usta669
profili

  • yeni neslin kalitesiz taharet aldığı gerçeği

    napıyon la milletin gütünü mü kokluyon?

  • bisküvili pasta yapan kadının varoş olması

    35 yaşımdan sonra varoş bir kadın olduğumu öğrendim iyi mi?

    ben erkeğim lan niye böyle birşey oldu?

    ayrıca o pastanın adı üşengeç. çok da güzel yaparım

  • fatih altaylı'nın verdiği togg müjdesi

    afedersiniz ama 40 bin euro'ya o araba türkiye'de sikimi satar.

    (bkz: tesla fiyatına togg)

    mesaj kutusunu dolduranlara;
    1-40.000 euro uygunsa alır binersiniz kardeşim, allah kaza bela vermesin.
    2-bende isterim yerli arabaya binmek. mal piyasada olsun ve param yetsin gerçekten alırım. bu rakamlara almam alamam.
    3-araba türkiye'de satacaksa türkün alacağı bir rakamda araba çıkarmak gerekirdi diye düşünüyorum.

  • youtube premium'a ciddi ciddi para ödemek

    herşeyin fiyatını biliyorsunuz ama hiç birşeyin kıymetini bilmiyorsunuz gençler.

    her gün en az 2 saatim trafikte geçiyor. youtube premium benim bu ölü vaktimi inanılmaz değerlendirmeme sebep oluyor. bazen yol bitince evin önünde arabada oturup dinlediğim videonun bitmesini bekliyorum.

    -her gün evden çıkmadan köşeyazılarını indirip yolda dinliyorum. her gün 5-6 gazete alıp hepsini okuma şansım yok.

    - gündemi hiç bir televizyoncunun söylemeye götünün yemeyeceği gerçekleri dinliyorum.

    -okuduğumun dışında birde dinlediğim kitabım olur genelde. bazıları amatör olsa da genelde yeterliler.

    -açık öğretim okuyorsanız (ben mesela birini bitirir hemen diğerine başlarım. çok zevkli) ders videolarınızı youtube dan bulabilirsiniz.

    -sadece ders değil işim için de kendimi geliştiriyorum.

    -ufkumu açıyorum, bilim dinliyorum.

    -televizyonda bulamadığım futbol yorumculuğunu bile youtube da buluyorum

    -akşam eve gidince ne izlesem diye değil hangisinden başlasam diye düşünüyorum.

    -ben youtube dan izlediğim videoların rehberiği ile 17 tane ülke gezdim lan. öyle tavsiyeler öyle yollar öğrendim ki şimdiye kadar harcadığım para 5 bin euro'dan az. evet az.

    -mesela likya yolunu yürümeyi düşünüyorum ve kesinlikle neyle karşı karşıya olduğumun farkındayım

    -okuyacağım kitaplarda bile bana klavuzluk ediyor

    evde wifi'den download ettiğim için aylık mobil kotam dolmuyor kota dolmayınca fazladan ücret ödemiyorum ve kendi parasını çıkartıyor zaten.

  • eşini hastaneye götürürken polisten yumruk yemek

    geçen hafta sokağa çıkma yasağında görevliydim. tekerlekli pavyona benzeyen bir toşaf camları açmış arabesk son ses biralar bacak arası sokakta dolaşıyor. durdurduk. içinden iki tane aslan parçası çıktı. alkolünde etkisi ile kimlik vermem ceza yazdırmam ararım bilmem nereyi vs. kimlik beyan etmemeleri sebebi ile karakola götüreceğimizi söyledik. götüremezsin dediler. tuttum kolundan yerlerde sürükledim. kelepçemi takıp kaldırıp attım aracıma götürdüm karakola. alkol testine üflemem dedi, kendisi bilir. kimlik vermedi, kendisi bilir. mukavemet etti, kendisi bilir. beni dövdü diye benden şikayetçi oldu, kendisi bilir. aradım savcıyı aldım talimatları. dövüp dövmediğim ortaya çıksın diye başka bir ekiple yollayıp rapor aldırdım. aracı bağladım. ehliyetini aldım. sokağa çıkmaktan 3100 lirayı yazdım. alkollü araç kullanmaktan 5 bin küsür yazdım. görevimi yaptırmadı, dövdüm diye de iftira attı diye şikayetçi oldum. raporu da tertemiz gelince gözaltına alındı. şimdi haftada 2 gün yaya olarak imzaya gidiyor. şimdi birileri ile bana ulaşmaya çalışıyor. alkollü idik bi cahillik ettik şikayetini geri al diyor. yarak alırım afedersiniz. mahkemede de şikayetimi geri almayacağım. biliyorum ki elle tutulur bir karar çıkmayacak ama uğraşsın. işini gücünü bırakıp imzaya gitsin mahkemeye gitsin. sicilinde suç kalsın.

    gelelim haberdeki meseleye. tecrübe hayattaki her şeydir. memurun kendisi adli ve idari olarak sıkıntılar çekecek. mesleğini kaybedeceğini sanmıyorum. ama sicil bozuldu. bu da ona tecrübe olur. böyle şeylere gerek yok. yanındaki memurlar da anladığım kadarı ile olayı iyi yönetemedi.

    vatandaşta da sıkıntı var. in diyorsa in o arabadan. külhanbeyliğin kime? yumruk yemesen bile yaka paça seni o araçtan yine indirirler. eşinin yanınsa rencide olmaya değer mi? mal mısın oğlum sen? iznin yoksa çıkmayacaksın o evden. hastaneye gidiyorum ayağı yalan. akrabaya gezmeye giden herkesin bahanesi aynı. e devletten yada sms ile doktor randevusunu göster deyince götüm götüm abiii annemlere gidiyok valla başka yere gitmiyok diye yanaşmaya başlıyorlar. sonra birde bu şu kişiyi ararım, buna söylerim, teşkilatı toplarım muhabbeti var. memurun beynine kan damlatan da sokağa çıkması değil bu küstahlığı zaten. kime dur desem hemen birilerini arıyor. yapmayın böyle şeyler.

    öfkeliyiz arkadaşlar. polis, sivil, bürokrat, esnaf vs hepimiz öfkeliyiz. hepimiz istemediğimiz hayatları yaşıyoruz. hepimiz gelecek kaygısı yaşıyoruz. kimse yerini bilmiyor. benim hakkım/yetkim nerde başlar nerde biter kimse bilmiyor. bu toplumun bu stresle, bu öfkeyle, bu cehaletle bu gün ki geldiği yer bu. türkiye’de sıradan bir gün.

    (ekleme; bazı ifadelerimden rahasız olanlar oldu. baktım haklılardı, düzelttim. affola.)

    (ekmeme2: arkadaşlar tabiki yumruk attığım kişiler oldu ama bunlar hep bana yumruk atmaya çalışan kişilerdi. yukarıda bahsettiğim elemanlara evire çevire sopa atmayı bende çok isterim. eminim çok da işe yarardı :)) ama hakeden herkesi dövelim dersek bu işin sonu nereye varır? ülkede kanun, vatandaşın elinde servet ödeyip aldığı iphone cep telefonu var. sonra böyle ekşide topik olursun.)

  • yazarların en huzur bulduğu an

    sanırım 4 yaşındaydım. bir yaz günüydü, köyün harmanında düğün vardı. yaşıtım çocuklarla beraber saatlerce koşup yorulmuştum. sonra eve gittim. merdivenlerden çıktım, salonun ortasındaki sedire uzandım. evdeki bütün camlar açık, perdeler hafif rüzgârla sallanıyordu . yavaş yavaş uyumaya başlamıştım ki eve bir başkası girdi. yanıma oturdu. saçlarımı, yüzümü okşadı, sırtımı sıvazladı. sonra kafamı yavaşça kaldırıp dizinin üstüne koydum. gelen kişiyi yüzümü okşayan buruşuk ellerinden tanıdım, ananem. yaşım bir kaç seneye 40 olacak. hayatımda böyle bir uyku daha uyumadım, böyle bir huzur daha hissetmedim.

  • arda turan

    bir damla kana baktığınızda bünyedeki bütün hastalıkları görürsünüz.

    arda turan bu ülkenin bir damla kanıdır.

  • 20 şubat 2018 bayern münih beşiktaş maçı

    bana sünnetimi hatırlatan maç.

    o gün herkes çok eğlenecek. hopluycaz, zıplıycaz, yiyecez, içecez, giyinip kuşanıp fotoğraflar çektirecez.. unutulmaz bir gün olacak.

    lakin günün sonunda cükümüzü kesecekler.

  • yozgat'ta üniversite öğrencisine tecavüz edilmesi

    ben hem yozgatlıyım hem polisim.
    biliyorum ikisine de bayılırsınız. hatta birde beşiktaşlıyım ama onun şimdi konuyla alakası yok.

    öncelikle;
    başlığı okuyunca ağzımdan o hepimizin bildiği milli refleksimiz çıktı.
    sonra olayı ekşiye taşıyan arkadaşın yazısını okudum. kaynak diye verdiği linklere baktım. 5 tane twitter hesabı. bu teyide muhtaç bilginin doğruluğunu anlamak için yozgat il emniyet müdürlüğünü aradım. kendilerine intikal etmiş böyle bir konu yok. hatta arayan bilmem kaç yüzüncü kişiymişim. yozgat’ın yerel haber kanallarını aradım. ulaşabildiklerimden bazıları halen araştırdıklarını, bazıları olayın asılsız olduğunun saatler önce anlaşıldığını söyledi. bu işin iyi tarafı.
    inanın konu bundan ibaret olsa zahmet edin bu entryi yazmazdım bile. zira hayat mottom “üşeniyorum öyleyse varım”.

    sonralıkla;
    ben yozgatlıyım. baştan söyleyeyim memleketime de hemşerilerime de öyle ayılıp bayılmıyorum. burada (bkz: yozgat) başlığı altında eleştirilerde bulunan pek çok insanla yazışıp konuştuk ve bazılarını da pek severim. bende yozgat’ı çok eleştiririm ama sizin yaptığınız eleştiri ya da beğenmemek değil, bu bildiğin nefret. yozgat’a karşı nefretiniz var ve ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum. bende sevmiyorum, sevmemek ayrı şey nefret ayrı. bunu bir düşünün.

    merak ediyorum;
    aynı nefreti ben bir kürt ya da yahudi’ye yapsam (ki kürt ve yahudiler lütfen alınmasın benim onlarla herhangi bir derdim yok) aydın, insan haklarına saygılı, eğitimli, oyu 5'lik sayılması gereken her şeyi çok bilen ekşici kardeşim bana hemen “dur lan yozbazgatlı” der ve haddimi bildirmez miydi? sağ olsunlar çok duyarlıdırlar. ne oluyor, neden, nasıl oluyor bilemiyorum, insanlar "yozgat" lafını duyunca hıyar görmüş kedi gibi tüylerini dikip zıplamaya başlıyorlar.

    asıl demek istediğim;
    evet, bu olay gerçekte olabilirdi. umarım olmaz ama belki de soruşturmanın gizlilik kararı var, belki de yarın basına düşecek ve gerçek olduğunu göreceğiz. böyle olursa siz bütün yozgatlılara hakaret etmekte haklı mı olacaksınız? sizin batıdaki şehrinizde böyle olaylar olmuyor mu sanıyorsunuz? ben size söyleyeyim istanbul’da her gün oluyor. istisnasız her gün. hem de bazı günler birden fazla. bu sorun bütün toplumumuzda var.

    son olarak;
    bir yazar arkadaşımız “özgecan olayında bütün mersin’i yobaz mı ilan ettik?” diye soruyor. kendisine teşekkürü borç biliyorum. bazılarınıza ise gerçekten çok kırıldım. uzattıysam affola.