alkol içmek diye bir tabiri dile zorlaya zorlaya yerleştirdiler. alkol içmek nedir allasen? içki içmek denir orada. bizim memleketin insanı içki içer, domuz yemez. kültürel olarak yüzlerce yıldır müslüman olduğumuz halde içki içmeye devam etmişiz, domuz ise mutfağımızda yer bulmamış. bu tarz alışkanlıklar sadece dinle şekillenmez.
cerebral pussyfication7 profili
-
alkol içmek ama domuz eti yememek
-
1 doların 1 tl olması için gerekenler
dolar bu saatten sonra hicbir zaman 1 lira olmaz, lira simdikinden %50 daha degerli olsa 5 lira olur ki %50 degerlenme de buyuk bir degerlenmedir. boyle bir degerlenme surecinde yasanacak enflasyonu da hesaba katarsak bugunku 5 liralik kur zaten iki uc sene sonra 6-7 liraya denk gelir.
faiz oranlari abd'deki faiz oraninin uzerine turkiye enflasyon farki ve risk primini icerecek sekilde en azindan %15'e cikarilir, ekonomi bunu takip eden ilk durgunlugun ve kredi buyumesinin dengelenmesinin ardindan buyumeye baslatilabilirse orta vadede kur mevcut seviyede stabil hale getirilebilir. turkiye bu donusum surecinde %10, %7, %5 seklinde enflasyon yasasa ve bu surecte dolar 7 lira seviyesinde kalsa bu onemli bir is olur zaten.
olur da liradaki degerlenme bunu asacak noktaya varirsa tcmb'nin rezervleri artirip karsiliginda piyasaya lira surmek suretiyle bunu dengelemesi gerekir. 2000li yillarda dezenflasyon surecinde en buyuk hata liranin asiri degerlenmesine mani olmamak oldu, o sebeple kisa sureligine yaratilan ithal ucuzlugu ve sanal refah doneminin acilarini hala cekiyoruz ve cekmeye devam edecegiz, hizli bir zenginlesme yerine liranin ani olarak buyuk deger kazanmasina imkan vermeyen olculu bir buyume patikasi tutturmak sart.
bu acidan tcmb aslinda enflasyonun da otesinde dolar cinsinden nominal gdp'yi hedeflese enteresan bir deney olurdu ama birakin politika yurutenlerde bunu dusunup yasal cerceveyi buna gore degistirecek vizyonu, halihazirda tcmb'yi yonetenlerde para politikasinin teknigine dair derinlemesine tartisma yurutecek yetkinlik dahi yok.
dolar cinsinden degil de lira cinsinden nominal gdp hedeflemesi ilk etapta daha kolay anlasilabilir bir yontem olarak ortada duruyor, ama bu durumda bahsettigim asiri degerlenmeyi kontrol etmek mumkun olmayabilir. keza sadece enflasyon hedeflemesine odaklanmak da bu uzun vadeli riskleri yonetmek icin elverissiz olabiliyor. cunku sadece enflasyona odaklanan bir merkez bankasi, para biriminin asiri degerlenmesinin yaratacagi negatif etkiyi goz ardi edebiliyor. -
12 mayıs 2020 fenerbahçe tweeti
12 mayis 2012de sampiyonlugu galatasaray kazandiktan sonra biber gaziyla ortaligi mahvedenlerin fetocu polisler oldugu noktasinda mutabikiz.
ama o kupayi o sahaya isteyip kaybedince hazmedemeyip galatasaray'in hak edilmis ve kazanilmis sampiyonluguna camur atmak, iste orasi yuzsuzluktur. -
faiz ve kira yiyenlerin ülkeye faydaları
oncelikle insanlarin ulkeye fayda saglamak gibi bir gorevleri yok zaten. herkes kendi hayatini kurtarirken ulke de bundan fayda saglar.
faiz yiyen adam mesela parasini bankaya koydugu icin banka da is kuran ama parasi olmayan adama kredi verebilir.
kira yiyen adam da ev alacak parasi olmayan vatandasa barinma hizmeti satar. bu da bir nevi ticarettir.
vergisi odendigi surece ikisi de ekonomik faaliyetin icinde gayet onemli kalemlerdir. -
bağlaç olan de'yi da'yı ayırmayan sözlük yazarı
ilkokul veya ortaokuldan sonra okumamis 50-60 yas ustu amca-teyzelerimiz ayiramayabilir, onlara hicbir itirazim yok, sartlar geregi egitimleri yarida kalmis insanlar sonucta. fakat 11-12 yil okuyan, lise diplomasina sahip bir insanin "de", "ki", "mi" gibi baglac ve edatlari dogru yazamamasi ancak ve ancak geri zekalilik belirtisidir, baska bir sey degil.
bakin mesela "sey" sozcugu de hep ayri yazilir ama ona gelmeye gerek yok, o kadarini yapmak hakikaten egitimli olmayi gerektiriyor, elbette ki zeka/yetenek normal(can egrisi seklinde) dagildiysa insanlarin yarisi ortalamanin altindadir, ve dolayisiyla cogunluktan beklentimiz de buna gore sekillenmelidir. fakat "de" yazabilmek vallahi zor degil, dunyanin en kolay seyi, ve daha da otesi yanlis yazildiginda metnin anlamini bozuyor, okumayi zorlastiriyor. mesela "birsey" veya "bir sey" yazmam arasindaki tek fark imla hatasidir, ne okuyani yanlis yonlendirir, ne metni bozar, sadece benim yeterince bilgili olmadigimi gosterir. ama de da icin bu gecerli degil, onlarin yanlis yaziyorsaniz sadece cahil degil ayni zamanda egitilemez seviyede geri zekali oldugunuz da ortadadir. -
2017 ekonomik krizi
krizler sadece kamu maliyesi cikisli cikmazlar. turkiye'nin gecmiste alistigi krizler genelde kamu dengelerinin bozulmasi ve dis acik dolayisiyla hali hazirda capa uygulanan kurda devaluasyon yapilmasi ikilisinin basbasa gittigi krizler seklindedir. kamu maliyesindeki sikintilar hazine borclanma ihalelerinde gerceklestiginden ve bu ihaleler carsamba oldugundan krizler genelde kara carsamba olurdu.
2001 sonrasinda dervis programiyla baslayip akp doneminde devam eden yaklasim kamu dengesini odagina aldi buna karsilik likidite bollugunun da etkisiyle ozel sektor buyuk bir tuketim ve borclanma sarmalina girdi. gecmistekinden cok daha feci bicimde ulkedeki binlerce firma bilancosunda varlik/yukumluluk dengesinde kurdan kaynaklanan riskler olaganustu boyutlara ulasti.
galatasaray veya fenerbahce'yi ele alin mesela. havuz anlasmasi geregi sabitlenmis bir kurdan gelen yayin gelirleri, yine tl uzerinden stadyum ve store/fenerium gelirleri var bu kuluplerin. oyunculariyla anlasmalari ise genelde euro uzerinden. dolayisiyla bankalardan da genelde euro olarak borc aliyorlar. doviz kurundaki artislar bu sirketlerin bilancolarina kur farki maliyeti olarak feci bicimde yansiyor. daha da fenasi yakin vadede ne kadar degisim olacaginin kestirilemedigi volatilitenin cok arttigi ve belirsizligin cok yukseldigi ortamlarda bu sirketler icin risk olaganustu boyutlara ulasiyor. hadi bunlar futbolcu, bir sekilde yollarini bulurlar, buna benzer durumda binlerce "gercek" sirket var.
diger yandan turkiye dusuk teknolojili uretip yakin ulkelere satabilen bir ulke. mobilyayi norvece satamazsin. abd'ye gidecek gemiye koymaya degecek kadar nitelikli mal uretmiyorsun. irak'a suriye'ye misir'a yunanistan'a en en uzagi almanya'ya satabilmen lazim. satabilecegin ulkelerin yarisinda bombalar patliyor kalan yarisiyla kavga ediyorsun. zaten avrupa pazarinda genel bir talep daralmasi yasanirken, sen bir de buralarla iliskilerini daha da zorlastiriyorsun. suriyede iraktaki duruma girmiyorum bile.
turkiye'deki mevcut dalgali kur rejimi kurda anlik ziplama sansini azaltiyor. zaten zamana yayilmis buyuk deger degisimleri yasandi, yavas yavas yasandigi icin etkisi daha hafif hissediliyor. dalgali kur burada lubrikasyon islevi goruyor sagolsun.
rakamlar ortada, turkiye son birkac ceyrektir kamu harcamalariyla ayakta kaliyor. sermaye olusumu sifir/negatif seviyesinde gidiyor. yatirim yok, ozel tuketim yok, varsa yoksa kamu. ulkede olan yatirim da uretken sermaye degil daha ikincil bicimde uretkenlige fayda saglayabilecek altyapi yatirimlarinin otesine gitmiyor, kamu yatirimlari, ama bu da ne yazik ki keynesyen bir multiplikasyon cabasinin degil de kamu-ozel isbirligine yeni bir yorumla kamuya daha fazla maliyet ozele garanti kar modeliyle yandaslara kaynak aktarimi cabasinin sonucu.
bu sartlar altinda ben anlik bir cokusten daha fenasini bekliyorum. turkiye hic kurtulamayacagi bir durgunluk sarmalinin icine girecek. bu sarmaldan cikmanin yolu en nihayetinde akla dayali isler yapabilmekten geciyor. 26-45 dogu 36-42 kuzeyde yasayan insanlar kolektif akli yitireli cok oldu, kafasi kesilmis tavuk gibi debeleniyor. debelendikce iyi kotu yuvarlanip gidiyor ama boyle bundan sonra. %15 civari bir yerde dengeye gelecek issizlik, %2-3te dengeye gelecek buyumeyle turkiye mevcut fakirligin surdurulebilirligini yakalayacak. ister bilmemne tuzagi diyin ister steady state, bizim memlekette yasayan insanlarin yapabildigi bu kadar.
daha fazlasi cikar miydi, belki. niye cikamadi, sanssizlik biraz, ama temelde sansa o kadar da fazla yer yoktur. turkiye niteliksiz insanlardan olusan bir ulke oldugu icin bu niteliksizlik sarmalini kirabilecek hareketi gelistiremiyor, bu niteliksizlik icinde tikali kaliyor ve o da bizi mevcut surekli durgun ekonomiye surukluyor. buradan sonra ruzgarla savrulan kaltak gibi dis gelisimlere bagli olarak bazen iyi gider, bazen kotu. zaten 2000lerin basindaki o tatli hava da esasinda asiri likidite dalgasi uzerinde bir sorftu. dalga cekildi, yuzme bilmesek bogulurduk tek seferde olur biterdi, su soguk olsa donardik tek seferde bitiverirdi. biz cirpinabiliyoruz, su yuzunde kalabiliyoruz, su soguk da degil, ama iste kara cok cok cok uzak. bir mucize olmazsa gunes altinda yavas yavas susuzluktan acliktan yorgunluktan surune surune olecegiz. -
binali yıldırım'ın aslında iyi biri olması
binali yildirim sevilecek veya nefret edilecek herhangi bir ozellik sahibi degildir. genel olarak herhangi bir ozellik sahibi degildir, o yuzden basbakan zaten.