yazmayacaktım aslında arkadaşlar ama babamın kaybından sonra sözlükte ve reelde benzer durumu yaşayan çok insanla konuştum. herkesin etraftaki insanlar yüzünden benzer acıları, hayal kırıklıklarını hem de öyle bir günde yaşamasını içime sindiremedim.
öncelikle gerçekten acıyı paylaşmak için gelen insanları tenzih ederim.
ancak cenaze evleri genelde; yıllardır birbirini arayıp sormamış, kıskançlıktan birbirinin kuyusunu kazmaya çalışan, hastalık döneminde kapıyı bir kez olsun çalmamış insanlar tarafından sırf millete ayıp olmasın diye ya da ne olduğunu merak ettiği için ziyaret ediliyor. bu sebeple giden gelenin kaybı yaşayana üstün bir empati beslemesini beklemiyorum.
ancak neticede içinde bulunduğunuz ev yeri asla doldurulamayacak bir eksikliğin hüküm sürdüğü bir ev artık.
muhtemelen siz o eve gelmeden hemen önce cenaze sahibinin yakınları kayıplarının cansız bedenlerini gördüler. onu toprağa teslim edip içlerinde hiçbir yaşama motivasyonu olmadan ayakta durma çabasındalar.
bunu bilerek gelin o eve ve lütfen aşağıda yazacaklarımı yapmayın.
bekliyor muydunuz diye sormayın mesela, beklemiyorduk çünkü. ben kendimi hazırlıklı sanırdım, babam hastaydı, son 15 günü yoğun bakımdaydı. ama umut üzerine yaşıyor insan. mesela doktor maksimum 6 ay yaşar dediğinde o nereden bilecek lan dedim. biliyor aslında. sizi alıştırmaya çalışıyor ama alışamıyorsunuz. insan sevdiğinin ölmesi fikrine nasıl alıştırabilir ki zaten kendisini.
ölen kişinin yaşını sormayın. hayatımda gördüğüm en münasebetsiz soru bu. ne yani 40 yaşında ölürse yazık da 70 yaşındaysa iyi mi oldu?
gidip de annesini babasını kaybetmiş birine, sen de neticede büyüdün artık, kendi hayatını kurdun vs gibi saçma sapan tesellilerde bulunmayın. anne babaya insanın her yaşta ihtiyacı var. hayatımıza sponsor olmak için değil, hayatımızı paylaşmak için varlar. biz para kazanmaya başlayınca da sevdiklerimize ihtiyacımız baki kalıyor.
cenaze evi sizin karnınızı doyurma ya da keyif sürme yeriniz değil. mahalle yanarken, kıymalı pide götürdüğüm birinin peynirli pide telaşına düştüğünü gördü bu gözler. bana babamı gömdüğüm gün çay ikram ettirdiler, çayı alan biri limon sordu mesela. maç açan oldu arkadaşlar. maç ya, futbol maçı. sizden bizim kadar üzülmenizi beklemiyorum elbette ama hiç olmazsa biraz olsun acıya saygı duyun olmaz mı?
cenaze evine gelip burada mı bir bakalım diyenlere şahit oldum. son kez veda etmek isteyeni anlarım ama olayın magazininde olanı benzin döküp yakmak istedim ben o günlerde. o yüzden babamı cenaze aracından hiç indirtmedim, kimseye de göstermedim. o herkesin hatırında sağlıklı günlerindeki gibi dağ gibi bir adam olarak kaldı.
cenaze evini ziyaretin ana amacı, kaybı yaşayanları yalnız bırakmamak olmalı.
farklı bir amacınız varsa gelmeyin.
zira o esnada insan sadece yanında susacak birilerini arıyor. bir teselli beklemiyorsunuz. zaten hiçbir teselli cümlesi gidenin acısını hafifletmiyor.
o yüzden yok ben illa taziyeye gidicem diyorsanız, mümkün mertebe susun arkadaşlar. ve önünüze gelene kanaat edin.
kaybı yaşayana en iyi gelecek şey o.
dibi dibi rek5 profili
-
cenaze evinde dikkat edilecek hususlar
-
beyninizi satılığa çıkarsanız ilana yazılacak şey
içinde küfür dahi edilmedi.
-
#regliizniistiyoruz
regl dönemini zor geçiren, 8 sene fabrika kurulumlarında çalışmış bir kadın olarak saçma bulduğum talep.
iş nan bu. millet sana regl gününü takip edip mi toplantı atacak. saatli de değil ki bu iş, bazen birkaç gün oynuyor. tam olarak nasıl olacak mesela? sabah uyanacaksın normalde o gün işe gitmen lazım. yurt dışından müşteriler gelmiş, dibi hanım nerde diyorlar. ya kusura bakmayın bu ay 2 gün erken olmuş, evde battaniye altında sıcak su torbasına sarılmış, nutella kaşıklıyordur şimdi mi diyecekler.
ya da sabah uyandık mesela, hava mis, işe gidesimiz de yok, yöneticiye yazıp regl oldum mu diyeceğiz. o da takvime bakıp ama daha 1 hafta var mı diyecek mesela?
çok kötü oluyorsanız, dayanamayacak durumdaysanız rapor alın ya da yıllık izin kullanın.
kadınların iş hayatındaki böyle pozitif ayrımcılık taleplerini hiç profesyonel bulmuyorum maalesef ve bu kadın istihdamına zarar veriyor. -
küçük çocuğa fransız öpücüğü öğreten kadın
kadın muhtemelen babasının sevgilisi. alkol alınmış, kafalar güzel. adam oğlunu da kendi gibi aklı sıra çapkın yetiştirmek adına böyle ahlaksızca bir şeyi normal bulmuş. ancak oğluna bira içirilmesi günah tabi, ona izin vermiyor. muhtemelen baba oğluna, televizyonda ya da yolda, orda, burda gördüğü kız çocuklarını ya da kadınları gösterip "hangisini sana alayım" da diyordur. kadının, erkeğin zevkleri uğruna kullanılabilecek bir mal olduğunu düşünen ve bunu oğluna da öğreten bir babanın ve etrafında buna gülen insanların olduğu mide bulandırıcı video. uzun zamandır insanlıktan bu kadar iğrenmemiştim. açmayın.
-
çocukken zenginlik belirtisi sanılan olgular
muz yiyebilmek.