hugo almeida'yı özleten futbolcu.
bunun kadar gol atma özürlüydü ama sağa sola deplase olur, stoperleri hayata küstürür, bir şekilde alan açardı. gökhan süzen'in falan girdiği kadroda 12-13 gol atmıştı en azından. batshuayi de atsa atsa o kadar atacak.
whisperer of jorrvaskr8 profili
-
michy batshuayi
-
mete kalkavan
bugün beşiktaş'ın topçuları tekmenin her türlüsünü yerken gidip vida benim koluma dokundu diye sarı kart vermiş, değil hakem, seyis bile olamayacak çapsız herif.
süper lig'in en kötü hakemi de tartışmasız bu heriftir. bu dallamanın yönettiği hiçbir maçtan zevk aldığımı hatırlamıyorum. -
cyle larin
az önce 80 iqlu olmakla itham edilen ve rakibin kaleciye topu uzaklaştıramayacağını bildiğinden çakalca bir koşuyla savunmanın hatasından golü yazan santrofor-kanat.
türk insanının futbolcudan anlamadığını kanıtlıyor bu sene kendisi. yorumculardan tut, taraftarına kadar çoğunluk bu herifin zorlama ve yetersiz bir oyuncu olduğunu savunuyor, herif 8. golde aboubakar ile eşit gidiyor.
edit: adam şu an 10 golle gol krallığında lider, aboubakar biraz paylaşımcı olsa 12 golü olmuştu şimdiye.
karşı karşıya çok da kaçırmıyor, tekte vururken bazen kötü vursa da genelde yeterli, pozisyon alması muazzam herif hep arka direkte topun gelebileceği yerlerde koşularla bitiyor erzurum maçındaydı sanırım, herif solda rıdvan ile falan pas organizasyonuna girdi, top bir şekilde savunma çizgisinin arkasına sarktı sol bek bir top kesti, arka direk dolaylarında larin vurdu topa dışarı gitti zor pozisyonda.
herif hep ama hep gol atabileceği yerlerde, bu sene beş altı kere karşı karşıya mutlak gol pozisyonları başta mensah olmak üzere takım arkadaşlarının yeterli sakinliği gösterememesi yüzünden harcandı mesela takım daha organize olsa daha çok gol atardı.
ve hep eleştirilecek çünkü bu ülkenin insanı bir kere mimledi mi asla takdir etmez. -
mehmet demirkol
4 ocak 2021 hes kablo kayserispor beşiktaş maçında verilmiş penaltılar hakkında ''ben olsam vermem'' gibisinden algı kasan rıdvan dilmen için ''yahu sen kimsin? sen daha kuralları bilmiyorsun! neye dayanarak ben olsam vermem diyorsun oynadığın top iki sene. ne ara fifa kokartı taktın da ben olsam vermezdim diyorsun? tamam sen verme gene ama sen zaten hakem değilsin'' demiş olan insan.
edit: rıdvan dilmen'in futbolculuğuna sallamasına takılanlar da konuyu gene yanlış anlamışlar. rıdvan dilmen bu yorumculuk titrini tamamen futbolculuk kariyerine dayandırıyor. demirkol'un belirttiği ve adamı az buçuk takip edenlerin de farkedeceği üzre, kuralları bilmez, konuşmayı bilmez, futbol literatürünü zaten takip etmez. yani kendisini oraya çıkarıp da hakemlerin kararları üzerine konuşacak bir yetkinliğe sahip kılan hiçbir vasfı yok, futbolculuğunun da hakikaten kayda değer olduğu dönem hepi topu iki sene.
yani futbol üzerine o kadar da yetkinliği yok adamın, bu konuda kendini geliştirecek bir atılım da yapmadı, sonuçlara göre canı istiyorsa çok iyi değerlendirmeler yapabilir, ama futbolun sonucundan ve pozisyonlardan konuşmak da, futbol yorumculuğunun bir koludur sadece.
kimsenin kalkıp rıdvan dilmen'in fenerbahçe camiasında bıraktığı ize falan laf ettiği yok o yüzden olayı götünden anlamayın. rıdvan dilmen'in bu ortalığı karıştırma çabasındaki çakallıklarından gına geldi artık insanlara.
dil bilmez, modern oyun hakkında kayda değer bir fikri yoktur, oyuncu bilmez, takımlardaki oyuncuların isimlerini bile hatırlayamaz, avrupa futbolunu geçtim, süper lig'deki çoğu takımın kadrosunu adam akıllı sayamaz, ama her konuda da bik bik eder durur. -
1 ekim 2020 rangers galatasaray maçı
türk futbolunun, taraftarların bile rahatsız olmadığı sorununun bir kere daha ayyuka çıkması ile galatasaray'ın avrupa'nın en kasap ve futbola uzak liginin devine karşı etkisizin ötesinde oynadığı ve kaybettiği maç.
(bkz: tempo)
bu amk oyununu türkiye kadar yavaş oynayan ülke kalmadı çünkü halen daha ortasahada teknik, kavisli toplar atan ve fiziken etkisiz oyunculara, 4-2-3-1 denen gerizekalı sisteme, çizgide topla artislikler deneyen beyinsiz kanatlara falan güveniyoruz.
pırpır diye bir futbolcu tabiri var türkiyede, hızlı ve topla ilerleyen kanatlar için kullanıyorlar. sanki hızlı kanatların tek bir tipi varmış gibi. robben de hızlı bir kanat, adama traore de, ikisinin farkını anlat desen anlatamayacak, sabahtan akşama kadar oyuncu boklayan gerizekalı bir taraftar çoğunluğu var türkiye'de.
galatasaray'ın kadrosu iyi miyi değil mesela, ama yorumcusundan taraftarına herkes ligin en iyi kadrosu olduğunu söylüyor. neden? çünkü denk geldiğinde topa çok iyi vuran adamları var, ortasahada ayağı düzgün bir sürü isim var ve top kazanabilen stoperleri var diye. ha ligin en iyi kadrosu kimde desen tartışılır.
ilk yarı luyindama ve marcao rangers forvetlerinden birinin stoper ve ortasaha bloğuna doğru çekilmesine izin vermeyip sürekli takip ettiler, sözlükte de ''galatasaray oyuna hakim ama üretemiyor'' gibisinden entryler vardı. çünkü topa sahip olma yüksek olunca takımın üstün oynadığını sanıyoruz hala.
ikinci yarı rangers, luyindama ve marcao'nun markaj için boşalttıkları alanlara hızlı paslarla akın etti ve tamamen kırdı galatasaray'ı.
çünkü bu amk liginde kimse hızlı oynamıyor. en son tam anlamıyla hızlı oyun oynatmaya, tempoya, güce ve mücadeleye dayalı oyun oynatmaya çalışan biliç vardı. havasını aldı bu ligde. geride düzgün yerleşip beklemeye çalıştığında korkaklıkla suçlandı, tempolu oynamaya çalışan ve alana akabilen mustafa pektemek'i maç sonlarında oynattı diye küfürler yiyordu çünkü mustafa pektemek teknik bir oyuncu değil ya amk, ondan.
adam türkiye'den ayrıldıktan sonraki sene west ham'i prem'de 7. yaptı. west ham en son ne zaman bunu başardı hatırlayan olmaz. bütün büyük takımlara çalım falan taktı hatta bir ara ilk 4'ü görür mü diye konuşulmuştu zaten o sene leicester şampiyon oldu.
bizde de ligin duayeni şenol güneş geldi. başarılı da oldu, bilic'in sistemini devraldığı sene avrupa'da pek bir şey yapamadı lokomotiv moskva'ya diş geçiremedik falan.
sonraki sene temposuz, oyuncuların tekniği ve fizik becerisine dayalı, kanatlardan set hücumları çevirerek, tamamen o anki elinde olan kadrodaki oyuncuların belli özelliklerini sömürmeye dayalı bir oyun getirdi. bazen çok da iyi oynattı ama ne oldu?
beşiktaş zamanla hücum edemeyen, varyasyonları dar, temposu düşük, yaşlı bir kadroya evrildi çünkü birden motta, pedro franco, serdar kurtuluş ile tottenham ile kapışan takıma olcay falan yetmez olmuştu. kendini kanıtlamış, büyük takımlarda geçmişi olan büyük beklentiler olan adamlar dolduruldu.
şu anki halimizin sebeplerinden biri de o zaman takımın kadrosunun ve oyuncu beklentilerinin geçirdiği dönüşüm. halen daha avrupa'nın hiçbir takımında, şu glasgow rangers'ta bile top oynayamayacak anderson talisca gelecek olsa yılda 2 milyon eurodan 4 sene sözleşme imzalar bizim gerizekalı kulüpler, taraftarlar da bayılır, ölüp biter.
sonra da ''bu oyuncular hep yatmaya geliyo yeaaa!''
türk futbolu türkiye'nin özeti gibi, kalitesizlik, dünyanın kalanını takip edememe, etse de nedensellik ve rasyonellikle açıklamaya üşenip basite indirgeme, küçük hesaplar, birilerinin sürekli manipülasyonuna kanma gırla gidiyor.
bu zeka seviyesiyle bu kadar olur.
şu oyunu bizim kadar tıngır mıngır oynayan ülke var mı? liglerde hakemler maçları katletmek için fırsat kolluyor, ikili mücadelelerde ''ne olur ne olmaz'' diye faul çalınıyor, takımların hiçbiri hızlı hücum etmeye yanaşmıyor, kimse tempo yapmıyor.
son dünya kupasında panama'nın oynadığı kadar bile hızlı oynayamıyoruz.
fransa'yı içeride dışarıda yenmiş milli takımımız andorra'ya gol atamıyor bu kabzımallığımız yüzünden. çünkü türkiye'deki futbol kültürü aklıa eskide kalmış dinozorların elinde, taraftarlar da bu adamlara tapıyor çünkü bir şekilde senede iki tane büyük maç kazandıklarında işi çözüyorlar.
kalitesiz ve futboldan zerre kadar anlamayan, sadece gazla ve tutkuyla çalışan, futbolu asla oturup mantıklı analiz edemeyen taraftar, sektörde konum edinmiş, asla işsiz kalmayacağını bilen, hiçbir taktik gelişim veya çaba içinde olmayan memur zihniyetli antrenörler, amatör ötesi yönetimler, berbat ve kalitesiz taraftar ile yandaş federasyonun arasında pelte olan hakemler, maç hakkında neredeyse hiç konuşmayan, hiç maç yorumlamayan ve sadece oyuncuların adını tekrarlayan rezil ötesi çapsız futbol spikerleri, her hafta televizyonlara çıkıp boş beleş, hissi ve verilere dayanmadan konuşan çapsız spor yorumcuları.
bu amk ülkesinde emre bol, serdar ali çelikler, erman toroğlu, ahmet çakar, rasim ozan kütahyalı falan futbol konuşuyor.
aralarından çok sevilen ali ece falan var, inanın adamın her tarafından amatörlük akıyor. şu adamların hiçbiri, değil ingiltere, italya falan, inanın rusya, ukrayna gibi ülkelerde bile medya kuruluşlarının kapısından giremezler.
bunların hiçbirinden rahatsız olmayan, ''abi maç kazandıran oyuncu istiyoz maç!'' , ''n'sakala çöp yeaa'', ''6 ay top oynatılmayan ve şimdi sağ ayakla sol bekte oynatılan linnes'in galatasaray'da ne işi var yeaa!'' türü gerizekalıca yorumlar yapan bir kitle var.
malın alıcısı ne ki kendisi bir bok olsun? türk futbolu ne oluyor diye burada sayfalarca veryansın eden insanlar, bu halin en büyük sebeplerinden biri sizlersiniz zaten.
biri gelmiş ''glasgow rangers'a yenilemeyiz yeaa'' diyor. sen kimsin lan? nedir galatasaray'ın, beşiktaş'ın falan futbol piyasasındaki çapı ederi de sen rangers'a yenilmeyeceksin? -
klima çarpıyor terör örgütü
cidden türkiye'ye özgü bir terör örgütüdür. dünyada klima gibi bir buluştan bu kadar korkan bir kitle daha görmedim. 32 derece hava ve deniz kenarından gelen hayvan gibi neme rağmen ''ay çarpıyor ben hasta oluyorum yaa'' der dururlar. ulan bu meredi biz gene aynı sıcaklıkta kullandık yurtdışında ofiste. ipince bluzle gezen ecnebi kadınlar hiç rahatsız olmazken bizim ülkede özellikle kadınlarda ''ay çarpıyor''
aslında klima şeytan icadı falan diyecek bu gericiler, ama o kadarı fazla diye bu çarpma meselesini uyduruyorlar.
tamam 18 derecede çalışmasın klima, ama 24 dereceye ayarlanan klima sizi çarpmaz teröristler! çarpıyorsa da üstünüze şal falan alın siz hemen her şeyden etkilenen zayıf bünyeli hımbıllarsınız diye pişecek miyiz oturduğumuz yerde? -
beşiktaş'ın yine feda demesi
4 yaşımdan beri, tam 24 senedir beşiktaşlı olan bana ''siksinler sizin fedanızı'' dedirten kampanya.
iyi amk, siz kulübün parası yenirken bi halt etmeyin, resmen kulüp batırılsın, ondan sonra da zaten size zaman, enerji ve para harcayan insanların cebini tırtıklayın.
bu kadar acizseniz batsın bu kulüpler, yansın şu ''asırlık çınarlar'' siz de kurtulun biz de kurtulalım. bu ne kifayetsizliktir böyle? siz şirket değil misiniz? bilet fiyatları kademe kademe artarken nerede mesela kulübün taraftarıyla bütünleşik havası ki fiyatları falan hep savunmuşumdur, 50-60 liraya beşiktaş'ın maçı izlenmez.
iyiden iyiye kötü alıştı bunlar. ekonomi batar, devletin yöneticisi çıkar ''vatandaş dolar bozsun'', darbe olur ''vatandaş müdahale etsin'', salgın hastalık olur ''vatandaş evinde otursun biz haftasonlarına bakalım'', kulüp batıranlar da ''taraftar ödesin'' modunda.
batın amk, arsenal'i falan tutarım zaten beşiktaş'tan sonra en sevdiğim kulüptür. beceriksizlik, dengesiz kadrolar, bir dönem süper kalan dönem mal gibi oynayıp puan kaybetme, potansiyeli gerçekleştirememe varsa onlarda da var. üstelik güzel futbol falan sunuyorlar, bir ara ingiltere'ye gittiğimde hasbelkader bilet falan da bulur adam gibi maçlar da izlerim ne var amk. sizinle mi geçecek ömrümüz?
beceremiyorsanız satın kulübü, arapların yönetimine bile razıyım.
edit: bir tane ''biz bu kulübü sokakta bulmadık'' kafasındaki embesil enayi çıkmış gene sallamış mesela. sizin gibi aptal yerine konmaktan gocunmayan, kulübe karşı hissettiğiniz duyguların sömürülmesini umursamayan insanları bol buldukça bu kadar umarsız olmaya hep devam ederler. gözümüzün önünde oldu herşey, taraftar senelerce salak yerine kondu, abuk subuk bir sürü iş döndü, hepsinde de kamplaşıp ''ocu, şucu'' diye birbirinize aptal saptal küfürler etmek dışında bir sikim yapmadınız o yüzden bu halde bu kulüpler.
hep diyorum, türkiye'de futbol, türk taraftar kitlesinin kıytırıklığı yüzünden bu kadar kanser zaten. bir şeyin alıcısı sağlam olacak ki üretim kaliteli olsun.
bu kulüp şampiyonlar ligi'nden, transferlerden o kadar gelir elde ettikten sonra bir sene şampiyonlar ligi'ne gidemedi diye bu hale geldi. o kulübü sokakta bulmamış olanlar ses edene hönkürmekle ve fikret orman'a övgüler dizmekle meşguldüler. konuşmayın o yüzden boş boş.
karşılıksız seveceklermiş beşiktaş'ı. işte böyle enayiler ve kulübün kendisinden aldığı para, enerji ve zamana karşılık bir şeyler vermesinin gerektiğini anlamayan ergen zihniyetli saftirikler olduğu müddetçe bu düzen hiç değişmez. ne farkı varmış galatasaraylılardan eğer şimdi tepki veriyorduysa, he çok farklısın amk galatasaray'ın içinde yok senin gibi safdil kerizler sanki.
mevcut başkan da kulübü bu darboğaza yeniden sokan kadronun ikinci adamıydı, hiç boşuna kıvırmasın o yüzden. -
2 ekim 2019 barcelona inter maçı
barcelonalıların atlamalara ve rakibi biçip sonra hakemin kartına itiraz etmelere 20. dakikadan başladığı maç.
şu suarez utanmıyor mu acaba hiç.
inter barcelona'yı çok iyi çekip akıllara zarar kontra ataklara çıkıyor. ikiyi bulmaları işten değil.