şampiyonlar ligi gruplarında ilk iki sırada olan 16 takım arasında kendi liginde puan ortalaması en düşük olan iki takımdan biridir. (maç başına 1.77 puan / diğer takım liverpool)
futbolun en büyük problemlerinden birini "sorun sadece bu" diyerek küçümsemek başarı getirmiyor. taraftar olman yanlış giden şeyleri eleştirmene engel değil. "savunmamız çok iyi ama gol atamıyoruz..." bu oyunda 3 puanı yediğinden fazla atan takım alıyor, uyandırayım.
evet beşiktaş'ın savunması iyi durumda. çünkü oyunu elinde tutarak oynayabiliyor. evet az gol yemek de kıymetlidir. ama bin kere söylendi bu; artık anlaşılsın: bu ligi çok gol atan takım kazanır, az yiyen değil.
beşiktaş geçen sene şampiyonluğu aldı çünkü ligin en çok gol atan 2. takımı olan başakşehir'den 10 gol daha fazla attı. 15/16 sezonunda şampiyon oldu çünkü 2. fenerbahçe'den 15 gol daha fazla attı. yanal'ın fenerbahçe'si yine ikinciden 15 gol fazla attı. ondan önceki sene galatasaray, ikinci fenerbahçe'den 10 gol fazla attı.
elbette bunun istisnası olur. ancak bu gerçeği değiştirmez. şu an ligde beşiktaş'tan fazla gol atmış olan 8 takım var. 3 takım da beşiktaş'la aynı sayıda gol atmış. (kayseri'nin bir maçı eksik) lider galatasaray beşiktaş'tan 13 maçta 10 gol fazla atmış. böyle mi şampiyon olacaksın?
bilinen bir şey artık: şampiyonluğu anadolu takımlarına karşı oynadığın maçlarda kazanırsın. bir kişi çıkıp bu sene süper lig'de çok iyi oynadığımız 3 maç söylerse çok memnun olurum.
antalya maçı: ilk yarının son dakikasında duran top, ikinci yarı penaltı golü.
bursa maçı: iki gol de duran top
karabük maçı: oğuzhan araya saldı, babel attı. onun dışında iki pozisyon falan var.
başakşehir maçı: son dakikada duran topla beraberlik
alanya maçı: 87. dakikada gelen golle 3 puan
göztepe maçı: göztepe yüklenirken ilk atağımızda attığımız gol, ikinci yarı başlar başlamaz aynı şekilde gelen gol. onun dışında oyun dengede.
son iki maçı tekrar hatırlayıp sinirlerimi daha da bozmak istemiyorum.
sorun şampiyon olmak değil. şampiyon olmayınca ölmeyeceğiz. cl gelirinden mahrum kalmak şu aşamada büyük problem ama öldürmez; süründürür.
sorun ortada büyük bir sorun yokmuş gibi davranan beyin fakiri ve futbol cahili taraftarlar. mesele destek vermekse eğer biz de veriyoruz rahat ol yani. oturup "şu ibneler kaybetsin" diye maç izlemiyorum. her maçı "hala" aynı heyecanla bekliyorum. ancak benim beşiktaş'ı çok sevmem onunla alakalı sorunları görmezden gelmeme neden olmaz. siz gündelik hayatınızda da sevdiğiniz insanları ilahlaştırıp kafanızda olan imgeye tapındığınız için size normal geliyordur belki.
beşiktaş'ın borcu çıkmış everest'e. takım olmuş veteran takımı. hemen sonuç alma amacıyla kurulan kadro ligde nal topluyor. geleceğe yönelik herhangi bir yapılanma yok. basket maçına taraftar gitmiyor, başkan hala inşaat yapma derdinde. ne diyelim? her şey yolunda mı diyelim?
beşiktaş'a kötülük ediyorsunuz. şu rezalet fenerbahçe bile önümüze geçti. kayseri yarın kazanırsa o bile önümüze geçecek. kalkıp bu kulüpte bunlar bunlar yanlış yapılıyor demek "sözde beşiktaşlı" olmak demek değil. öyle bir şey varsa her şeyi toz pembe gösterenler "sözde beşiktaşlı" bence de, hadi bakalım. kim kime güç yetirirse mi diyeceğiz şimdi?
yok ben sizin ciğerinizi biliyorum. bilmesem inanacağım akıllı mantıklı insanlar olduğunuza. kırmızı kart gören quaresma'yı alkışlayan insanlarsınız siz yani. 15/16 sezonunda maçların %80'ini beşiktaş semtinde izledim. hatta no:24 pub'da izledim. gomez'in, sosa'nın, töre'nin, olcay'ın sikmediğiniz akrabası kalmadı...
uzağa gitmeye gerek yok daha geçen gün hocaya küfrediyordunuz. yok öyle hem ayranım dökülmesin hem götüm sikilmesin. madem işler yolunda, sorun küçük neden hocana sövüyorsun? madem problem yok bu öfke niye? aygır gibi sağa sola saldır, millete çemkir. sonra da sorun yok? sikerler oğlum hepimizi sikerler.
beşiktaş'ın saha dışı sorunları devasa. saha içi sorunları ise çok ciddi. beşiktaş ilk 13 haftada oynadığı futbolla ilk 3'e giremez bak tekrar söylüyorum. ama iç sahadaki porto maçında 45-65 arasında oynadığı oyunu her lig maçının 30 dakikasında oynasın kalan 21 maçın 18'ini kazanıp şampiyon olur.
benim sorunum şampiyonluk değil, iki sene olduk işte. iki sene de olmayalım. ama futbolun gerçekliği diye de bir şey var. sizin ergen gönlünüz olsun diye bunlardan uzaklaşamam.
ben bir birey olarak uzaklaşamazken koskoca beşiktaş yönetim kurulu nasıl buna cüret ediyor? o da güzel hikaye. konuşuruz bir ara.
queenisdying5 profili
-
beşiktaş
-
2017-2018 şampiyonlar ligi g grubu
troll ve gerzek yorumları bittiyse adam gibi bir analiz yapalım:
pot 1: monaco
avrupa'da geçtiğimiz yılın açık ara en flaş takımı. fenerbahçe ile play-off oynadıklarını ve neredeyse eleneceklerini düşününce bir tuhaf oluyor insan. o monaco'nun daha sonra çıktığı seviyeyi çok az insan önceden tahmin edebilirdi.
klasik olarak söylenen ilk şey çok fazla kilit oyuncu kaybettikleri. ama çok da iyi takviyeler yaptılar. glik-jemerson tandemine bir de kongolo eklendi. tielamans zaten avrupa'da dikkatleri üzerine çekmiş ve büyük bir takıma transferi beklenen bir oyuncuydu. rennes'den aldıkları diakhaby patlama yapması muhtemel bir oyuncu. mbappe'nin resmi olmayan kadrodışı durumundan beri ilk 11'de şans buluyor. falcao'dan bahsetmeye sanırım gerek yok.
mbappe'nin gitmesine engel olamayacaklar muhtemelen. ama mbappe gitse dahi yedekte tielemans, ghezzal, carillo hatta zulte'den gelen meite gibi önemli oyuncuları var. mbappe'nin gitmesi oyun düzenlerini çok etkilemez. lemar-fabinho ikilisinden özellikle fabinho'yu kaybetmeleri bütün planlarını değiştirmek zorunda olmaları demek. fabinho'nun oynadığı oyunu en yakın zamandan şöyle örnekleyebiliriz: sevilla-başakşehir maçlarında n'zonzi'nin oynadığı oyunun hem hücum hem savunma anlamında neredeyse iki katına eş değer bir performans. moutinho-fabinho ikilisi oyunun kaderini belirler.
takım savunmasında problemleri var. tempoyu olabildiğince düşürerek oynayan takımlara karşı zorlanabiliyorlar. tempoyu dikte etmelerine izin verirseniz yarım saatte 3 kez santra yapabilirsiniz.
pot 2: porto
eski kurt kocadı. aslı astarı bilinmeden övülen transfer politikaları yüzünden batmak üzereler. 3. şahısların işin içinde olması ilk başlarda problem değildi ama artık kar edemiyorlar. aboubakar'ı bile bu yüzden satamadılar. 40'a okuturlar dediğimiz martins indi'yi 8'e stoke'a gönderdiler. andre silva'yı mevcut piyasa için düşük sayılabilecek bir paraya milan'a gönderdiler.
benfica'nın portekiz'i domine etmesiyle birlikte 4 yıldır şampiyon olamıyorlar. bu sene de işleri kolay değil ama iyi başladılar. herkes aboubakar'ın formundan bahsediyor; yanlış. porto çok formda. aboubakar ekstra performans veriyor doğrudur. kariyerinde tek kupa yokken 6 ayda iki şampiyonluk kazandı. özgüveni yükseldi ve şu an porto'nun 1. santrforu. porto'nun çift santrfor oynadığını ve diğer 2 oyuncunun da skor katkısı verdiğini unutmayın. marega ve tiquinho da formda başladı. takım olarak çok iyiler; brahimi, maxi perreira, oliver torres vs. çok iyi durumda. kendi evlerinde çok baskılı oynuyorlar. 3-0 kazandıkları ve aboubakar'ın hat-trick yaptığı moreirense maçında rakibi resmen boğdular. yerleşip hücum ettikleri zaman ceza sahası içinde çok fazla opsiyon yaratabiliyorlar. orada çok oyuncuyla oynuyorlar.
conceiçao için geçen sezon rüya gibi geçti. ligin dibinden altığı nantes'la sezonu 7. sırada tamamladı. orada oynattığı çift santrforlu sistemin daha da hücumcu olanını porto'ya uyarladı ve şimdilik yarattığı takım çok tehlikeli görünüyor.
bu sezon keskin bir zayıflık göstermediler ama hücumcu beklerin arkasına yapılacak koşular muhtemeldir ki en büyük zaafları olacak. atağa topla tüfekle çıkmayı seviyorlar.
pot 4: leipzig
seni bu torbaya çekenin elleri... avrupa futbolunun en parlak projesi. paraya en az ihtiyacı olan takım. rangnick muazzam bir yapı kurdu ve işler onlar için harika gidiyor. tek bir kilit oyuncularını bile kaybetmediler. bruma ve augustin'i bu piyasa için çerez parasına aldılar. bir yandan salzburg'un içini boşaltmaya devam ediyorlar. laimer'i 7 milyon euro gibi komik bir paraya aldılar. 19 yaşında 70'ten fazla maça çıkmış bir oyuncunun böyle alıkonması kanıma dokunuyor.
ellerinde forsberg, sabitzer, werner, poulsen gibi gereksiz yetenekli oyuncular var. bundesliga'nın şampiyonu diyebiliriz lepzig için. bayern başka bir şey oynuyor. onun dışındaki 17 takımın en iyisi de leipzig oldu işte.
maç başlangıçları çok tempolu. geçtiğimiz sezon çok maçta ilk yarım saatte skor bulup oyunun kontrolünü ellerinde tutarak maçı kazandılar. skora yatmak için defans yapmadılar; aksine oyunu istedikleri gibi oynadılar sürekli. büyük takım futbolu oynadılar. 16-17 bundesliga sezonu'nda 7. haftadan sonra sıralamada 2.'likten aşağı hiç düşmediler. istikrarlı oynadılar.
bu sezonun ilk maçında schalke'ye yenilmelerini küçümseyenler olmuş. bu sezon iyi izlesin schalke'yi bunu söyleyenler. geçen sezon 11 maçta 20 puan toplayarak düşmesine kesin gözüyle bakılan aue'yi bundesliga 2'de tutan tedesco, schalke ile bence çok iyi işler yapacak.
leipzig'in oyununun anahtarı da gruptaki diğer iki rakibimizle aynı: tempo. artık temposuz büyük takımlar tutunamıyor. leipzig'in oyuncuları bu yüzden parladı. atletik kapasitesi yüksek oyuncu grupları tempoyu dikte ederek oynayabilirse başarısız olmaları imkansızdır. fiziksel yeterlilik ve yüksek fundemental sahibi oyuncular bugünün futbolunu yeniden şekillendiriyor. leipzig projesi de bunun üzerinde yükseliyor.
stoper tandemi sorunlu; hala orban'ın ideal partnerini bulamadılar. ilsanker-laimer ikilisi vücut vücuda oynanan oyunlarda sindirilebilir. medel-oğuzhan-tolgay orta sahası leipzig maçlarının olmazsa olmazı konumunda bence.
ben grubu sevmedim. artık cl'de bir türk takımının gruptan çıkması için mutlaka bir tane "baba" takımın olması lazım. o takım grubu süpürecek; bizim takım da diğerleriyle uğraşacak. bunun aksi bir kere oldu ve bence o başarı türk takımlarının şampiyonlar ligi'ndeki en iyi performansı sonucunda geldi.
bu ülkeden hiçbir takım zico'nun fenerbahçe'si kadar hükümran oynayamadı şampiyonlar ligi'nde. gruptan evindeki bütün maçları kazanarak çıktı o sene fenerbahçe. çeyrek finalde elendiği takım da finali o unutulmaz penaltı atışları sonunda kaybeden chelsea.
hele bugünün futbolunda cl'de böyle puan bareminin düşük olması muhtemelen gruplar işimize gelmez. geçen sene gördük; son maça kadar gruptan lider çıkma şansımız vardı ama elendik. ondan önce aynı şeyi el seviyesinde yaşamıştık lisbon'da.
bu gruba tercih edeceğim dört grup var: a-e-f hatta h grubunu tercih ederdim. en azından 3.'lük şansı çok yüksek olurdu. apoel'i yen 3.'sün işte. a grubunda 2.'lik şansımız %40'ı bulurdu. e grubundan çıkma şansımız %50'yi hatta %55'i görürdü. f grubunda yine%40'ın altına düşmezdi şansımız.
bu grupta gereksiz birbirine yakın takımlar var. açıkçası ben pek umutlu değilim. ama şunu da unutmayalım: biz göt zoruyla 3. torba takımıyız. yani doğal yerimiz 3.'lük zaten. ama 4. torbadan gelen takım da bundesliga 2.'si. yani geçen sezonu 2. torba'da olan dortmund'un önünde bitirmiş bir takım.
grubun en iyi kalecisine sahip değiliz (subasic); en iyi sağ bekine sahip değiliz (sidibe), en iyi stoperine sahip değiliz (glik), en iyi sol bekine sahip olabiliriz (adriano-caner gruptaki en iyi sol bek rotasyonu), en iyi ön liberosuna sahip değiliz (naby keita), en iyi orta sahasına sahip değiliz (fabinho- moutinho), en iyi kanat oyuncusuna sahip değiliz (lemar), en iyi on numarasına sahip değiliz (oliver torres), en iyi santrforuna sahip değiliz (falcao).
pozisyon pozisyon baktığımız zaman bazı oyuncularımız rakiplerimizde yedek olamaz. tamam bizim ligin seviyesinde iş görüyorlar eyvallah; ama o seviyelerle karşılaştıramayız. sonuçta bizim orta sahamız mehdi bourabia'ya yenildi süper kupa maçında. şimdi fabinho, moutinho, keita, ilsanker gibi oyunculara karşı oynayacaklar. kanatlardan brahimi, lemar, sabitzer, forsberg falan yardıracak. çok zor hocam; çok zor.
ben ne yazık ki çok ümitsizim ve 4.'lük bekliyorum. leipzig bütün planları bozdu. porto-monaco çok iyiyken birden leipzig gelince yıkıldım resmen. celtic, maribor, apoel, qarabağ varken gidip leipzig çektik. daha önce de 4. torbadan wolfsburg hatta 5. torbadan tottenham çekmiştik. berbatov küsküyü salmıştı. yalnız uefa'nın o dönemi de gerçekten rezaletti yahu. 5 takımlı grup nedir?
neyse; moralim çok bozuk sözlük. takım sıkıntılı. kura sıkıntılı. işim yok. param yok. sevgilim yok. bir kedim bile yok anlıyor musun? -
atiba hutchinson
bizim taraftarın profili giderek daha da kötüleşiyor. seviye "bu şıh denen teres sayı saymayı da bilmiyor" civarına kadar geriledi. stoperin tillahı kamil glik için 2-3 milyon euro'dan fazlasını vermeyelim diyen kitle atiba'ya gerekirse aldığının 2-3 misli yıllık ücret verilmesini istiyor.
arkadaşlar siz kafayı yemişsiniz.
33 yaşında bir oyuncuya kalkıp %100 zamlı sözleşme verilmez. atiba'nın takım içinde az sayılabilecek bir para aldığı doğrudur. 1 milyon euro garanti ve maç başı 10 bin euro alıyor mevcut sözleşmesinde. maç başı daha fazla alması lazım; bu yönde bir iyileştirme yapılabilir. ancak parasızlıktan kırıldığımız yerde mevcut kadrodan hiçbir oyuncuya böyle zamlı sözleşmeler verilmemeli. ismail'in sözleşmesi için ortalığı ayağa kaldırmamız lazım mesela.
alonso haberine itimat etmiyorum. alakasız bir transfer olur; öyle bir parayı hak edecek bir oyuncu değil mevcut haliyle. muhtemelen de mls'e falan gider.
doğru iş atiba'yı 5-6 milyon euro civarına satmaktır. ama yerine kimi koyacaksın? ligue 1 hatta 2'de öyle oyuncular var ki atiba'nın yaptığı işleri yapabilecek... 3-4 milyon euro bonservis 1 milyon yıllık ücretle 22-23 yaşında canavar gibi defansif oyun kurucu bulursun. ama bu oyuncuyu takıma monte edene kadar da belli bir süre harcaman gerekir. ne yazık ki biz sanki tüm takım gençmiş gibi böyle transferler yapmayı bıraktık. ilk 11'e baksan genç diyebileceğin bir tek oğuzhan oynuyor. geniş kadroda genç diyebileceğin frei, töre ve belki cenk var. doğru hamleler yapılırsa atiba yeri dolmayacak oyuncu kesinlikle değil; ama yönetim bu konuda yatırım kafasından çıktı. bu şampiyonlukla birlikte iyice olmuş oyunculara yöneleceğiz muhtemelen.
yeri gelmişken anlatayım. bu sezon ligue 1'in en iyi 3-4 defansif orta sahasından biri olan oyuncu için gönüllü scout ekibi inanılmaz bir şekilde çalışma başlattı. kulüp scoutlarının da aklına soktu bunu ve inceleme başlatıldı. yönetime yalvarıldı; kimse hamle yapmadı. daha sonra bu oyuncunun mevcut takımıyla bir hazırlık maçı yapıldı geçtiğimiz sezon başında. çocuk uçuyor; inanılmaz. biz de leiva falan kovalıyoruz o sırada. baktılar çocuk çok acayip bir fiyat soralım dediler. pazarlığın açıldığı fiyat 10 milyon euro'ydu. oyuncu bir önceki sezon 4-5 civarına kapatılabilirdi rahatlıkla. bu 23 yaşındaki çocuğu daha sonra kaptan yaptılar o takımda. bu takım ogc nice. peki kim mi bu oyuncu? en geç 2 seneye büyük takım yapması kuvvetle muhtemel olan nampalys mendy.
böyle o kadar çok örnek var ki kulüpte. ha gelmemesi hayırlı olanlar da oldu elbette. geçtiğimiz sene forvette n'doye izleme ihtimalimiz çok yüksekti mesela. türkiye'de beşiktaş'a iteleyemedikleri oyuncuları genelde trabzon'a itelediler son iki senede. constant, marko marin falan da epey önerildi beşiktaş'a.
işin özü atiba'nın yerini doldurmak sandığınız kadar zor değil. sadece doğru gözlerin doğru yerlere bakması ve yönetimin bu seçimlere inanması lazım. -
olcay şahan
1 gol 2 asistle oynadığı maçta bile hala eleştiriliyor.
olcay şahan'ı beğenmeyen insan futboldan gerçekten anlamıyordur. böyle saçmalık olmaz. olcay bu ligin tabela anlamında en iyi kanat oyuncusudur. inanmayan da açıp istatistiklere bakabilir.
olcay beşiktaş'ın karakter koyan sayılı oyuncularındandır ve bayrak adam olmaya en büyük adaydır.
gücenme!
edit: 122 maçta 29 gol 28 asist... bunu yapacak "isimli" oyuncuyu almaya kalk 15 milyon euro fiyat çekerler. -
mario gomez
futbolculuğunun eleştirilmesi akıl alır gibi değil.
yahu madem bayern sistem takımıydı ve çark zaten dönüyordu neden lewandowski bile bu adamın bayern'deki 41 gol 7 asistlik performansını yakalayamadı? ve 2014 model bayern 2010 model bayern'den çok daha iyi olduğu düşünülen, söylenen, yazılan bir takım.
adam messi ve ronaldo'dan sonra son on yılın en iyi gol/dakika ortalamasına sahip. yok kim gelsin? kimi istiyorsunuz? lewa mı? suarez mi? costa mı? giroud almaya kalksak (ki alamayız) onu bile beğenmeyeceksiniz yahu. derdiniz ne?
23-24 yaşında a klas bir forveti buralara getiremezsin. hatta b klas'ı bile zor getirirsin. var mı gelen bugüne kadar? zaten kadronda 24 yaşında bir b klas forvet olan cenk tosun var. geçen sezon kadrondaki en iyi dakika/gol ortalamasına sahip oyuncu. 5-6 maç fazla oynatsan belki şampiyon olacaktın... onun muadili bir yabancı oyuncuyu git iste bakalım takımından kaç milyon fiyat çekecekler.
elimizdekine değer vermekten aciziz. bu taraftar ba'yı bile eleştirdi mücadele etmiyor, pivotluk yapamıyor diye... cenk'i beğenmiyor, veli'ye burun kıvırıyor. aç bak bakalım beşiktaş'ın veli'nin oynadığı ve oynamadığı maçlardaki galibiyet yüzdesi arasındaki farka. seçtiğin sistem yanlış; sen hatayı oyuncuda arıyorsun. bu takımı iki yıldır veli-atiba ikilisine muhtaç ettiler. tolgay'ı her maç 70'te oyundan alıp puan kaybeden adamı ilah yaptı bu taraftar. elimizdekinin değerini bilmek, onu parlatmak gibi özellikleri tekrar kazanmadan bu iş olmaz. zaten bunun yönetim de farkındaydı ve şenol hoca bu yüzden getirildi.
gomez belki oyuna etkisi yüksek bir oyuncu değil ama skora katkısı eğer sakatlık sorunu yaşamazsa muazzam olacaktır. tam bir iç saha golcüsü ve stad açıldıktan sonra performansı daha da yükselecektir. lider karakterli oyuncudur; alman milli takımı'nda kaptan olmak öyle kolay değil. 2008-2012 arası gösterdiği bundesliga performansının yarısını göstersin beşiktaş'ı şampiyon yapar. ba, beşiktaş'tan önce kariyerinde en çok gol attığı sezonda 17 sayısına ulaşmıştı. gomez için bu 41. 41 atmadan önce de 39 atmıştı. stuttgart'ta oynarken 28 ve 35 gol attığı sezonlar var.
leblebici istemiyor muydunuz? alın leblebici. sakatlık yaşamasa alamazdın zaten bu adamı. hala beğenmeyen varsa söylesin kimi istediğini. çaptan düşen soldado'yu falan mı alalım?
gomez mevcut koşullarda alınması gereken bir risktir. elzemdir.