sadece futbol anlatacağım. son 5 maçlarını hızlı hızlı da olsa izledim. açılın yorum yapıyorum:
- liverpool'u yendikleri maçı kaale almayın liverpool yedek kadrosu ile değil yedeğin yedeği kadrosu ile çıkmış. kalede kelleher filan oynamış. liverpool bu kadroyla fb ya da gs'nin karşışına çıksa daha fena yenilirdi. bunu geç. frankfurt maçını izledim. hakikaten olmazlar olmuş onu da geç.
şimdi karşı tarafa bakalım...
- içeride dışarıda kimle oynarlarsa oynasınlar 3-4-1-2 oynuyorlar.
- kanat bekleri çok kötü. sol bekleri lapoussin bizim ortalama bir super lig takımı yabancısından daha iyi değil. hızlı, fuleli, topla iyi gidiyor ama 2 metre yanına pas veremiyor. sağ bekte değişmeli olarak terho ve montes oynuyor. montes daha teknik aynı zamanda ortadan dikine gidebiliyor, daha emre mor gibi. defansif oynayacakları zaman terho'yu oynatıyor. hava toplarına hakim ama çok yavaş. daha çok 5li ye döndükleri zaman oldukça aktif oluyor onun dışında çok da aman aman bir durumu yok.
- iki orta sahaları; 6 numara rasmussen ve vanhoutte değişmeli oynuyor. atak oynayacakları maçta rasmussen'i tercih ediyor çünkü adam hem fuleli hem de derin paslar atabilme özelliğine sahip, defansif oynayacakları maçta vanhoute'yi tercih ediyor. yalnız vanhoutte en basit tabiriyle kasap. çok rahat sarı görüyor. umarım oynar. 8 numaraları amani, bizim ligde belki oynar belki oynayamaz. hatta şöyle söyleyim bence kendisi yanlış sporda. iyi bir maratoncu ya da 400 metreci olabilir. enerjisi bitmiyor ama yetenek sınırlı. klasik bir super lig alt sıra topçusu işte.
- forvetler. işte en tehlikeli yer. 3 forvetleri var. elbette en tehlkielisi amoura. sol kanat, sol forvet, ceza sahası dışında dolaşıp beklenmedik vuruşlar yapabiliyor ya da ceza sahasına girip içeriyi karıştırabiliyor. alman forvet ayensa ise yavaş defanslara karşı oynuyor. arkaya atılan toplarda aniden hareketleniyor ve tank gibi olduğu için durdurulamıyor, eskiler bilir ailton'da böyleydi. aynı zamanda tek dokunuşta gayet iyi. samatta'nın akıllı versiyonu diyebiliriz. uyursan cezalandırır. eğer defans kısaysa ayensa yerine nilsson oynuyor. hava toplarında oldukça etkili, buna karşı ayakları pek de iyi değil.
- şimdi bize karşı çıkacakları 11'e bakalım.
moris
burgess-machida-sykes(mac allister)
terho-vanhoutte-amani-montes
amoura-ayes
şimdi bize bakalım. becao'nun dönmediğini varsayıyorum.
- bir kere djiku - çağlar ikisinde djiku, amoura'ya yapışacak, geri kalanı da çağlar tecrübesi ile halledecek.ferdi ve osayi(mert) sürekli içeri kendi defanslarına yardıma gelerek ataklarında ceza sahasın 5'liye çevirecekler. nilsson'un oyuna girdiği an hacı ismail anında oyuna bonucci'yi atmalı, çünkü hem hava toplarına hakimiyeti hem de göğüs göğüse çarpışması karşı forvetleri oldukça devre dışı bırakır.
- ayrıca ismail ve fred ataklarında biri ceza sahası içi, diğeri dışında olmak üzere nöbet bekleyecekler.
- karşı bekler oldukça tırt olduğu için ferdi oldukça rahat bir oyun oynayacaktır. hatta vanhoutte, ferdi'nin ceza sahası çaprazında yaptığı ataklarda geç müdahale ile erken sarı görebilir. eğer osayi oynarsa kendi tarafını otoban yapar. mert oynarsa daha temiknli olur. bu da amoura'nın kanat değiştirmesine sebep olabilir. ne olursa olsun maça osayi ile başlanmalı.
- tadic ve cengiz (özellikle cengiz) oldukça rahat bir oyun ortaya koyacaktır. bunların tam panzehiri cengiz. hem ne yapacağı kestirilemez hem de ilk dokunuşları iyi. 74 cengiz geri kalan dakikalarda irfan ile oldukça rahat edersin o tarafta. öte yandan tadic bu performans ile bence sönük kalacak. zira takımın olayı zaten karşı kanadı bir yere kıstırıp topu geri kazanmak üzerine kurulu. tadic'in korner direği veya taç çizgisi yanında oldukça sıkıştığını görebiliriz. king'in de burada çok faydalı olacağını sanmıyorum. o yüzden oyun tadic tarafından pek oynanmayacaktır.
- şimanski ilk şimanski olsa içim rahat ederdi. ama değil. zaten 3'lü defansa karşı şimanski fazla kitlenecektir. muhtemel 6 numaralarını şimanski'ye kitleyecekler, bizim gariban da "hayvan gibi şaapıyonuz yaa" diye gezecek. yani 10 numaradan umudunuz fazla olmasın.
- gelelim forvete. dzeko bu maçların birinde net gol atacak. zira machida çok beğensem de inanılmaz sakar. diğer iki stoper burgess ve mac allister oldukça fazla açılıyorlar. dzeko'yu ileride machida tutacak ama illa ki bir sakarlık görebiliriz kendisinden.
peki neler yapmalıyız.
defansları hakikaten elek. bu sene oynadıkları 34 maçın sadece 11'inde gol yememişler. 34 maçta 28 gol yemek demek senin defansının allah belasını vermiş demek. oynadıkları futbola bakınca da zaten anlıyorsun, mentaliteleri 3 yersek 4 atalım, 4 yersek 5 atalım üzerine kurulu.
- bence denenmesi gereken şey çift forvet. burgess-machida-mac allister üçlüsü hem bats hem dzeko ile ugraşacak kadar yetenekli ve mücadeleci değil. kaldı ki bu ikiliden ziyade fb bir çok ayaktan gol bulabiliyor. bu yüzden maça çift forvet başlanmasa bile bir noktadan sonra çift forvete geçilmesi maçı kopartan hamle olabilir.
- orta saha mücadelesini kanatlara taşımak çok mantıklı olabilir. iki ortasaha oyuncusu da defansif özellikli ve duvar gibi. buna karşın kanatları oldukça yumuşak ve geçirgen. kaleden kısa pas yerine liva->ismail(fred)->fred(ismail)->şimanski klasik atağı yerine, liva->fred->(öne gelen) şimanski->tadic ya da cengiz atakları daha mantıklı olabilir. elbette şimanski 8 oynamayacak ama öne gelip top dağıtması ile hem pas opsiyonu çoğalacak hem de arkadan çıkan beklere boş alan yaratacak.
- temassız oynamak ve alan savunması yapmak ise en akıllıca hamle olur. birebir de ne kadar etkililerse alan savunmasına atak yapmaları o kadar zorlaşıyor. zaten attıkları gol sayısının giderek düşmesinin sebebi de bu. brugge ile başlayan; brugge, truiden, anderlecht, molenbeek, genk, westerlo, kortjik maçlarının hepsine baktım. hepsinde alan savunmasına hücum ettiler ve attıkları gollerin hepsi de bireysel yetenek ile oldu. organize atak geliştirmekte oldukça zorlanıyorlar. ozellikle molenbeek oldukça rezaet bir takım ve bizim 1.lig seviyesinde olmasına rağmen alan savunması sayesinde 2 gol bulabildi. zaten union'un attığı iki gol de penaltıdandı.
neler yapmamalıyız
- biz bunlar zaten yeneriz kafasına girmemeli fenerbahçe. bu maçın zorluğunu trabzonspor - fenerbahçe zorluğu ayarında görüyorum.
- amoura'ya alan bırakmak ve birebir savunmak başımıza oldukça iş açabilir. hızlı değil ama teknik. rahat penaltı alabiliyor ve çalımcı. o yüzden asla boş bırakılmamalıu ve hatta sürekli 2 kişiyle baskı yapılmalı.
- faul ve temaslı oynamak bize gol yedirir. takımda 3-4 kişinin boyu oldukça uzun ve kafa golü atabiliyorlar. fenerbahçe'de duran toplarda fecaat. duran toplar fener'in başına net iş açar. özellikle nilsson asla affetmiyor. union fb'ye göre kafa toplarına daha hakim.
- oyunu havadan oynamak işe yaramaz. teknik olarak oldukça zaafları olan bir takım. tadic'i, cengiz'i birebir savunmaya çalışacaklar. ayrıca dzeko'ya boş alan bırakmayacaklar derken geriye hala şimanski, ferdi, osayi gibi gol atabilecek oyuncular kalıyor. lakin oyunu havadan oynarsan bunların hepsi ekarte olur. oyunu sakin ve yerden oynamak lazım.
- hızlı hücuma kalkmak en büyük sıkıntı. frankfurt dün bunu denedi. dediğim gibi union iyi bir antreman ile belçika adına 4x100 bayrak yarışına katılabilir olimpiyatlarda. hızlı çıkarsan hızlı kaybedersin. oysa ki defansın sana gelmesini bekleyip (ki geliyorlar, oyun anlayışlarında 2 stoperin atağa katılması ver çünkü 8 ve 6 numaraları ataklarda 10 numara pozisyonuna geliyorlar) atağa kalkarsan araya attığın toplarla net gol bulursun.
tahminler peki?
- fenerbahçe'nin gol yiyeceğini düşünüyorum. stoperlerimize arıza çıkartacak forvetleri var.
- fakat yediğinden çok atacağını da düşünüyorum zira yetenek havuzu gerçekten 3-4 kişiyle sınırlı. onlar da şapkadan tavşan çıkartamazlarsa oyun kitleniyor.
- aslında maç oldukça twente maçına benzeyecek gibi zira twente'de aynı oyunu oynuyordu. bunlar twente'nin 2 tık daha iyi hali gibi.
- ilk maç gollü beraberlik gayet iyi sonuç olur. fb evinde acımaz bu arkadaşlara.
biterken...
belçika ligi cidden kalitesiz bu arada. brugge filan baya kötüleşmiş. bunların olayı biraz abdurrahman çelebi hikayesi. sezon başı ads, son 3 haftalk antalyai trabzon filan cidden başa oynar ligde. kim size belçika ligi çok kaliteli filan diyorsa inanmayın. 3-4 takım haricinde 1.lig topu oynanıyor. doldur boşalt dışında pek bi numaraları yok.
beniucurdular7 profili
-
union saint-gilloise
-
ankara'da köpeklerin toplanmaya başlanması
2018 yılında ankara batıkent çakırlar'da bir sitede oturuyordum. en yakın arkadaşım ve eşi ile komşuyduk ve hep beraber çevrede çok fazla olan sokak köpeklerini aldığımız mamalar ile besliyorduk.
bir noktadan sonra işler bozuldu ve biz mama alamamaya başladık. arkadaşım ve eşi bir instagram adresi kurdular. para değil sadece mama kabul edeceklerini belirttiler. bir kaç postta yazdılar. ve uyudular...
sabah kalktığımızda sayfayı yüzlerce insan beğenmişti. yüzlerce mesaj vardı mama göndermek isteyen. bir hafta boyunca da mamalar geldi bu arada sayfa 5.000 gibi bir rakama da ulaşmıştı..
1 hafta sonra evde hep beraber otururken arkadaşımın telefonu çaldı. karşıdan kaba bir ses "burası bizim bölgemiz, biz gayet iyi bakıyoruz hayvanlara" filan demeye başladı. arkadaşım da gayet nezih bir şekilde "e tamam daha çok mama vermiş oluruz ne var ki bunda" dedi. adam anında kabalaşıp "sikerler, o sayfayı hemen bize devredeceksiniz, yok öyle yağma, dağdan gelip bağdakinin işine konma" filan dedi. neyse biz çat diye kapadık telefonu.
anladık ki bu işin altında başka iş var. önemsemedik tabii... aynı haftanın sonunda arkadaşım işteyken kapı çalıyor. eşi kapıyı açtığında iki tane yaşlı teyze "..... sayfasının sahibinin evi bura mı" filan diyerek lafa giriyor. o sırada kapıya babam çıkıyor, konu komşu çıkıyor. neyse teyzeler asla geri basmadan "o sayfa kapanacak, siz bize iş yapmıyor mu diyorsunuz, biz de hayvanları sizin kadar seviyoruz" filan derken bir tanesi caaart diye kızın yüzüne tırnakları ile asılıyor. kavga, gürültü ama polis cağıralım derken kadınlar tüyüyor. iş bu boyuta gelince de sayfa kapanıyor. biz de köpekleri beslemeyi bırakıyoruz içimiz yana yana...
neyse aylar geçti, yaz geldi. biz bir akşam ailecek içmişiz eve dönerken çakırlar'da bulunan ve herkesin bildiği lokmacıya uğrayıp hadi lokma yiyelim derken bir de ne görelim o teyzeler lokmacıda çalışıyor. bulaşmadan dönüyoruz ama içimizde bir ukte.
aynı lokmacı daha sonra kapatıp gitti tabii... sonra orayı alan künefeci ile kanka olup öğrendik ki adam ulus hal'den ya da batıkent halk pazarından esnafları bağlamış. kendine 100 kiloluk mama parası geliyorsa 20 kiloluk ne idüğü belirsiz mamaları pazardan alıp hayvancağızlara veriyormuş. ne makbuz var ne resmiyet tabii. adam 2019 sonunda lokmacıyı devretmiş, çünkü lokmacı ile beraber o kadar çok para kazanmış ki memleketinden iki tane dükkan almış.
yani bu teyzeler, hayvanları cok sevmiyor, bu teyzeler para seviyor... -
bir kez geldiğin hayatta bir de çirkin olmak
tüm tarihi bir düşünün. medeniyetler kurulup yıkılıyor, şehirler kurulup yıkılıyor, insanlar ölüyor. büyük savaşlar, soykırımlar, antlaşmalar yapılıyor. devrimler, revizyonlar, politik atışmalar oluyor. ateş, yazı, barut, biyolojik savaş bulunuyor. birileri sinemayı, müziği keşfediyor, at yerine tren ve daha sonra araba ve uçak kullanılmaya başlanıyor. inşa edilen saraylarda soylular yaşıyor, askerler yaşıyor ve ölüyor.
sonra sen doğuyorsun...
ve çirkinsin....
sırf bu yüzden istenmiyorsun, reddediliyor ve bir de üzerine dalga geçiliyorsun. zaten toplasan bu koca devran üzerine yaşayacağın yıl sayısı olsa olsa 85 ve mutlu olamıyorsun. çünkü çirkinsin. istediğin kişiyi sevemiyorsun, istediğine açılamıyorsun, hadi bir şansını denedin, hep karşı tarafın eski sevgilisini dinliyorsun, çünkü çirkinsin....
sonra ölüyorsun. medeniyetler kurulup yıkılıyor, şehirler kurulup yıkılıyor, insanlar ölüyor. büyük savaşlar, soykırımlar, antlaşmalar yapılıyor. devrimler, revizyonlar, politik atışmalar oluyor. bilinmedik mikroplar, adı sanı duyulmadık silahlar peydah oluyor. birileri yeniden sinemayı ve müziği keşfediyor, uçak yerine yer altı trenler, ve uzay turizmi ortaya çıkıyor. inşa edilen gökdelenlerde zenginler yaşıyor.
senin mezar taşın toprağın altında kalıp artık arkeolojik bir değer kazanıyor.
oysa ki sen çirkindin. istediğin gibi yaşayamadın, istediğini sevemedin. bu koca devranda ne para ne de pul, sadece birini sevmek istedin, onu da yapamadın. toz zerresi bile değilsin.
zaten 80 sene yaşayacaksın, onda da çirkinsin. -
cyberpunk 2077
asıl tartışmayı başlatan eleman ahanda budur
https://twitter.com/carolynmichelle
bu eleman oyunu oynuyor ama daha yarısına gelmeden polygon'a "oyun bok gibi çünkü içinde translar kötü olarak gösteriliyor" diyor. daha sonra gamespot'tan bunu duyan kallie plage adlı abla da olayın üzerine mal bulmuş mağribi gibi atlayıp "he ya oyunda çok küfür var ben çok triggerlandım, bazı yerleri geçtim, herkes küfür ediyor" diyor.
daha sonra michael does life denilen meşhur youtuber çıkıp oyunda her transın kötü olmadığını açıklıyor, sonra da direk carolyn'i tagleyerek " siktir et transı filan, oynanışı da yaz bakayım" diyor. bu carolyn petit denen eleman da çıkıp "eğer transları değil de oynanışı konuşmak istiyorsanız alayınız homofobiksiniz" gibi dünyalar saçması bir laf ediyor. anladığım kadarıyla bunun yancısı olan kallie'de hemen gamespot ile bir video çekiyor ve oynanıştan bahsediyor. ama ne bahsetme, hiç görmediği ve karşılaşmadığı şeyleri gömmeye başlıyor. sırayla;
1-) giysi ve giyindirme konusu çok derin, giyilebilecek yuzlerce kıyafet ve varyasyonu var, bence bu kadar olması saçma diyor.
2-) oyunda neredeyse her şeyi craft edebiliyorsunuz ama ben sadece 1 kere kullandım zamandan dolayı, bence gereksiz diyor.
3-) insanları vurmak zorunda kaldım, ben bunu istemiyorum diyor.
4-) bir kaç yan görev yapılmadan ana hikayeden devam edilmiyor, giyilen giysilerin ana hikayeye katkısı yok böyle olmaz diyor.
5-) bazı görevlerde oyunun bana ne anlatmaya çalıştığını anlamadım, biraz da cyberpunk kültürüne hakim olmak lazım sanırım deyip tüyü de dikince millet youtube'da deliriyor. bu arada ablanın bugüne kadar en beğendiği oyun animal crossing ve gamespot'ta bu oyuna "gamechanger" daması vuran tek kişi.
gamechanger: sektörün tüm gidişatını değiştiren bir oyun (minecraft, gta gibi)
bu arada reddit'te manyağın teki bu trans seven carolyn'in yazı loglarına ulaşıyor ve diğer oyunlar hakkında görüşlerini yayınlıyor. içinde trans olmayan bir çok oyuna sadece "trans yok bu nasıl oyun" diye 4 filan vermiş, polygon yayınlamamış ama burda garip olan bu birey sadece ubisoft oyunlarına inanılmaz yüksek rakamlar vermiş, yine aynı adam gamespot'tan kallie'nin yazılarını inceliyor ve o da ne? kallie, watch dogs'a 80 küsür, valhalla'ya 95 vermiş. ikisi de ubisoft oyunu.
reddit'te şu an konuşulan şey ubisoft'un karalama kampanyası başlatmaya çalıştığı fakat (yine bir şekilde) rezil olduğu. en nihayetinde amerika gibi önemli bir pazarda 2 haftaya tüm mid-termler bitecek ve millet oyuna oturacak ve şu anda oynayabilecekleri 3 tane aaa oyun var bunlardan 2'si ubisoft'a diğeri de cdpr'e ait. sırf bu yuzden böyle bir çalışma içerisine girildiği söyleniyor.
bu arada ben ıgn'e filan da güvenmem bu konuda baz alacağım tek yer japon inceleme siteleridir ve çoğu s+ vermiş yanı super+ ki bunu en son alan oyun rdr 2'di.
muhtemelen oyun harika olmuş ve bir şeyleri değiştirecek. millet o yuzden saldırıyor. -
15 eylül 2019 trabzonspor gençlerbirliği maçı
trb-gsk ne lan amatör küme kısaltması gibi. bunun oluru ts-gb'dir
-
mucize doktor
sabahtan beri izliyorum hala kutsi çıkmadı. bu nasıl doktorlar lan.
-
ben fero