format c4
profili

  • neden sevgilin yok

    aradım olmadı. aramadım olmadı. her boku denedim olmadı. iyi kötü buldum yine olmadı. başladığım yere geri döndüm. kimse için tanımaya değer biri olarak görünmüyorum. lan burada böyle bir çocuk varmış kimmiş neyin nesiymiş diye yaklaşan olmadı bu zamana dek. görünmez biriyim. benim kapısını çaldıklarım ya cevapsız bıraktılar ya da ilişkiden kaçtılar. ama benden kaynaklı ama kendilerinden. bilemiyorum.

    kim nasıl nereden ilişki ve iletişim kuruyor anlamıyorum zaten. kadınların güya arzuladığı birçok şeye sahibim (para ve brad pitt olmak dışında) ama kimseden kıymet, merak gördüğüm olmadı. bir iki kişi oldu elbette, olmadı değil. onlar da benim radarıma girmediler. zaten yalnızlık çağın problemi olmuş. default olarak sosyal izolasyona sahip haldeyken hepten imkânsızlaştı. modumuz kalmamıştır

  • ekşi itiraf

    6 ay evvel ananem vefat etti. vefatının öncesinde 10 gün boyunca yoğun bakımdaydı. ben de tüm o sürede yanındaydım. cenazesinin 3. gününde ise ben terk edildim. 1,5 yılımı koşulsuz, sorgusuz paylaştığım insan, konuşma tenezzülü bile göstermeden bıraktı beni. ardından bir ay içinde de başkasıyla oldu. şu anda da bir başkasıyla muhtemelen.

    çok iyi anlaşıp çokça ortak noktalarda buluşuyor olmanın yanında birçok konuda çatıştığımız da bir birliktelikti. bıçaktan keskin diline, söylediği saplayıcı cümlelerin varlığına rağmen güzellikler fazlaydı.

    daha önce bu başlığa, ölümlere dair yankılarımın sonradan, mütemadiyen ortaya çıktığını yazmıştım. aynı mekanizma burada da varlığını gösterdi. bunca süre geçmesine rağmen ben bu gerçekliği aşamadım, aşamıyorum. zihnim öyle bir karmaşa içindeki..

    alışkanlıklar, rutinler, ifadeler, mimikler, gülüşü, sövdüğü, iğnelediği, meydan okumaları, terk edişi, hemen ardımdan başkalarıyla birlikte olması beni bocalatıyor. hangi duyguyu yaşayacağımı şaşırdım. mutlak kötü biri olsa belki bu kadar zorlanmayacaktım. nefretim baskın gelecekti. ama değil. yaşattıklarına rağmen.

    ben aklımın yettiğince, bildiğim şekilde, tüm benliğimle sevmiştim. kendim olabildiğim bir tek gerçeklikti. çatışmalara, pürüzlere, sorunlara rağmen. hayatımdaki yaratıcı, tanrı, inanç gibi manevi eksikleri, varoluş sancılarımı karşımdaki somut varlık ile tamamlıyor, törpülüyordum. bunu ona hiçbir zaman ifade etmedim. bir yük gibi hissetmesin diye. bu denklem uzun süredir bozuldu.

    önceki kusurlu ilişkisinde eksik ne varsa fazlasıyla tamamlamaya çabaladım. sadece o istediği için, mutlu etmek için değil. ortak arzulardı. ayrıca mutsuz görmeyi, gülüşünden mahrum olmayı hiç sevmiyordum. her yanına gidişimde tempolu, hızlı hızlı bir an evvel ulaşma çabasıyla hareket ediyordum. kendisinin işe koştuğu gibi ben ona koşuyordum.

    söylemde benden fersah fersah yukarıda olsa da realitede ibre benden yanaydı. bu entry bir umutla yazılmıyor. zira o inancımı çoktan paramparça etti. ne yana nasıl savrulacağını, tüm bunları nasıl atlatacağını bilmeyen, yine arafta bir duyguyla kaldım evrende. öyle bir iç döküş entrysi bu.

  • ekşi sözlük iş ağı

    işveren aranıyor

    - çalışan yönetim becerileri gelişmiş
    - çalışanların tıpkı kendileri gibi "insan" olduğunun bilincinde olan ve buna uygun hareket eden
    - insanların kendisine tapmadığının, muhtaç olmadığının bilincinde olan
    - maaşları zamanında ödeyen
    - sigortayı tam gösteren
    - mesai ücreti ödeyen
    - egolarından sıyrılmış, mobbing uygulamayan
    - insanların diplomalardan ibaret olmadığının farkında olan
    - insani çalışma şartları ve saatleri sunan
    - tercihen bir din ile ilişiği bulunmayan

    birlikte uzun yıllar insanca çalışabileceğimiz işveren aranıyor.

  • nazer ford yetkili bayi skandalı

    malesef başımıza gelen skandaldır. insanlara durumu aktarmak, bilinçlendirmek ve bu skandala imza atanlara yaptırım uygulatmak için paylaşmak durumundayım. konunun, bizim tarafımızdaki manevi külfetine, zaman kaybına, psikolojik boyutuna çok değinmeden, kabaca aktaracağım.

    bursa nilüfer'den iki arkadaş, malum siteden bir araç bulduk tuzla'da. ford focus 2013 model titanium x paket. 43 bin km'de. dizel. fiyatı piyasadan uygundu. plakasını sorgulattık, satıcıyı aradık. birkaç parça boyası olduğunu, önemli bir kazası olmadığını belirtti. biz de boya takıntımız olmadığını, gelip görmek istediğimizi, önemli bir durumu yoksa alıp geri döneceğimizi belirttik. satıcı kendisinin vekil olduğunu, aracın sahibinin kanada'da dil eğitiminde olduğu bilgisini de paylaştı.

    ertesi gün gittik, tanıştık, inceledik, sürdük, sesine baktık, ekspertize soktuk, satıcı çok iyi niyetliydi arkadaş olduk. ekspertizde satıcının dedikleri haricinde önemli birşey çıkmadı. anlaştık arabayı alıp döndük. bakıma soktuk, plakasını değiştirdik. bursa'da kendi motor ustamıza götürdük, kaportası için kendi kaportacımıza götürdük. herşey bildiğimiz gibi. kasko ve sigorta için sigortacımıza belgeleri yolladık, araya bayram girdi bayram sonrasına kaldı. sigortamızı yaptırdık. elimizdeki eski aracı satalım kaskoyu sonra yapalım daha düşük çıkar diye tembihledi sigortacımız, kasko için eski aracın satışını bekledik. bu arada arkadaşımın eşi hamile, bebek bekliyorlar. arabaları fiesta, biraz daha büyük, daha güvenli bir arabaya geçelim henüz bebek gelmeden dedik.

    bayram sonrası aracımız satıldı, kasko için sigortacımızın yanına gittik. teklif alırken arabanın pert kayıtlı olduğu bilgisi ortaya çıktı. 2014 yılında 32 bin tl ağır hasar kaydı var. plaka sorgulamasında gözükmüyor. şasi sorgulamasında gözükmüyor çünkü şasi numarası sisteme eksik yazılmış. motor numarasından yakalıyoruz kazayı. ekspertiz sigortacımızın tanıdığı çıkıyor kaza fotoğraflarına kadar ulaşıyoruz.

    foto 1 - foto 2 - foto 3 - foto 4 - foto 5 - foto 6

    asıl fırtına bu noktadan sonra koptu tabiki. bir yandan olayın şokunu atlatmaya çalışırken, diğer yandan satan kişi hiç böyle bir insan değildi, kaldı ki böyle olsa niye bizimle arkadaş olsun diye muhakeme ediyorduk. aradık, o da inanamadı, yanlış araba olmasın dedi, bilgilerini yanlış falan girmiş olmayasınız dedi, bana da gönderir misin bilgileri dedi. yolladık, kendi sigortacısına doğrulattığını, malesef gerçek olduğunu, kendilerinin de haberlerinin olmadığını, aracı zaten nazer otomotiv yetkili servisten aldıklarını dile getirdi.

    firma ile iletişime geçtik, ikinci el satış danışmanına aktardılar, konuyu aktardık, bilgileri alıp geri dönüş yapacağını söyledi. ertesi gün pert kaydını doğruladı, iş verenleri ile görüşüp haber vereceğini dile getirdi. araya haftasonu girdi, pazartesi, getirin geri alacağız dediler.

    bu karambolde, aracın motorunun da değiştirilip 115 beygir yerine 95 beygir motor takılmış olduğunu öğrendik. bu kesin olarak doğruladığımız bir bilgi değil. tüm bunların yanı sıra, nasıl bu kadar kişi bu hasarı anlayamadının sorgulamasını da yaptık. fotoğraflar ortada. kimse bize bu kaputun değiştiğini söylemedi. artık önü sağlam bir araçla birleştirildi mi bilemiyoruz.

    gittik. sadece ikinci el satış danışmanı ile muhatabız. siz yetkili bayi olarak nasıl böyle bir skandala imza atıyorsunuz diye sorduk. işlerimiz çok yoğun, yağmurlu bir günde aldık aracı bilgisi verildi. tabi bu onların mazereti. güven sağladı mı? hayır. dolandırmaya çalışmasalar bile, bu kazayı yaşamış bir aracı farketmemeleri zaten başlı başına rezillik. şasi numarası nasıl eksik yazılabiliyor? sistemleriniz bunu nasıl kabul ediyor?

    biz sizi mağdur etmeyeceğiz, ödediğiniz rakamı iade edeceğiz dediler. ancak sadece sattığımız kişiden iade alırız ve feragatname imzalamamız gerekir kendisiyle dediler. hazırladıkları feragatnameyi okudum, müşteri memnuniyeti kapsamında geri alınacağını, nazer'e karşı hiçbir hak, tazminat talebinde bulunmayacağımızı dile getiren bir belge.

    biz sadece sattığımız kişiden geri alabiliriz diye direttiler ve sadece aracın rakamı iade edileceği bilgisi verildi. bu prosedür gerekli miydi bilmiyoruz. bizim niyetimiz de bağcıyı dövmek değil ama ortada iki mağdur insan var ve bu süreçte yapılmış boşa giden bir sürü masraf var. tüm buna rağmen bu haklarımızdan da feragat edip kabul ettik üstelik.

    şimdi mantıken, birisi hata yaptığını dile getiriyorsa, düzelmesi için bir fedakarlık yapar çaba gösterir. arabanın esas sahibi kanada'da. zaten aramızda 10 saat fark var. buradaki vekaletname genel olmasına rağmen, araç satışına izin veriyor, alımına izin vermiyor. kanada'ya konsolosluğuna gidildi, yeni vekalet alındı, uçakla türkiye'ye gönderildi. tabi bu söylediğim süreç 2 haftayı geçti. biz kalkıp 4. kez gebze'ye gittik.

    son gidişimizde, artık vekalet hazır gidip noterde işlem yapıp nazer'e teslim edip paramızı kurtarıp döneceğiz ümidi ile oldu. ancak bu sefer noterde satış esnasında araç sahibinin nüfusta adres kaydının silindiği bilgisi ortaya çıktı. bir müddet yurtdışında zaman geçirdikten sonra konsolosluktan işlem yapınca otomatikman siliniyormuş. bu da devletimizin muazzam hizmetlerinden biri.

    bir de şu var; iade edip paranızı alacağınız, pert kayıtlı, kasko yaptıramadığınız bir araca binmek zorundasınız tüm bu süreçte. yani diken üzerindesiniz.

    yani işin özü nazer, illa o isimden geri alırım diye direttiği için, noter, vekalet, prosedür işlemlerinin uzun zaman alması sebebiyle iade edemedik.

    aldığımız kişilere durumumuzu düzgünce aktardık. bu işe daha fazla enerji harcayamayacağımızı dile getirdik. sürekli git gel yapıyoruz, başka pürüz çıkmayacağının garantisi yok. siz de mağdursunuz evet ama buna yapabileceğimiz tüm çabayı gösterdik. biz ödediğimiz rakamı sizden alalım, siz bu işi kendileriyle yasal yollarda çözün, biz de yardımcı olalım şeklide bi talepte bulunduk.

    şimdi arkadaşlar görüyorsunuz, çok fazla ders içeren bir olay oldu. kısaca bunları da aktarıp yorumları size bırakıyorum.

    1) araç alırken mutlaka, motor numarası, şasi numarası, plaka, hepsini ayrı ayrı hem tramer'den, hem sigortacınızdan sorgulatın.
    2) alacağınız aracın üzerindeki motor ve şasi numarası ile ruhsat ve tramer'deki kayıtlarının uyuşup uyuşmadığını kontrol edin.
    3) alacağınız aracın gerçek motor değerlerini bilin, hem beygir cinsinden hem kw cinsinden, hem litre cinsinden. bir çelişki varsa gözden kaçırmayın.
    4) mutlaka ama mutlaka en az iki ayrı profesyonel ekspertiz noktasına ekspertiz yaptırın. bizden önceki aracın sahibi gibi, yetkili servisten araç alıyorum rahatlığıyla hareket etmeyin. biz ettik, başımıza gelenler ortada.
    5) vekaletname ile bu tarz bir işe kalkışmanın doğurduğu sonuçları gördünüz. hiç tahmin edilmeyecek boyutlar. bu konuya da dikkat edin.

    aklıma gelen detaylar olursa duruma göre konuyu düzenlerim.

    edit 1:

    arkadaşlar, ekspertizde elbette suç var ancak şu kısmı atlanıyor.

    birincisi tüm ekspertizler raporu tek gün geçerlilik suretiyle veriyor. en profesyonelinden en dandiğine. biz olayı ilk gün farkedemiyoruz.

    ikincisi koskoca ford yetkili servisi, bayisi bizi de kandırmışlar, bilmiyorduk diye savunma yapıyorsa ekspertiz ne yapsın?

    edit 2:

    fiyatı piyasadan uygundu deyince insanların aklına neler geliyor bilmiyorum. ama biz arabayı 55 bin tl'ye aldık. piyasası da 61 civarlarında.

    edit 3:

    biz piyasa tabiriyle binici insanız sürekli araç alıp satmıyoruz. bu işin genel işleyişinde bir sıkıntı var yaşayarak öğreniyoruz. araç almanın usülleri çoğunluk tarafından şöyle biliniyor: plaka sorgulatma, ekspertize götürme, varsa düzenli gittiğin ustana götürme. ekspertizdeki usta şase ufak bi işlem var ama büyük bir kaza söz konusu değil dedi, ayrıca bursa'daki usta da şase işlem gözükmüyor dedi. ilkine de ikincisine de güvendik, aldık. ekspertizi de spontane seçtik. dr. oto ekspertiz diye bir yer tuzla civarlarında.

    ayrıca tramer olayı da çok saçma. motora ayrı plakaya ayrı şasiye ayrı sorgulatma nedir. hangi motor hangi plakaya ait belli değil mi? niye motorda gözüken bir hasarı plakada göstermiyorlar?

    edit 4:

    nazer otomotiv yetkilileri ile görüştük. yazının kırıcı olduğunu, gerçekten hata sonucu oluşan bir durum olduğunu, yazı ile de ilgili avukatlarıyla görüştüklerini dile getirdiler. arabayı kendilerine satan kişiye de dava açacaklarını belirttiler. daha öncesinde ford'da çalışan bir arkadaşımdan iyi bir bayi olduğu bilgisini de edinmiştik, ancak doğrudan ya da dolaylı kötü bir deneyim yaşadık.

    yazıyı yazma nedenim ya da beklentim, en azından aynı isimden geri alma işlemini esnetmek, iade işlemini hızlandırmak ve kalan masraflarımızın temini konusundaydı. özellikle de ikinci el araç alacakların dikkat etmesi, bizim düştüğümüz hatalara düşmemesi gerekliliği üzerineydi. farklı hedefler peşinde koşsak işi ilk andan itibaren yasal yollarla daha büyük yaptırımlar için zorlardık. ancak bunu firmaya anlatamadım. bunun bir karalama kampanyası olduğunu düşünüyorlar.

    yazının herhangi bir kısmında kendilerine hakaret, ithamda bulunmadım. marka imajlarını zedeliyor olması, ortada bir hata olduğu gerçeğini değiştirmiyor. ya da adının skandal olması yapılan hatanın skandal olmadığı anlamına gelmiyor. hata olduğunu ispatlamakla yükümlü olan da kendileridir. yazının bazı kısımlarını düzenledim. bazı arkadaşlarımız olayı abartıp kendilerine alakasız tehditler savurmuş.

    son olarak biz ana paramızı bizden önceki alıcıdan iade aldık. sadece giden masraflarımız oldu. ben bu olayın şahidi ve arabulucusu konumuyla yaşadım tüm bu süreci. ne kadar detaylı aktarsam da ne anlatmaya çalıştığım tek cümle ile anlatmadan anlaşılmıyor sanırım. olayın skandal boyutu bilerek ya da bilmeyerek böyle bir aracın yetkili servisten satılmış olmasıdır.

    sözlük yönetimi dilerse başlığı ''ikinci el araç skandalı'' olarak değiştirebilir ya da ''ikici el araç alırken dikkat edilmesi gereken hususlar'' başlığına taşıyabilir.