arsızlığın arş-ı âlâya çıktığını gösteren beyan.

elbette demokrat dedeniz tarafından kurulmuş cümle.
gazeteci yılmaz polat'ın sorularını yanıtlamış.link
görevi bırakmayacakmış. mücadele edecekmiş. hakkımızı yedirmeyecekmiş.
yerel seçimler için start vermiş bileymiş. yoğun bir hazırlık içerisindeymiş.

hani ayrılmak istediğin sevgili vardır, laftan anlamaz. git dersin gitmez.
yaka silkersin, sonunda kibarlığı bırakır siktir git diye bağırırsın. o aşamaya doğru sürükleniyoruz.
bir de %48'in hakkını yedirmem demiş. sen o kesimin hakkını bizzat yedin zaten.

sana aday olma, kazanamazsın dedik. anketler ortada dedik.
bak kumar oynadığın şey avradının bilezikleri değil, bizim geleceğimiz dedik.
dinlemedin. inat ettin. salak saçma vaatler attın ortaya. 75 yaşında hepimizin hayatını çaldın. şimdi de yüzün kızarmadan arsızca gitmeyeceğim diyorsun.
inatlaş kemal. tüm belediyeleri de kaybet öyle git.
öyle bir git ki öldüğünde mezarının yerini bile saklasın ailen gelip de tükürmesinler diye. yakında rte nefretini geçecek sana olan kin ve nefret.
sülük gibi yapıştın yakamıza, koltuk aşkından gözün kör olmuş.

babası kuyumcu olan arkadaşım başbakanlık yani geri ödemesiz burs alırken, ben ve benim gibi memur çocukları kredi aldı.

tabandan kastın ne olduğunu anlayamadığım açıklama...

bu hafta muhtemelen cds'lerde bir miktar daha düşüş olacaktır. dış borç faizi için olumlu gelişme. fakat mehmet şimşek'in bir an önce yapması gereken değişiklikler var. öncelikle cds'in ne olduğunu tcmb başkanıyken öğrenen şahap ve bddk başkanından kurtulması gerek. sonrasında rasyonel politikalara geçiş sinyali için tcmb eliyle bir miktar faiz artışı gerek. zaten kısılmış kredilerin daha da kısılacağını düşünüyorum. resesyon göze alınarak bol para devri bitirilmeli. para arzı da aynı şekilde azalacaktır. kur istikrar kazandıkça volatilite ve müdahaleler azalacak, makaslar düşecek, döviz üzerindeki arbitraj fırsatı ortadan kaldırılacak, makroihtiyati tedbir kılıfı altında yapılan banka regülasyonları kademeli olarak kaldırılacaktır. önemsizleşen interbank alış kuru da tekrar itibar kazanmalı. bütün bunlar gerçekleştikten sonra yabancı yatırımcının gelişi konuşulmaya başlanabilir. bütün bunların sonrasında da öncelikli hedef tcmb net rezervini artıya geçirmek, daha sonra da swap hariç net rezervini artıya geçirme hedefi olmalı.

kurun düşmesinden veya yükselmesinden ziyade bir an önce istikrar kazanması gerekiyor. belirsizliğin ortadan kalkması ve öngörülebilirlik için de bu şart. yabancı yatırım çekmek istiyorsan istikrarı ve güveni sağlamak zorundasın. riski bir şekilde fiyatlayabiliyorsun ama belirsizliği ve istikrarsızlığı fiyatlayamıyorsun. türkiye şu anda belirsiz, istikrarsız ve öngörülemez bir durumda. yani arjantin'leşerek 1 dolar bile çekemezsin. bilge yılmaz ne diyordu, "dövizi sıkıcı hâle getireceğiz". işte aynen bu yapılmalı. kkm'den kademeli güvenli çıkış için tl'nin cazip hâle gelmesi gerek ki para dövize kaçmasın.

yalnız o kadar çok şey saydık ki, nass bahanesiyle ekonominin içinden geçmişler resmen. bu ülkeyi zamanında o kadar sağlam kurmuşlar ki ne olursa olsun yıkılmıyor.

yeni başlayanlar için kemal kılıçdaroğlu’nu anlama kılavuzu hazırladım. yüzünüz ekşiyerek okursunuz artık.
12 eylül 2010 referandumu: halk oylamasındaki amaç feto-akp ikilisinin yargıyı ele geçirmeleriydi. kılıçdaroğlu seçim öncesi havuzlu villalardan ve samandan bahsetti. bari tarihe not düşeyim diye bile yargının siyasallaştırılmasından söz etmedi. halk oylamasını akp-feto kazandı.
12 haziran 2011 genel seçimleri: kılıçdaroğlu yeni chp sloganıyla genel başkan olmasına yol veren atatürkçüleri aday göstermedi. seçim sürecinde icra mahkemeleri binaları ve ithal samandan dem vurdu. pkk açılımı açık açık yapılırken bir kez bile bunu dile getirmedi.
2012: seçim yoktu ama akp’ye pkk açılımı için açık çek verdi. istediğiniz gibi görüşebilirsiniz dedi. gazeteci barış yarkadaş kılıçdaroğlu’nun tesevci, sezgin tanrıkulu’nuın da cia ajanı olduğunu yazdı.
17-25 aralık 2013: akp ile kardeşi feto kavgaya tutuştular. kılıçdaroğlu eline çekirdek alıp dama çıkıp seyretmek yerine feto’dan taraf oldu. stv kapatılmasın diye milletvekillerini stv önüne eyleme gönderdi. akp-feto savaşında akp’ye karşı tavır alan vatan haini, atatürk ve türk düşmanı tipleri saygın gazeteci diye halk tv’ye çıkarmaya başladılar. oysa bu tipler kılıçdaroğlu’na da, chp’ye de iftira atıp akp’ye oy isteyen müptezellerdi. akp bütünşehir kanunu çıkarıp kırsaldan gelecek oylarla büyükşehirleri alma planı yaptı, baktı chp’den tepki yok, yasalaştırdı.
30 mart 2014 yerel seçimleri: pkk açılımı gırla giderken, bir çok şehirde pkk yandaşları halka kimlik kontrolü yapmaya başlamışken kılıçdaroğlu “yerel yönetimlere özerklik vereceğim.” diye zart diye çıktı ortaya. chp özerklik istiyor, ülkeyi bölecek diye siyasal islamcılar zurt diye karşılık verdi. kılıçdaroğlu geri adım atmadı. pkk açılımı yapan akp mazlum, chp hain oldu. yetmedi. atatürk ve chp düşmanı tipleri beşiktaş ve konak gibi garanti yerlerden belediye başkanı seçtirdi. iyi adaylarla kazanılacak yerlere de saçma sapan tipleri koyarak bile isteye seçimi kaybetti. seçimden sonra mağlubiyetin sorumluğunu aday belirleme komisyonuna yıktı ve hepsini görevden aldı.
10 ağustos 2014 cumhurbaşkanlığı seçimi: chp’de çoğu kişi yılmaz büyükerşen hoca’nın aday olmasını beklerken kılıçdaroğlu o zamanki ortağı bahçeli’yle şeriatçı ekmeleddin’i aday gösterdi. chp seçmeni bu kim ne oluyor diye sorunca da “tıpış tıpış gidip ekmek için ekmel’e oy vereceksiniz.” dedi. seçim kaybedilince hiçbir özeleştiri yapmadı ve yoluna devam etti. üstüne sandığa gitmeyen seçmeni suçladı.
7 haziran 2015 genel seçimleri: kılıçdaroğlu demokrat olmaya karar verdi. bir çok seçim bölgesinde milletvekili adaylarının yarısını önseçim ile belirledi. barış yarkadaş önseçimle milletvekili seçildi ve kılıçdaroğlu hakkında yazdıklarını o tarihten sonra bir daha hatırlamadı. akp 276 milletvekilini çıkaramadığı için hükümet kuramadı. kanunen rte’nin hükümet kurma görevini chp’ye vermesi gerekirken rte bu görevi chp’ye vermedi. akp ile chp fıstıkşafi adı altında hükümet kurma görüşmelerine başladı. bunun akp’nin oyalama taktiği olduğunu mahallenin delisi bile biliyordu ama kılıçdaroğlu istifini bozmadı ve görüşme talimatı verdi. akpliler götleriyle güldüler.
1 kasım 2015 genel seçimleri: akp, artık hadep seçmeninden bir şey ütemeyeceğini anlayınca silahlar, bombalar patladı. kılıçdaroğlu sakince izledi. akp eze eze yeniden iktidar oldu. o zamanki başbakan ahmet davutoğlu idi. chp seçimi kaybedince kılıçdaroğlu hiçbir şey olmamış gibi genel başkanlığa devam etti.
15 temmuz 2016 darbe girişimi: kılıçdaroğlu önce akplilerle yenikapıdaki mitinge katılıp, birlik ve beraberlik mesajı verdi. mitingde yuhalandı. sonra darbe bir tiyatrodur dedi, siyasal islamcılar chp ve kılıçdaroğlu’yu fetocu ilan etti. chp yönetimi pek de üstelemedi.
16 nisan 2017 tek adamlık referandumu: kılıçdaroğlu halk oylaması sonucunda rte’nin tek adam olacağının üzerinde durdu. yani kılıçdaroğlu’ya göre chp’li birinin tek adam olma olasılığı sıfırdı. çünkü chp’li birinin iktidara geleceğine olan inancı yoktu. her şeye rağmen halk tek adamlığa hayır dedi. ama saat 16:50’de akpli üye peçeteye dilekçe yazarak ysk’ya mühürsüz oyların kabul edilmesi için başvurdu. ysk jet hızıyla mühürsüz oyların kabul edilmesi için sandık başkanlarına sms yolladı. yaklaşık 1,5 milyon ne idüğü belirsiz oy geçerli sayıldı ve halk oylamasından evet çıkmış oldu. haber kanllarına bağlanan chp genel başkan yardımcıları mühürsüz oyları gündeme getirince akp’nin tetikçi gazetecileri tarafından fırçalandı ve seslerini kestiler. rte “atı lan üsküdar’ı geçti.” dedi. kılıçdaroğlu sus pus oturdu.
24 haziran 2018 genel seçimi: kılıçdaroğlu’nun gönlünden cumhurbaşkanı adayı olarak abdullah gül geçiyordu. ekmeleddin faciasını yaşayan chp seçmeni sıkı defans yaptı ve muharrem ince’yi aday göstermesi için baskı yaptı. çaresi kalmayan kılıçdaroğlu ince’yi aday gösterdi ama kapalı kapılar ardında kafa göz birbirlerine daldılar. kılıçdaroğlu ince taraftarı ve atatürkçü milletvekillerine çizik attı aday göstermedi. saadet partisinden seçilecek yerlere chp listesinden milletvekili adayları koydu ve seçtirdi. sandık güvenliği konusunda hiçbir önlem alınmadı. seçim kaybedildi. 700 delege olağanüstü kurultay için imza verdi. kazanmayı bildikleri tek seçim olan kurultay için chp yönetimi devreye girdi, kesenin ağzını açtılar, imzaları geri çektirdiler ve kurultay sorunu ortadan kalkmış oldu.
31 mart 2019 yerel seçimleri: kılıçdaroğlu yine bilindik tuhaf aday gösterme fantezisine devam etti. iyi parti seçmeni cepteydi ama denize düşen yılana sarılır hesabı hiç olmayacak bir iş oldu, hadep chp adaylarını destekleme kararı aldı. (akp’den umduğunu bulamayan hadep intikam için şartsız chp’yi destekledi.) böylece kılıçdaroğlu chp’si büyük bir başarı elde etmiş oldu. koltuk yine sağlamlaştı.
11 mart 2020 pandemi: salgın ülkemize sıçrayınca akp 2 maskeyi dağıtamadı, ölü sayıları gizlendi. vatandaşa yardım yerine vatandaştan para istediler. aslında yardım kampanyası ilk başlatan chp’li belediyelerdi. akp toplanan paralara çöktü. kılıçdaroğlu dünyayı ayağa kaldırmak yerine, ülkeyi kendisi yönetiyormuş ve üstüne vazifeymiş gibi çakma sahra hastanesi yapılması talimatı verip alaya konusu oldu.
2021: seçim yoktu belki ama gündem büyük ortadoğu projesi kapsamında ülkemize yerleştirilen kaçaklardı. kılıçdaroğlu insan hakları derneği başkanı gibi kaçaklar konusuna insancıl yaklaşma rolündeydi. sanırım izmirdeki kaçakların oyuyla seçilmiş tunç soyer kaçakların ülkemize entegre edileceğini aksini düşünenlerin faşist olduğunu söyledi. hatay ve bolu belediye başkanları hariç diğer belediye başkanları kaçakları gündeme getirmeyi bıraktı.
2022: ekonomi iyice çöktü, ülkede para suyunu çekti, afgan taburları yürüye yürüye ülkeye doluştu, kılıçdaroğlu çıktı 20 senedir ülkeyi kendisi yönetiyormuş gibi helallik istedi. 2004 kıbrıs rum, 2006 öcalan’a af, 2008 ermeni, 2010 dhkpc, pkk açılımlarını kendisi yapmış gibi mahcubiyet gösterdi. feto’yu ve tarikatları devlete kendisi yerleştirmiş gibi özür diledi. sonra bir baktık akp artığı siyasetçilerle aynı masaya oturdu. söz sahibi yaptı.
2023: ülkede herkes mansur yavaş’ın olmadı ekrem imamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını beklerken adayım da adayım diye tutturdu. kaçak, göçek bir sürü zirzop oy kullandı, ve yine bir klasik haline gelen sandıkların boş bırakılması devam etti. bilinen en az 80 bin sandıkta chp yoktu. ikinci seçimde 17 bin sandıkta chp yoktu. seçim kaybedildi. kılıçdaroğlu kaçakların oy kullanması konusunda ilahiyatçılara atmış topu. ha bu arada akp ve feto artıklarına yüzde sıfır oyla hediye 39 milletvekilliği dağıttı.
yorum sizin.

gel şöyle otur ruhsar yanı yanı başıma
görsün bu millet, hayal gerçek yan yana

aleyna tilki ıcardi ve zaniolonun oraya düştü alkol de var çok tehlikeli bir ortam, tam bir serengeti.

mansur'u da al kur yeni bir parti başgan. hem soldan hem sağdan toplarsınız.

kurtar bizi kılıçdar'dan, özgür'den, kaftancı'dan.

ilk hedef belediye seçimleri! isterse oylar bölünsün isterse dünya yıkılsın, yap bunu!

(bkz: starbucksta vision pro kullanan tip)

(bkz: bak surdan siktir git)

faik öztrak uyur gibi konuşmaya, eren erdem sosyal medyada saçmalamaya tam yetkiyle devam edecek. bir yanda kazandığı seçimden sadece 2 bakan bırakan tayyip, bir yanda her yanını vasıfsız yalakalarla dolduran demokrat dede. yazık.

niye akp'ye atayım? zafer partisine atarım. iyi partiye atarım. tip'e atarım. memleket'e atarım. boşa atarım.
kk ve rte görmediğim her yere atarım aslında.

foxta konuşurken sosyal medyadan istifa çağrısı yapanların altını kazıyın bakalım ne göreceksiniz tarzında cümleler kullanmıştır. gel ben istifa çağrısı yapıyorum beni bir araştır ne göreceksin bakalım özgür bey. 10 senedir ekmeleddin dahil her dediğinize oy atan bir seçmen göreceksin. 10 senedir başarısızlıktan başarısızlığa koşuyorsunuz hala daha kalkmış bunlar şunun adamı bunlar bucu lafı yapıyorsunuz. uzatmadan istifa edin.

acemiligin ikinci gününde yüzbasina tuvaletin yerini sormustum.

yani dövmekle esdeger bir hareket olarak sayilabilir.

kadirsinas adamdi, olm omzunda biseyler gördügün adama hic bir sey sorma selam ver gec seni sikerler demisti gülüp.

tesekkürler yüzbasim.

kenan doğulu, aleyna tilki, simge ve fenerbahçeye şampiyonluk gecemize teşrif edip bizi coşturdukları için teşekkür ederiz. özellikle sarı-lacivertli animatörlerin orta sahayı geçmeden, isabetli şut çekmeden 90 dakika sadece yerlere yuvarlanarak yaptıkları gösteri çok güzeldi çok eğlendik. irfan can eğribayat isimli diğerlerinden farklı renkte giyinen çocuk takımı adına günün en çok çalım atan oyuncusu olmuş. kendisini de tebrik ederim.

sezonun en kolay 2 maçı bu sene açık ara fenerbahçe maçları oldu bizim için. 180 dakikada 6 gol atıp, kaleye isabetli şut çektirmemişiz. okan hocam hem de bunu toplam iq'ları 70 olan barış ile berkan'ı 2 maçtada ilk 11 oynatarak başardı. dahi bunak jesus ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı resmen. iki maçta da maçın hakkı 3-0 dan fazlasıydı ama sağlık olsun. daha farklı mağlubiyet yaşatıp ali koç'un sehpasını kendimiz tekmelemeyelim şimdi durduk yere.

hadi gidin şimdi ali başkan size eski defterlerden daha başka şampiyonluklar çıkaracak, oranıza buranıza her yerinize yıldız takacak daha. dedeniz maçlar masada oynanıyor, sahada fark yiyorum masalları anlatsın siz de ofsaytımsı sezon diye ağlayarak 7 milyon euro emekli maaşını ödeyin dedemin. 50 milyon euro daha ekstra para harcayıp seneye yine 2. olacak kadroyu kurmaya başlayın şimdiden.

seçimden önce sınırsız yetki verilip her türlü kılıçdaroğlu'nun arkasında duruldu. başarsaydı kahraman olacaktı. başaramadı. başaramayınca bunun faturası da bir şekilde kesilmeli. bu yüzden karşı çıkması boş iş. tepkilerin önünü alamaz.

merhaba.
70x50 denmiş ya bez degistirme yeri.
pisagor abi burada der ki : a²+b²=c²
yani 70²+50²=c²
buradan c'yi hesaplarsak 86,02 cm cikiyor.
yani hanimefendi, sevgili bebegimizi hipotenüse yatirsa rahat rahat altini degistirebilirdi.
matematik cok guzel, sen de gelsene.
esenlikler dilerim.

35 yaşındayım oturdum simge-icardi düetini bekledim ve izledim, 6. dublemdeyim, allah senin belanın versin basiretsiz herif.

bunca imam hatip vasıfsızı insanı nasıl kadroya alıp, maaşlandıracağı konusunda her gün yeni fikirler bulan cemaat sevdalısı, gerici hükumet alameti farikası.

fanatizm gerçekten tedavi edilemeyen bir hastalık. n'olmuş kadın kendisiyle özdeşleşen, her golünden sonra çalan bir şarkıyı gidip futbolcuyla beraber söylemişse. ne kadar ilginç kafalar ya. hemen taraftarlığı sorgulanmış. napacaktı gidip düşman mı olacaktı?

(bkz: yeniden cumhuriyet halk partisi)

(bkz: tabana yayılan vergi)

oğlum bu çocuğa yüklenmeyin. bu çocuk çok iyi yerlere gelecek, büyük adam olacak. bu yaşta böyle yetenek üç beş kişide vardır en fazla, türk tarihinin en iyi futbolcusu olacak olması muhtemel kendisinin. 17 yaşında çocuğa küfür etmek gibi aşağılık şeylere gerek yok. kazımcan da, arda da çok iyi yerlere gelecek ve milli takımda beraber oynayacaklar umarım. böyle yetenekli gençleri hangi takımda olduğuna bakmadan desteklemeliyiz, aksi takdirde bu ülkede futbolun gelişmesine imkan yok. fanatizmi abartmayın.

arkadaşlar bu konuya artık bir nokta koymak gerek. neredeyse gelirimize oranla(alım gücü) birçok ürünün en pahalı olduğu ülke türkiye, ister inanın ister inanmayın sadece kendi tecrübemle gittiğim birkaç ülkeyi yazayım hatta en kötü durumda olan 3 tanesini yazayım bu işi sulh yolu ile çözelim, maalesef uzunca bir süre daha siyasal islamcıları ve milyonlarca kaçağı fonlamaya devam edeceğiz. neyse enseyi karartmayın hemen, yatın kalkın yüce devletlümüze dua edin ve şükranlarınızı sunun sayesinde hala ölmedik ama sürünüyoruz.

1)yıllardır ekonomik krizle mücadele eden arjantin bizden daha ucuz ve insanların yüzü gülüyor bizdeki gibi herkesin suratı sirke satmıyor para birimleri dolar karşısında bizden daha fazla değer kaybetti ama alım gücü bizden daha yüksek. insanlar sosyal hayatta gayet aktifler bizim gibi makarna yemiyorlar, soğan 30 tl oldu ne bok yiyeceğiz derdinde değiller.

2) belki inanmayacaksınız ama yemen de öyle hadi arjantin'de tarım ve hayvancılık gelişmiş, madencilik sektörü hala önemli bir girdi sağlıyor peki yıllardır savaş halinde olan neredeyse hemen hemen her şeyi yurtdışından ithal eden ve üretmeyen bir ülke bizden daha ucuz, insanlar mı absürt olsa da daha mutlular gerçi gut çiğnemekten beyinleri uyuşmuş durumda mutlulukları buna bağlı olabilir.

3)son olarak ukrayna, orada da birçok ürün hala türkiyeden daha ucuz. nasıl oluyor demeyin biz de hırsız çok pardon yiyen çok o yüzden siz marabaların daha fazla ödemesi gerekiyor.

hatta şunu da söylemeden olmaz biz zamlara daha yeni yeni başlıyoruz şaka değil izleyin ve görün, öncesinde hiperenflasyon dediğimizde ciddiye alınmamıştı. ladies and gentlemen welcome to the new turkey era/century. bundan sonra maaşlarınıza doğru düzgün zam da yapılmayacak türkiye yüzyılı hard core bir şekilde devam edecek hatta mevcut işinizi koruyabilirseniz şanslısınız çünkü kemer sıkmaya işçi ve memurdan başlanacak.

dünyanın genelinde ise gıda fiyatları küresel bazda 2 yıldır düşüş eğiliminde hatta mayıs ayı son 25 ayın en düşük gıda fiyat ortalamasın'ın olduğu ay oldu bizde fiyatı düşen bir ürün oldu mu peki, hadi bakalım aktroller bunu da açıklayın.

(bkz: dünyada gıda fiyatı %1 azaldı türkiye'de %77 arttı)

neyse abi ya beni ilgilendiren bir şey yok şimdi gördüm okullara vaiz mi ne atanacakmış yoruldum, sıkıldım, bunaldım vallahi çay yok bok için.

matematik zekasına sahip olmamaları değildir.

nitekim lisede matematik dersi veren birinin anlattığı şeyleri anlayıp yapabilmek için herhangi düzeyde matematik zekasına ihtiyaç yoktur. matematik zekası denilen şeye daha önce kimse tarafından çözülememiş gerçek hayat problemlerini çözebilmek için gerek vardır. lise matematik dersinden başarılı olmak için ise ortalama altında bir zekaya sahip olmamak yeterlidir. hatta daha önce matematik zekası diye özel bir zeka türü olmamasının sebebini fmri tarama sonuçları içeren makaleler ve ileri düzeyde matematik dersi veren matematikçileri kaynak göstererek yazmıştım.

merak edenler için:

sözel-sayısal diye bir ayrım gerçekten var mı?

matematik ve dilbilgisi öğrenmenin beyindeki etkileri

---

henüz lise çağında matematik ile yeni yeni tanışmaya başlayan gençlere tavsiyem:

yukarıda yazıldığı gibi size matematik zekasına sahip olmadığınızı söyleyen ve isteseniz de yapamayacağınızı iddia eden yeteneksiz bir öğretmeniniz varsa o kişiyi ciddiye almayın. çünkü bu kişi zaten bir matematikçi değil ve muhtemelen hayatı boyunca hiçbir zaman ileri düzeyde matematiksel bir konu üzerine okuma bile yapmamış, maaşımı alırım işime bakarım diyen bir insan. benim de lisedeyken derslerinden sıkılıp asla dinlemediğim için matematik zekasına sahip olmadığımı ve dil okumam gerektiğini söyleyen yeteneksiz bir matematik öğretmenim olduğu için lise ve üniversite hayatımı dil okuyarak geçirdim. ancak 20 yaşımdayken matematiğin lisede gördüğüm kadar sıkıcı ve anlamsız bir şey olmadığını kendi yaptığım okumalar sayesinde keşfettim ve 20 yaşından sonra hayatımın yönünü değiştirip matematikçi oldum.

evariste galois gibi bir dahinin ecole polytechnique gibi bir okula geri zekalı olduğu gerekçesiyle kabul edilmediği bir dünyada yeteneksiz bir lise öğretmeninin size geri zekalı demesi gayet normaldir. bu tür kişileri dinlemek ve ciddiye almak için hiçbir gerekçeniz olmadığını unutmayın ve eğer yapabileceğinize inanıyorsanız bunları dinlemeden yolunuza devam edin. eğlendiğiniz ve keyif aldığınız konuları feynman'ın da dediği gibi saygısızca çalışın.

hayatınız boyunca size bir şeyleri yapacak kadar zeki olmadığınızı, bir şeyleri becerecek imkana sahip olamayacağınızı, gereksiz hayaller kurduğunuzu ve gerçekçi olmadığınızı söyleyen insanlarla karşılaşacaksınız. diğer toplumları bilmem ama türk toplumu böyledir çünkü. farklı düşünen, farklı işlerden keyif alan ve sistemin dayattığı biçimde öğrenmeyi reddeden insanları aşağılamaya çalışan kompleksli kişiliklerle doludur. sadece matematik konusunda değil, hiçbir konuda bu kişileri ciddiye almayın. bu kişiler öğretmenleriniz, büyükleriniz, akrabalarınız, arkadaşlarınız, hatta ve hatta ebeveynleriniz olsa bile.

eğitim sisteminin konuyla ilişkisi hakkında yazdığım başka bir yazı için de ayrıca: liselerde matematiğin tamamen yanlış öğretilmesi

memati de nureddin nebati o zaman dediğim önerme.

sizin karşınızda kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla, valilikleriyle, il, ilçe başkanlıklarıyla ve medyayı kullanarak sürekli örgütlenen, virüs gibi yayılan bir sistem var. bu insanlar biz beğensek de beğenmesek de ağırlıklarını koymak için seçim zamanı milletin tepesine zebellah gibi çöküyor. chp'nin götünü kaldırıp gitmek istemediği yerlere otobüs kaldırıyor, köylülerin başında bekliyorlar. depremzedelerin oy kullandığı konteynerların dibine çöküyorlar. okullara gidip togg show yapıyorlar. seçim öncesi her yere yayılıp organize sanayilerden, köylerden, esnaflardan, sanayi ve ticaret odalarından, derneklerden oy garantisi alıyorlar. chp ise babala tv'ye çıkıyor. "yok canım yaa sonucu değiştirecek ölçüde bir hile yok" denmesine rağmen başka bir gün 17 bin sandıktan bahsediliyor.

masadaki diğer basiretsizler birbirini yer, masadan kalkma artistlikleri yapmaya devam ederken oylarımızı koruyacak hiçbir sistem devreye girmiyor. seçim öncesinde de dedim, seçim bitti demeye devam ediyorum, akp'nin yayılmasına benzer bir sistem getirmedikleri müddetçe, örgütlenmedikleri müddetçe, oturup birbirlerini yedikleri müddetçe kaybetmeye mahkumlar.

vatandaş sizin yerinize sandıkları korumak zorunda değil. zibilyon parti birleşip bir siki becerememişsiniz gördüğüm kadarıyla. ne olur bir daha birleşmeyin.

yeri gelmişken, yerel seçimlerde chp'ye asla oy vermeyeceğimi söylemiştim. yaşadığım şehri de benzer şekilde yönetiyorlar. kıyıda yaşayan zengin kesimin rahatı gözetilerek yapılıyor tüm belediyecilik. onlar, bir yere rahatça gidebilsin diye tramvay denen garabeti kullanabiliyor, vapurla seyahat edebiliyor, 135524 otobüs seferi emirlerine amade, izban desen aynı, biz a noktasından b noktasına varacağız diye 58 vesait yapıyoruz. şikayetlerimizi dinleyen yok. daracık yolları iyice tıkamak için tramvay yapıyorlar, sanki o yollardan otobüs geçmiyormuş gibi. mesai çıkışı tramvaylar yüzünden tüm trafik felç. bir tane metro yapmayı beceremediler, tin tin izban bekliyoruz o da habire bozuluyor. şehirde günlerdir yağmur vardı, yollar çöktü lan. milletin arabası çukura gömüldü. dışarıdan gelen de kıyı şeridini görüp "ağıağğağ izmir :))) moderen şehir :)))" diyor. gel ben makyajını silip seni içerilere götüreyim azıcık. beş dakikadan fazla zaman geçir, görürsün izmir'i. belediyesinde bile korkunç bir hemşehricilik var, herkes aynı şehirden. liyakat diyorduk değil mi...

aynı kafayla seçimi yönetmeye çalıştılar bir s2m olamadı işte. bu boomer ve götü rahat anlayıştan kurtulmaları gerek.

ceren vardı, çiçeği götümemi sokucam demişti. instagramdan romantik kocam diye paylaşıyor şimdilerde. umarım götüne sokuyorsundur ceren.

seçim kaybedilirse tüm görevlerinden istifa edeceğine namusu ve şerefi üzerine yemin edip yeni mykda görev alan arkadas.

gerçekten başarısızlığa cezayı anında kesen, gram tahammülü olmayan bir kulüp.

başkaları da bahsetmiş hologram 10 saniye gözüktü, baktılar sikim gibi bir şey anında kaldırdılar. kulüpteki bu genler oldukça bizim başımız eğilmez.

ayrıca metin öztürk'ün maç sonu açıklaması da çok değerli. özetle şunu diyor; "burası galatasaray, ikinci yıl şampiyon olamazsak paketleyip gönderirler. dolayısıyla olacağız."

bak adam "4-5 yıl çoğunlukla dömine edeceğiz, bizden sonraki yönetimler de okan hocayla devam etmeli" dedi. yani adam 2 yıl şampiyon olsun 3. yıl olamasın "bizi gönderirsiniz biliyoruz, okan hoca kalmalı ama" diye mesaj veriyor.

fenerbahçe böyledir, tam canlanacak sanırsın daha güzel ölür…

önce yabancıya ev satışını durdursunlar. elin arabı yaşamadığı ülkeye gelip 20 tane ev alamasın. elini sallayıp ülkeye giren yabancı kim olduğuna bakılmaksızın mülk sahibi olamasın.

cin ve tonik
rom ve coca cola
tekila ve lime
bira ve kızartma herhangi bir şey
rakı ve meze

geldi bir tufan, gitti bir boran. gövde üstünde baş, baş üstünde akıl bırakmadı, esti geçti. koca ligi kestane yaptı, çizdi gitti...

cm 99'dan kalan son kişiydi sanırım. oyunda 16 17 yaşlarında ve isveç ikinci ligindeydi.

edit: buffon hatırlatması yapıldı.

30’da vurulur 35’de gömülür.

ben hakkımı helal etmiyorum yıllardır bu komik rakamlar üzerinden zam alıyoruz insan utanır ya. bana biri açıklasın bu ayki hangi giderim geçen aya göre yüzde 0,04 arttı? enflasyon sepetini açıklayın o ürünleri alalım. nerden alıyorsunuz bu fiyatları ordan alışveriş yapalım. iki yıldır saçma sapan şekilde oran açıklıyorlar. ha cebimdeki para çalınmış ha girmesi gereken para engellenmiş. bunun farkı ne?

gidin güzel kardeşlerim, nasıl yaşamak istiyorsanız yaşayın. ama yazın gelip, paranızı yirmi ile çarpıp "türkiye cennet yauv, nankörlük etmeyin vs vs" derseniz bozuşuruz.

kadınların dilediği kıyafeti rahatça giyip dolaşabilmesi bunlardan biridir.

sayın bakanım burayı okuduğunu biliyorum'dan sonrasını okumadım. ben okumadıysam mehmet şimşek hiç okumaz.

yakışıklı bir kuzenim var. kuzenime; kız/erkek arkadaşları, yaşlılar, küçük çocuklar.. adeta yer gök çok yakışıklısın diye haykırıyor. çocuk bir de spor yapıyor. vücuduna tapıyor resmen, egoist narsistin teki oldu çıktı.
her neyse, kimse size demiyorsa yakışıklı değilsinizdir. boşverin, övgüyü herkes kaldıramaz. bazen gösterişsiz olmak daha hayırlıdır.

- koskoca türk devletini sanki mete han'dan beri tayyip yönetiyormuş gibi “tayyip giderse devlet düşer” diyen akçomarlar..

- cumhuriyeti kuran 100 yıllık parti chp'nin 75yaşında bir ihtiyar başkanı olmazsa kaosa sürükleneceğini sanan cehaplı bunaklar..

- cumhuriyetten de eski asırlık spor çınarının başkanı 5 senede tek bir kupa kazanamayan vasıfsız bir yalı çocuğu olmazsa kulübün dükkanı kapatacağını sanan fb'nin havuzbaşı biatçı kongre üyeleri…

lan olum vazgeçilmez diye birşey yok lan, açın üzerine konuştuğunuz o şeyin tarihine bir bakın, vasata bile değil kötüye ikna edilmek için kandırılıyorsunuz, hep kandırıldınız.

11 tane ayyasa yenilen tuttugum takim. kerem disinda hepsi icip icip gelmistir kesin. yedek kulubesindeki koltuklarin altina ickileri saklayan takimdan 3 tane yedik... gercekten belamizi vermisler... cunku be esekbahceyi tutuyoruz.

koltuklarını terk etmek istemeyen politikacılar.

tam 6 kere siktir git jesus

1) ligin daha yarısı olmamış, bi havalara girdin. altay islikliyoruz diye taraftara posta koymalar falan. sen kimsin arkadaş ya taraftara iş öğretiyorsun. beğenmiyoruz ya altay’ı sana mı soracağız. fenerbahce tarafına da ders olsun bu, size daha hicbirsey vermemis adama bu kadar cabuk biat etmeyin abi. sikerim afrasını tafrasını, altay’ı beğenmiyorsan isliklayacaksin. sen onu isliklayacaksin ki yönetim gidip livakovic alacak.

2) bir tane derbi kazanamadin. bütün derbilerde oyun olarak ezildin. galatasaray’a iki maçta da 3-0 yenildin. 10 kişilik beşiktaş’dan 30 dakkada 4 gol yedin.

3) savaştan kaçmış kiev’e ön eleme verdin

4) ümraniye giresun istanbul ligin dibindeki takımlara sürekli puan kaybettin.

5) transferlerin rezalet. gustavo samet bruma lincoln osterverde arao hepsine hayvan gibi para harcadın hepsi kötü.

6) arda gibi bir yıldıza hiçbirşey katamadın.

romantik
centilmen
karizmatik
görgülü
genel kültürü yüksek
kişidir.

eger icerik benzer olacaksa biraz erken oldu reis, bekleyebilirdin bir 4,5 sene kadar daha.

abla size kim makyaj yapın dedi ki?

(bkz: kk cetesinin manipulasyon kampanyasi)

sana ilk önce kendi partin hesap sorsun kemal bey, 10 senedir neden kaybediyorsun, neden hesap soramıyorsun diye.