oanniyahh7
profili

  • fotokopicinin tez çalması

    yüksek lisans ve doktora yapmış birisi olarak içini rahatlatayım gel dizime otur dediğim yazar.

    adım adım:

    1. tez önerisi vermeden bir tezi jüri'nin önüne getiremezsin.
    2. tez önerinin üzerinden 365 gün geçmeden tezini jürinin önüne getiremezsin.
    3. önceki maddeden dolayı senden o anda çalınan tez en erken 366 gün sonra yayınlanabilir.
    4. tez önerinde tezin adı veya planı geçiyor olmalı.
    5. tezin içeriğinde izin aldığın kurumların imzasının olduğu sayfalarda senin parafın bulunmalı.
    6. eğer senin tezin çalınırsa intihalden dolayı karşı tez otomatik olarak düşer.
    7. ancak senin tezinden bulguları alırlar buna da alıntı denir. bu durum iyidir, senin tezini onere eder.
    8. tez önerisi - tez zaman aralığında yılda 2 defa tez geliştirme raporu vermiş olman lazım. bu sırada tezin de korumaya alınıyor otomatik olarak.

    sakin ol ve elindeki a4 leri masana bırak, derince bir nefes al.

  • bir oyuncuya 45 saniye için 3 milyon tl verilmesi

    konu günlerdir hortlatılıyor gibi görünebilir fakat bilimsel alanda sosyolojik açıdan incelenmesi gerekmektedir.

    neden mi?

    1. fabrikanın biri inanılmaz gelir elde ediyor.

    2. bu gelir işçileri ile paylaşılmıyor.

    3. bir kişi, bu üretim ile ilgisi olmayan bir kişi bu gelirin korkunç miktarını, o işçilerin 10 tanesi birleşse ve 65 yaşına kadar çalışsa ömür boyu göremeyeceği miktarda parayı 45 saniyede kazanıyor.

    basit bir olay değil bu uyanın. insanların emeklerinin sonuçları insanlarla paylaşılmıyor. buna alt tabakanın tümü dahil.

    1. çiftçiden buğday, arpa, elma, ceviz, nohut... her ne ise çok ucuza alınıyor. emeği çeken, iklimin sezonu mahvetme riskinin stresini yaşayan adam x kadar gelir elde ediyor.

    2. aracı bu adamdan x liraya aldığı ürünü pazara 10x den sürüyor. hiçbir emeği yok. üretim umurunda değil. tek yaptığı iş aracı olmak.

    3. fabrikada durum daha vahim. işçinin önüne x liraya gelen ürün 40x değerine gelirken işçiye yine x lira ödeniyor. kalan 39x emeği geçen işçiye adaletli dağıtılmadığı gibi bir de dalga geçer gibi bu 39x ler birleşerek servet yapılıp emek harcayanlarla paylaşılmaktansa milyon x kadarı bir araya getirilip; ürünün tarladaki ya da işçinin emeğinin geçişindeki olaylarla hiç mi hiç alakası olmayan hatta o boktan ürünleri ağzına koymayacak kişiye veriliyor.

    ülkede hırsızlık korkunç şekilde arttı. hırsızlığın büyüğüne göz yumulur hale gelindi.

    o büyük paralar milyonlarca insanın korkunç emeklerinin hakkıyla iade elilmiyor oluşu ile bir araya toplandı.

    eğer o para boğazınızdan hiç içiniz sızlamadan geçiyorsa sizde ciddi sorun var demektir.

    bu ülkede memurun, işçinin, çiftçinin hakkı ödenmiyor.

    çok çalışkan olmak para etmiyor.

    sizi uyandırmak için bir örnek yetecektir:

    bir işçinin 192 yılda çalışıp kazanacağı para bir kişinin 45 saniyede kazandığı paraya eşit.

    192 yıl = 6.054.912.000 saniye

    45 saniye ile 6.054.912.000 saniye nin oranı gelir adaletsizliğimizin oranıdır, görebilene.

    kapı kolu ile enflasyon hesaplayanlar.

    gelsin ergen esprileri.

    özet: ramazan programı için 1 ayda 600.000 tl alan saygıdeğer hocalarımızın hakkı yenmektedir.

    edit: şimdi adamın biri gelmiş "hoşnut değilsen o oyuncuyu izlemezsin" demiş. benim derdim oyuncuyla değil ki, az çalıştır! eğer emek harcayanların hakkı gerçekten sizin deyiminizle "hakkaniyet" ile dağıtılmış olsaydı fabrika sahibinin oyuncuya o kadar saçacak parası olmazdı. bir de eklemiş "adalet eşitlik demek değildir" diye, şimdi adalet mi oluyor bu? o para işçilerin dişinden artırılmıştır. ne için? bir kişi lüks arabalara binsin ve otobüste gördüğü fakirlere ağlasın diye. eğer işçi hakkıyla parasını alsaydı sanatçı daha makul bir ücret alır yine oynardı ya da beğenmiyorsa bilmem nereye kadar yolu var. komünizm saçmalığına asla inanmıyorum matematikte resmi sınavlarda tükriye'de milyonda bire girecek derecede sağlamım, hesabımda hata yok. fabrikaların büyük teknolojiler getirip gelişmesi için sermaye şart tabiki ama bunu yaparken adaletli dağıtım yapılması gerektiğini dile getirdim. az kafa çalıştırın çözersinz demek istediğmi.

    edit 2: gerçekten yazılanları okudukça daha beterini yapma isteği oluşuyor insanın içinde. sanki fabrika peroneli + reklam oyuncusu falan derken kafa sayılarını toplayıp toplam sermayeyi bu kafa sayısına bölelim demişim gibi ya herro ya merro şeklinde gelen tipler var. buradaki mesajım: emeği geçenin hakkını adam gibi verin. sizden milyon vermenizi bekleyen yok. sadece insana yakışır şekilde emeğinin karşılığını verin. nato kafa nato mermer vur kafasına al ekmeğini cidden bak bazı devlet büyüklerine sempatim arttı sanki.

    edit 3: bazıları 45 saniyede çekilmediğini belirtmiş. 1 gün olsa ne farkeder biliyorum neyin ne olduğunu, bu kadar küçük hesaplar peşinde koşarken büyük resmi göremiyorsunuz. ayrıca yine tekrarlıyorum rolü oynayan ile ilgili değildir başlık, sosyolojik ve bilimseldir. hala x kişisinin parayı hak edip etmemesini karaktere bağlayıp başlığın amacının dışına çıkmayın. aynı olayın çok daha sert versiyonları amerika'da yaşanıyor halihazırda. başlığa birşeyler ekleyecekseniz iktisadi ve sosyolojik olmasına özen gösterin, sizin fikirlerinizin bir önemi yok, somut bilimde bilginiz fikirlerinizden daha değerlidir. eleştireceğim derken daha çok reklama hizmet ediyorsunuz. (bkz: akıllı düşman, akılsız dosttan iyidir)

  • hindistan'da tuvalet olarak kullanılan plaj

    açılmaması gereken video, bok kokusu eve kadar geliyor emin olun.

    edit: birileri boklu, tecavüzlü başlıklar açarak halimize şükretmemizi bekliyor. oradan hemen lüksemburg'da öğretmenlerin yılda nasıl 300.000tl kazandığını içeren bir karşı başlık açan olsa iyi olacak.

  • öğretmen atanmadan önce psikiyatrik testten geçsin

    öğretmenlerin bozulan imajlarını düzeltmeleri için getirilmiş öneri.

    not: klasik öğretmen başlığı değildir, eleştiri içerir dikkatle okuyunuz.

    öğretmenlere olan sevgimi bilmeyenler profilimdeki entrylerime girip bakabilir. fakat öğretmen milleti kendisine sormuyor. "bunlar neden benden nefret ediyor" diye.

    bazı deli diyebileceğimiz (gerçekten deli) öğretmenler mutlaka bizim jenerasyonun karşısına çıkmıştır. herkesin garip bir öğretmenle anısı vardır fakat biz insanoğlu iyi olan davranışları unutup kötü davranışları asla hafızamızdan silmeyiz. bu nedenle özellikle öğretmenlerin gariplikte sınır tanımayan kötü davranışlarını durdurması gerekir.

    neler var bu listede?

    asla haklı olamayacaklar listesi:
    - ceza vereceğim diye vücutta kalıcı iz bırakan öğretmen.
    - anne babanın mesleğini soran öğretmen
    - çocuğa karşı cinsel davranışta bulunan öğretmen
    - öğrencisine hakettiği notu vermeyen, notu düşüren öğretmen
    - bütün sınıfın karşısında öğrencileri yüzü kızaracak şekilde cezalandıran öğretmen
    - çocuklara küfür eden, çocukların yanında onlara olmasa bile onlar duyacak şekilde küfür kullanan öğretmen.

    belki dahası vardır ama bunlar en ciddi olanları. bir öğretmen bunları yapmamalı. bunları yapan öğretmenler ise size açık söylüyorum öğretmen falan değildir. derhal öğretmenlikten alınmalı. düşünsenizde şu yukarıdaki saydığım listedeki öğretmenlerden herhangi birisi ile çocuğunuzun muhatap olmasını isteer misiniz? ama malesef tek tük de olsa okullarda dolaşıyor.

    işte bu öğretmenler yüzünden bütün öğretmenlerden nefret ediliyor. çünkü insan beyni bireysellikte iyiliği unutup kötülüğü unutmayacak şekilde evrimleşmiştir. kendini koruma adına. toplumsal olarak ise durum tam tersidir o sosyologların işi.

    --------

    bunu ayırt edebilirsek bu sefer temel noktalarına inmek gerekir. "neden öğretmenler deliriyor?" gerçekten en çok öğretmenlik mesleğinde vardır bu "deli" olayı. en önemli nedenlerinden birisi iş ortamının çok yoğun stres içeriyor olması.

    kendi annem öğretmen (matematik) olduğu için biliyorum. çok fazla çalışıyorlar. özellikle ciddi branşlar ile teknik branşlar arasında uçurum gibi çalışma var. mesela: matematik, fen, türkçe, ingilizce gibi çok önemli branşlarda çalışan öğretmenler ile beden, resim, müzik gibi öğretmenler arasında çalışma açısından dağlar kadar fark vardır. bu branşlarda sezon başına 3 er sınav yapılır her sınav her sınıfa ayrı ayrı yapılır ve e-okul'a girilir. bizzat girerdim ben annem için çünkü aşırı yoğun bir iş yardım ederdim.

    bakın sizin için iş yükünü gösterebilirim: 400 küsür öğrenci için: dönem başına: 400 x 3 = 1200 kağıt okuma + e-okula giriş. öğrenciden gelen istekle ortalama 600 kağıt yeniden okunur sadece 0-1-2 tanesinde değişiklik yapılır. bunların yanında şimdi kalktı sanırım "performans" notu 800 adet girilir. proje notu 250-300 civarında girilir. ders içi etkin katılım her öğrenci için bir puantaj hazırlanır 2-3-4 ler toplanır 100 e tamamlanır artık kaç aldıysa sallıyorum 78 400 x 3 = 1200 tane bu not girilir. tabi hatırlatıyım bunlar dönem başına. kendi sınıfı için 200 civarında kitap ismi, yazarı, kitap türü girilir. sınıfın öğrencilerinden okuduğu kitap listesi alınır bunlar işaretlenir. birmedi: öğrencilerin zeka ölçüm tutanakları çözdürülür ve bunlar öğrencinin yatkın zekası doğrultusunda e-okul ekrarnına işlenir. artı öğrencinin karakteri tek tek değerlendirilir, temizliği, dürüstlüğü vs.vs..

    bitmedi: velilerin bir kısmı çıkıp gelir, çocuğu düşük not alan bir veli annemi tehtit eder not yükseltmesini ister. annem kağıdı incelemesi için veliye verir ve veli kağıdı parçalar. tabi bu sadece biri. annem anlattığına göre bu tür konularda en çok doktorlardan çekiyormuş. genel tema : "seni bu okuldan attıracağım" bunun verdiği iç sıkıntısıyla eve dönmek.

    bitmedi: nöbet tutulur. bir öğrenci şakalaşma diye başka bir öğrenciyi sınıf penceresinden atar. öğrencinin kafatası çatlar, beyin tramvası geçirir (şu anda çocuk yaşıyor). annem o gün kat nöbetçisidir ve "şüpheli" sıfatı ile 28 saat boyunca karakolda tutulur sorguya çekilir, müdürün kat tuvaletlerini kontrol etmesi için gönderdiği sırada olay cereyan olur. karakolda yanına gitmek istediğimi söylediğimde "onu göremezsiniz sorguda" karşılığını alırım o gün karakolun içindeki oturaklarda geçer günüm. geldiğinde annem perişan haldedir. ertesi gün okula devam eder ama görev kutsaldır ya hani. doktor öğretmene rapor da vermez, çünkü ona soruyorlarmış...

    bitmedi: öğrenciler istiklal marşı için sıraya girdiğinde annemin sınıfıdanan marş başlamadan önce iki çocuk birbirine girer. bütün okulun önünde elinde mikrofonla müdür olacak orospu çocuğu annemi mikrofondan ismi ile çağırır. yanında annem elindeki mikrofona "x hocam sınıfına sahip çık" der. ben bunu duyunca müdürün yeni arabasına selam verdim söyleyim.

    bitmedi: annem tübitak ödüllüdür. dershanler faalken çok fazla davet almıştır. adam gibi hocadır. eski öğrencileri halen sorar kendisini. gülmeyi hiç bırakmamıştır. işte aranızdaki bazı şerefsizler genelleme içeren "öğretmenler böyledir" diye başlık açıyor ya trolling olduğunu bilsem de sinir oluyorum. çünkü bizim millet bunlara inanıyor ve öğretmenin toplumdaki değeri düşüyor. sonuç olarak veliden dayak yemeler, öğrenciden küfür duymalar, tehtitler...

    zaten bu ülkede (türkiye'de) öğretmenlerin neden aşağılandığını düşündüğünüzde bulabilirsiniz.

    benim en çok üzüldüğüm nokta haftanın 3 günü işe giden 4 günü yatan beden eğitimi, resim, müzik gibi iş yükü de çok az olan branşların hocaları ile aynı ücreti alması. temel derslerin hocalarının tümü böyle: özellikle matematik, fen, türkçe ve ingilizce branşları korkunç bir yükün altında. bu derslerin hocalarına bir güzellik yapılmalı. en azından itibarları iade edilmeli.

    dinci-yobaz trollerden de bir ricam var. biliyorum ki bu öğretmen karşıtı başlıkların tümü istisnasız sizin eseriniz. mümkünse genelleme yapmayın.

    peşin edit: öğretmen değilim, biyologum (moleküler biyoloji ve genetik).

    edit 1: genel olarak söylenen "isveç eğitimi" fakat bunu açmak gerekir.

    isveçteki öğretmenlerin aldığı ücret ülkemizdeki öğretmenlerin 8 katı kadarken troller çok üzülecek: çalışma saati ülkemizdekilerin yarısı kadardır. buna rağmen evrensel testlerde isveç ilk 3 e girer.

    bizdeki çok çalıştırılıp hakkı verilmeyen yani sömürülen öğretmenleri isveçte bulamazsınız. psikolojik sorunların kaynaklanma noktası belki de bunlar olabilir.

  • yerli elektrikli otomobil atakar

    iyi bir otmobil beklerken görünce yüzümdeki bütün organları 3 cm aşağı düşüren arabadır.

    her şekilde iddiaya girebilirim, en ağır yapısı olan demir iskeleti dahil olmak üzere evimde gerçek bir araba üretebilirim. fakat bir üniversitenin yediği halta bakar mısınız? insan utanmaz mı bunları görücüye çıkarırken?

    kapı sesi için tıklayınız

    edit: imla

  • yunanistan'ın 20 adet f-16'sını satışa çıkarması

    savaş pilotundan temiz f-16 c blok 30 - elegance

    bir türk ile girdiğim it dalaşında kuyruk kanadında sürtme var, değişmeden lokal boya ile kapatıldı onun dışında hiçbir şey yok muayyer.

    istediğiniz ustaya gösterebilirsiniz, kilometresi orijinal. söylediğimden fazlası çıkarsa ekspertiz raporunu ben karşılıyorum almazsanız almayın.

    uçanında hiç sorun yok jet motoru %90 da.

    açılır tavan, klima mevcut.

    şanzımanı otomatik pilot. ils, hdg, alt, spd, vr, flp, brk full kontrol.

    lastikleri michelin yeni aldım, kış lastiklerini de veriyorum 1 sezon kullandım. vizesine 1 yıl kaldı.

    alıcısına şimdiden hayırlı olsun.

  • öğretmenlerin deniz kenarlarında sürtüyor olması

    benim hassas konum öğretmenler için naif anarsist tarafından açılmış başka bir başlık. sülalemde onlarca öğretmen olduğu için öğretmenleri çok iyi tanırım ve bu tür cahillerin eğitimcilere olan düşmanlığının gerçek yüzünü bilirim. ya atatürk düşmanıdırlar ya da okul hayatı 0 larla doludur. neden atatürk düşmanı? çünkü atatürk öğretmenleri çok övmüş en çok maaşı vermek için hareket etmiştir. illa terslik yapacaklar ya.

    öğretmenler diğer memurlardan sadece 19 gün fazla tatil yapar ama matematikten 0 aldığı için bunu hesaplayamaz.

    öğretmenin eğtim-öğretim döneminde yıllık izin almasının yasak olduğunu ve bu iznin yazın verildiğini bilmez. 1 aylık semineri çıkartıp görevlendirmeleri de eklendiği zaman sadece 19 gün fazladan tatil kalır ve bu tümü için. daha fazla çalışan öğretmen de var, yaz sınavları için gidiyorlar.

    muhtemelen başlığı açıp kaçacağı için nickinin altına bu güzel eserini işleyeceğim birazdan.

    ayrıca zaten öğretmenler lisans mezunu memurlar içindeki en düşük maaşı almaktadır. orta dereceli bi öğretmen net 2400 civarı alırken imam 2900 alır, polis 3150 alır ama görmez bunları. kafasına daha fazla polis copu ya da imam takunyası yemesi gerekir.

    (bkz: dersine çalışıp öğretmen olsaydın)

    edit (kaynak isteyenler için) :

    imam maaşı (vaiz) : http://www.isbilgisi.com/…-maaslari-2015-h9281.html

    kademe kademe öğretmen maaşı: http://3n1k.com/…ogretmen-maasi-zamlari-ocak-maasi/

    polis: http://3n1k.com/polis-maaslari-ne-kadar-2014/

    mesleğimin öğretmen olduğunu zannederek "siz öğretmenleeeerrrrrrrr" şeklinde uluyanlar için. hastanede laborant olarak çalışıyorum siz bayramda sürterken ben hastane köşesinde kan tahlillerinizi yaptım ve halen öğretmenler kadar çalıştığımı düşünmüyorum. annem öğretmendir ne kadar çalıştığını gözümle gördüm tutturmama rağmen öğretmenlik yazmadım çünkü bu kadar zor görevin altına giremem.

    o başlığı açarken kullandığın kelimeleri, harfleri öğreten öğretmenin hakkı umuyorum yanına kalmaz.

    öğretmen olsam şu ortadoğu çığırtkanı cahil grubu gördükten sonra ciddi anlamda yatar çalışmazdım, iyi ki öğretmen değilim. bu şekilde düşünen insanların çocuklarını eğitmek eziyet olurdu, zira öğrenebilme yeteneği ve zeka genetik.