suriye üzerinden yürüyerek türkiye'ye girseydi başarabilirdi hatta eşinize vatandaşlığın yanında bir de maaş bağlanırdı. fakat eşiniz kanada ile yolu çok uzatmış.
isenbuga6 profili
-
kanadalı eşe 5 yıldır türk vatandaşlığı alamamak
-
tek oturuşta 17 bira içmek
gidip akp'ye oy versen bundan daha faydalı olamazdın.
-
4 nisan 2021 çeşme boyalık beach otel rezaleti
gayet haklı bir serzeniştir.
çünkü özellikle turizm bölgelerinde masaya rakı istediğinizde garsonun şişeyi masaya koymadan -zaten önceden açık olan kapağı- açar gibi yapması çok bilindik bir hiledir. o rakı muhtemelen sahte veya anason aroması - alkol karışımıdır. bu hile artık aklınıza gelebilecek en yıldızlı - janjanlı restoranlarda dahil yapılmaktadır. daha sipariş aşamasında "rakı şişesini kendim açmak istiyorum" diye belirtirseniz size rakıdan kazığı çakamazlar. hele ki garson kapak açılırken gelen o kırılma sesini göstere göstere açıyorsa geçmiş olsun.
gerçekte rakı şişesini her zaman müşteri açar, böyle de olmalıdır; bu işin raconu budur.
bu işin en güzel çözümü şudur arkadaşlar; bir restorana oturduğunuzda peşinen herhangi bir faturaya fişe fix menüye imza atmayın. rakıyı garson açtıysa oradan tavizsiz bir şekilde kalkın. üşenmeyin, kalkın başka bir restorana gidin. kalabalık da olsanız kalkın gidin. gittiğiniz diğer restorantta da başınızdan geçeni anlatın. bu çok önemli.
bir de extra gözünüz açık olsun; rakı sahte olmasa da şişenin ısısını elinizle kontrol edin, eğer anormal sıcaksa (35-40 derece civarı) rakı suyla karıştırılmıştır. anason yağı ısıtıldığında beyazlamayacağı için sulu rakılar masaya gelmeden önce sıcak suda bekletilir. masanıza da bir kova buz koyarlar ki siz işi çakmayın. sonra "rakılar dün gece su gibi aktı" dersiniz.
bu rakı neden bu kadar sıcak diye sorarsanız da sizi geçiştirip masadaki buz dolu kovayı göstereceklerdir.
mesela fethiye'de balık pazarındaki hemen hemen tüm restoranlar bu şekilde bir üç kağıt sistemiyle çalışıyor.
hele ki pandemiyle ve pahalılıkla beraber ne kadar turizm haini varsa artık bu işin ölçüsü falan kalmadı.
gerçi artık sahte rakıdan herkes korkuyor -ki zaten sahte rakıya gerek de yok. bugün hemen hemen her yerde etil alkol ve anason yağı ile rakı yapan ve bunları el altından restoranlara satan yerler var. bunlar genelde sanayi sitelerinde veya bizzat evlerde üretiliyor. hele ki turizm sektörüne yakın yerlerde çok fazla.
sen koca sene çalışır yılın 1 haftası eşinle, çocuğunla, arkadaşlarınla bir tatile gider, bir gece de bir restorana oturalım, güzel bir gece geçirelim dersin ama bu kansızlar onu bile sana zehir ederler. sağlığınla oynamak bir yana, cebinden 3 kuruş fazla almak için ahlaksızlıkta arşa yükselirler. yeri gelir itiraz edersin bir de zorbalığa maruz kalırsın. -
kürdistan bayrağı ile türk chat odasına giren adam
aslında görmesini bilene; türk nefretiyle dolu bir videodur. çünkü içeriğindeki ardarda sıralanan videolar seçmecedir. sizce arada güzel ve barış dolu bir tepki olsa bu videonun içinde kendisine yer bulabilir miydi?
tabii ki hayır.
e böyle olunca türkler saldırgan oluyor. evet tabii ki kürtlerin gördüğü bu saçma tepkiler çok ama çok kötü ama hep bu kadar kötü mü? bu ülkede kürt kardeşlerini seven ve asla ayrımcılık yapmayan insanlar var. bu şerefsizlerin arasında onlara da haksızlık edildiğini düşünüyorum. diğer yandan kürtler arasında da türk nefretiyle dolu insanlar var. e napalım? vaz mı geçelim birbirimizi sevmekten?
tabii ki hayır.
2011 yılında arabamla nusaybin'e doğru giderken yolda kontrol için aracımı durduran jandarma arabamın plakasındaki küçük türk bayrağını sökmemi istemişti. nedeni de şu; nusaybin'de bu arabayı yakarlar dedi. belki de gerçekten yakmasalar da olumsuz şeyler yaşayabilirdim. fakat nusaybin'de çok güzel dostluklarım oldu. türk olduğum için beni çok seven, tüm bu şerefsizlere rağmen gözleri sevgiyle bakan arkadaşlarım oldu. üstüne üstlük nusaybin'i çok sevdim. aksine her yerde türk olduğumu söyledim, hiçkimse de düşmanlık yapmadı. hatta daha da pozitif ayrımcılık gördüm. olumsuz şeyler de yaşadım ama 1-2 tane şerefsiz yüzünden o insanları karalayamam. ben mardin'den dönerken köyün misafir odasında bana veda gecesi yaptılar. hatta çevre köylerden insanlar geldi. ben böyle bir dostluğu, sevgiyi kendi memleketimde; izmir'de görmedim.
bugün her 2 taraftaki bu düşmanlık yüzünden altımızdaki halıyı çekiyorlar. bu kadar aptal olmayalım.
düşmanımız cahillik ve bu cahilliği aynı bu videonun hizmet ettiği gibi sistemli bir şekilde damarlarımıza aşılayanlar. başka birşey değil. cehaletin milliyeti; türk'ü, kürt'ü, ispanyol'u olmaz.
işin daha da vahimi, bu videoyu izleyen yabancıların yanlış fikirler yürütmeleri ve bunu genele yaymaları.
bence bu videoyu bilinçli bir şekilde cımbızla montajlayıp, buna "sosyal deney" diyerek insanları ayrıştıran bu kişi veya bunun gibiler bunun hesabını vermeliler. düşmanlık bu kadar ucuz ve kolay olmamalı.
tanım: saçma sapan, cımbızlanmış, iğrenç bir video. -
hüseyin bağ
(bkz: vatan haini)
-
1968 yılında bakırköy'de çekilen fotoğraf
bu fotoğraf eğer gerçekten 1968 yılında bakırköy'de çekildiyse ilk gösterdiği şey beslenme alışkanlığımızın iğrenç bir yöne gittiğidir. fotoğrafta kilo problemi olan insan yok.
sonradan edit: kilo problemi olan 1 kişi bile yok, 1 kişi bile...