(bkz: yaran doğru okumalar)
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. makama gelirken iyi boşalt demek niye yadırganıyor
-
2. 5 ekim 2017 cumhurbaşkanlığı harcama açıklaması
iyi o zaman her şeyi harca bitir, itibar diye. itibarını görüyoruz birleşmiş milletler konuşmalarında. bizimki çıkınca herkes salonu terkediyor. utanç verici.
kendini savunmaya bakar mısınız, karşısında aptal var sanki. -
3. sabah 6'da kalkıp işten önce koşuya giden tip
senin ben yaşama azmini sikeyim denilesice.
-
4. 5 ekim 2017 rte melih gökçek görüşmesi
oranları da açıklanmış görüşmedir.
rte : 1.25
gökçek : 4.25
beraberlik : 2.20
mazot : 4.95 -
5. kuşu sen öldürdün diyerek kızını ağlatan anne
(bkz: ehliyetli ebeveynlik)
her zaman diyoruz; olmuyor, beceremiyorsunuz. yanlış anlamasın kimse bizim ailemiz de çoğunlukla beceremedi. sevişmekle, doğurmakla iş bitmiyor. kendi kendine büyümüyor bu meretler. -
6. mısır piramitleri türkiye'de olsaydı olabilecekler
mısır piramitlerini yaklaşık 10 yıldır deve sidiği, deve boku, yapışan seyyar satıcılar, yere atılmış kola kutuları ve izmaritler yüzünden adam gibi gezemezsiniz. mısır'da turist sayısı neredeyse sıfır, piramit bölgesine giren 10-15 turiste de yaklaşık 200 satıcı yapışıyor ve gidene kadar peşlerini bırakmıyor. hayır'dan anlamayan bir güruh. 50 pound dediği bir hediyeliği en son 5 pound'a vereyim ne olur al diye 20 dakika peşinden geliyorlar insanın. bezdirme stratejileri var. içeride güvenlik yok. iyilik yapıyormuş gibi fotoğrafınızı çeken kişi para verene kadar ayrılmaz yanınızdan. deve pisliği kokusundan maske ile gezmekte fayda var. sıcak da cabası. bin türlü kötü hislerle ayrılıyorsunuz oradan. piramitlerin tarihi, büyüsü, bütün ihtişamı puff diye kayboluyor o anda.
bu nedenle bu kadar da küçümsemeyin ülkenizi. piramitler burada olsa tertemiz olurlar.
turist gelir. yeter ki işletmesi mafyavari bir gruba değil de kültür bakanlığı gibi bir kuruma verilsin. çok ama çok daha güzel bir tarih beklerdi insanlığı. -
7. 5 ekim 2017 melih gökçek'in istifası
ankaralı olmayan bilmez, görüşmenin sonunda recep tayyip erdoğan istifa edecektir.
-
8. sedat peker'in çarşı grubunun davetine katılması
beşiktaşlı arkadaşlar siz zahmet edip yorulmayın, ben hemen entrylerinizden bir kolaj yaptım.
"evet evet hatta al capone'la pablo escobar da gelmiş, beşiktaş düşmanlığından ne uyduracağınızı şaşırdınız artık :("
"orospu çocuklarına dert olan olay :("
"zamanında nasıl koyduysak hala bizimle uğraşıyorlar :("
"beşiktaş'ın bileğini saha içinde bükemeyenler şimdi de bu dala sarılmış ama sene sonunda üzülen yine siz olacaksınız :("
"çarşı sedat peker'i davet etmedi tamam mı, davet zaten oradaymış sedat peker kendi kendine gelmiş bizimkiler de fazla şerefli oldukları için kovmamışlar"
"evet davet etmişler ama kötü niyet yok, tamamen iyi niyetle yapılmış bir hareket o yüzden büyütmeye gerek yok" (son haftaların favorisi)
gibi gibi zırvalar, ad hominemler, vesaire. -
9. sözlükte meşhur kişilerin de yazar olduğu gerçeği
-
10. yavru köpeği tekmeleyen amca
-
11. ahmet hakan'ın aamir khan'ı tanımaması
aamir khan uluslararası kültüre katkıları olan biridir. hem bir duruş sahibidir de eylem adamıdır. temsil ettikleriyle evrensel bir değerdir. tanımayan cahildir. az önce bir arkadaş bu satırları okurken “ben de tanımıyorum ama hiç de cahil değilim bi kere” diyecek oldu da “hindistan’ın başkenti neresidir?” sorusunun da cevabını bilmediğini farkedip apışıp kaldı. onlardan olmayın. tamam adam bir noam chomsky değil ama kim kardashian’ı tanıyıp bunu tanımamak ayıp gerçekten.
-
12. genç metalcilere tavsiyeler
metal dunyasina aci haber!
hetfield'in eltisi oyle bir sey dedi ki!
birkac defa orda burda gorup hasta oldugunuz, abone oldugunuz, muhtemelen kizil sacli, hususiyetle lokum tenli, ve mutlaka cok fena bi kiz var ya, iste o kiz dunyada tek bir tane. gorevi, cesitli zamanlarda dunyanin cesitli yerlerinde gorunup onun bunun aklini almak. o bir gonul hirsizi. herkese sirayla gorunuyor. babannelerimize ruyalarinda gorunup akil veren dini karakterler gibi dusunun. pesinde her yil nice koc yigitler telef oluyor.
iste bu muzige bu kulture gonul verip distorsin parasi icin babasini bicaklayanlar, kilise yakanlar, hain evlat okkes olanlar hep bu kaltak yuzunden. bu gafletten uyanin kardeslerim. o kiz aslinda yok. -
13. mehmet şimşek'in vergi tabana yayılacak demesi
-
14. bir kadına verilecek en güzel hediye
vakit ve o vaktin ilgi ile geçirilmesi.
-
15. yeni honda civic'lerdeki göçük rezaleti
bu arabayı alan herkes niye arabayı arabesk rapçi klibinde ki doğan görünümlü şahin gibi süslemiş. adam gitmiş 100.000’e araba almış üstüne 42.000 lira masraf yapmış, arabanın camlarında facebook,instagram falan yazıyor. adamın adresi falanda yok, bildiğiniz şirketlerin logosu var * başka bir araçta ise sol arka kapıda kocaman iron man sticker’ı var. başka bir tanesinde ise ön camda tribal harflerle excalibur yazıyor. honda bayileri bu arabaları satarken satıcağı kişileri özenle seçiyor herhalde, başka bir açıklaması yok.
-
16. garip kız isimleri
anneannemin ismi ballı, teyzemin ismi de şeker. epey glikozlu bir aileyiz sanırım.
-
17. ekşi itiraf
uzunca bir dönem kahve aldığımız bir yer vardı. stüdyodan çıkınca kahve alıp bir köşeye geçiyoruz ya da alıp kaçıyoruz. baristalardan birinde biz gelince bir hareketlenme bir saçmalama oluyordu. uzun dönem ilişkiden çıkmıştım o efsanevi tweetteki gibi koğuşa su bassa daha iyiydi her neyse konu o değil. hiç kendime alınmıyorum o yüzden. arkadaşım da 1,5 yıl hastanelerde sürünmüş hayata yeniden başladığı için üstüne alınmıyor. hatta niye bakıyor o zaman diye düşünüyoruz. sakin bir günde kahve almaya gittiğimizde yüzünde güller açtı kızın, şaşırdık biz de doğal olarak. ben sizin kahvelerinizi getireceğim dedi. biz alırız desek bile karşı çıktı. kız kahvelerimize sol ve fa anahtarı yapmış.anladık bizi görünce hareketlerinin değişmesinin altında yatanı. müzisyensizlik var genlerde çizimden belli dedi arkadaşım. genimde olduğundan fazlası ruhumda var deyince biz afalladık. o arada seslendiler kıza, kendisi işinin başına döndü. yerleştirdi lafı deyip geyik yaptık biraz. çıkarken iyi çalışmalar dedik çıktı.
sonrasında başka bir entrynin konusu olacak bir olay başımıza geldi. 10 gün evden çıkamadık. ben ağır bir bunalıma girdim hatta. stüdyoya gitmeyi bıraktık. evde çalışacak halimiz yok o derece berbat durumdayız. lakin acayip neşeliyiz. süreci atlatınca tekrar stüdyoya gitmeye devam ettik. tekrar kahve almaya gidince kız direkt yanımıza gelip nerdesiniz siz ya. merak ettim dedi. tabi bizim sıfat baya dağılmış, harcadılar mı sizi dedi gülüp. arkadaşım da bir de sen vurma dedi. kahvelerimizi yine kendi getirdi. 20 dakika molam var yalnız sizinle oturamam, kahvenizi dışarıda içebilir misiniz dedi olur dedik. mekanın biraz ilerisinde kızın gelmesini bekliyoruz. o arada ne konuşacak diye düşünüyoruz. neyse kız geldi.
sigarasını yaktı ben de müzisyenim. hatta solistlik yaptım bir dönemde. ama artık yapmıyorum bırakmak zorunda kaldım dedi. neden diye sorduk. para lazımdı deyip sustu. bizim de içimize oturdu açıkçası. müzisyenlikle geçirilen hayatlarda dönem dönem yaşanılan bir şey bu çünkü. siz nerede çalışıyorsanız bir gün ben de sizin yanınıza gelsem biraz söylesem olur mu dedi? olur dedik stüdyo zaten kahvecinin yakınında. bildiğini söyledi yerini. izin gününe sözleştik. 4 gün sonra stüdyoda buluştuk. biz gelmez diyorduk hatta,şaşırttı yine bizi.
neyse başladık kızın tarzını bilmiyoruz, sen neler söylüyorsun biz bu tarz takılıyoruz daha doğrusu egzersiz yapıyoruz hız ve hakimiyet için diyoruz. kız tamam o zaman bunu çalın diyor. çalıyoruz, abi yok böyle bir ses. resmen şarkıyı sesinde kaybediyor, su gibi akıyor. arkadaşımla kafaları yiyoruz. ben piyanoyu bırakıyorum kız bateriyle devam ediyor, ritm kesildiğinde piyanoya ritm verir gibi söylüyor. teknik hataları bolca ama ses muazzam. bir kaç parçadan tamam yeter diyorum. anlat bakalım kimsin nesin diyoruz. oturuyoruz stüdyonun ortasına 3 kişi sohbet etmeye başlıyoruz. öğreniyoruz ki kız roman. çatır çatır lafını söylemesinden anlayamadık. ağız yok düzgün türkçeyle konuşuyor. ama o ağız ruhunun derinlerinde yatıyor belli. kız üniversiteyi bırakmak zorunda kalıyor. konservatuara birincilikle girmiş, ailesinde sıkıntıları olmuş. pek aşılacak şeyler de değildi anlattığına göre. bırakmış işte. arada iyi işler alırsa çıkıyor. kahve yapıyor hayatını geçindiriyor. bize hayatımızın dersini verdi. ben size uzun uzun ondan bakıyordum işte. ne güzel müzik yapabiliyorsunuz diye gıpta ediyordum dedi. üzdü bizi reyiz anlayacağınız. 20 yıllık arkadaşımız gibi oldu bi anda. vokal koçluğu yapıyorum artık ona. haftanın 2 günü çalışıyoruz hep beraber.
okula dönmesi için ya da müzikle ilgili bir şeyler yapabilmesi için ailenle konuşayım dedim dün. güldü iyi bakalım dene şansını dedi. becerebilirsen mutlu olurum çok dedi. cuma kadınlara, cumartesi erkeklere, pazar herkesin geleceği düğünümüz var. sen cumadan gel, mahalleyi gör ama beyaz giy nolur diye bitirdi. arkadaşıma dönüp sen de cumartesi geliyorsun arkadaşın bana emanet bir günlük dedi.cumartesi içersiniz beraber dedi orada konuşursunuz zaten dedi. ben düğün sevmem dedim.arkadaşım yalnız bırakmam dedi benim için. sen düğün mü gördüğünü mü sanıyorsun dedi. gelin siz caz yapan da var bizde gelin siz dedi. konuş, konuşma önemli değil bana şarkı söylettirdiniz, müzik yaptık bir yığın şey öğrettiniz bu bile yeterli ama gelmezsen gönül koyarım dedi. bana emanet dedik ya çocuk uzatma sen de cumartesi geleceksin rakı içeceksiniz güzel güzel uzatmayın dedi arkadaşıma. sözümden çıkmayın mutlaka bekliyorumu da iliştirdi.
ne yapacağımı bilmeden uzaklardan gördüğüm bir mahalleye deplasmana gidiyoruz. arkadaşımın tepkisi hüsnü şenlendirici gömleği almak lazım olur şimdiydi, kahkahalarla güldük hep beraber. bakalım hayatımızın en ilginç haftasonuna doğru yola çıkıyoruz gibi.
not: adetlerini bilmem beyaz giyin dedi, o ne anlama geliyor tersoya düşmeyelim yeterince sıkıntıdayız. buraya kadar okuduysanız ve adetlerini geleneklerini göreneklerini beyaz giyin muhabbetini bilen varsa bi yeşillendirsin.
not 2: insan okuyacak bunu haklısınız arkadaşlar özür dilerim. -
18. artık efsane kalecilerin çıkmaması
(bkz: manuel neuer)
-
19. ilkokulda dayak yemiş efsanevi nesil
efsanevi nesilden bir birey olarak başımdan geçeni anlatayım. hoca sınıftaki tüm öğrencilere soru soruyordu yanlış bilenler tahtaya çıkıyordu. ben tüm soruları doğru cevaplayıp tahtaya çıkmayan tek kişiydim. ödül olarak dayak yemeyecektim ve tahta da ki herkes dayağı benden yiyecekti tabi ben hepsini tanıyorum kıyamadım hiçbirine hafif hafif tokat atıp geçiyorum. gadar hoca beni kendine doğru çevirip hayatımda yediğim en sert tokatı attı ve böyle atacaksın tokatı dedi. ondan sonra acıma duygumu bir kenara bıraktım. gerçekten zamanında psikolojik sorunları olanlar tarafından büyütülmüşüz.
-
20. melih gökçek
şimdiye kadar kimsenin elleşmek istemediği bir irindi
patlarsa çok iltahap akıtır diye korkulduğu için hep büyümesine izin verildi.
şimdi doktorlar çok temiz bir neşter vurulup sessiz sedasız çıkarılıp atılacağına inanıyor.
kendisi rte'den güçlü değil , kendisi deli değil . parsel parsel sattıkları yüzünden hem çok can yakar hemde baba oğul hapsi boylarlar.
kendisi için uygun görülen emekliliği yaşayacaktır.
ama maaşını aldığı parti çöktüğünde ilk itirafçı da kendisi olacaktır -
21. heykellerin köpek gibi sürüklendiğini göreceksiniz
(bkz: geldi yine fesini siktiğim)
-
22. cem yılmaz
bilimle uğraşıyormuş da, cem yılmaz boş adammış da...
kardeş ben etrafta türk yapımı ve bu ülke vatandaşının hayatını değiştiren bir bilimsel buluş göremiyorum ? ama türk halkının mizah anlayışını temelli değiştirmiş bir adam görüyorum ?
ne iş, bi açıklasan ya sn. bilim insanı... -
23. 2017 ekonomik krizi
basit bir örnek verelim :
gözünüzde 100 haneli bir site canlandırın. sitenin çevresi duvarlarla çevrili olsun.
sitedeki 100 hanenin de site içerisinde 100 tane dükkanı olsun. yani her aile bir işle meşgul olsun. bahçesinde yetiştirdiklerini satan manav, berber, fırın, market... gibi. 100 aile hiç site dışına çıkmadan tüm ihtiyaçlarını site içerisinde gerçekleştiriyor olsun.
şimdi de bu 100 hanenin toplam parası 1 milyon lira olsun. herkes parasını getirip ortaya koysa sitede 1 milyon tl. para var demektir.
para sürekli haneler arası el değiştiriyor. manav berbere gidip saçını kestiriyor, berber markete gidip deterjan alıyor, marketçi manavdan sebze-meyve alıyor gibi...
ama bir sorun var.
siteye akaryakıt dışarıdan geliyor. her ay akaryakıt için site dışına para çıkıyor.
marketteki alman çikolataları dışarıdan geliyor,
manavdaki muzlar dışarıdan geliyor,
berber eskiyen makası değiştirmek istediğinde dışarıdan getirtiyor,
bahçıvanın çim biçme makinası, yedek parçaları dışarıdan geliyor.
site yönetimi aydınlatma için yeni lambaları dışardan alıyor.
yani sitenin dışına her yıl 100 bin tl para çıkıyor. site dışarıya 100 bin tl borçlanıyor.
site yönetimi lambaların parasını ödeyebilmek için her haneden aldığı aidatı arttıyor.
1 yıl sonunda sitenin genelinde toplam 900 bin tl para kalıyor.
berber artık daha az parası olduğundan dolayı geçinebilmek için saç kesim ücretine zam yapıyor.
manav domatesin kg fiyatını arttırıyor.
2. yıl site yönetimi, site içindeki kanalizasyon hatlarını değiştirmek için aidatları biraz daha arttırıyor. yönetim binasını tadilata sokuyor. harcamalarda kesinti yapmak için çimlere, çiçeklere, bahçıvana para ödemeyi kesmek yerine daha fazla harcama yapıyor. aidatlar giderek artıyor. sitenin parası 2. yıl sonunda 600 bin tl'ye düşüyor.
eğer site yönetimi, tarıma önem verip manavın ürettiği meyve sebzeleri dışarı satıp, siteye dışarıdan para getirseydi bu problemleri yaşamayacaktı. ya da dışarıdan çikolata getirmek yerine, site içinde eğitim verip çikolata üretmeyi öğrenselerdi paraları içeride kalacaktı.
türkiye'nin durumu budur. üretmiyor ama sürekli harcıyoruz. üstelik site içerisindeki havuzu almanlara, kamelyayı ingilizlere, çocuk parkını israillilere, spor alanlarını araplara sattık. şimdi bu alanları kullanmak için onlara para ödüyoruz.
sonra site yönetimi sattığı bu yerlerin paralarıyla, hanelerden kendisine yakın hissettiği bir aileye fahiş fiyattan bütün yolları duble yol yaptırıyor. hiç gerek olmadığı halde kocaman helikopter pisti yaptırıyor. o aile çok para kazanıp gidip manavda markette harcıyor. siteye o kadar çok para dağılıyor ki manav kendine 2 tane araba alıyor. marketçi sürekli site dışına tatile gidiyor. herkes çok mutlu herkesin çok parası var. 16 yıl süreyle sitenin parası 3-4 milyonun üzerinde oluyor. ama yıllar geçtikçe sitedeki para yine bitiyor.
site yönetimi diyor ki;
aidatları arttırdım! -
24. kadir mısıroğlu
cehaletin kutsandığı cahiller ülkesinde kendisine üstat denilen, kutsal kurtuluş savaşımız için "keşke yunan kazansaydı" cümlesini bile sarf edebilecek raddede bir vatan haini olan yobaz.
-
25. blade runner 2049'un sansürlenmesi
hadi tv'deki sansürü bir yere kadar anlayabiliyorum (yani zorlarsak anlıyor gibi yaparım) da arkadaş sinemaya o filmi izlemeye her şeyiyle görmeye hür iradesiyle karar vermiş hatta üzerine para vermiş insana sansürlü bir filmi nasıl sunabilirsin aklım almıyor.
tam aklım almıyor diyeceğim ülkenin genel durumuna şöyle hızlıca bakıveriyorum, gidip bi çay alıp sakince oturuyorum. sansürlü mansürlü neyime yetmiyor ki lan diyorum. eeeey burofesyoneeel, ben kimim be!
derdimiz meme döt görmek değil, satın aldığımız ürünü eksiksiz teslim almak. ya da her sahnesine her planına onca emek verilerek ortaya çıkartılan bir sanat eserine saygı gösterildiğini görmek. ama biz sergideki heykelleri örtmeyi akıl edebilmiş babayiğitlerin harman olduğu topraklarda yaşıyoruz, heyt be...
yoğun sorular üzerine edit: çok fazla kaynak soran oldu, basın gösterimi sonrası yapılan inceleme ve yorumlar her yerde ulaşılabilir durumda. şöyle buyurun: #1 #2 #3 #4 #5 -
26. benim tersim pistir diyen 1.50'lik kız
banko kuponlarda değerlendirilebilir...
-
27. hamileliğin çok korkunç bir durum olması
sokaklarda hamile kadınlar gördükçe aklıma gelen hakikat.
cidden çok korkunç ve dehşet bir şey lan. ciddi ciddi içlerinde bir canlı var. çok normal bir şeymiş gibi gayet de rahatlar ayrıca. benim içimde bir yavru insan olsa şaşkınlıktan kafayı yerim herhalde. olum cidden çok ilginç lan. -
28. haluk bilginer vs şener şen
ağanın bokunun üstüne bok olmayacağı için şener şen'in zorlanmadan alacağı versus.
-
29. nihat doğan'ın yapay zeka isyanı
aç kalırsın nihat aç. bu millet eğer bir gün harbiden yapay zeka konuşmaya başlarsa sen ne yapacan kardeş, sorarım sana daş mı yiyecen???? şimdi iyi kötü bir işin, güzel güzel ablaların karşısında sıcak ışıklı bir stüdyoda oturup rahatça ahkam kestiğin yumuşak bir koltuğun var. bunlar hep bu beğenmeyip kızdığın düzen sayesinde kardeş.
şimdi öyle çok şey yapma sen, yükselmişsin biraz anlıyorum ama geçer. tekrar konforlu boşluğuna geri dön ve o elindeki yapay zekayı yavaşça yere bırak... -
30. itibardan tasarruf olmaz
bu laf var ya bu laf, sonradan görmüşlüğün o kadar güzel bir özeti ki. altın varaklı koltuklar, acayip acayip desenli halılar, mermerden bilmemneler bunların hepsi itibar değil sonradan görmüşlüğün kralı.
maalesef bir milletin parası çöpe atılıyor; gösterişe, sonradan görmüşlüğe harcanıyor.
itibardan tasarrufun kralı olur kralı. ancak işte dini imanı para olan insanlar, itibarı da parayla satın alabileceğini sanıyorlar. ne kadar yanlış yolda olduklarını bu insanlara anlatamazsın.
müslümanlığa terstir yapılan açıklama. yazık, güzelim ülkenin içine ettiniz, tebrik ediyorum. -
31. evlerdeki duvarların sabit olması saçmalığı
örneğin salonu düşünelim. misafirin geldi ve daha çok alana ihtiyacın var. duvar raylı bir sistemin üzerinde olsa düğmesine basar odaya doğru kaydırır salonu genişletirsin. misafirin gittikten sonra alan ihtiyacı azalır geri çekersin. mutfakta yemek yiyeceğin zaman mutfağı genişletir diğer zamanlarda daraltırsın.
-
32. ırkçı olmanın suç sayılması saçmalığı
-
33. tehdit zoruyla etek giyip bacağa kurşun sıkmak
barbaros şansal'a hak verdiren durum.
-
34. kedi evi yapıyoruz kampanyası
bu entryim sol framede yok olup gitti. havalar soğuyor. sokaktaki dostlarımız için gönüllü insanlar arıyorum. hep birlikte güzel bir şey yapalım. haftada 1-2 saatimizi bu projeye ayırmamız yeterli olacaktır. haydi sözlük tam zamanı.
üst edit: kedi evi yapımında kullanılmak üzere "strafor" denilen malzemeyi özellikle ecza depoları çöpe atmak yerine bizimle paylaşırsa çok seviniriz.
edit: çok güzel fikirler var. katılım için gönüllü birçok kişi var. öncelikle her şehir için sorumlu bir kişi seçelim. hangi şehirden hangi yazar destek olacak bunları belirleyelim. kedi evlerini nasıl yapacağımız bu süreçte belli olmaya başlar. katılmak isteyenler bana şehirlerini yazabilirler.
çaylak arkadaşlar ulaşmak için ironiamagercek@hotmail.com adresine mail atabilirsiniz.
edit2: her şehir için sorumluları belirliyoruz. gönüllü olanlar mesaj atabilirler. sorumlu kişiler o şehirdeki organizasyonları yapacak ve gönüllüleri bilgilendirecek kişilerdir.
belli olan sorumlular aşağıdaki gibidir
izmir sorumlusu: cadillacman
expert.ahinolu2016@yandex.com
çanakkale sorumlusu: zeldazonkk
zeldazonkkk@yandex.com
mersin sorumlusu: sknolreis
mrcnfrma@hotmail.com
edit3: yavaş yavaş nasıl bir yol izlememiz gerektiği belli oluyor. öncelikle istanbul'da bir pilot uygulama yapacağız. istanbul'daki organizasyonu ben yapacağım. uygun bir mekan ve malzeme temini için haftaiçi birçok yer ile temaslarım olacak. gerekli ortamı sağlayıp malzemeyi temin ettikten sonra buradan duyuru yapacağım.istanbuldaki gönüllü arkadaşları davet edeceğim. daha sonra tecrübelerimizi burada paylaşacağız. bu esnada biz de boş durmak istemiyoruz diyen diğer şehirlerdeki gönüllerimiz kendi çabaları ile harekete geçebilirler. her şehir için belirlediğimiz sorumlular etrafında harekete geçebilirsiniz. ilk çalışmalarımız daha çok deneme yanılma yoluyla en iyi yöntemi bulmak olacak. hangi zorluklarla ya da kolaylıklarla karşılaşacağımızı yola çıkmadan kestirmek oldukça güç. hepimize kolay gelsin. -
35. metallica'daki metal yorgunluğu
benim ölümümden sonra pop grubuna dönüşen grubun yaşadığı yorgunluk
-
36. 17 eylül 2017 yds
bik bik bik bik bik bik bik bir de baktım o soru bik bik bik bik bik bik bik yanıldığımı düşünmüşüm ama bik bik bik bik bik çözerken aklıma gelen bik bik bik bik bik neyse 90+ almışım arkadaşlar bik bik bik bik bik.
-
37. bölge hastanesinin sizi becermek istiyoruz mesajı
ülke the x files dizisi gibi. yurdum insanını şaşırtacak şey kalmadı, herşeyi gördü bu gözler.
-
38. burak aksak'ın çalışanına şiddet uygulaması
edit: gerçekten başlık altında yazılanları okudukça özür dilerim arkadaşım dövmüş burak aksak'ı deyip olaydan sıyrılmak istedim. bu nasıl bir yaklaşım, zaten twitterda maruz kalan kişinin adı soyadıyla attığı tweetler ve açıklaması var. bu tweetler yüzlerce kez rt edilmiş, kaç saat geçmiş burak aksak çıkıp da "bu nedir ben böyle bir şey yapmadım" dememiş. burada birkaç kifayetsiz muhteris çıkmış "ünlü olma arzusudur" diyor. inanılmaz bir şey, gerçekten inanılmaz. elinde her telefon olan taraf olmak zorunda değil. bu bir teşhirdi hukuki yolu hukuki zeminde zaten aranır. teşhir etmek o kişiyi bu davranışıyla mahkum etmektir. ayrıca başka bir kifayetsiz muhterisin böyle bir şey yapmak aklından dahi geçmesin diye uğraşmaktır. alalım, kullanalım, bir şey ters gidince sokak köpeği gibi kolundan tutup atalım. var mı böyle bir şey? siz kim oluyorsunuz da böyle davranabiliyorsunuz? başlığı açan kişi olduğum için bana küfreden birkaç entry görüyorum, ben burak aksak'ın üretimlerine bu güne kadar ilgi ve sevgiyle yaklaşan genç bir sinemacıyım. ne viral ne real reklama ihtiyacım yok. burak aksak'a kin duyacak halim de yok. anonim de değilim, bir entry öncesinde kimliğimi ortaya koydum belli bir zümre zaten tanıyor. sevgiyle arkadaşlar, allah herkese akıl, anlayış, empati ve hoşgörü versin.
burak aksak'ın 5 ekim 2017 tarihinde kendisine ait olan küsurat yayınları'nda çalışan 23 yaşındaki mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi türk dili ve edebiyatı bölümü öğrencisi stajyer kadına şiddet uygulaması olayıdır.
kendisinin gelecekte bir densizin densiz bir hareketiyle hatırlanmasını istemediğim için ismini vermeyeceğim ancak arkadaşıma şiddet uygulayan densiz burak aksak'ın isminin her yerde bu densizlikle de anılmasını temenni ederim. arkadaşımın anlatımı şöyle;
--- arkadaşımın anlatımı ---
birkaç aydır küsurat yayınları'nda stajyer olarak görev yapmaktayım. 23 yaşındayım, mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi'nde türk dili ve edebiyatı okuyorum. çalışmaya başladığımdan beri bir kitap projesine dahilim. bu proje dahilinde yaklaşık otuz tane metin kaleme aldım. künyede adımın yer almasını istediğim için çıkan tartışma sonucunda burak aksak yayınevine girdi. öfkeli bir şekilde "ne bu künye muhabbeti, siz neyin derdindesiniz? sen kendini ne sanıyorsun kızım," dedi. "benimle böyle konuşamazsınız," dediğimde ise "siktir git, bırak elindekileri, defol," dedi. sonrasında künyede kendi isminin yazılmasının isteyen diğer arkadaşıma "bu tavrı onaylamıyorsan sen de siktir git," dedi. mevzu bahis kitap sadece bu metinlerden oluşmaktadır. bu yüzden adımın künyede yer almasını istememden daha doğal bir şey yok. biz tam çıkmaya hazırlanırken künyede adımızın yazmasını belirttiğimizde iyice saldırganlaşarak üzerime yürüdü. metinleri çekeceğimizi söylediğimizde "çekin lan çekebiliyorsanız, dört aydır bir kitabı çıkaramadınız amına koyayım, "dedi. stajyer olarak orada sıfırdan bir kitap çıkarma sorumluluğum olmadığı halde bu hakaretlere maruz kaldım. işi öğrenmek için girdiğim yerde, bedava işgücü olarak çalıştırıldığım yetmiyormuş gibi bir de fiziksel saldırıya uğradım. omzumdan iterek ofisten çıkarmaya çalıştı. kapıyı açarak "hadi siktirin gidin şimdi," dedi. yayıncılıkla ilgili bir şeyler öğrenmek için girdiğim yayınevinden fiziksel saldırıya maruz kalarak resmen yaka paça atıldım. yaşamım boyunca böyle bir saldırıya maruz kalmadığımı belirtmek isterim.
--- arkadaşımın anlatımı ---
üretimlerini ilgiyle takip ettiğimiz kişilerin arka planda böyle densiz insanlar olması ve bizim öte mahallede gördüğümüz insanlardan dahi daha korkunç pozisyonlara geçebilmeleri aslında hepimizin sorgulaması gereken bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. geçen haftayı hatırlamanız dileğiyle. -
39. sayıştay'ın 2016 yılı cb sarayı raporu
sayıştay raporu
sayıştay tarafından ilk defa gerçekleştirilen saray masraflarına ait incelemede ortaya çıkan çok mütevazi, hatta ne kadar tutumlu, vatandaştan alınan vergilerin nasıl da hazinede olduğu gibi tutulduğu, lüksten, şatafattan uzak mini mini minnak bir saraycık raporu. kıyamam ya. insan o kadar kazanır da hiç harcamaz mı be? koca sarayda harcaya harcaya sadece 1.3 milyar tlcik mi harcadınız? aşk olsun!
1.5 milyar tl'ye yapılan bir sarayın, 2015 yılında 472 milyon masrafı varken, sayıştay raporuna göre geçen yıl 1.3 milyar tl harcama yapıldığı görülüyor. bir önceki yıla göre 3 katı! yani adamlar, geçen sene bir saray parası yaptıracak kadar daha harcama yapmış. çünkü neden? 200 bin liralık çantayı kolda sallamak bunu gerektirir. vergiyi % 40 yaparken, vergiyi tabana yaymayı hedeflerken, yastık altındaki altınları bozdurun derken savunulan argümanımız nedir? savunma sanayine yatırım! türk ordusu, mehmetçik, milli duygular, değerler, duygusal toplum! yedi mi bu argümanı peki halk? yemedi! 200 bin yerine, 200 liralık çanta almayı düşünüp, savunma sanayine katkıda bulunmaya ne dersiniz?
birgün gazetesinden yaptığım alıntıyla şöyle izah edeyim arkadaşım;
https://www.birgun.net/…utce-yetismiyor-182392.html
--- spoiler ---
cumhurbaşkanı ödeneği: cumhurbaşkanı ve akp lideri recep tayyip erdoğan’ın geçen yıl 525 bin lira olan ödeneği bu yıl 591 bin liraya çıktı. erdoğan’a yapılan ödemenin de içinde yer aldığı cumhurbaşkanlığı personel giderleri 88.4 milyon lira olarak gerçekleşti. en büyük pay 40.3 milyon lira ile sözleşmeli personele verilirken bunu 29.5 milyon lira ile diğer personel, 16.6 milyon lira ile memurlar, 1.3 milyon lira ile de geçici personel izledi.
440 milyonluk taşıt: tablolara göre, cumhurbaşkanlığı sarayı’nın 440 milyonluk taşıt, 393.5 milyonluk arazi ve arsa, 107.5 milyonluk demirbaş, 22.7 milyonluk da tesis, makine ve cihazı bulunuyor.
31 milyon törenlere: saray, 2016’da 136.5 milyon liralık mal ve hizmet alımı yaptı. gösterişli toplantıların yapıldığı cumhurbaşkanlığı sarayı, temsil ve tanıtma giderlerine 31 milyon lira harcadı.
halka, vakıf ve derneklere 11 milyon: saray, geçen yıl 7.1 milyonu kâr amacı gütmeyen kuruluşlara, 4.2 milyonu da hane halkına olmak üzere 11.3 milyon lira yardım yaptı.
2 milyonluk yiyecek-içecek: 2 milyon temizleme ekipmanları, 2.1 milyon tıbbi ve laboratuvar sarf malzemeleri, 1.5 milyon kırtasiye malzemeleri, 1.3 milyon gıda, 610 bin lira da içecek harcaması yapıldı.
giyecek ve tuhafiyeye 5 milyon: saray, tarihi giysiler giyen personeli ve dekorasyon malzemesi olarak 5.1 milyon liralık ‘giyecek, mefruşat ve tuhafiye ürünü’ satın aldı.
yedek parça, lastik harcaması: 3.9 milyonluk bakım onarım ve üretim malzemeleri kalemine harcama yapılırken 2 milyonluk yedek parça, 728 bin liralık da araç lastiği alındı. yakıt, yakıt katkısı ve yağ için 327 bin liralık harcama yapıldı.
160 bin liralık alacaktan vazgeçildi: cumhurbaşkanlığı geçen yıl kişilerden 160 bin 292 liralık alacağını da sildi.
canlı hayvan harcaması: 41 bin lira harcama yapılan canlı hayvanlar için 44 bin liralık da yem alındı. saray’ın bitki, çiçek ve çimleri için yapılan harcama ise 106 milyon lira oldu.
--- spoiler ---
burada dikkat çekmek istediğim önemli bir konu var arkadaşlar. bu yazacağım2015 yılına ait veri, bu yıl nedense kiralık araç yazısını göremedim.önce şunu okuyunuz;
kiralık araca 8 milyon lira
cumhurbaşkanlığı 2015 yılı içinde 8 milyon 767 bin lira harcayarak taşıt kiraladı. saray, 40 bin tl harcayarak da yüzer taşıt kiraladı.
şimdi bir de yukarıdaki haberden alıntılayacağım açıklamaya bakınız;
yedek parça, lastik harcaması: 3.9 milyonluk bakım onarım ve üretim malzemeleri kalemine harcama yapılırken 2 milyonluk yedek parça, 728 bin liralık da araç lastiği alındı. yakıt, yakıt katkısı ve yağ için 327 bin liralık harcama yapıldı.
çok enteresan değil mi? 2015 yılında 8 milyon tl verip araç kiralıyorsun, bu yıl anormal bir şekilde 7 milyon tl araç bakım, lastik, yedek parça vs harcama yapıyorsun? hadi demirbaş olarak bir kaç makam aracı vs geçtim. bu kadar yıllık masrafı çıkmaz 3-5 aracın. fakat kiralık araçların masraflarını, lastiklerini, yedek parçalarını kiralayan şirket karşılamıyor mu? eğer öyleyse nedir babacım bu lastiğe, yağa, yedek parçaya giden 7 milyonun olayı?
edit : samuel joao adlı arkadaşın mesajı dahilinde, sayıştay raporunun aslı da link'te verilmiştir. teşekkür ederim ilgisi için.
edit - 2 : bu da 1.3 milyar liralık harcama nerede yazıyor diye mesaj atan, entry giren arkadaşlara gelsin; sayıştay raporunun 5. sayfasının ilk paragrafını okuyunuz lütfen.
--- spoiler ---
cumhurbaşkanlığı, 5018 sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu’na ekli ı sayılı cetvelde yer alan genel bütçeli idarelerden olup, faaliyetlerini merkezi yönetim bütçe kanunlarıyla verilen ödeneklerle gerçekleştirmektedir. 2016 yılı bütçesiyle cumhurbaşkanlığına 1.345.099.900,00 tl ödenek tahsis edilmiş olup, bu tutar genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine verilen ödeneğin %0,23 üne tekabül etmektedir. bütçe giderleri ve ödenekler tablosuna göre cumhurbaşkanlığının 2016 yılı bütçe gideri tutarı ise, yıl içinde alınan ödenekler ve yapılan tenkislerden sonra 1.292.555.356,81 tl olarak gerçekleşmiştir.
--- spoiler ---
ayrıca konuyla ilgili cumhurbaşkanlığı açıklaması için de ;
(bkz: 5 ekim 2017 cumhurbaşkanlığı harcama açıklaması) -
40. 500 bin ülkücü ile hazırız
geçenlerde 500'dü sonra 5000 oldu şimdi de 500.000 yarın 5.000.000 olacak.artık siktir olup gidin hala burda mısınız?
-
41. birinin adanalı olduğunu anlama yolları
-ankara'da kebap yedirin. gelen salataları, mezeleri ve tabii ki kebabı asla sevmezler, sevemezler.
-şalgam istemeden önce mutlaka markasını, nereden geldiğini sorarlar.
-sokakta rastgele bir tablaya, kokoreççiye, köfteciye götürün. asla reddetmezler, aksine sokakta ayaküstü yemeyi oldukça severler.
-yazın adana dışında başka bir şehirdeyseniz (hadi yine ankara diyelim)"üffff ankara da yazın ne sıcak yaptı ya" diyin ve arkanıza yaslanın. adana sıcağında yaşamış bir adanalı bunu hakaret olarak alır*.
-...and the final test: kazım büfe diyin. evet sadece kazım büfe demeniz yeterli; standart bir adanalı saliseler içinde kazım'daki muzlu sütü özlemle size anlatmaya başlayacaktır. -
42. tunceli hayvan barınağına mama gönderiyoruz
cihan beyin sokakta besledikleri ve barınakta bakımını üstlendikleri için aylık mama ihtiyacı belirlenip alt başlığında kedi maması, köpek maması, saman vs.diye belirtilmesi ve kampanyanın bir aylık mı, üç aylık mı ihtiyacı gidermeye yönelik olduğu bilgisi verilirse kampanya daha hızlı, daha faydalı ve daha etkili olabilir.
tanıma gelirsem ; içimizi ısıtan canlılar için bir kampanya. -
43. bedelli askerlik
ortalık karışıkken hiçbir siyasi bedelliyi konuşmayı göze alamazmış. hahahahahahahaha. lan hahahahahahahahahaha. dur lan bir daha güleceğim. hahahahahahahaha.
bedelli çıkarsa halk kesin bedelini akp'ye ödetir. hahahahahahaha.
akp bedelli çıkarırsa cezasını halk keser. hahahahahahahahaha.
çıkarsa üç beş tane boş milliyetçiden başka kimse gıkını çıkarmaz. hatta onlar da çıkaramaz. ne zaman sesleri çıkmış amk bedelli gelince çıkacak? herkesten önce kendileri bedelli yapar. sizin gibi enayiler de oturduğu yerden kendini siker amk. bu iş böyle geldi böyle gidecek. -
44. gelir vergisi diliminin %30'a yükselmesi
sanirim hukumetimiz gelir adaletsizligini cozmek icin "herkes az kazansin" formulunu benimsiyor.
bir ulkenin kalkinmasi, refahi orta direge baglidir.
ne alt gelir grubu bir ulkeyi yasanabilir yapar, ne ust gelir grubu. bu gruplardan her ikisi de ulkenin ustunde yuktur, biri ulkedeki buyuk paranin yatirima donusmesine engel olur oligark hale gelirken, bir digeri ulkedeki vergi vs gelirlerin aktarildigi urettiginden daha cok tuketen gruptur. bir ulkeyi esas kalkindiran, egitim, kultur, ekonomi alanlarinda esas kalkinmayi saglayacak grup orta siniftir. bu sinif ne kadar kuvvetliyse o ulke o kadar gelisir, o kadar gelismistir. bunun icin gelismis ulkelerdeki orta sinifa bakmaniz yeterli, uzun uzun ornekler vermeye gerek yok.
bizde ise orta sinif git gide kuculen bir ivme yakaladi. insanlar ya fakir ya zengin oldugu bir duzene dogru hizla ilerliyoruz. bu duzendeki ulkeleri ortadoguda, gelismemis ulkelerde gorebilirsiniz. doktor da muhendis de olsaniz kazandiginiz para iyi bir hayat icin yeterli olmaz cunku orta sinif yoktur. hala fakirsinizdir, iyi bir hayat yasamak icin zengin sinifina gecmeniz gerekir, bunun icin ya ticaretle ilgilenmeniz ya da yaptiginiz meslekte ahlaki olmayan yontemlerle gelir yaratmaniz gerekir.
bizde az da olsa bir orta sinif var, son donemdeki politikalarla bu orta sinif git gide yok ediliyor, tum vergi ve gelir yuku orta sinifin ustune yukleniyor. orta sinif olarak normal bir hayat yasamak imkansizlastiriliyor. son vergi artisi tam da bunu bir adim oteye tasidi.
orta sinif dedigimiz de ayda 3000-4000 tl brut maas alan insanlar. oyle cok iyi bir hayat yasadiklari soylenemez zaten.
simdi biz bu orta sinifa mahvedelim ve ulke sadece fakir ve zenginlerin olsun. ne olur?
o zaman tuketim git gide azalir. daha da zenginlesmek isteyen o zenginler bundan kotu etkilenir, burada yatirim yapmazlar, ulkedeki para da yurtdisina dogru hareketlenir. pazarin kuculmesi yurtdisi yatirimlarini ve istihdam alanlarini birer birer ortadan kaldirir. fakirler daha fakirlesir, orta sinif iyice yok olur. koskoca ulkede bir kisiye bile faydasi dokunmaz, sistem tamamen kilitlenir. ekonomideki bu kilit, egitimi, kulturu hepsini etkiler. cokus hizlanir.
simdi ben olaya bu acidan baktigimda orta sinifin ustune bu vergi yukunu bu kadar kolay ve fevri sekilde bindirenlere en hafif tabiriyle vatanini sevmeyen insanlar gozuyle bakiyorum. bu kotulugu ulkesini azicik bile seven insanlarin yapamayacagini dusunuyorum.
her bir orta gelirliden kesilen 1500-3000 tl'nin ekonomideki pastanin kuculmesine, istihdam ve hizmet yaratan sektorlerde daralma yasatacagina eminiz, cunku orta gelirliler zenginler gibi yuksek tasarruf yapamazlar. gelirleri oraninda giderleri artis veya azalis gosterir. sizin onlarin cebinden aldiginiz her 1 tl ekonomiden 1tlden cok daha fazla bir daralma yasatir.
bunu bu ulkeye neden yapiyorsunuz? -
45. benim yağ oranım belli kilom belli
iste biz de onu diyoruz ozan, baya belli kilon.
belli oluyor yani. belli olmamali guzel benlim. -
46. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı
güzel ve zeki kadınların işi gücü yok, burada millete yazacaklardı
muhabbet etmek isteyen yazabilir
http://ribony.com/segasedlood -
47. kazuo işiguro
never let me go romanı insanın hayatında balyoz etkisi yaratıyor.
bu capon amcayı okumadan önce sağlam bir psikolojinizin olduğuna emin olun, yoksa bir yerlerden illa ki yakalayıp ananızı ağlatıyor. -
48. göğüs kıllarını tıraş eden erkekler
-
49. the red pill
şu başlıkta trp savunucusu olarak tartışma adabı ve argümanların kalitesi bakımından takdir ettiğim tek insan 1f'ye yine sezar'ın hakkı sezar'a diyerek şapkamı çıkartıyorum. ve ufak bir yanlış anlamayı düzeltmek istiyorum
--- spoiler ---
kadınlar kendi çıkarlarını maksimize edebilmek için zengin koca araması mübah bizim ilişkilerde maksimum fiyat/performans oranını elde etmek için bazı çözümler geliştirmemiz suç.
--- spoiler ---
bahsettiğin kadın davranışı ile ilgili bu tartışmada hiç kimsenin olumlu bir söz ettiğini hatırlamıyorum. varsa lütfen göster. güce tapmak doğal olduğu kadar boktan bir davranışsal eğilimdir ve bunu yapan kadının davranışını da ahlaken tartışmaya açsak zaten birlikte yeterince yerden yere vuracağız.
lakin öyle bir kadın hareketi var mı, ciddi biçimde ses getirebilen? yani kadınların kendi durumlarıyla ilgili feminen bir the red pill'leri var mı? "kadın dediğin güce tapar, bizlerin beta erkeklerden istifade etmemiz gayet doğal bir şeydir. sizle sevişelim istiyorsanız kas yapıp para kazanın, özgüven depolayıp bize kötü davranın; bizi mutlu eden bu ve bundan gocunmayın" diyen önemli sayıda kadın oldu da biz mi tartışmaya girmedik ?
lütfen şimdi "böyle çok sayıda özel mesaj alıyorum" goygoyunu bırakın ve başlığın tamamına bakın. burada ses etmiş ne kadar kadın varsa istatistiki olarak anlamlı ölçüde sizin laflarınıza karşı çıkmış. yani güce tapan boyalı fahişeler, gold digger'lar, kezbanlar her ne kadar kadın popülasyonunun önemli bir yüzdesini oluştursa da kesinlikle tamamını temsil etmiyorlar. öte yandan bu hayli önemli yüzde bu tartışmada gayet underrepresented durumda ve trp'ci arkadaşlar onlar adına konuşuyor.
kadın kimliğini insan kimliğinin önüne koymuş boyalı fahişeler gibi trp erkekliği de kapitalist konformizmin yan ürünleri. diyorum ya, orta sınıf ahlakı. eğer bu kadınları elde etmek için trp'e ihtiyaç duyulur diyorsanız zaten haklısınız. ama hollywood'u geride bırakın. mizahıyla sizi güldürebilecek, size sevgiliden ziyade bir hayat dostu da olabilecek, vakti gelince ölünüzü kefene sarmaktan imtina etmeyecek bir kadını trp ile "elde ederim" (!) diyorsanız kolay gelsin.
son olarak, halen "trp kadın erkek ilişkilerinden ibarettir" diyor musun? -
50. cengiz inşaat'ın vergi borcunun silinmesi
mehmet şimşek'in vergi tabana yayılacak demesi sonrası akıllara gelen vergi borcu affı.
madem silahları vergi ile karşılamak istiyoruz öncelikle 424 milyon 478 bin 437 tl vergi borcu bu firmadan tahsil edilmelidir.
edit: iş bulamadığı için cebinde ki son 6 tl ile hayatına veda eden öğretmen ibrahim yeşilbağ'ı unutmadık.