya doğru sürükleniyoruz.
bir de %48'in hakkını yedirmem demiş. sen o kesimin hakkını bizzat yedin zaten.
sana aday olma, kazanamazsın dedik. anketler ortada dedik.
bak kumar oynadığın şey avradının bilezikleri değil, bizim geleceğimiz dedik.
dinlemedin. inat ettin. salak saçma vaatler attın ortaya. 75 yaşında hepimizin hayatını çaldın. şimdi de yüzün kızarmadan arsızca gitmeyeceğim diyorsun.
inatlaş kemal. tüm belediyeleri de kaybet öyle git.
öyle bir git ki öldüğünde mezarının yerini bile saklasın ailen gelip de tükürmesinler diye. yakında rte nefretini geçecek sana olan kin ve nefret.
sülük gibi yapıştın yakamıza, koltuk aşkından gözün kör olmuş. -
kılıçdaroğlu'nun hala istifa etmeme sebebi
sensin, benim, biziz sebep. çünkü tanıyor bizi.
bak ortada görünmüyor, biz öfkemizi kusarken saklanıyor. iki güne sinirleri geçer diyor.
bu bakış açısıyla bunca yılımız çalındı bizim. kendisi girdiği ilk seçimin ardından yaptığı açıklamalarla önümüzdeki yılların sinyalini verdi, biz görmek istemedik.
biz seni tanıyoruz dersimli kemal. sen halkı sikine takmayan adamsın.
bunu biz adaylık sürecinde çok iyi gördük. çağrılara kulak asmadın, aday olma dedik dinlemedin. şimdi de istifa et diyoruz, yine dinlemiyorsun.
keyfin bilir. biz seni o makamdan indirmesini biliriz.
iktidar öyle bir hale geldi ki devrilmek için son bir darbe gerekiyordu.
ama kk bunu yapmak yerine kendi kendine devrilmesini bekledi.
öyle ya, sıfır mücadele ile iktidar alacak. karşı taraf incinmesin, küsmesin, sinirlenmesin diye tüm söylemleri değiştirdi. şimdi de boyunun ölçüsünü aldı.
sana o koltukta rahat yok adam. defol mutfağına dön.
hayatımızın içine sıçtın, 5 yıl daha çaldın. seni affedecek olana bile rahat yok.
demokratmış. böyle demokratlığa sıçsınlar. -
erdoğan'ın prompter bozulunca dudağını ısırması
neredeyse üç güne bir aynı şeyleri okuyup, doğaçlama olarak ezberden söyleyemeyen bir cumhurbaşkanı tarafından yönetildiğimizin kanıtıdır.
-
şort giyen genç kadının kütüphaneye alınmaması
"kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu odur."
nietzsche
niye biliyor musunuz? kitaplara eşya gibi davrandıkları için yaptılar bunu. okusalardı, bir insanın kişisel tercihlerine müdahale etmemeleri gerektiğini bilirlerdi. işte o yüzden tek kitaplı insandan korkacaksın. sonra kendilerini tanrı sanıyorlar böyle.