fbu6
profili

  • 13 şubat 2024 erzincan maden faciası

    kulaklarıma inanamadım. çünkü olmayacak bir sürü şey olmuş.. kim bilir daha neler var?
    -canlı olan fayı ölü göstermişler.
    tesis aktif fayın üzerinde. (jeoloji mühendisleri odası bu bilgiyi teyit ediyor.)
    -çed raporuna onay verenlerden biri şirketin yönetim kurulu'na alınmış. (birgün isim de vermiş.)
    -%20 ile ortak olan çalık gurubu boşuna ortak olmamış, "çed'i başka kim çözecekti?" deniyor.
    -maden faaliyete geçtiğinde sesler yükselince, şirket tarafından o bölgede yaşayan halka kişi başı belki aile bazındadır, ayrıntılara bakmak lazım, 130.000 tl para ödenmesi kararlaştırılmış fakat koşul şu; hiçbir şekilde hiçbir makama şikâyet için başvurmayacaklar.. (kaynak: deniz yavuzyılmaz)

    2022 yolsuzluk endeksi’nde türkiye 180 ülke arasında 101. sırada.

    bu olaydan sonra, siyanürle altın aramak yasak olduğu için kanada'dan kovulan şirketi kanada'nın ankara büyükelçiliği "vallahi bu şirket kanadalı değil" deyip cami avlusuna bırakmış.
    daha önce yine kanadalı alamos dünyanın sayılı endemik bitki örtüsüne sahip kaz dağları'nın toprağını, suyunu, zeytin ağacını katlettikten sonra gitmiş yerini cengiz ve koza'ya bırakmıştı.
    bu şirket ise, iliç'te öyle aç gözlülükle hacmini büyütmek istemiş ki, büyütmüş zaten, siyanürlü topraktan bir dağ oluşmuş, sıvılaşmış, lava dönüşmüş, kimin umuru. üç kuruşa canını veren işçi dışında herkesin keyfi yerinde. bu bir saadet zinciri..
    son kapasite büyütme 2021'de gerçekleşmiş, çed olumlu raporunu imzalayan murat kurum.
    siyanür fırat'a karıştı diye korkuluyor, yöredeki toprak zaten o siyanürü çoktan emmiştir, fırat'a da çevreye de karışır. üstelik hava yağmurluymuş.

    bunca cefaya şirketin 7,2 milyon dolar vergi borcunun silindiğini biliyor muydunuz? 2020-23 arası kârı 334,6 milyon dolar. (kaynak: evrensel)

    altın, pırlanta reklamlarından gözlerim acıyor. sektör devasa, talep canlı ama yüzyıllar öncesinde olduğu gibi, kan bulaşmış..

  • kendinle olan savaşta hangi aşamadasın

    yenilenlerin hiç bitmez kendisiyle savaşı. hem suçluyu bulma hem sevgi ve teselli arama yüzündendir. yenilgiler hem sorgulanır hem birinin şefkatle "boş ver, olur böyle şeyler" demesi beklenir. genellikle endişeler, çelişkiler savaş için yeterlidir.
    osho, "kendine karşı bölünmek cehennemdir" der.
    bu yüzden, kendimle savaşarak barışık yaşayamayacağımı bildiğim aşamadayım. insanın kendisiyle barışık olmaması osho'nun dediği gibi cehennem demek.
    kendinize iyi davranın; çoğu zaman ondan başka kimseniz olmaz..

  • giderek kendini daha az ifade eden insan

    "dinleyeni olmadığından değil, anlayanı olmadığından sessizleşir insan. "*

  • japon denilince akla gelen şey

    ölüm kültürü..
    yaşlı nüfusun oranı %21. bu dünyadaki en yüksek rakam. doğal ölüm ve cinayet oranı düşük fakat intihar, öyle değil.
    20 kasım 2020 independent haberine göre, bu tarih itibariyle coronavirüs'ün toplamda 2 bin 87 kişinin ölüm sebebi olduğu japonya'da yalnızca bir önceki ay 2 bin 153 kişi intihar etmiş.
    japonya yüz binde 18,5'le (2016 verilerine göre) yüksek intihar oranlarından birine sahip. bu durum; uzun çalışma saatleri, okul baskısı, sosyal tecrit, damgalama gibi sebeplerle açıklanmaya çalışılıyordu. kaynak
    şimdi buna coronavirüs'ün neden olduğu stres ve işsizlik ilave oldu.
    sosyal hayatın azalması nedeniyle insanların kendilerini yalnız hissetmesi ve bu yüzden oluşan intihar eğilimi ile başa çıkmak için japon hükümeti 2021'in ilk aylarında "yalnızlık bakanı" atadı.
    mart ayında ise 21 yaşındaki üniversite öğrencisi koki ozora, 24 saat boyunca aranabilecek bir alo intihar hattı başlattı. bağışlarla desteklenen ve "sizin için bir yer" adını taşıyan hattın günde 200'ü aşkın kişi tarafından arandığını, gönderilen yazılı mesajların yüzde 60'ına da 5 dakika içinde yanıt verdiklerini söylüyor.
    rekor intihar rakamı yıllık 34 bin ile 2003 yılına ait.

    tarihi boyunca hiç sömürge olmamış japonya'da japon halkı gönüllü köle. kolonyalistlerin kırbaçla bile çalıştıramadıkları yerlilerden daha çok çalışıyorlar. (bkz: karoşi) japonya'da aşırı çalışmaya bağlı ölüm için kullanılan bir sözcük.

    (bkz: kodokushi) ya da yalnız ölüm, insanların yalnız ölüp uzun bir süre öldüklerinin ortaya çıkmaması olan bir japon fenomeni.
    1980'de söz edilmeye başlanan kodokushi, 2006 yılına gelindiğinde ölümlerin %4,5'nun nedeni olmuş, yalnız yaşayan 50 yaş üzeri bireyleri etkilemişti.
    tokyo üniversitesi ölüm enstitüsü'nün baş çalışanı kodokushi'nin bu durumun japonya'nın ölümü umursamayan kültüründen kaynaklandığını söylüyor.
    japonya'da her yıl yaklaşık 30 bin insan evinde yalnız ölüyor.

    (bkz: seppuku) bin yıllık bir japon geleneğidir. seppuku'nun ilk belgelenmiş hali, 1180 yılına dayanıyor.
    bu ölüm biçimi daha çok harakiri olarak bilinse de, onu kapsayan törenin adına seppuku denir.
    savaşta yenilen samurayların onurlarını kurtarmak için başvurdukları çok acılı bir ölüm şekli.
    samuray olmak onur ve erdemi temsil etmek demekti.
    diğer bir geleneksel intihar biçimi birlikte olamayan sevgililerin beraber intihar etmesidir ve "kalbin derinlikleri" anlamına gelen shinju olarak adlandırılmaktadır. modern zamanlarda bu tür ritüel intiharlar, bazı vakalar dışında, artık uygulanmamaktadır.

    (bkz: kamikaze) veya resmî ismiyle şinpu tokubetsu kogekitai, 2. dünya savaşı'nın sonlarına doğru pasifik cephesindeki japon imparatorluğu'na bağlı savaş uçakları tarafından, birleşik devletler savaş gemilerini batırmak veya tahribat vermek için düzenlenmiş konvansiyonel intihar dalışlarına verilen isimdir.
    ilahi rüzgâr anlamına gelen kamikaze, adını 1281'de japonların moğollarla yaptıkları savaşta onları kurtardıklarına inanılan "ilahi rüzgâr" dan alıyor.

    hiroşima’ya yapılan saldırının japon toplumun üzerindeki psikolojik etkisini araştıran amerikan araştırmacı ve psikiyatrist robert jay lifton, bu saldırının en çarpıcı psikolojik özelliğinin sıradan bir hayattan dehşet verici ölüme ani bir geçiş olduğunu söylemektedir.

    japonya'da fuji dağı eteklerindeki (bkz: aokigahara) bir intihar ormanı. insanlar dünyanın her yerinden buraya gündelik yaşamın çok dışında ve farklı bir amaç için geliyorlar: intihar etmek. tabii, japonlar da..
    resmi rakam intiharı özendirmemek gerekçesiyle açıklanmıyor.

    intiharların nedeni hem toplumun yapısında hem de asırlar önce oluşmuş intihar
    kültüründe yatmaktadır. bununla beraber, japon toplumunda grup, bireylerin üzerinde en önemli sosyal birim olarak görülmekte, grubun uyumu ve çıkarları her zaman üstün tutulmaktadır.

  • ölmenin en kötü yanı

    terekenizin akıbetidir.
    (bkz: tereke)

    "ben ölürsem ölürüm bir şey değil;
    ne olursa garip eşyama olur.
    bir hayır sahibi çıkar mı dersin,
    mektuplarımı iade edecek?
    ya kitaplarım, ya şiir defterim?
    yanarım bakkal eline düşerse.."*

    evet, ölmenin en kötü yanı budur; değer verdiğiniz eşyalarınızı bırakacak kimsenin olmaması..sahaftaki kutuda meçhul bir fotoğraf, eskicide satıldıktan sonra unutulacak bir anı...kimsesiz ölü olmaktır.

  • türkiye'de felsefenin tutmama sebebi

    felsefe, eski yunan'da bilgeliğin sevgisidir. temeli, merak ve sorgulamaya dayanır. sokrates, "bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir." derken bunu kast ediyordu. felsefe de bilim gibi kuşku duyar.
    etrafınıza bir bakın; kaç kişi bilgeliği seviyor olabilir? dogmaları gerçek olarak kabul eden, sorgulamayan, sorgulayana iyi gözle bakmayan bir toplumda felsefe kendisine bir yer bulabilir mi?
    bu toplum geriye itilirken egemen kültür, "felsefe yapma!" diyordu. soru sormak ayıplanıyordu. inanmak, felsefenin yerini böyle aldı. "inanmak" sadece dini inanç anlamında değil, o sırada geçerli, genel kabul gören ve pompalanan ne varsa ona, araştırmadan, kuşku duymadan, inanmayı seçmek anlamında. çünkü bir yandan da kitlelere "hayat boştur, düşünmeye değmez, beyin yanar" şırınga ediliyordu. eğitim kolaylaştırıldı, bu yapıya uyduruldu ama felsefe ve sorgulama özendirilmedi. özendirilme şöyle dursun, itildi, kakıldı, küçümsendi. daha ne olsun?
    felsefe "yandı, bitti, kül oldu."
    elimizde kalanlar arasında artık felsefe yoktur ve olmayacak.