hic tren gecmeyen istasyon22
profili

  • bir kadını fiziği dışında çekici yapan detaylar

    bakışlarındaki, gülümsemesindeki ve hareketlerindeki kalbe odaklı, sadece ikinizin bildiği minik işve ve cilveler.

  • evli erkekleri ayartan kadınlar

    iki tane köpeğim var. bazen gün içinde yemek yaparken elimde bir parça kemik kalıyor ikiye bölünmeyecek bir şey. bahçeye çıkıp hangisi ortalıktaysa ona veriyorum. sonra diğeri nerede yatıyorsa koşup geliyor ve kemiği yiyen diğer köpeğe kızıyor. hem de ne kızmak ortalık feryat figan ama kemiği veren benim bana asla kızmıyorlar.

    ben sanki işin içinde hiç yokum. pırıl pırıl gelip başlarım sizin kemiğinize diye kemiği sokaktaki bir köpeğe atıp, işi çözüyorum. oysa biliyorum kavga çıkacak. bekle işte akşam yemeklerinin arasına karıştır o kemiği.

    işte bu kadınlara kızan, eşlerini ellerinden aldıklarını düşünen kadınlar, köpeklerimle aynı içgüdü içindeler. kocası pırıl pırıl ve ayartılmış. kıyamam. kendisinden daha fazla kazanıyor diye patronuna değil, işe yeni giren iş arkadaşına bilenen çalışan da aynı. ulan patronun yeni giren, ne vereceği belli olmayan insana senden daha çok değer veriyor işte. ya git konuş hakkını iste, ya kabullen boynunu eğ ya da defol git. aynı şekilde bir kadınının kocanı ayarttığını düşünüyorsan ya konuş kocanla düzelt durumu, ya boynunu eğ kabullen ya da defol git. insanlarda sık görünen kendine eşit veya alt edebilir gördüğünü suçlama kolaycılığı bu.

    ayrıca kimse kimseyi ayartmasın ama bazıları da kolay ayartılıyor söyleyeyim. hatta kafasında ayartılmış sadece ayartacak, küçük bir adım atacak insana ihtiyaç duyanlar var ki kadın erkek fark etmez. ben demiyorum ki ayartan suçsuzdur. ben asıl suçluyu gözden kaçırmayın diyorum ki o da içinizden biri.

    edit: evli değilim, sevgilim yok. evli veya sevgilisi olan hiç kimseye de ilgim alakam yok. saçma sapan şeyler yazmayın.

  • kadınların istediği her erkeği elde edebilmesi

    bir erkek sanrısı. kadınlar bu önermenin ne kadar yanlış olduğunu hayatlarının her döneminde bizzat yaşamışlardır deyip kesiyorum ve kimsenin canını sıkmak istemiyorum.

  • erkekler neden geri döner

    erkekler, duvarlara çarpa çarpa o kaybettikleri şefkate, hislere, kucağa ihtiyaç duydukları için geri dönerler ama kadınlar bıraktıkları enkaza bakmak için dönerler ve sigaralarını enkazda söndürüp ayakkabıları ile ezerler.

    erkek terk etmesi ile kadın terk etmesi çok farklı. erkekler çocukça sebeplerle, kadınlar yetişkin sebepleri ile terk ederler. erkek açıklayamaz terk etmesini, kem küm eder kendince uğraşır debelenir fevridir, kadın çıkar dan dan anlatır daha önce defalarca düşünmüştür külliyat yazar. ilişkide masumiyet şahanedir. ayrılınca masumiyet kazanmaz, hayatın gerçekleri kazanır.

  • seni seviyorum anlamına gelen hareketler

    ben bıktım artık hareket takip edip olumlu anlam çıkarmaya çalışmaktan. gözlere bakıp net olarak söylenmeli. kıldan yünden anlam çıkarmaya çalışmaktan yorulmadınız mı?

  • bekar kalanın bir problemi var demektir

    çok doğru bir ifade. problemlerim var ve bekarım. çevremdeki tüm bekarların da problemleri var. bunu buraya öylece dümdüz yazabilmek çok hoşuma gitti. bana bir rahatlama geldi. her şeyi mükemmel yapmaya çalışırken aslında hiçbir şeyi tam yapamıyorum kabullenmesinde rahatlamıştım en son bu kadar.

    şunu da eklemek zorundayım. evlenenler problemlerini yansıtacak kişiyi karşılıklı olarak bulup karar kılmış olanlar. biz de bu kişiyi bulunca evleneceğiz tabi ki.

  • gündüz içkisi

    şöyle bi şey
    görsel

  • dövmesiz erkekler

    çok az kişi kaldığımızı düşünmeye başladım artık. eskiden dövme marjinaldi şimdi biz marjinal kaldık. geçen gece de kadıköy'de mekanda masada muhabbeti oldu. şöyle biraz etrafa bakındım. erkek kadın fark etmez ortamda tek dövmesiz kişi benim gibi geldi. bu kadar hızlı her şeye atlayamazsınız ya 18 yaşını dolduran dövmeciye koşuyor.

    benim için dövme yaptırmak çok zor. nereme yaptıracağımdan başlar, ne yaptıracağıma kadar gider ki ömür boyu bir şeyi sevme garantim yok benim.

    dövme yaptırırsam kendime saygımı kaybederim ben. her sabah uyandığımda bu ne ya sik gibi der uyuz olurum.

  • sevgiliyle zıt siyasi görüşe sahip olmak

    oksimoron bir durum. nasıl tanıştın, sohbet ettin, zaman geçirdin, güldün eğlendin de sevgili oldun acaba? sanırım sevgili sana devlet tarafından atandı.

    benim için mümkün olmayandır öyle birisi ile sevgili olma ihtimalim sıfır. seviyorsun buna mı takılacaksın diyenler olabilir. ulan sevmek çok kapsamlı bir şey ben, benimle zıt politik fikirleri olan birisi ile nasıl yakınlaşacağım, nasıl ortak nokta bulacağım da seveceğim. bu ilk görüşte aşk tayfadan bıktım yemin ederim.

    ben farklı bir takımı tutanla bile zorlanırken farklı politik bakış açısı ile mümkün değil ki benimkine zıt görüş onun hayatının her aşamasına yansır. bir kafede 10 dk konuşmaya bile tahammül edemeyeceğim birisi ile sevgili olma fikri gerçekten ütopik.

  • stanley termos almanın mantıklı açıklaması

    özenmek. burada okuduklarımdan o kadar özendim ki hayatta en önemli isteğim stanley termos şu anda. ironi falan yapmıyorum ya eşek kadar adam da özenemez mi?

    her gün sitesine girip termos bakıyorum. zaten browser'da hep açık. canım sıkkın olunca kendimi stanley termos web sitesinde buluyorum. bir tane seçip alamıyorum sanki termos değil de hayat arkadaşı seçiyorum. o kadar özenli davranıyorum.

  • kötü ilişki vs yalnızlık

    herkes yalnızlık der ama kötü ilişkilerine devam ederler. bu dünya riyakarlık üzerine kurulu.

  • pirinç pilavınının üstüne ketçap döken kişi

    hayatta her şeyi denemek isteyen, hiçbir şeyden eksik kalmamak isteyen bir insan olduğum için bir gün bunu da deneyeceğim. o kadar insan bunu yapıyor ki denemek için can atıyorum ama her pilav yiyişimde pilava kıyamayıp, daha sonra kötü bir pilav bulursam onda denerim diyorum. karabiber ile devam ediyorum.

    aslında geçen gün yeni tanıştığım birisi kötü bir pilav yapmıştı onun pilavında deneyebilirdim ama yeni tanıştığım insana, pilava ketçap sıkan adam intibası bırakmamak için eline sağlık deyip ketçapsız yedim.

    umarım pilava ketçap ve mayonez sıkmadan ölmem. ölürsem çok üzülürüm ukde olarak kalır. yok mu pilav ketçapla yenir diyen birisi? oturalım bir tencere pilavı ketçap sıka sıka yiyelim.

  • bir erkek nasıl kaybedilir

    her erkekte durum farklıdır o yüzden kendi adıma cevaplamam gereken bir soru. bana başka bir erkeği överseniz, eski sevgilinizin hissettirdiklerini anlatırsanız, ben kaybolurum.

    bu övülen erkek ünlüyse, yakışıklıysa falan övebilirsiniz sorun yok. gayet de eğlenirim götü güzel falan derim. hatta sokakta, kafede gördüğümüz, bir daha karşılaşmayacağımız birisiyse de sorun yok ama bu erkek ulaşılabilir birisiyse ve de daha kötüsü çevremizde olan birisiyse o anda yok olmasam da çok kısa zaman içinde yok olurum. burada övmek fiziksel olmayabilir, duygusal ve hislerle ilgili bir övme ise daha kısa zamanda yok olurum.

    ayrıca özensiz, az ilgili davranmak ve anne, baba, kardeş, evlat dışında herhangi birisini benden daha fazla önemsediğini hissedersem ve bununla ilgili kanıt olacak somut bir olay yaşarsak da giderim.

    aslında tam anlatamadım ama önemli değil. her şeyi de tam anlatmayalım biraz eksik kalsın.

  • kemal kılıçdaroğlu aday olursa rte'ye oy vermek

    siyaset konusunda yazmayı sevmiyorum hatta hiç yazmıyorum ama artık dayanamadım zıvanadan çıkardınız beni.

    millet ittifakı, cumhur ittifakı adayına karşı kimi, neyi aday gösterirse ona oy vereceksin. tekelci abidin abi de olsa, zeliha teyze de olsa, mandalorian da olsa, bıraktım insanı, ıslak banyo terliği de olsa, baş parmak da olsa, geceden kalma yarım bira da olsa, yırtık poşet de olsa, kesilmiş şampuan kutusu da olsa, çöp suyu da olsa, bozuk şarj kablosu da ola basacaksın oyunu geçeceksin.

    artık iflahımız kesildi. ne maddi olarak, ne de özgürlük olarak nefes alamıyoruz. onu sürekli görmekten, sesini duymaktan gerçekten yıldım. hiçbir partinin, liderin ve de seçmenin şımarıklık yapma şansı yok artık. cidden yok.

    millet ittifakı yapılmış ya da yapılacak protokolü gereği bu seçilecek cumhurbaşkanının sembolik olacağını, siyaset hayatının biteceğini unutmayın. bir daha milletvekili olamayacak, genel başkan olamayacak. siyasi olarak hiçbir şey olamayacak. bir ara dönem olacak ve o ara dönemi yönetecek birisi olacak bu kişi. ekrem imamoğlu neden siyasi hayatını bitirsin daha 50 yaşına gelmeden. ayrıca imamoğlu aday olursa istanbul akp'nin eline geçecek. baktım 40 üye fazlası var mecliste akp'nin. istanbul mu önemli türkiye'yi almak mı diyenlere cevabım. ne istanbul'u, ne ankara'yı ne de türkiye'yi bırakacağız. bu kadar yaklaştık ve hepsini alacağız. imamoğlu aday olursa seçimden aylar önce istanbul belediyesini akp'ye bırakacak. düşünün cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ne yalandan yolsuzluklar, usulsüzlükler uydururlar ellerindeki devlet ve basın gücü ile. burası başlık kaynar, sosyal medya yanar.

    yok efendim şu aday olursa oy vermem, bu aday olursa oy vermem diyenlere şunu söylemek istiyorum. eşek gibi gidip gösterilen adaya oy vereceksin. hayır efendim protesto falan etmeyeceksin. eğer protesto edersen ileride çocukların arkandan çok küfür edecek bilesin. çocuğun yoksa da olacak ve de senin artık bir görevin var onu yapacaksın. sen gelecek nesillerin insanca yaşam hakkını bir şımarıklıkla nasıl ellerinden alabilirsin ya aklım almıyor. çok da sevmediğin birini usulen, adet yerini bulsun diye hastanede ziyaret ettiğini düşün. git yarım saatini harca oyunu ver çık.

    chp'ye bayılmıyorum. kılıçdaroğlu'na da bayılmıyorum ama adam kendisini yırtıyor şu ittifakı ayakta tutmak için. aday olur olmaz bilmiyorum ama şunu biliyorum. artık bu ülkenin kahramanlara değil, sisteme ihtiyacı var. şahaneye, süpere, mükemmele değil artık normale ihtiyacımız var. normal istiyorum ben ya makulu istiyorum.

    hiç mi içiniz sızlamıyor öğrencilerin başına gelenlere, çocuklarımızın, emeklilerimizin, kadınlarımızın yaşadıklarına. hiç mi gururunuz incinmiyor tepeden bakan, parmak sallayan liyakatsiz siyasetçilere, yazarlara, 25 daireden kira alan telefon göster diyen sokaktaki dayılara.

    biliyorum herkesin gönlünde bir aday var ama bu meseleyi cidden unutalım artık. el ele görevimizi yapalım. sevdiğin insan yaptı diye istemeye istemeye yediğin sevmediğin yemeği gülümseyerek yediğinizi düşünün. hadi ben yaşlandım diyelim de artık bu ülkenin gençleri bir nefes alsın. en azından kazandığı para ile geçinebilsin, konsol alsın, araba alsın batıdaki yaşıtları gibi.

  • ali koç'un zorluklarla geçen çocukluğu

    ali koç'un söylediklerini dinledim. çok uzun şeyler yazmayacağım. romantizm olsun diye, geçmişi övmek için yazmayacağım ama kendisini anlıyorum. bu entry'i sadece dönemin ruhu anlaşılsın diye yazıyorum. yoksa o zaman süperdi şimdi kötü demek gibi bir niyetim yok.

    ali koç benden biraz daha büyük ve çocukluğu 1970'lerin sonuna denk geliyor. o dönemlerde bir çocuk grubunda en fakir kimse, onun istedikleri, daha doğrusu erişebildikleri yapılırdı. kimse kimseyi parasıyla ezmezdi. buna aile kültürü izin vermezdi zaten. bir çocuk grubunda bir çocuğun sadece simit parası varsa simit yenir gazoz içilirdi bakkalın önünde.

    örnek olsun diye söylüyorum. biz orta gelirli bir aileydik ve evde arada sırada muz olurdu. beslenme çantama muz koyamazdım ailem, her çocuk muz alamaz, canı çeker diye izin vermezdi. o yüzden sevmesem de beslenme saatinde elma yerdim. hiç de sorun etmezdim. anlardım.

    siz yine dalga geçin eleştirin de zamanın ruhunu unutmadan yapın bence bunu. ben eminim ali koç'un maç kuyruklarında beklediğine. çünkü orada arkadaşınla varsın ve kimse arkadaşından ayrı maça girmek istemez.

    ayrıca şuna da eminim ne dedesi vehbi koç, ne de babası rahmi koç kendisine al oğlum sana 5 bin lira dememiştir. öyle bir zaman değildi. herkesin çocuklarına minimum harçlık verdikleri zamanlardı. babam mühendisti benim harçlığım haftalık 3 tost 3 gazoz alacak kadardı. yetiyordu gerçekten de yetiyordu.

  • alfa erkek alfa kadın birlikteliği

    alfa insan olmak nedir muğlak bir konu olsa da özetle götü kaldırılmış iki geri zekalının birlikteliği diyebiliriz.

    umarım sönen bir yıldız gibi içlerine göçerek yok olurlar. çünkü her yer bu kerameti kendinden menkul terbiye yoksunu insanlarla dolu ve nefes alamıyoruz artık.

  • evli olup flört etmeye çalışan erkeğin amacı

    temel amacı sekstir ama seks dışında kafasında geçmişte kalmış oynaşma, özen, farklı bir kadın tarafından beğenilme gibi hisleri de arar. yani o flört duygusunu arar. fiziksel hislerin dışında duygusal şeyler de arıyorlar ama temelinde kesinlikle farklı bir kadınla, farklı bir vücutla seks var. hatta kendi eşinin vücudundan daha kötü bir vücudu olan bir kadın olsa bile. çirkin kelimesini kullanmak istemedim.

    çevremdeki evli erkek arkadaşlarımın istisnasız tamamı başka bir kadınla sevişmek ister. kimisi bunun için çaba sarf ediyor kimisi etmiyor. bazıları sürekli bana baskı uyguluyorlar akşam ben de geleyim, seninle takılayım, işte eşinin adını söylüyor onu ara beni davet ettiğini söyle falan diyorlar.

    birkaç kere bunu yaptım ve gerçekten de evli erkek yazması diye bir şey var. kendi arkadaşım benim başka arkadaşımı rahatsız ediyor. çok iğrenç bir duygu. acele ediyor çünkü her gece çıkamıyor. bir gece fırsat bulmuş onu değerlendirmek istiyor. bu arkadaşları mekandan kaldırmak, eve götürmek aşırı zor oluyor. zaten çok da içiyorlar o gece. düzgün adam baya düzgün adam iğrenç bir yavşağa dönüşüyor.

    yolda bana soruyor x'in sevgilisi var mı? ulan hıyar sen evlisin onun sevgilisi olup olmamasına mı takıldın.

    tabi bu anlattığım adamlar, sosyal medya üzerinden kendi işini kendi gören ve defalarca eşini aldatan adamların yanında çok masum ve çocuksu kalıyorlar ki bu insanların sözlükte, twitter'da yazdıklarına baksanız hep kitap, hep müzik, duyarlılık hep tatlı şeyler ama bombardıman gibi herkese mesaj atıyorlar. mesajı alan kadın aaaa bu adamdan zarar gelmez diyor. neyse burada susuyorum.

  • sarhoşken söylenen enteresan cümleler

    arkadaşlarla kadıköy'de mekanda biraz içip kadıköy sahne'ye gittik. arkadaşımın çaldığı grubun konseri vardı. içeride de epey içtik. sonra ben kadıköy sahne'nin merdivenlerini çıkıp, bir sigara içmeye dışarı çıktım ama çok sarhoşum. orada badigardla sohbet ederken sigaramı içiyordum ki bir çift geldi. adam çok sarhoş, kadın da adamı idare etmeye çalışıyor. içeri girmek istediler. badigard çok sarhoşsunuz dedi almadı. zaten içerisi de çok kalabalık.

    sonra adam atar yapmaya başladı o sarhoşlukla. badigard çok iplemedi. adamın yanındaki kadın da ismi uyduruyorum şimdi, tolga hadi gidelim deyip duruyor ama tolga çok kararlı girmeye. tolga'nın o anda tek amacı kadıköy sahne'ye girmek. biliyorum o hissi. sanki içeri girince her şey şahane olacakmış gibi bir his.

    badigard bu sefer çok ciddi tersledi. kadın da adamı aldı kolunun altına götürmeye başladı. adam dediysem ufak tefek bir adam 2 metrelik badigarda dikleniyor. ben de hem sigara içiyorum hem de izliyorum olayları. kadınla adam biraz uzaklaştı. adam kadından sıyrılıp badigarda güzel bir küfür etti. badigard umursamadı sonuçta her gün bin tane böyle tip görüyor.

    sonra her şey yatıştı. ben de o arada ikinci sigaramı içerken badigarda ya sarhoş sarhoş buraya geliyorlar ne biçim insanlar bunlar falan deyip, tam bir yancılık örneği gösterdikten sonra konsere dönmeye karar verdim. kadıköy sahne'nin merdivenleri saymadım ama aşağı doğru 40 basamak falan. ilk adımımı attım adımım boşa düştü. o an içimden dedim yarrağı yedim. ben dev gibi adam o tüm basamakları sekerek aşağı kadar düştüm. sonunda en sonda bulunan koli gibi bir şeyin içine düştüm. badigard ve içeride kolumuza ışıkla görünen dövmelerden yapan kızlar koştu. tutup beni çıkardılar. bir sorunum yoktu biraz popom ağrıyordu. sonrasında kızlardan biri, iyi misiniz dedi. baktım biraz sağa sola badigard karşımda. daha demin sarhoş gelenlere laf etmişim. dedim;
    - sarhoş değilim sadece biraz fazla içtim.

  • bir erkek ile kadın arasında yaşanacak en güzel an

    ayrılık sonrası kavuşma. o kahredilen günlerin ve gecelerin bittiği, tüm iyi veya kötü düşüncelerin, hatta bazı kızgınlıkların yerini o salak gülümsemeye bıraktığı an.

  • bir kadına saygının kaybedildiği an

    acıyan yerlerini bildiği için en acıyan noktandan vurması. defalarca vurması. kanırtması. öldüm vurma dedikçe daha da üstüne gitmesi. çaresiz, halsiz, kıpırdayamayacak hale getirip gitmesi.