Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. tiktok global'de trend olan türk düğün videosu

    şu ekşi kadar aşağılık kompleksli insanın bir araya toplandığı ikinci bir mecra var mıdır acaba.

  • 2. mutlu olmayı beceren insanların ortak özelliği

    mutlu olmak bir seçimdir, kişiseldir.

    o yüzden ortak özellikler barındırsa da kişiden kişiye motivasyon kaynakları bence farklıdır.

    ancak mutlu olmayı seçen bir insan artık kendine kızmaktan vazgeçip her şeyiyle kendini kabul etmiş, etmediği noktaların da farkında olup bunları iyileştirmeye çalışan kişidir.

    kendi deneyimimden yola çıkarak söyleyebilirim ki her şey kendine şefkat göstermekle başlıyor, sonrası kar topu gibi geliyor.
    kendine verdiğin değer insanların sana yüklediklerinden bağımsız bir hal almaya, isteklerin ve sınırların netleşmeye, beklentilerin azalmaya ve en önemlisi öz saygın artmaya başlıyor.

    sana iyi gelmeyen yüklerden, insanlardan vs kopmak çok daha kolaylaşmaya, sadeleşmeye başladıkça, özgürleştiğini hissediyorsun ve etrafında sana huzurlu gelen bir çevre kalıyor.
    dolayısıyla mutlu olmak artık dış etkenlerden bağımsız senin seçtiğin ve istediğin bir hayat biçimi olmaya başlıyor.

    bir de çokça teşekkür her şey için ama en çok da kendine.

    edit: dış etkenlerden kastettiğim daha çok insanların etkileri.
    tabi ki içinde bulunulan hayat şartları vs gibi değişkenler de mutluluk kavramıyla bağlantılı,
    ancak bakış açışı her şey olmasa da çok şeydir.

  • 3. maserati sahibi polis memuru

    belki magnum'dan çıkmıştır. zamanında yaladıysa demek...

  • 4. 27 haziran 2023 kemal kılıçdaroğlu açıklaması

    bu adam en atatürkçümüzü bile akpli yapmadan rahat etmeyecek. rte'den daha büyük dava adamı.

  • 5. sarıyer tırmata plajının arapları içeriye almaması

    nefret suçu yazan dalyarrak siktir git arabistana amına kodumun deve sidiği müptelası seni.

  • 6. devlet hastanelerinde insan muamelesi görememek

    anneannem obez. geçen yaz rahim kalınlaşması yaşadığından sürekli kanaması oldu. önce bu yaşta adet görülür mü diye utanıp kimseyle paylaşamamış ve durum ilerlemiş. en son ankarada şehir hastanesinde tedavi oldu. o sıra doktorun sekreteri anneannemi gidebilirsiniz diye içeri yönlendirmiş. doktor bey anneanneme bakıp size kim gelin dedi diyor. onlarda dışardan izin verdiklerini ve girdiklerini söylüyor. doktor demeye bin şahit isteyecek cümleler kuran doktor bey para vermiyorlar hasta gönderiyorlar diyor. bakmıyor, gönderiyor. bu olayı duyunca kan beynime sıçradı. aksi gibi o gün binalarındaki asansörde çalışmıyormuş sekiz katı merdiven inerek inmiş nenem. anne tarafım o kadar sessizdir ki dayım ve annem peki diyip çıkıyor. bakın bu allahsızlık. bir senin maaşınla benim nenemin ne alakası var iki sizden biri onu yönlendirmiş, izinsiz olan bir şey değil.

    ben masal anlatır gibi kendi ailemde yaşadığım olumsuz hikayeleri sevmem. anlatmam. kendim yaşasam dahi bu ülkede bu konuda ters hassasiyet yaşanmaması için normal olmayan kişilerin ufacık tetiklenmesine neden olacak ayaklanmalı durumları burada hedef gösterir şekilde dillendirmem. bunu neden anlattım. ağızlara pelesenk olan özel hasteneye gitsinler ifadesinin kökeni aslında bu hikayededir. para yoksa horlanabilir algısı yerleşmişse böyle talihsiz cümleler kurulabilir. bide kişi çalıştığı alanı beğenmiyor. orayı basit, geleni gideni basit görüyor. özel hastaneye gidecek güçteyse ama o zaman iş değişir mi. iki yüzlülüğe gerek yok.

    bu sene istanbulda sağlık ocağına gittim. doktor hanım bana dedi ki boğazındaki enfeksiyon ağır. antibiyotik yazıcam. senin kullanman gerek iyi ki gelmişsin dedi. iyi ki gelmişsin dediği için sadece bir gece önce ateşten gözünü açamayan ben eve gelir gelmez önce e nabızdan tam adını öğrendim sonra teşekkür için cimere yazdım. bana iyi ki gelmişsin demesi yetti.

    benim yaptığım iş hiç kolay değil. parası da bombok. ama bir gün çocuk gönderiyorlar para vermiyorlar diye bi veliye çıkışmadım. buna rağmen özel eğitimli çocuklara bebek gibi baktım. konuşamıyorlar, eve gidip şikayet edemezler. gönülden yaptım. işe prensibimle baktım. gönüllerini hep hoş etmeye çalıştım. o yüzden bu bakış açısını anlayamam. bir başka biri eğitim konusunda öğretmeniyle yaşadığı olumsuz deneyimiyle beni genelleştirsin istemem. ben ayrı biriyim. meslek grupları bağlı oldukları alanlara göre benzer davranışlar kümesi bulundursada içleri birbirinden farklı özellikleri olan insanlarla dolu. o yüzden silmek gerek önyargıları. kötü yaşantılara sadece talihsiz denk gelişler olarak bakmak gerek. herkesin ayrı bir birey olduğu hatırlanmalı, alanına saldırıcı davranışlardan muhattaplar kaçınmalı.

    ben artık toplumda neyi güzel görürsem onu yüceltiyorum. herkes aynı değil. kişinin davranışı subjektiftir bağlı olduğu meslek grubunu bağlamaz. bu tarz durumları da görmezden geliyorum. hangi kurumda olursan ol, sana yapılan davranış senin yönetebileceğin kriterlerini senin koyduğun, robotik ve kusursuz olmaz. bu sana yapılan gibi gözükse de bu aslında kişinin tamamen kendisiyle alakalı problemleri yüzünden kendine yaptığı bir şey. seni hatırlamayacak zaten o. sana yapılıyormuş gibi kişiselleştime. o kendini unutamadığından böyle saldırgan davranıyor. o yüzden hırslanmaya bile gerek yok. karmaya emanet ediyor ve bırakıyorum.

  • 7. 15 bin tl'ye bedelli yapan ballı tayfa

    o dönemki lansman kampanyası nedeniyle yaklaşık 2750 dolara yapmıştır. hemen kampanya bitiminde 30 bin olarak 5000 dolar seviyelerine çıkmıştı. fiyat güncellemesi geldi mi bilmiyorum ama gelecek ay filan gelecekse dolar da 28 olur o zamana yine 5000 dolar düzeyinde sabit kalır fiyat.

    siz türkiyede 6 aydan uzun süreler için tl ile hesap ve kıyaslama yapmamanız gerektiğini hala öğrenemediyseniz ben bir şey demiyorum.

    alım gücü, asgari ücrete oranı filan beni bağlamaz, o metrikler kimi ilgilendiriyorsa o yapsın hesabını. ama küçük bir tüyo vereyim, bedelli askerliğin somut "bedeli" artmadı. o zaman karşılayabilecek durumdayken şimdi değilsen sen küresel ölçekte bireysel olarak fakirleştin/fakirleştirildin kardeşim, onu bil de, sonra bu bilgiyle ne istiyorsan yapabilirsin.

    edit: imla

    edit2: sözlükteki hesaplayan adamlardan* mesaj yağmış, ben eylülde ödemiştim gibi hatırlıyorum ondan 2019 eylülü baz aldım. farklı aylara göre farklı sonuçlar bulunur elbet.

  • 8. merdan yanardağ

    adam apo'ya siyasi tutuklu diyor. terör örgütünün başına, binlerce kişinin katiline neredeyse fikir suçlusu muamelesi yapiyor. çok yazık. hastalıklı bir mantık. kilicdaroglu'nun adaylığını ölümüne savunmasindan ve aksener ve ince'yi linçlemesinden belliydi zaten ne olduğu.

    unarim medya merdan yanardağ gibilerden, chp de kılıçdaroğlu'ndan ve avanesinden artık bir an önce kurtulur.

  • 9. tıp öğrencilerinin camideki mezuniyet töreni

    ankara'da bir grup tıp öğrencisi, mezuniyet törenini camide yapmış.

    camide toplanan taze doktorlar, o günü dua ve ibadetlerle geçirmişler.

    haberi ' örnek bir mezuniyet diyerek veren akit'te yer alan fotoğraflarda, yeni doktorların açtıkları pankartlardan birinde,
    ' şifa veren o'dur ' yazısı dikkat çekici.

    yine aynı ' gazete!' nin bugünkü haberine göre,
    gazi tıp'ı birincilikle bitiren yeni doktor'un, üniversitede yapılan törende birincilik konuşmasına ' kur'an-ı kerim'den' ayetlerle başladığına dikkat çekilmiş. burada

    evet, camilerde daha önce farklı etkinlikler düzenlendiğine şahit olduk.

    camide yemek, camide düğün, camide siyaset vs. derken, şimdi de camide mezuniyet töreni.

    olur olmaz, orasına girmem, dileyen dilediğini düşünsün, dilediğine inansın, benim burada dikkatimi çeken,

    özellikle tıp öğrencilerinin camide açtıkları pankartta yer alan,

    ' şifa veren o'dur' yazısı.

    bu pankartı açan yeni doktora ben şunu sormak isterim,
    ' sen niye yıllarca okudun?' kardeşim,
    yarın sen hastana,
    ' benden bu kadar, git şifanı başka yerlerde ara' mı diyeceksin?

    çok açık söylüyorum, sen ve senin gibilerin eline düşen hastanın vay haline...

    ek: bazı yazarlar ' şifa veren o'dur' pankartını açan doktoru savunan mesajlar atıyor.

    arkadaşlar 7 yıldır kanserin son evresiyle yaşayan biriyim ben.
    bir çok doktora göre yapacak bir şey yok, kalan ömrüm 6-8 aydı.
    uzun araştırmalar sonunda bulduğum onkoloji doktorum, bana 7 yıldır böyle bir yaklaşımda bulunmadı, hep ' yapacak mutlaka bir şeyler vardır ' düşüncesini empoze etti.
    ve ben 7 yıldır iyi bir tedavinin yanında, doktorumun verdiği o moral motivasyonla da bir şekilde hayatıma devam ediyorum.
    bilim bunu gerektirir. okuldan yeni mezun olmuş adam, elinde ' şifa veren o'dur' pankartıyla poz verirse, ben onun doktorluğunu sorgularım.

    ek2: hala ' sana ne nerde isterse kutlar' şeklinde mesajlar alıyorum.
    meseleyi yukarıda açıkladım ama bir kez daha yazıyorum.

    dileyen dilediği yerde dilediği gibi kutlasın. ama yeni mezun bir doktor ' şifa ondadır ' pankartı açarsa, ben onun doktorluğunu sorgularım ' dedim.

    bana göre yanlış, yıllarca bilimsel eğitim almış bir doktorun ki henüz yeni başlıyor, en son söyleyeceği bir söz, başvuracağı bir yoldur bu.
    sen aldığın eğitimin hakkını ver, olmuyorsa gerisini kişilerin inancına bırak. daha işe başlamadan ' şifa allah'tandır' dersen, ben de sana ' neden tıp okudun?' derim.

    son ek: birileri hala ' onuda yaratan allah, seni de, şifayı veren de' şeklinde mesajlara devam ediyor.

    ya bu tamamen kişisel inançla alakalı bir durum. sen ona inanıyorsun, ben bir diğerine veya hiç birine. senin inanma özgürlüğün kadar, benim de inanmama özgürlüğüm yok mu, olmamalı mı?

    bu benim kişisel tercihim, daha işe yeni başlayan bir bilim insanının, meseleye en başta bu boyuttan yaklaşması, kendi manevi duygularını tatmin etmesini sağlar belki ama, karşıdaki hastaya hiçbir şey vermez, onu karamsarlığa iter, mücadele gücünü kırar.

    ve ekliyorum, ben bunu bizzat yaşayarak tecrübe ettim. bu kadar basit. lütfen özel mesaj yoluyla yapmayı düşündüğünüz 'saldırı ve dayatma' sizin içinizde kalsın.

    zaruri ek; yazılan tüm girişleri okumaya çalıştım.
    bazı yazarlar ısrarla ' inancımıza, islamiyete göre bu böyledir ' şeklinde giriş ve özel mesajlar atıyorlar.

    değerli dostlar, ilk başta yazdım, ' kim neye inanırsa inansın, oraya girmeyecem ' dedim zaten.

    burada ne inanca ne dine saldırı vs. yoktur.
    haberi gördükten sonra bende iz bırakan yanını da söyledim.

    ' işe yeni başlayacak bir doktor, kendi inanç dünyasını elinde pankartla bu şekilde ortaya koymalı mı?' dedim.

    ya sen ömrün boyunca yapacağın işe daha başlamadan olayı ' allaha havale etmeyi' , salt kendin inandığın için makul görebilirsin.
    peki karşındaki adam inançsızsa, ona bunu nasıl aktarmayı düşünüyorsun, bu bir anlamda , ' ben böyle inanıyorum, sen de böyle inan ve bunu böyle kabul et' demek değil mi?
    yani inanmayan adama, sen de benim gibi inanmalısın diyorsun. bu ne kadar etik, ne kadar doğru.

    yani bunun neresi din düşmanlığı anlamak gerçekten zor.

    dileyen gitsin camide yatsın, dileyen alkol havuzunda yüzsüz, kime ne, bize ne?

    ama, yıllarca bilimsel bir eğitim alıp, obhektjflerin önüne geçerek, bir anlamda etrafına ' kendi inançların ' üzerinden mesaj vermeye ne gerek var?
    söylediğimiz bu bizim. azıcık empati lütfen.

  • 10. ülkeden kaçmak mı yoksa kalıp mücadele etmek mi

    bu ülkede,
    bu şartlarda,
    bu insanlarla,
    yaşayıp mücadele etmek,
    kısacık ömrüne yazık etmektir.
    kaçıp gitmek lazım. kendimizi geliştirip eğer döneceksek o şekilde dönmek gerekiyor.
    şu asla unutulmamalı
    aziz sancar bu ülkede kalsaydı asla başarılı olamazdı. çünkü ne o imkanlar verilirdi ne de kendisine yardımcı olacak dostlar arkadaşlar bulabilirdi. sürekli birileri paçasından aşağı çeker ve hakkına girerek önünü keserlerdi. hak ettiği laboratuvar ortamı ona değil torpilli birine verildi.
    bu sadece bir tane örnek. biliyorum çoğumuz insanlık için aziz bey kadar bir şeyler yapmayacağız veya katmayacağız ama hepimiz değerli varlıklarız.
    eğer bir gün imkanım olursa bu ülkede kalmadan çekip gideceğim. ülkemi özleyip memleket hasreti çekeceğime eminim ama her günü bir ke yaşıyorum. artık hak ettiğim ve elde edemediğim şeylere üzülmekten çok yoruldum.
    sadece adil bir yaşam ve adalet istiyorum.

    edit: gelen mesajlardan dolayı bu yorumu ekliyorum.
    2 sene boyunca amerikada yüksek lisans sebebiyle yaşadım. ömrüm boyunca yaşayamadığım alım gücünü, hissedemediğim adalet duygusunu, ulaşmak istediklerime kolay ulaşabilme hissini ve en önemlisi kıymetli bir insan olduğumu amerikada hissettim. yurt dışında hayatın zor olduğunu, gurbette yaşamanın dezavantajlarının farkındayım. ama yeter artık çok yoruldum. benim bileğimin hakkıyla elde ettiğim hakları birileri verdiği oylarla benden alıyor.
    alın size bir örnek:
    şu anda evlilik aşamasındayım. oturacağımız evin pimapenleri çok kötü. o kadar kötü ki yapım yılı 2000 senesine dayanıyor. kapısının lambiri kalınlığı 9 mm şu an piyasada 12 mm bulabilirsiniz. 9 mm hiç yok. yani o kadar yapılması elzem bir durumdayız.
    geçen hafta 26 bin tl teklif aldık. kur dalgalanması sebebiyle cuma günü fiyat 28 bin tl oldu. dünkü kur sebebiyle 32 bin tl oldu. benim maaşım bunun yanına yaklaşamıyor. alım gücüm kalmadı ve yetmiyor.
    ben hiçbir suçum yokken durduğum yerde fakirleştim ve saatler içinde gücümün yeteceği şeyi de kaybettim.
    şimdi size soruyorum
    ömrünü dirsek çürütmüş, gözlerini bozmuş, başarılı olmuş bir mühendis olarak ben bunu hak edecek ne yaptım?

  • 11. yazarların ilk içtiği alkol

    6 aylıkken rakı. babam çok ağlıyorum diye pamukla ağzıma damlatıvermiş. * o gün bu gündür içiyoruz kardişim *

  • 12. türk kızlarının avrupanın en güzel kızları olması

    hollanda erkeklerine ciddi şekilde çekici geliyorlar. birelli diye dalga geçtiğiniz kızlara bile hayran hayran bakıyorlar.

    geçen hafta hollandalı müşteriler geldi. istanbul turu attırıyoruz. herifler kendinden geçti. adamı uyarmak zorunda kaldım.

    - hayatım çenen düşmüş. ağzını kapa.

  • 13. sırt çantası takan 30 yaşındaki erkek

    bu başlıktaki sayıya yirmi daha eklersek bana ulaşılır. illa şaşırtıcı ve beklenmedik olması gerekiyorsa benim yaş daha uygun. otuz çok genç çünkü.

    gelelim sebeplerine: çayım, suyum, kitabım, telefon ve şarj cihazım, çakım, sigarayı bırakmama rağmen çakmağım (ateş önemlidir gençler), mendil vb. şeyleri taşımak ve bunu yaparken de elleri serbest bırakmak için en uygun araç sırt çantasıdır.

    bir de bunun öznel bir açıklaması var: sırt çantası bana üniversiteyi, hâlâ genç hissetmekle birlikte gençliğimden kopmadığımı, tesadüfler tanrısının hâlâ yanımda olduğunu hissetmemi sağlıyor.

    bize dokunmayın lütfen.

  • 14. istenilen ölüm şekli

    beyin kanaması geçirerek ölmek nasıl bir histir acaba? çok acıtıyor mudur ki? zıpkın gibi olan babam beyin kanaması geçirerek öldü. dışarıdan görünen temiz bir ölüm gibiydi. sahi baba canın yandı mı bırakıp giderken?

  • 15. türk insanının yere çöp atma sebebi

    yere çöp atan insan cahil, sorumsuz, düşüncesiz, pis ve arttırıyorum; vatan hainidir. işlerine gelince milliyetçiler ya, ne derler? vatan namustur, vatan anamızdır. ulan insan namusunu kirletir mi kendi elleriyle?
    insan vatanını temiz tutar. ona gözü gibi bakar. atılan çöpler orman yangınlarına, kötü kokulara, çirkin bir görüntüye sebep oluyor. denizlerde balıkların bile toplu ölümüne yol açıyor. ne kadar kötü bir şey. bunu yapan insanın gözümde pkklı bir teröristten farkı yoktur.

  • 16. alex de souza vs gheorghe hagi

    biri zamaninda yazmisti, o lafin üzerine tartismak gereksiz:

    eger hagi alex'in fb'ye geldigi yasta gs'ye gelmis olsaydi, gs kendi tankini savas ucagini üretiyor olurdu su an. uzaya falan da cikmisti gs muhtemelen.

    birinin fb'ye geldigi yasta digeri barcelona'ya transfer yapti, üstüne cok tartismamak lazim.

  • 17. 500 tl'lik banknot

    erdoğan'ın itibarı zedelenmesin diye basılmayan banknot. 1000 tl'lik banknotun bile çıkması gerekirken akp incinmesin diye millet yakında el arabası ile para taşıyacak.

  • 18. bilgisayardan anlıyorum hareketleri

    kasaya pat pat vurarak secmektir.

  • 19. alaçatı'da 3 top dondurmanın 24 tl olması

    şu an fatih sultan mehmet han'ın konstantinopolis surlarına attırdığı güllelerden pahalıdır neresinden baksan.

  • 20. sarhoşluğu en güzel içki

    aşık değilsen en güzel içkiyi arar durursun. aşıksan bütün içkilerin sarhoşluğu güzeldir.

  • 21. sadece doktorla evlenirim diyen kız

    üniversiteye hazırlanırken sıra arkadaşım takıntılı bir şekilde ya tıp kazanıp dr olacağım ya da dr karisi olacağım derdi. kazanamadı, hemşire oldu bir dr la evlendi. fakat kocası onu bir mumessille aldatti ve boşandılar. kısaca hayatı mahvoldu.

  • 22. 1.0 atmosferik motorla uzun yola çıkmak

    1.0 atmosferik motorlar kısa oranlı şanzımanlar ile kombin edildiği için, şaşırtıcı sonuç verebilecek bir deneyim olacaktır. muhtemelen rampalarda çok da bayılmaz, ivmelenmesi falan fena olmaz.
    fakat ne demiştik; kısa oranlı şanzıman. bu arabalar daha 95 - 100'e gelmeden son viteste 3000 deviri geçeceklerdir. dolayısıyla uzun yolda sürekli yüksek devir çevirerek gitmek zorunda kalacaksınız demektir. bu da gürültü ve ekstra yakıt tüketimi demek.

    1.0 motorlu vw polo 3000 devirde 90 km/h yapıyordu.
    uzun yolda 120 ile gitmek istersen, araba 4000 devir çevirecek anlamına gelir bu. yani sürekli 120 ile gitmek istersen devir 4000'de gitmen gerekiyor. çok yüksek.

    yanisi esas sıkıntı çekiş veya ivmelenme değil, yüksek süratler ile gitmenin işkence olması. yoksa rampada problem olmaz yani.

  • 23. avm girişinde yapılan güvenlik kontrolü

    avmler insanlara, yaz ve kış iklimlendirilmiş sıcak ve soğuk mekanlar sunar. ücretsiz oturma alanları, ibadethane, emzirme odaları gibi misafirleri rahat ettirmeye yönelik alanlar da sunar. hiçbir harcama yapmadan ve sizi harcama yapmaya zorlamadan içeride gezinmenizi sağlamaktır amaç. fakat gezinirken güvende hissetmeniz gerekir. cüzdanınızın çalınmayacağını, size birisinin sataşmayacağını, yemek yerken rahatsız edilmeyeceğinizi bilirsiniz. bunun için de güvenlikler vardır. görevini tam yapar veya yapmaz.
    avmlerde içeriye girenin kafasında güvendeyim hissiyatı oluşturulur. bu sayede insanlar kendini rahat hisseder ve daha fazla vakit geçirir. sonucunda ise harcama yapar.

  • 24. airfryer'e türkçe isim önerileri

    havalı pişirgeç

  • 25. beyaz yakalıların en büyük sorunu

    (bkz: öz farkındalık)
    (bkz: küstahlık)

    benim tuzum kuru furyasinda agzi acik izledim, kit kanaat airfryer alabilen ya da remote work, yurt disi gibi imkanlarla 2-3 bin dolar tas catlasa net maas alan mal degneklerinin (en salaklari da bunlar); trilyonlarca dolarin havalarda uctugu bu ekonomik düzende kendisini ciddi ciddi servet sahibi burjuva zannetmesi.

    metropollerin bütün gecekondu mahalleleri son yirmi yilda 50+ katli milyon dolarlik rezidanslarla dolmus tasmis, iktidar partisi silikon vadisinde bile esi görülmemis hizda kendi secmen sinifi icin sifirdan generational wealth yaratmis; anasinin babasinin dökük bir yazligi var ya da kravat takip plazaya gidiyor diye kendisini ülkenin üst sinifi zannediyorlar ciddi ciddi.

  • 26. 2023 seçimlerinden sonra halkın %30 fakirleşmesi

    ülke düşse daha mı iyiydi? gidin ihaların sihaların kanatlarını kemirin, togg'un egzozunu yalayın. öğretmenim, yaşam standartlarımı minimuma indirdim bile, şimdi siz de 5'li çete dururken, 5 yerden maaş alanlar dururken, mecliste tek soru önergesi vermeden 20 liraya kebap yiyenler dururken ekşi'de öğretmene saldırmaya devam edin bakalım, 2 ay evimde ingiliz klasikleriyle kafayı kırmayı düşünüyorum. biraz da almanca çalışır 1-2 seneye yurtdışına gitmeyi denerim.

    burada %52'nin yanında sabah akşam muhalefete saldıranlar, oy vermeyeceğim diyenler, akp'nin her algısına inanlar ve en küçük hatada muhalefeti yerin dibine sokanlar da suçlu. ha bu arada yapmazsam olmaz, ohhhhhhhhhh ohhhhhhhhhhhh

  • 27. scarlett johansson

    kadın öldü sandım. meğer meriçler ve abazaların savaşı varmış. nasırlarınıza kuvvet.

  • 28. mayına basan ukrayna askeri

    askerin soğukkanlı oluşuna ve bilincini kaybetmeden ilk müdahaleyi yapıp, yarı kopuk bacağını sürükleyerek kan revan içinde tekrar zırhlı araca binmesine şaşırmadım desem yalan olur.

    aslında bu tür görüntülerin yayılmasında fayda var bir bakıma. savaşın nasıl bir vahşet olduğunu görsün herkes. görsün ki kolay kolay savaş naraları atmasın kimse.

  • 29. rakının yanında çay içen mistik kitle

    nerenin adeti bilmiyorum ama istanbullu değildir. bundan 25-30 yıl önce böyle adet yoktu. 15 yıl önce köklü meyhanelerde çay isteyenle “yanına zeytin reçel de getireyim mi” diye dalga geçerdi garsonlar. şimdi çay içmeyene uzaylı muamelesi yapılıyor. ben şahsen içtiğim rakıyı çayla kirletmem.

  • 30. pizza dilimlerini sistemli tırtıklayan kurye

    bunun açlıkla açıkllıkla alakası yok ! bu orospu çocukluğu.
    büyük ihtimal arkadaş ortamlarında yemeğe para vermemesi ile övünen, zengin müşterilerinin pizzalarını nasıl tırtıkladığını ballandıra ballandıra anlatan. anlamadıkları için müşterileri geri zekalılıkla yaftalayacak bir orospu çocuğudur.

  • 31. türk polisini tehdit eden arap

    bunlar iyi günlerimiz yakında polisi sürdüren, tokatlayan araplar göreceğiz.

  • 32. özgüveni arttırmak için öneriler

    çocugu düzgün bi anne baba yetiştirmediyse çocuğa yeterli ilgiyi sevgiyi vermediyse iyi bir terapi özgüveni arttırabilir. para mara bi şeye yaramaz.

  • 33. 27 haziran 2023 dolar kuru

    asgari ücret 8000 iken dolar kaçtı, 19.5'ti. yani asgari ücreti dolara çevirsek ne ediyordu? 410 dolar.

    şimdi asgari ücreti kazanan emekçi dünden bugüne daha sıkı çalışır hale geldi mi? hayır, dün ne yapıyorsa bugün de onu yapıyor.

    yeni asgari ücret kaç tl, 11400 lira. bu para kaç dolar ediyordu? 486 dolar. madem asgari ücretli çalışan katma değer üretmiyor. maaşına gerçekten zam gelmez, gelemez.

    o halde nasıl olacak da 11400 lira yeniden 410 dolar edecek? cevap ortada. dolar yükselecek ki 11400 lira yeniden 410 dolar olsun. dolar kaça yükselirse 11400 lira ile 410 dolar alınır? cevap 27.8.

    buraya kadar size doların hangi rakama geleceğini, basitçe anlattım.

    biliyorum ki dolar 27.8'in de üstüne çıkacak mı? diye soracaksınız. cevabım evet.

    neden ve nasıl? şöyle ki ülke yönetirken, büyük ölçekli ekonomik kararlar alırken verilen her yanlış kararın bir maliyeti vardır. faizin en az %30 hatta mümkünse %40'a çıkarılması gerektiğini bağırmaktan ekonomistlerimizin götleri çatladı. faiz ise 8.5'ten 15'e çıkarıldı. bu kararın hatalı olduğu matematiksel olarak hesaplanabilen bir şeydi. şimdi bu hatalı kararın da maliyeti türk lirasına değer kaybettirecek.

    yani yalnızca asgari ücret zammı nedeniyle dolar zaten 27.8 olacak. bununla birlikte hatalı faiz kararı nedeniyle yükselmeye devam edecek.

    haydi yazın belki turizm ile + araplara katar katar satılan istanbul-kocaeli arazileri ve türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı vesilesiyle döviz cinsinden bir miktar sıcak para ülkeye girecektir. ak parti rejimi yine bir miktar baskılama politikasına devam etmeye çalışabilir. hazinemizin rezervlerinden alın terimizle kazandığımız dövizlerimizi cayır cayır yakabilir.

    buna karşın kışın elektrik, doğalgaz, benzin harcamalarımız arttığında ne ruslar, ne ukraynalılar, ne almancı kuzenleriniz ne de araplar arabalarımıza koymakta zorlanacağımız benzini, ocağımızda yakacağımız gazı ve evimizde, dükkanımızda, sanayimizde kullanacağımız elektriği karşılamayacaklar.

    bunların hepsi dolarla, euroyla giriyor bu ülkeye. bu nedenle kışın döviz kurları rizenin yaylasına çıkar gibi dikelecektir.

    ananeme anlatsam anlardı, o şekilde yazdım. bizim gibi yoksullar ne yapsın diye soracağınızı biliyorum. yatırım tavsiyesi veremem ancak parasının değerini korumak için atalarınız dedeleriniz bugüne kadar ne yapıyor idiyse onu yapabilirsiniz.

    bir de türkiye cumhuriyeti içerisindeki en köklü, devletin ve ülkenin temel direkleri olan adı sanı bilinen bazı firmalara, fabrikalara, bankalara borsa yoluyla hisse senedi veya hisse senedi yoğun yatırım fonları alarak destek olabilirsiniz. hem paranızın değeri korunur hem de üretici firmalar güçlenir. kriz dönemlerinde birikimlerin yastık altında kalmasındansa yatırıma dönüşmesi daha önemlidir.

    krizde psikolojisi bozulan çekinmesin psikologlara psikiyatrlara randevu alsın. hepimiz aynı gemideyiz. delirmeyin. hayatta kalın. pandemide hayatta kalıp ekonomik krizde kafayı kırmayın. geççek geççek diyorum. türkiye tarihinde ilk defa iktidar muhalefete enkaz devredemeden kendi enkazını sırtlamak zorunda kaldı. şimdi bunun altından kalkmaya çalışıyor ancak bozduğu motoru tamir etmekte hala beceriksiz davranıyor. dilerim akılları başlarına gelir ve doğrusunu yaparlar.

    bu vesileyle ak partili yoksul kardeşlerime de sesleneyim. filmin buradan sonrasını iyi izleyin. türk lirası değer kaybettikçe, bile bile değer kaybetmesine göz yumuldukça zenginler daha da zenginleşecek ve yoksul halkın beli iyice bükülecek. işte bu kısım sizin eseriniz :)

    sonsöz, öz hakiki gerçek has diplomalı ekonomistim.

    `mesajlar için edit 1:s1- @grantes` adlı yazar sormuş: memur da katma değer mi üretiyor? ya da kamu işçisi?

    c1- "şimdi asgari ücreti kazanan emekçi dünden bugüne daha sıkı çalışır hale geldi mi? hayır, dün ne yapıyorsa bugün de onu yapıyor." cümleme ithafen sordunuz sanırım. bunun cevabı açıktır ki hayır. yalnız memur ve emeklilerin maaşları asgari ücrete gelen oranda zam almadı. bir süredir de almıyor. pek çok emekli asgari ücretin altında emekli maaşı alıyor. memur maaşları da serbest piyasaya oranla eridi.

    bununla birlikte hastanelerde çalışan sağlık çalışanları, okullarda çalışan öğretmenler, bakanlıklarda çalışan uzman nitelikli kadrolar, devlet ile anlaşmalı veya bizzat devlet iştiraklerinde çalışan mühendisler ve akademisyenler de devlet memurudur. bu insanların emekleri beşeri anlamda katma değer üretir. benim anlatmak istediğim şey ise daha çok şuydu. şu halde asgari ücreti artırmak anlamsız. memur maaşlarına yapılan zamları artırmak da aynı şekilde. öncelikli olarak faiz %30-40 bandına kadar artırılmalı. türk lirasına değer kazandırılmalı ve enflasyon frenlenmeli. bu halde alım gücü zaten yükselecektir. ancak ekonomiyi düze çıkarmakta yeterli olmaz. neden? çünkü yapılması gereken birkaç önemli iş daha var:

    hukukun istisnasız işlediği bir adalet sistemi garanti edilmeli ki piyasada istikrar sağlanabilsin. yerli, yabancı yatırımcı buradaki sisteme güvensin.

    devlet kanadında yoğun tasarruf politikalarına geçilmeli. devlet hantallaşmış durumda, kadrolaşmalar nedeniyle gereksiz personel ve pek çok harcama ile halktan toplanan vergiler zayi ediyor.

    birikimler, tasarruflar katma değeri yüksek olan teknoloji sektöründe yatırıma dönüşmesi için programlar çıkarılmalı. insanlar bilgilendirilmeli.

    son ve en önemli basamakta ise iş-kur'a benzer bir yapı kurulup okuyan öğrenci ile piyasadaki iş pozisyonu dengelenmeye çalışılmalı. adı iş-denge olabilir.

    piyasa üniversite mezunlarına doydu. nitelikli işgücü istiyor. ihtiyaç yok iken öğretmen mezun etmek, hukukçu mezun etmek insanların hayatlarını ve ülkenin geleceğini baltalamak oluyor.

    bölümler esnek öğrenci kontenjanına geçmeli. piyasa talebi tahmin edilerek en fazla %10-15 hata payıyla öğrenci mezun edilmeli.

    yahut iş garantili programlara geçilmeli. arz fazlası olan bölümler veya niteliksiz, rekabet edemeyen öğretim performansı gösteren üniversiteler kapatılmalı. bunun yerine tekno-kentlere, yaratıcı endüstri kuluçka merkezlerine vb. dijital, yazılım, donanım laboratuvarlarına çevirilmeli.

    s2- @backspace basmam escye bastigin kadar adlı yazar sormuş: peki faiz kararini 15 artirarak bunlarin basimiza gelecegi bilinmiyor muydu? (anlattiginiza gore yine bile bile bi hale getirildik)
    son soru ise kac artirsalardi dolar bu kadar ziplamazdi?

    c2 - biliniyor, tercih edilmiyor. hükümetin birinci basamak niyeti halkın refahı değil zenginlerin sermaye biriktirmeye devam etmesi. kim bu zenginler? iktidarın yakın çevresi, yandaş özel sektör patronları ve cemaatler. bu kararlar alınırken gizlilik maksimum düzeyde olmalı. şimdi ise zenginlere dolara geçmek için imkan verildi. bunun bedeli ise halkın alım gücünün düşürülmesi ile ödendi.

    geçen yıl 20 aralıkta da benzer bir ali cengiz oyunu yapılmıştı. yüksek enflasyondan kaçınmak için varını yoğunu dolara geçen halka bir gecede rezerv yakarak kıymet kaybettirildi. ucuzdan dolar sattı insanlar ve bu paraları yandaşlar topladı.

    doğru olan kimseye bilgi sızdırmadan asgari %30 faize geçmekti. %40 olsaydı enflasyon dururdu ancak bunu da tercih etmeyiz. %2-%7.5 arası enflasyon gelişmekte olan ülkelerde olması gereken sağlıklı bir tırmanıştır.

  • 34. 2023-2024 türkiye süper lig sampiyonu

    şampiyon gs olur, yıldızı fener takar.

  • 35. kemal kılıçdaroğlu

    cumhuriyet düşmanı vatan haini

  • 36. ideal date kombini

    gg/aa/yyyy şeklindedir.

    diğer türleri kafa karıştırır.

  • 37. fatih portakal

    yayın arkasında yapılacak uyarıları yayında yaparak sanıyorum ki ego parlatmaya çalışıyor. e izleyici de bunları görmek zorunda değil.
    programda adın varsa o zaman önceden kontrol edeceksin, bu da kendi hatası ama bunu orada çalışanlar söyleyemez, izleyici olarak ben uyarayım.

    daha önce de yayın sırasında kravat eleştirmiş. bu tür üstünlük belirtmeye çalışan hareketleri önceden tvlerde görmezdik, çok da basit bir tarz. kalitesizliğin yüceltildiği son yıllarda bu basit tarzı çok görür olduk.

  • 38. deniz mi daha çok huzur verir orman mı sorunsalı

    keşke böyle sorunsalımız olsa. yazlığa mı dağ evine mi gidelim diye kavgalar edilse evlerde.

  • 39. ilk buluşmada 3 lahmacun yiyen hatun

    duvarları olmayan samimi gösterişsiz hatundur. bulursanız direkt nikahı basın.

  • 40. çalışmak insanı özgürleştirir mi köleleştirir mi

    çalışma temelde ikiye ayrılır.

    1- insanın doğa ile mücadelesi için yapılan çalışma

    2- insanın insanla mücadelesi için yapılan çalışma

    bu iki çalışma iç içe geçmiş durumdadır. esasen ilki üretim, diğeri ise paylaşımla ilgilidir.

    eğer üretim sürecine katkı sunanlar katkılarının karşılığında elde ettiklerini kanunca değil hakça ve adilce paylaştıklarına inanıyorlarsa bu türden bir çalışma insanı kısmen özgürleştirir. kısmen diyorum çünkü özgürleşme dediğimiz şey bile aslında bir esarete vurgudur. çalışarak özgürleşiyorsak bu aslında çalışmadığımızda bir şeylerin kölesi olduğumuzun ifadesi olur. fakat çalışıp özgürleştiğimizde de çalışmaktan kurtulacaksak varacağımız yer de maalesef yine bu kölelik halidir. demek ki mesele çalışıp çalışmamak değil istemediğimiz halde çalışmak zorunda kalıp kalmadığımızla ilgilidir.

    bu bağlamda paradigması ahlaki açıdan mecburiyetten arındırılmış bir hediyeleşme olmayan her çalışma adı konulsun ya da konulmamış olsun sadece fuhuştur.

  • 41. yeşilçam'ın en iyi 3 jönü

    -ediz hun
    -tarık akan
    -cüneyt arkın

  • 42. sevgilisiz yaşayabilen insan

    sevgili kavramı mı kaldı be kardeşim, bundan 5 sene önce olsa sebeplerini sıralardım ama sevgililik diye bir olay yok artık. kıyafet değiştirir gibi sevgili değiştiriyor herkes, sonra gelip aşktan meşkten bahsediyorlar. bir de "tecrübeliyiz" diye övünüyorlar utanmadan. özellikle kızlar en iyisini bulacaklarına olan inançları doğrultusunda hareket ediyorlar, iyisini bulduğunda artık sevgilisi exi olmuş oluyor ve hiç acımadan yapıyorlar bunu. erkekler ise bu yedikleri kazıktan sonra ilişkiyi aşk üzerine tesis edemiyor bir daha ve onlar da gönül eğlendirmeye başlıyorlar. o yüzden sevgiye de sevgililiğe de inanmıyorum, ailemle mutluyum. anne-babanın hayır duası için çalışmak, sevgili kovalamaktan daha önemli bana göre. ha istemez miydim beni gerçekten seven, her koşulda yanımda olan, güzeller güzeli bir eş isterdim ama olmayınca olmuyor, takdir-i ilahi.

  • 43. yeni neslin kalitesiz taharet aldığı gerçeği

    napıyon la milletin gütünü mü kokluyon?

  • 44. sizce uzay milyarlarca dolar harcamaya değer mi

    milyarlarca dolar harcamaya değer tek şey uzay araştırmalarıdır.

    ne isterdiniz mesela? afrika'da su kuyusu açmak mı? açlıkla savaşmak mı? toplumsal refahı geliştirmek mi?

    nüfus kontrolü yapılmadıktan sonra dünyayı güzelleştirmek için yapılan bütün harcamalar piç oluyor. mesela sen açlıkla mücadele için trilyon dolar harcayıp en verimli tarım projesini yap, ucuza konut mal edip sosyal refahı artırmak için bir trilyon dolar daha harca... adam öbür tarafta bencilce, futursuzca tavşan gibi sikişip 10 tane düşük iq'lu, suçlu adayı çocuk yapıyor ve bütün verileri piç ediyor.

    en iyisi bu paraları uzay çalışmalarına harcamaktır. insanlığa yapılacak harcama israfır.

  • 45. mustafa kemal atatürk vs recep tayyip erdoğan

    mustafa kemal atatürk:
    türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu anafartalar komutanı gazi mareşal başbuğ mustafa kemal atatürk, hayatı boyunca birçok savaşta bizzat bulunmuş ve komutanlık etmiştir.

    - 31 mart vakası 13 nisan 1909
    - arnavutluk isyanı 15 ocak 1911
    - trablusgarp savaşı 29 eylül 1911
    - ikinci balkan savaşı 1912-1913
    - çanakkale savaşı 18 mart 1915
    - doğu (kafkas) cephesi 1916-1917
    - suriye-filistin cephesi 1917-1918
    - kurtuluş savaşı 1919-1923
    - sakarya savaşı 20 ekim 1921
    - büyük taarruz 26 ağustos 1922

    recep tayyip erdoğan:
    zamanında tam kadro sevgi, saygı ve hürmette kusur etmedikleri, dön artık bitsin bu hasret diye methiyeler düzdükleri, ne istediniz de vermedik dedikleri, verdiklerinin vermediklerinin sonucunda oluşan ve adına 15 temmuz 2016 darbesi dedikleri gecede;

    eniştesinden aldığı haberle, nerede olduğu bilinmediği bir yerden facetime görüşmesi yaparak, kendi saklanmaya devam ederken halkı sokaklara çağırmıştır.

    belkide atatürk'ün; "ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum." sözünü örnek almış olabilir. lakin atatürk bu emri verdiğinde cephede, ateş hattında mehmetçikle beraber en öndeydi ve en önemlisi düşmanın kim olduğunu, kiminle savaştıklarını biliyorlardı.

    herkes bir gün ölüp gidecek, herkes bir gün unutulacak ama mustafa kemal atatürk sonsuza kadar kalplerde yaşayacaktır.

    "türkiye atatürk'tür, atatürk türkiye'dir."

    tanım: muhtemelen ekşi sözlük tarihinde açılmış en aptalca versuslarda zirvededir.

  • 46. bu saatte hala uyumama sebebi

    kılıçdaroğlu en kazanılabilir seçime kendisini zorla aday yapıp kaybettiği için gözüme uyku girmiyor. sinirden uyuyamıyorum.

  • 47. çeşme'de tuvalet ücretinin 50 tl olması

    fakirsen seni ilgilendirmeyen durum.

    ben şahsen destekliyorum çeşme, bodrum, mamaris, fethiye ve bilimum lüks tatil bölgelerine wc'ye 50 tl veremeyecek, bir lahmacuna 450 lira veremeyecek adamları katiyen sokmamaları lazım, almancıları, rusları ve arapları rahatsız ediyorlar. herkes dübürünün deliğini bilecek arkadaş. ha bir de paralı gözükmek için 1 hafta tatilde harcadığı para için bir sene kredi kartını takla atırmaya çalışan sik kafalıları ayıklayabilseler çok şükela olur.

  • 48. tanrının evreni yaratma nedeni

    --- spoiler ---

    şu dünyayı tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem doğrusu. çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar. yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: bunca mutsuzluğu ve bu üzüntüyü ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?

    --- spoiler ---

  • 49. avrupanın kokain baronunun ısparta'da yakalanması

    avrupa'nın kokain baronu olarak bilinen kişiyi başkası sandığım için şaşırdığım olay.

    rekabet olduysa demek ki.

    edit: bayram ziyaretine gitmiş de olabilir tabi.

    edit 2: bir arkadaşla fotoğraf çektirmeye gelmiş de olabilir.

  • 50. bir anda silen insan

    oğlak burcu olabilir.