greenwolf11
profili

  • türkiye'nin göç yoluyla imha edilmesi

    birleşik devletler "naval postgraduate scholl", yani deniz kuvvetleri için yüksek lisans eğitimi veren "deniz harp enstitüsü" denkliğinde, okulunda yapılan bir yüksek lisans tezinin türkiye'ye uyarlanmış hali. kaynak emekli tümamiral cihat yaycı, fatih altaylı programı (seyretmenin millet menfaatine uygun olduğunu düşündüğüm için tam halini koydum.)

    göç akınlarının politik bir silah olarak hedef devlet ya da topluma karşı nasıl kullanılabileceği konusunda bir yüksek lisans tezi yapılmış. yapılan çalışmada ana hatlarıyla hedef ülkenin;

    1-) ekonomisini çökertmek
    2-) göçün topraklara yayılarak uzun vadede toprak elde etmek amacıyla kullanılması
    3-) tecrübeli teröristlerin göç yoluyla ülkeye sokularak ülkede istenildiği zamanda iç karışıklık çıkarabilecek altyapıyı hazırlamak
    4-) göçmenlik yoluyla kolay casusluk faaliyetleri sağlayabilmek
    5-) göçmenleri kullanarak ülkenin politikasına yön vermek, istenilen politikanın uygulanmasını zorlayabilmek

    vb. gibi uygulamalarla kendisini veya toplumunu çökertmenin amaçlanması tasarlanmış. türkiye açısından incelediğimizde hemen hemen her aşama geri döndürülemez şekilde başarıya ulaşmış gözüküyor. türkiye'de kayıtlı sığınmacı sayısı 4 milyon, iddia edilen rakam 10 milyonun üzerinde. geçen her yirmi yıllık süreçte türk toplumuna kıyasla 5 katı doğum oranları mevcut ve hızla çoğalıyorlar. iyimser tahminlerle 2050 yılında sığınmacı sayısıyla türk nüfusu sayısının eşitleneceği öngörülüyor.

    bu kadar önemli bir meseleye, hem iktidar ve ortaklarının hem de muhalefet partilerinin görmedim duymadım bilmiyorum yaklaşımını kabul edilemez buluyorum. bir memeleket için 20 yıl gibi küçük bir dönemde hayat memat, var oluş meselesi olacak yanlış bir politika nasıl ülkenin %95 oyunu alan partilerin hiçbiri tarafından dillendirilmez, halk bu konuda bilinçlendirilmez! bir ülkenin ve toplumun kendi hakimiyet alanını, sınırlarını, kültürünü müdafaa etmesi ne zamandan beridir ırkçılık oldu? gerçekten bu iş ümit özdağ ve bir grup genç çocuğa mı kalmalıydı? devletin en iyi kadrolarında, üniversitelerinde konumlanmış, yıllarca milletin vergileriyle müreffeh yaşayan akademisyenler, bürokratlar, milletvekilleri neden tek bir kelime etmiyor? ülkeyi yıkıma götüren bu süreçte herkesin sus pus olmasını tesadüf olarak mı görüyorsunuz?

    biz halk olarak ne zaman bilinçleneceğiz? gözümüzün önünde bir vatan giderken ne zaman harekete geçeceğiz? hakkımızı hatta sınırlarımızı bile savunmaya hiç niyeti olmayan iktidar ve muhalefet partilerinin kendilerinden emin bu küstah ihanetine ne zaman tepki göstereceğiz? ana muhalefet genel başkanı dahil ülkede makama gelenin sihirli değnek değmiş gibi anında kimyası değişiyor. daima, sadece hainler ve casuslar mı politik bir mevkii kazanabiliyor ülkede?

    bu iş 20 yıl içinde türkiye'yi yok oluşa götürüyor, tüm veriler bunu gösteriyor. 20 yıl sonra anadolu'dan türk vatanı olarak bahsetmenin mümkün olmayacağı bir demografik yapı ortaya çıkacak. böyle bir felakete nasıl hep birlikte sabredebiliyorsunuz? nasıl sessiz kalabiliyorsunuz? nasıl içiniz içinizi yemiyor gerçekten anlayabilmiş değilim.

  • sosyalizm ütopyadır uygulanamaz

    müritleri tarafından pohpohlanmak ve üst mertebede konumlandırmak için uydurulmuş slogan. ben bunu şeye benzetiyorum, "abi gerçek islam aslında mükemmel ama işte insan faktörü, uygulanmıyor abi uygulanmıyor."

    müridi olan fikirlerden bir bok olmaz. çünkü iyi fikirler müride ihtiyaç duymaz. siz hiç genel görelilik müridi diye bir şey duydunuz mu? duyamazsınız çünkü gerçekten iyi olan fikirler ortaya atılır, denenir, test edilir ve çalışıyordur. sosyalizmse düşünüldü, ortaya atıldı, denendi ve çalışmadı, tıpkı dinler gibi...

  • evlenmeden birlikte yaşamak

    erkeklere bir ilişkide gelinecek son nokta olarak önerimdir. çok seviyorsan, al evini, arabanı (yine sen al sorun değil) ve birlikte yaşa. hatta sevdiğin kadının masraflarını da üstlen ama birlikte yaşa işte, evlenme. çünkü bu eşikten sonrası sadece size girer. bir kere evlendin mi hayatının yarısını o masada bırakmadan boşanmaya bile boşanamazsın. kanunlar, yargıçlar, avukatlar, feministler, varsa çoluk çocuk hepsi ümüğünü sıkmak için tepene biner.

    senin kadar zor işlerde çalışmamış elin kızı bir kadın servetinin yarısına otomatik olarak konar, üzerine kendi için ayrı nafaka çocuk için ayrı nafaka alır. buraya kadar sözüm ona eşitsindir... heyhat velayeti paylaşmaya gelince eşitlik bozulur. çocuğu istiyorsa kendine alır, orada eşit sayılmazsın. ancak çocuğun tüm masraflarını öderken yine eşit olduğunuz hatırlatılır. sonra o çocuğu senin paranla sana karşı doldurur, düşman eder. tabii çocuğu görmeye gelince yine eşit değilsindir, haftada 1 gün, 15 günde 2 gün falan görebilirsin. saçma sapan kanunlar sana işlerine gelen nüanslarda eşitliği sürekli hatırlatır durur. gelmeyenlerde oralı olmaz.

    evlenmeyin oğlum, devir aklıselim bir erkeğin evlenebileceği devir değil. sonra hayat boyu eşek gibi çalışırsınız kim olduğunu, gerçek karakterini çok çok sonra anladığınız yabancı bir kadın rahat etsin diye...

    yeni kuralları kim yazdıysa olmamış bunlar. kölelik düzeni gibi bir şeyi eşitlik olarak satıyorlar. çalışıyorsun, sorumlulukların çok yüksek ama söz hakkın yok. zor işler yapmayan, az sorumluluk alan, rahat yaşayan biri nasıl eşit söz hakkına sahip olabiliyor, nasıl her şeye eşit çökebiliyor bunu ticaret hukukuyla izah etmek mümkün değil. binaenaleyh adına "medeni" dedikleri yeni bir hukuk icat etmek iktiza etti.

  • türkiye'nin kurtuluşu euro'ya geçmektedir

    euro'ya almazlar seni de alsalar bile iflas edersin. türkiye gibi ülkeler yıllar boyunca verdiği cari açıkları iki şekilde finanse eder.

    1-) borçlanarak
    2-) devalüasyon yaratarak

    borçlanmanın belli bir limiti vardır, faiz bedeli olur, risk primi olur. olur da olur... ama ikinci seçenek öyle mi? basarsın parayı, yaratırsın enflasyonu, kendi halkını fakirleştirir yani dolaylı olarak halkından alıp hazineyi finanse edersin. heyhat! euro'ya geçince kimse sana böyle bir şey yaptırmaz dostum. almanya'nın, hollanda'nın, fransa'nın başka derdi yoktu da bizi dert edinecekler.

    türkiye'nin euro'ya geçmesi demek ekonomiyi, hukuku, akla gelebilecek her şeyi şeffaf yönetmesini gerektirir ki, bırakın yolsuz, uğursuz, yozlaşmış, doymak bilmez siyasileri bizim apartmanın kapıcısı bile bu şeffaflığa kazan kaldırır. ahlaksız bir toplumuz la biz. kabullenin artık!

  • iyi bir erkek olmanın hiçbir işe yaramaması

    kadınların 30 yaşından sonra hollywood yıldızı olamayacaklarının farkına varmalarıyla tercihlerini iyi erkeklere yamanmaktan yana kullandıklarını hesaba kattığımızda yanlış önermedir. iyi bir erkek olmak, gurursuz ve sağlayıcı moron olduğunuzu kabul edecekseniz size mutlu bir izdivaç sağlayabilir.

  • barış atay'ın açık mikrofon'daki ağlatan konuşması

    barış atay'dan bağımsız olarak haklı konuşmadır. idareciler, merkezi otorite, devlet artık adını ne koyarsanız koyun istediği zaman vatandaşın tüm hukuki haklarını o anlık yok sayabiliyor. bizim tüm mücadelemiz, haykırışımız zaten bunadır! şu an ülkede kimse cumhurbaşkanına "ulan pezevenk sen cumhurbaşkanıysan ben de vatandaşım, benim haklarım var ayağını denk al" diyemiyor. çünkü 70 tane koruması seni eşek sudan gelene kadar dövebilir ve o an vatandaş olarak hiçbir hakkın yok!

    bu kadar abartılı örneğe gerek yok. korumalara trafiği niye tıkıyorsunuz diyen avukat sertuğ sürenoğlu'nun ahvali ortada. görsel dayak atanlar için soruşturma izni bile vermediler. devlet görevlisiydiler ve dövmeye hakları vardı çünkü...

    cumhurbaşkanını bir kenara bırakın, kıçı kırık komiserler devleti zimmetine geçirmiş gibi gerine gerine uyanıyor her sabaha. hepimizi dövmeye hakları var, hepimizi zindana atmaya hakları var. lüzumu halinde katilimiz bulunmayacak şekilde öldürmeye hakları var! işte medarı iftihar isyanımız budur!

    sağcıymış, solcuymuş hiç umurumda değil. vatandaş olmanın, hukukla korunmanın bilincinde değilseniz 21. asır için bence insan sıfatı taşımaya layık da değilsiniz.

  • 8 aralık 2022 erkek kuaför yeni fiyat tarifesi

    türkçesi kıt vatandaşları derinden etkileyen tarifedir. alt kısmı okursanız azami fiyat tarifesi olduğundan bahsetmiş yani olabilecek en yüksek. benim eğitilememiş zavallı halkım sizi tüm cehaletinize rağmen seviyorum lan.

    asgarinin tersi diyeceğim de ona da askeri ücret diyorsunuz hıyartolar.

  • 17 ağustos depreminde ecevit'in yaptığı açıklama

    bazı acılarımızı suistimal etmeyin bari! millete doğruları söyleyen bir açıklamadır.

    arkadaşlar ben 17 ağustos 1999 yılında yalova'da yıkılmak üzere olan bir binadan şans eseri canlı çıktım. 8 yaşındaydım ve iyi hatırlıyorum. bitmek bilmeyen bir geceydi fakat biz asıl felaketi güneş doğunca fark ettik. çok acı bir tabloydu ve anlatsam gözlerim dolar...

    devlet o zaman da acizdi hala aciz fakat o devirde siyasilerde az da olsa utanma vardı! o depremi bugün yaşasak bence değişen tek şey bir takım soytarıların ayağına sarı çizme giyip aynı sinema oyuncusunu 4 farklı binanın göçüğünden kurtarması olur, yandaş kanallarsa bunu büyük bir kahramanlık hikayesi gibi sunardı.

    hiçbir şeyden utanmayanların gençlere sürekli ders vermeye çalışmasından ve kirli propagandasından çok bunaldık. bence rahmetli ecevit ar sahibi bir adamdı. başarısız dahi olsa ahlaklıydı. bu da bir şeydir ve artık siyasette çok nadir bulunan bir şey...

  • nasa'da 20 bin diyanet'te 125 bin personel olması

    aldatmak, gerçekleri söylemekten daha fazla emek ister.

  • ayda 5 bin tl istanbul vs ayda 5 bin euro berlin

    5000 euro berlin. yılda biriktirdiğim 2-3 bin euroya yazlık kiralayıp oyumu da reis'e veririm. türkiye çok gelişti hep reisimiz sayesinde.

  • a.k.p.'nin istanbul'da seçimi yenileme kararı

    ben seçimi yenileyebileceklerine kani değilim açıkçası. tekrar kaybederlerse bunun bedeli ağır olur. ya belge melge yok ediyorlar ya da direkt binali'ye verecekler.

    düşünsenize bütün türkiyenin, dünyanın gözü bu kez sadece istanbul'da olacak. o ahvalde bir oy dahi çalamayacaklar ve daha ezici bir fark gelebilir. bu hezimeti yaşayacak kadar saf olduklarını düşünmüyorum.