kk televizyona çıkıp
-"hadi ben başarısızım. 12 seçim kaybettim. çürük diş gibiyim.. neredeyse kendiliğinden düştüm düşecem.. benim yerime gelecek, chp'ye lider olacak kişi beni bile yenemiyorsa.. 30 yıldır girdiği her seçimi kazanan erdoğan'ı nasıl yenecek?"
diye sorsa, kim ne diyebilir ki?
doğal seçilime göre, zayıf olan yok olur. madem zayıf, önce kk'yı alaşağı etmek gerek. siyaset böyle bir şey.. rte "erbakan istifa etti" diye lider olmadı. ona karşı, ona rağmen lider oldu. sadece erbakan değil, muhtar bile olamaz diyenlerin alayına rağmen...
ana muhalefet lideri değil, erdoğan'ı yenecek lider aranıyorsa.. bu öncelikle kk'yı kulağından tutup o koltuktan indirebilecek biri olmak durumunda.. kk'yı bile yenemeyenden ne sola, ne türkiye'ye hayır gelir.
derwisssh10 profili
-
kk'nın istifa etmemesi için sebepler
-
milli piyango bileti satışlarının %74 düşmesi
-
suriyeliler bir gitsin ülke ekonomisi çöker
şimdi anlaşıldı mı:
-"hiç bir ülkenin istemediği 10 milyon boş beleş yabancı bu ülkeye nasıl sokuldu?" #70572637 -
bütün iyi erkeklerin kapılmış olması
bir problem sürekli insanın karşısına çıkıyorsa,
o insan o problemi çözemiyor demektir.
bir kere çözse, "hoop.." yok olacaktır, bir daha karşısına çıkmayacaktır ama, çözmesi söylenmesi kadar kolay değildir.
eş seçimi böyle bir problemdir. aslında kadın-erkek farketmez.. seçim bir kere yapılır ve bu problemle bir daha ömür boyu karşılaşılmaz.
seçim yaparken her iki tarafın da bilinçaltı, bilinçüstünden daha belirleyicidir. her iki tarafta karşı tarafın çocuk yaptıklarında ona bakıp bakamayacağını tartar. yani bir birlerinden hoşlandıklarında aslında, "bu benim çocuklarımı aç bırakır mı"dan başlayıp "çocuklarıma iyi bir rol model olabilir mi"'ye kadar bir çok soru bilinçaltında cevaplanmış demektir... o yüzden genç olması önemlidir, sağlıklı olması önemlidir, zengin olması önemlidir, yüzü-gözü-eli-ayağı düzgün olması önemlidir. bütün bunlar ve daha fazlası soyun devamı, yani çocukların geleceğini garantiye almak içindir... kişi farkında olmasa da bilinçaltı hesap makinesi kesinliğinde hesabını yapar. sonra gözler baygın bakmaya başlar, tarafların şaftı kayar..
herkes kendi hikayesinin esas kızı ya da esas oğlanıdır. kimse kendini figüran görmez, göremez.. eğer karşı tarafı ilk görüşte figüran görmüşse zaten daha o dakika elemiştir. "sıradaki" diyerek kaldığı yerden (n-1) arasına dalar.
iyi erkek işte esas oğlanın başarmış olanıdır.
-ama, zengin olarak
-ama, yakışıklı olarak
-ama, kaslı-kuvvetli olarak
-ama, kariyer yaparak
-ama öyle, ama böyle..
bir şekilde iyi bir baba olabileceğini gösteren bir başarıya imza atmış erkektir... işte sorun.. tam da burada çıkar.. erkek başardıktan sonra talibi çoktur... ama bütün erkekler ister ki, kadın ona başarmadan önce inansın... başardıktan sonra gelenler ona mı geliyor, yoksa ortadaki ganimet mi gözlerini kamaştırmış, bulanık su... mevzu çok karışır...
işte esas oğlana baştan inanan, gönül veren kız esas kız olur.. artık, o kızı bu hikayede o tahttan indirmek imkansızdır...
iyi erkeklerin kapılmış olması mevzusu budur.
esas oğlana zamanında inanmayan aday kızların efkarıdır, isyanıdır... kendilerini figüran gibi hissetmelerinin dışa vurumudur.. bu kızlar cephesinin en yaygın problemidir.
oğlanlar cephesinin de pek bu kadar yaygın olmasa da problemlerinden biri... doğuştan şanslı şanssızlığıdır.
şöyle ki, henüz kapılmamışlardır ama talipleri çoktur :
doğuştan zengindir
doğuştan yakışıklıdır
doğuştan öyledir, böyledir.. farketmez, sonuçta müstakbel eşinin onu gerçekten sevip sevmediğini hiç bir zaman bilemeyecektir. taa ki, doğuştan artısını birgün kaybedinceye kadar. bu yüzden de, evleninceye kadar bu tip erkekler gözde playboydur. her çiçekten bal alarak, adeta gerçek sevgi'yi bir türlü bulamayacak olmasının intikamını alır.. ama, intikam almak sorunu çözmez.
aslında, eskiden padişahların yaptığı gibi tebdil-i kıyafet gezerek bu sorunlarını aşmayı deneyebilirler... nitekim bu konuyu işleyen film, dizi, hikaye, roman çoktur ama, gerçeği pek yoktur.
sosyal medya da yeni yeni bu konuda olanaklar sağlamaya başladı... muhtemeldir ki, ileride bir çok hikaye, roman, film ve dizi bol bol bu konuyu işleyecektir.. ama, şimdilik gerçeğinden söz etmek için erkendir...
doğuştan şanslı şansızlık sorunu kızlar içinde aynıyla vakidir...
doğuştan şanslı olmayanlar,
başta isyan ederler doğanın adaletsizliğine.. ama,
sonra büyük mücadelelerle bir şeyler başardıklarında, kariyer yaptıklarında, para-ün kazandıklarında
bütün bunları yapmadan önce kendilerine inanan eşini bulmuşlarsa eğer daha şanslı olduklarını anlarlar..
çünkü, gerçek aşk bütün bunlardan daha değerlidir...
bütün iyi erkeklerin kapılmış olması
ya da
bütün iyi kızların kapılmış olması
isyanı.. daha doğru ifadeyle iyi olan esas kız ya da esas oğlanın hikayesinde kendini figüran olarak görmenin isyanıdır...
çok da şey'etmemek lazımdır... bazı tavizlerle (n-1)'lerin arasına dalmaktan başka yol yoktur. tabii, her seferinde yaş kriterini biraz yükseltmek gerekir... -
tuvalete gidiyorum demenin alternatif yolları
koca şair "çişim geldi" diyecek değil yaa,,,
hiç üşenmemiş tam da bu başlık altına uyacak şiir yazmış :
_____________________________________________
bilmem ki nasıl anlatsam;
nasıl, nasıl, size derdimi.
bir dert ki yürekler acısı,
bir dert ki düşman başına.
gönül yarası desem..
değil !
ekmek parası desem..
değil !
bir dert ki..
dayanılır şey değil !
_________________________________ -
abd dizisinde fetö darbe yapmadı propagandası
şaka-maka adam!ar, dizi-mizi ayaklarına
- 'atatürk türkiye'sini kaddafi libya'sı, saddam ırak'ı gibi bir ülke haline nasıl getirilebiliriz'
diye proje yaptıklarını alenen açık ediyorlar..
yıllarca kimse saftürklere fetönün böyle bir projenin parçası olduğunu anlatamadı... taa ki, 15 temmuz'a kadar.... onu bile yanlış anladılar.. hal böyleyken,
projenin diğer dahili bedhahları: sair stklar, siyasi partiler nasıl anlatılır.. ?
hele de,
padişah gibi başkan gücüyle yeni osmanlı hayalleri kuranların daha ne olduğunu anlayamadan yeni bir saddam ya da kaddafi oluverdiklerinde,,, başlarına gelecekler...
referandumdan önce anlatılanlar :#66058788 bir işe yaradı mı ki..?
demek ki neymiş: -"olacakla öleceğe çare yok"... -
hükümetin 15 liraya aldığı eti 30 liraya satması
"dünyanın en pahalı eti türkiye'de..."
haberlerinin utancı sonunda hükümeti harekete geçirdi. hükümet kolları sıvadı ve ucuz et satmaya karar verdi.
dünyadan 15 tl'ye et alıp
halkına 30 tl'ye satacak.. %100 kar edecek
toz ya da beyaz karı işinde bu para yok.
türkiye absürt bir ülke haline gelmeye başladı.. ama,
bunu türk'lere anlatmanın bir yolu bulunamıyor..
sanki, alacakaranlık kuşağına girdi çıkamıyor.
doğan görünümlü şahin'e alışmış,
rüya görünümlü karabasandan uyanamıyor.
ekonomi duvara toslamadan da uyandırmak mümkün görünmüyor. -
6 ekim 2017 melih gökçek'in istifası
gelen gideni aratır derler.. ya,
bu melih'i aratacak insan anasından doğmuş mudur ki..? -
neşet ertaş
anadolu insanı bir ozan'ını çok sevdi,,
oğlu bildi, bağrına bastı..
karacaoğlan dedi.
başka birşey demedi.
toz kondurmadı.
yüzyıllar geçti.
ne teyp var, ne kayıt..
unutulmadı.
aksine
girmediği gönül kalmadı.
yeri dolmadı..
çok özlendi..
o kadar ki,
öbür tarafta karacaoğlan'a
görev kağıdı çıktı..
"hazır ol, dünyaya bir daha gidiyorsun" diye...
o da dünyaya bir daha gelme hakkını
neşet ertaş olarak kullandı. #70646046 -
genç doktorlar güvenilmez
hastalar ya da mağdurlar değil, bir tıp otoritesi.. istanbul tabip odası başkan'ının iddiası.. başkan öyle bir mesleki sırrı paylaşıyor ki, normal bir ülkede yer yerinden oynar:
akdeniz üniversitesi tıp fakültesi'nden mezun olan çiçeği burnunda bir doktor kızımızın açıklaması aynen şöyle:
“mezun olan arkadaşlarımızla anket yaptık,
-'ananız babanız hastalansa sınıf arkadaşlarınıza emanet eder misiniz?'
diye sorduk. yüzde 99'u
-‘asla emanet etmeyiz'
cevabını verdi.”
3-5 değil, %99... durum çok vahim