gunesbulutlarinarasindan7
profili

  • kızılcık şerbeti (dizi)

    nilay karakterini oynayan, annesi senarist olduğu için ekranda yer bulabilen yeteneksiz, ekran ışığı sıfır tipin uyuşturucu satıcısıyla girdiği diyalog ortaya saçılan dizi.

    ülkede konservatuvar mezunu binlerce pırıl pırıl genç arkasında annesi yok diye bir yere gelemezken feyza civelek denen yeteneksiz, ekran ışığı sıfır uyuşturucu alıcısını ekranda tutan diziyi izlemeyeceğim.

  • brad pitt'in son hali

    fotoğrafı açtığımda çökmüş brad pitt'i iki dakika aradım. 59 yaşında taş gibi olan hâldir. verdim eksini kardeşim.

  • maraş depreminin bile bizi birleştirememesi

    'gayet de birleştirdi' diye yanıt verilesi süper yanlış tespittir.

    iyiler aynı yerde bir avuç kötü her zamanki yerinde. onlarla birleşmeye zaten niyetimiz yok.

  • serdar ortaç üniversitesi

    etiler kampüsünde binlerce dansöz yetiştirilen üniversitedir.

    ek: tüm entrylere sesli güldüm.

  • evlenirdim denilen dizi karakterleri

    house md - james wilson

  • yaz bitti mutlu musunuz

    yaz... mümkün mevsimlerin en güzeli.

    kimi zaman tekneyle açıkta, kimi zaman kabaran bir denizin kıyısında, çatal kaşık seslerinin anason kokusuna karıştığı bir ege kasabasında... kimi zaman öğle güneşinde çardak altında uykuyla, kimi zaman gecenin 'geç ve yıldızsız bir vakti' dilimizde kırık bir ezgiyle dokusu bozulmamış, kerpiç beyaz evleri olan taş bir ara sokağın bitiminde 'sende her mevsim yaz' diye sevilen sevgiliyle an gelip zorunlu veda vaktine erişildiğinde 'sen de her mevsim yaz' diye diye. işte böyle geçti yaz...

    tekrar kavuşana kadar çok özlenecek olandır.

  • burak aksak'ın çalışanına şiddet uygulaması

    edit: gerçekten başlık altında yazılanları okudukça özür dilerim arkadaşım dövmüş burak aksak'ı deyip olaydan sıyrılmak istedim. bu nasıl bir yaklaşım, zaten twitterda maruz kalan kişinin adı soyadıyla attığı tweetler ve açıklaması var. bu tweetler yüzlerce kez rt edilmiş, kaç saat geçmiş burak aksak çıkıp da "bu nedir ben böyle bir şey yapmadım" dememiş. burada birkaç kifayetsiz muhteris çıkmış "ünlü olma arzusudur" diyor. inanılmaz bir şey, gerçekten inanılmaz. elinde her telefon olan taraf olmak zorunda değil. bu bir teşhirdi hukuki yolu hukuki zeminde zaten aranır. teşhir etmek o kişiyi bu davranışıyla mahkum etmektir. ayrıca başka bir kifayetsiz muhterisin böyle bir şey yapmak aklından dahi geçmesin diye uğraşmaktır. alalım, kullanalım, bir şey ters gidince sokak köpeği gibi kolundan tutup atalım. var mı böyle bir şey? siz kim oluyorsunuz da böyle davranabiliyorsunuz? başlığı açan kişi olduğum için bana küfreden birkaç entry görüyorum, ben burak aksak'ın üretimlerine bu güne kadar ilgi ve sevgiyle yaklaşan genç bir sinemacıyım. ne viral ne real reklama ihtiyacım yok. burak aksak'a kin duyacak halim de yok. anonim de değilim, bir entry öncesinde kimliğimi ortaya koydum belli bir zümre zaten tanıyor. sevgiyle arkadaşlar, allah herkese akıl, anlayış, empati ve hoşgörü versin.

    burak aksak'ın 5 ekim 2017 tarihinde kendisine ait olan küsurat yayınları'nda çalışan 23 yaşındaki mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi türk dili ve edebiyatı bölümü öğrencisi stajyer kadına şiddet uygulaması olayıdır.

    kendisinin gelecekte bir densizin densiz bir hareketiyle hatırlanmasını istemediğim için ismini vermeyeceğim ancak arkadaşıma şiddet uygulayan densiz burak aksak'ın isminin her yerde bu densizlikle de anılmasını temenni ederim. arkadaşımın anlatımı şöyle;

    --- arkadaşımın anlatımı ---

    birkaç aydır küsurat yayınları'nda stajyer olarak görev yapmaktayım. 23 yaşındayım, mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi'nde türk dili ve edebiyatı okuyorum. çalışmaya başladığımdan beri bir kitap projesine dahilim. bu proje dahilinde yaklaşık otuz tane metin kaleme aldım. künyede adımın yer almasını istediğim için çıkan tartışma sonucunda burak aksak yayınevine girdi. öfkeli bir şekilde "ne bu künye muhabbeti, siz neyin derdindesiniz? sen kendini ne sanıyorsun kızım," dedi. "benimle böyle konuşamazsınız," dediğimde ise "siktir git, bırak elindekileri, defol," dedi. sonrasında künyede kendi isminin yazılmasının isteyen diğer arkadaşıma "bu tavrı onaylamıyorsan sen de siktir git," dedi. mevzu bahis kitap sadece bu metinlerden oluşmaktadır. bu yüzden adımın künyede yer almasını istememden daha doğal bir şey yok. biz tam çıkmaya hazırlanırken künyede adımızın yazmasını belirttiğimizde iyice saldırganlaşarak üzerime yürüdü. metinleri çekeceğimizi söylediğimizde "çekin lan çekebiliyorsanız, dört aydır bir kitabı çıkaramadınız amına koyayım, "dedi. stajyer olarak orada sıfırdan bir kitap çıkarma sorumluluğum olmadığı halde bu hakaretlere maruz kaldım. işi öğrenmek için girdiğim yerde, bedava işgücü olarak çalıştırıldığım yetmiyormuş gibi bir de fiziksel saldırıya uğradım. omzumdan iterek ofisten çıkarmaya çalıştı. kapıyı açarak "hadi siktirin gidin şimdi," dedi. yayıncılıkla ilgili bir şeyler öğrenmek için girdiğim yayınevinden fiziksel saldırıya maruz kalarak resmen yaka paça atıldım. yaşamım boyunca böyle bir saldırıya maruz kalmadığımı belirtmek isterim.

    --- arkadaşımın anlatımı ---

    üretimlerini ilgiyle takip ettiğimiz kişilerin arka planda böyle densiz insanlar olması ve bizim öte mahallede gördüğümüz insanlardan dahi daha korkunç pozisyonlara geçebilmeleri aslında hepimizin sorgulaması gereken bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. geçen haftayı hatırlamanız dileğiyle.