"ben ödedim, herkes ödesin" diyenleri anlamayanlar varmış. anlatayım:
hukuk fakültesine girdiğimde cebimde beş kuruş yoktu. fakülte hayatım boyunca, neredeyse istisnasız haftanın 7 günü gece 12'ye kadar çalıştım. haftasonu bazen gündüz çalıştım gerçi ama sonuçta her gün.
meslek hayatıma borçlu başlamak istemediğim için ne öğrenim kredisi ne de katkı kredisi talep ettim. arkadaşlarım kredilerini çekerken atm'de yanlarında az beklemedim, o heyecanlarına az ortak olmadım. ama hiç iç geçirmedim. çünkü günün birinde taksit taksit ödemek zorunda kalacağımı biliyordum. sıktım dişimi.
şimdi, benim gibi düşünen ve dişini sıkan insanlarla alenen taşak geçercesine "bu kredi borçları affedilsin" dersen sana çok sağlam söverim.
devlet müşkül durumdaki her öğrenciye burs versin derseniz sonuna kadar desteklerim. ama verilme ve geri ödeme şartları belli bir 'kredi'den yararlananların affedilmesi, bunda rızası olmayan herkesin hakkına girmek, o kredilerde 1 kuruş bile olsa haklarını gasp etmektir.
hırsızlık için uygunluk istiyorsunuz yani, özü bu.
edit: entry ile ilgili çokça mesaj (bolca küfür) alıyorum. yazdıklarımı zırva olarak niteleyen ve %bilmemkaç faiz isteyen devlete bir çift lafım olup olmadığını soran bir arkadaşa verdiğim cevabı eklemek zorunda hissediyorum kendimi. aslında çektiğim çileyi daha detaylı anlatırdım da gerçekten gerek yok.
"tatlım böyle yaklaşırsan orta yolu bulamayız ki :)
faiz indirimi yapılabilir tabii ki. bunu özel sektör de devlet de sıklıkla yapar. ama sen kalkıp hiç ödemeyeyim dersen orada dur derim.
staja başladığımda büro "haftasonu çalışılmıyor" dediğinde "nasıl yani kendime ait bir günüm, vaktim mi olacak" diye düşünmüştüm. o kadar alışmıştım ki çalışmaya, boş vaktim olmamasına. katkı kredisiyle öğrenim kredisi epey işimi görürdü ama almadım işte.
gelelim diğer tarafa: şu an hakimlik yapan kayserili bir sınıf arkadaşım ağzını yaya yaya "gırediyi çehiym de keraneye gideceğm" derdi. şimdi ben yıllarca o şartlarda çalışacağım, adam aldığı parayla geneleve gidecek ve ben o adamın genelev parasını çıkarmış olacağım öyle mi? ajite etmiş olmamak adına entry'de yazmadım ama belki de yazmam gerek."
bir başka cevap (bu arkadaşla orta yolu bulduk sonunda):
"işte bunlar hep denetim eksiğinden, devletin güçsüzlüğü veya umursamazlığından kaynaklanıyor. ne olacak ki şimdi af çıksa? evet gerçekten zor durumda olduğu için alanlara yarayacak ama adaletsizlik ortadan kalkmış mı olacak? bataklık kurumuş mu olacak? hayır.
bu da sadaka kültürünün bir parçası. devlet istiyor ki elinde af belgesini sallasın, insanlar da ona biat etsin, diğer aksaklıkları görmezden gelsin. ülkeyi batağa sürükleyen her hükümet seçimlerden önce imar affı, vergi affı, suç ve ceza affı getirmiştir bu ülkede. bunlar hep sadakadır. mücadeleyle elde edilmiş değil tepeden inmiştir.
oysa yapılması gereken mücadele ederek sistemi adil hale getirmek olmalıdır. o zaman irili ufaklı her yara, her adaletsizlik ortadan kalkacaktır."
duranadam6 profili
-
kyk borçlarının silinmesi kanun teklifi
-
15 nisan 2019 binali yıldırım basın toplantısı
bu adama sevimli diyenler, karısına "anadolu'nun temiz insanı" güzellemesi yapanlar, sizde sike sürülecek akıl yok. bunlar bu ülkenin ve dünya tarihinin gördüğü en utanmaz taifenin mensupları. sadece utanmıyor olsalar çok umrumda değil de, ülke yönetiyorlar ülke!
oğlunun filosu var lan bu adamın. bugüne kadar hangi dürüst siyasetçinin çocuğunun genç yaşta zengin olduğunu gördünüz?
sandığa şaibe karışmışmış. devleti topyekün yöneten sizseniz, böyle bir iddiada bulunmaya hakkınız yok. ha, böyle bir iddianız var ise, biz de sizden 17 aralık soruşturmalarına kıyasla full hd görüntü bekleriz hileye dair. öyle ses kaydı falan da kesmez. kabul etmiyorsunuz zira ses kaydını delil olarak.
sandığa şaibe karışmadıysa ve siz bu iddialarda bulunuyorsanız en adi şerefsizsiniz hepiniz. milli irade darbecilerisiniz. -
türkiye'den kredi limiti fulleyip kaçmak
senelerce banka avukatlığı yapmış biri olarak burada işkembeden sallayanlara cevap vereyim:
kamu bankası da olsa özel banka da olsa hiçbir banka borçlunun yurtdışına çıkıp çıkmadığını bilmez, kontrol etmez ve 200 bin liralık borç için böyle bir çaba sarf etmez.
yıllar geçtikten sonra o borç varlık yönetim şirketlerine 500 tl civarı bir paraya satılır. evet 500 tl civarı, abartmıyorum. sonra varlık yönetim şirketi denk getirebilirse tahsil eder, denk getiremezse de hiç uğraşmaz.
kişinin yaptığı da suç değildir. özel hukukla alakalı bir tasarruftur. ahlaki yönden yargılamak da şahsen haddime değildir. kişinin kendi bileceği iş. -
beşiktaş'ın bayern münih'i elemesi
şampiyonlar ligi şampiyonluğuna en ciddi adaylardan biri haline gelmesine sebep olur. gruplarda gösterdiği başarıyı 2. turda da gösterip kupanın favorilerinden birini safdışı bırakırsa artık herhangi bir olası rakipten çekinmelerine gerek kalmaz. aksine muhtemel rakipleri beşiktaş'tan çekinirler.
gruptaki takımların zayıf olduğu iddialarından sıtkı sıyrılmış beşiktaş camiası için ciddi bir sınav, bir eşik olacak bu eleme turu.
geçen sene bayern'in leipzig'le oynadığı maç geliyor aklıma. beşiktaş'ın evde dışarıda madara ettiği leipzig son beş dakikaya iki farkla önde girmiş, bayern attığı 3 golle maçı 5-4 almıştı.
beşiktaşlı taraftarlara, hatta futbolculara ilham oluşturabilecek bir pasajı şuraya bırakayım. ezeli rakip ve ebedi dostlarından gelsin:
kasım 1999’da avrupa’da bahisçiler, galatasaray’ın uefa 2000 kupasını alma ihtimalini, 1/250 olarak hesapladı. ama burada, türkiye’de kimileri için tek bir ihtimal vardı. leeds united maçından önce avrupa’da ihtimaller 1/16 ya düşmüştü. ama burada, kimileri için hâlâ tek bir ihtimal vardı. burada seyredecekleriniz tek bir ihtimali olan insanların hikayesidir. tek ihtimalli hikayeler tarihin ta kendisidir... -
ülke elden giderken futbol tartışan gerizekalılar
ekşi sözlük'te de yüzlercesini bulabileceğiniz, beyin yerine lapa taşıyan bir kitle.
devletin en önemli işletmeleri bir bir denetimsiz şekilde elden çıkarılmaya hazırlanıyor, yok "akşam şu şöyle yaptı bu böyle vurdu, ofsayttı değildi..." suratına tükürmeye bile değmezsiniz.
size her şey müstahak.
çomar dediğiniz kitleden daha kötü durumdasınız. -
16 ocak 2017 dolar kuru
orospu temizliği denen bir kavram var. bir misafir geleceği zaman alelacele görünür yerleri şöyle kabaca silmek anlamına gelir. zahiri kurtarmak da diyebiliriz.
kriz derinleşirken akp'nin yaptığı da bu işte tam olarak. bu berbat tabloyu merkez bankası eliyle vurdukları birkaç fırça darbesiyle düzeltebileceklerini düşünüyorlar.
yine tırmanışa geçiyor döviz. ne bekliyordunuz ki? 3 liraya düşmesini filan mı?