beynimde bi sürü unutmak istediğim gereksiz şey var. bi sürü de reset attığım travmatik anı varmış meğer.
geçen hafta aceleyle toplantıma yetişmeye çalışırken sokakta adamın birine çok fena çarptım. öyle böyle çarpmak değil, kafa kafaya geldik. benim çanta bi tarafa elimdeki telefon bi tarafa uçtu. adam kalakaldı ve ben 100 kere falan özür dileyip sağdan soldan eşyalarımı toplamaya çalışıyorum, bi yandan da “ ya ben bu adamı nerden tanıyorum ?diye içimden geçiriyorum.
otoparka ulaştığımda telefonuma gelen mesajı farkettim; “ küpeler hala çok yakışıyordu ve hala bu gözlerin gördüğü en güzel kadınsın...”
kulağımdaki küpeler, 11 yıl önce ayrıldığım ve öncesinde 5 sene boyunca sevdiğim ilk sevgilimin hediyesiydi.
nisan mayis haziran6 profili
-
ekşi itiraf
-
yaran diyaloglar
sabah üst düzey bi yöneticimizle kahvaltıdayız.
ben: x bey çiğnemeden yutuyosunuz, toplantıya var daha, niye hızlı yiyorsunuz?
x: biz 9 kardeştik. -
boşanmış bir kadınla evlenmek
(bkz: ah zamane çomarları)
yaz tatili, 9-10 yaşlarındayım, benden 2 yaş büyük teyzemle yalvar yakar annemlerin köyüne gidiyorum. annemin babaannesi ve dedesinin ( yani dedemin annesi ve babası), tepesinde kocaman bir ceviz ağacı, avlusunda minik bir kuzine ( moderni şömine) olan evinde kalıyoruz.
her akşam üzeri, büyük nine o kuzinede simsiyah bir çaydanlıkta çay demler, büyük dedem de sarma sigaranın birini yakıp eşine verir, diğerini kendine alır ve çay doldurur. bu 2 buruş buruş ihtiyar mırıldanarak saatlerce sohbet ederdi. biz de küçük teyzemle; " konuşacak ne buluyor bu moruklar bu kadar zaman?" diye kendimizce merak ederdik.
bigün büyük ninem sigarayı yakmış otururken, her zamanki patavatsız ben, merakımızı gidermek için sordum;
- nine konuşacak bu kadar şeyi nereden buluyorsunuz?
- ben ona ne zor kavuştum, nefesim yettiğince konuşurum.
- niye zor kavuştun nine, anlatsana?
- eski zaman, ben dedenizden de 4 yaş büyüğüm, birbirimizi sevdik, aileler tamam dedi. o zaman böyle herşey bol değil, yüzük takıldı, düğün, dernek, eşya, çeyiz denkleşsin derken dedenizi askere aldılar. askerlik uzun, beni yakın köyden birine gelin verdiler. yalvardım yakardım adama, benden sana karı olmaz dedim dinlemedi. işkence gördüm; kızgın demirle göğüslerimi, bacaklarımı, edep yerlerimi dağladı ( açıp derin bir yanık izi olan sol memesini gösteriyor bu arada), yine de kadın olmadım ona.
sonra dede askerden gelip ilk iş nişanlısını sorar. "felana gelin verdiler" dediklerinde, atına binip ( mecazi değil) büyük ninenin evine gider. kocasına temiz bir dayak atıp, sevdiği kadını alıp gelir. geldiklerinde sorduğu soru şudur:
- o zaman akıl edemedim ama çocuğun oldu mu? varsa gidip alıp geleyim...
( "s.kti mi lan seni?" değil, ne ilginç dimi?)
bu güzel insanlar 100 yaşını aynı yastığa baş koyarak devirdi ve 2005 yılında 38 gün arayla cennete göçtüler. gerçekten sevmek diye bir şeyin olduğuna beni inandırarak...
bu başlıkta gavat vb. diye ahkam kesen tatlı beylerle, kadınlar kulübünde;"ucuza mı gittim ya ben?", "kızlık zarı nasıl diktirilir?" diye ağlayan tazelere, evlilik hayatlarında mutluluklar dilerim. -
yazarların bugünkü mutsuzluk sebebi
sabah bırakırken;" sensiz uyumak, oyun oynamak, yemek yemek istemiyorum" diye ağlayan kızım.
mutsuzluktan öte birşey. -
hastası olunan sözler
"merhem değilseniz
insanların yaralarından uzak durun " -
kobani'de ölen 16 ypg'li
ne ypg li ne de pkk sempatizaniyim ama boyle dis gorunusle degerlendirme yapmanin irkciliktan bile daha mal bir davranış oldugunu düşünüyorum.
başlığı acan kardes yaşın kac senin? seni yaz kurslarina falan yollamadilar mi bu sene?