30 kusur yasindayim. insan akli ile bu kadar tasak gecilen baska bir durum bilmiyorum. evet basgan, helyum bonbasi atmislar. ucuna da taramali takmislar.
shadayim4 profili
-
fetocuların kullandığı 650 kiloluk helyum bombası
-
türkiye'den siktir olup gitmek
ulan "sonrasını okumayayım" diyorum, dönüp dolaşıp yine okuyorum.
aslında "neden türkiye'den bir an önce siktirip gitmelisiniz" içerikli yazacaktım, vazgeçtim. şu saate kadar hala karar veremediyseniz tahmin ettiğimden daha safmışsınız.
aslında bunu da yazmayacaktım da yukarıda bir yerde "20 yaşındayım" yazan birini okudum. hiçbirimiz zembille inmedik. 20 yaşındaki halimi hatırlıyorum da şimdi bildiklerimi anlatacak birinin olması için neler vermezdim.
bak arkadaş. "ülke dışında yaşamak istiyorum" diyorsun. "ne işi bulabilirim?" diyorsun. iş bulmak, bir yerde çalışmak sonuç itibarı ile yine bir alış-veriş. sende olup, yurt dışındakilerde olmayan ve aranan ne var? en başta türkçen var. al kardeş. linkedin'e ingilizce turkish yazdım. yalnızca amerika birleşik devletleri'nde türkçe bilen çalışanın arandığı 86 iş ilanı var şu gün (18 temmuz 2016). bak başka hiç birşey yazmadım. yalnızca turkish. abd örneğinden devam edersek, bunların birçoğuna türkiye'den başvursan "sponsor olamıyoruz" derler. senin ihtiyacın olan 86 değil, bir tanesi. onlardan yalnızca bir tanesi "tamam, gel" dese sen amacına ulaşmış oluyorsun. başvuru yapmak bedava. abd'de başvuru yapacaklar için özgeçmişini (bkz: resume) ve başvuru mektubunu (bkz: cover letter) haline getirmeyi öğren (bunların ikisi için de birçok örnek google'da kolayca bulunabiliyor) ve başvur.
aynı aramayı united kingdom için yapıyorum 270 iş ilanı. çek cumhuriyeti'nde 13, polonya'da 17 iş yeri türkçe bilen çalışan arıyor. türkçe lan. eğitim almana da gerek yok. dene şansını. denemesi bedava. bir kaynakta ve yalnızca bir özelliği aratarak 4 ülkede 350'ye yakın iş ilanı çıkardım size. bunun mühendisliği var, sağlık sektörü var, bilim insanı, matematikçisi, ekonomisti var. var oğlu var. arayacaksınız. eğer istiyorsanız arayacaksınız. her gün 1-2 saat az televizyon, az facebook/twitter takılıp arayacaksınız. başvuracaksınız. isteyenin bir yüzü kara.
siz çalışmaya niyetli ve iş verenin ihtiyacını karşılayan bir "insan" olursanız, sizin yeteneklerinizi almak için zahmete katlanan işveren bulunur. dünya sandığınız kadar küçük bir yer değil. yukarıda insan sözcüğünü tırnak içine aldım. çomar diye tanımladığımız varlıkların bir çoğu türkiye dışında türkiye'deki gibi yaşamaya çalıştıkları için itililp kakılıyorlar çoğunlukla. sen insanlara "lütfen, teşekkür ederim, afedersiniz" deyip ayılık yapmadıktan sonra kara kaşına kara gözüne bakıp "aha kesin türk; sikelim!" mi diyecekler. sen kurallara uy, insana insan gibi davran, işini iyi yap hala itilip kakılıyorsan gelir sik sik edersin burada.
birey olmayı öğrenin. kuzey ve batı avrupa, kuzey amerika, kişinin-bireyin aile ve toplumdan önde geldiği ülkeler. ülke ne? millet kim? kime neyin borcunu ödeyeceksin? türkiye'ye ne borcun var? ülke sana son 10 yıl öncesine kadar ama öyle ama böyle güvenli bir ortam sağladı. eğitim verdi. verdi de bedava mı verdi? kendi cebinden mi verdi? sen verdin onun karşılığını zaten. annen-baban çalışarak, vergi ödeyerek verdi. devlet dediğin şeyi oluşturan ve fonlayan vatandaş zaten. devlet köprü yaptırdığı zaman havadan gelmiyor onun parası. senin verdiğin vergilerle ödeniyor. devlet bedava eğitim versin dediğin zaman o eğitim bedava olmuyor. zaten sen ödemiş oluyorsun onun parasını. sen vergini ödüyorsun. devlet senin ödediğin verginin karşılığını sana vermiyorsa ya da devleti değiştirmen lazım (ki değiştiremiyorsun) ya da lebron james gibi "meziyetlerimi south beach'e götürüyorum" deyip vergi ödediğin devleti değiştirmen gerekiyor.
aptal olmayın. türkiye'nin çoğunluğu halinden memnun ve sizin kurtarmanızı beklemiyor. kaldı ki kendileri kurtarılmaları gereken bir durum olduğunu düşünmüyorlar. kurtarılmanın gerekli olduğunu düşünen sensin. sen de azınlıktasın. bugün şu başlık altında "kalıp savaşacağım" diyenler maalesef yarın gecenin bir vakti sahip olduklarına el koymak için gecenin köründe kapısını kırıp önce hanelerine, sonra haklarına, sonra belki ırzlarına tecavüz edeceklere anlatırlar dertlerini. "olmaz" mı diyorsun. çok değil 3 yıl önce "olmaz" dediğin nelerin birer birer olduklarını bir düşün bakalım. kimi, neyi kurtarıyorsun? kalarak zaten bu adamların düzenini besliyorsun. doktor sensin, mühendis sensin, öğretmen sensin. her ay maaşından otomatik vergi kesilirken bu çomar kitlenin çoğu esnaf, tüccar. onlar da "zarar ettim" deyip ödemiyorlar vergiyi. çalışmayanlarına da "sosyal yardım" adı altında aktarılıyor. katma değeri zaten sen üretiyorsun. şurada sana "siktirin gidin de kurtulalım" diyen çomarlar gayet samimiler. bi zahmet siktir git te o çomar da kansere çare duasına çıksın bir görelim.
kendi göbeğini kendin keseceksin. yirmili-otuzlu yaşlarındasın. dışarıya adımını atacaksın. orada kök salıp daha sonra aileni aldıracaksın yanına. peyniri-sucuğu da yemeyiver diyeceğim de zannedersin 1960'ta yaşıyorsun. dünyanın heryerine herşeyi sipariş ediyorsun, 2 haftada getiriyorlar zaten. neyin hasreti, neyin yokluğu bu?
çok konuştum yine. iyi günler.
not: çomar; sen gelme ulan ayı! senin iyiliğin için söylüyorum. kızlar mini şort giyip iki meme arasından geçen askılı çanta ile geziyolar. senin abdestin bozulur. bacon yiyorlar bacon, bacon! helal et bulucam derken helak olursun. ramazanda "inanmıyorsan saygı duy" deyip sen oruçluyken yemek yiyen başkasını tartaklarsan oz'daki siyahlar götünden kan çıkartırlar atıldığın hapishanede. o yüzden sen gelme. -
türkiye'den siktir olup gitmek
formati sikip atacagim simdi.
siz bi sikim yapamazsiniz. amerikalilar'in bi lafi var "necessity drives progress" diye. turkce'ye "ilerleme ihtiyactan gelir" diye cevirebilirsiniz. sizin temenniniz var, ihtiyaciniz yok. kimin ihtiyaci var biliyor musunuz? suriyelilerin, afganistanlilar'in, iraklilar'in ihtiyaci var. bu ihtiyac o kadar buyuk ve guclu ki, herseyi arkalarinda birakip, herseyi goze alip derme catma teknelerde, bazen yalnizca bir can yelegiyle, bazen onlar bile olmadan, kol gucuyle yuzerek turkiye'den siktirip gitmeye calisiyorlar. ıhtiyac budur. siz zahmet edip ulke disinda ne is imkanlari var, hangi ulkelerde var, bu imkanlari degerlendirmek icin ben ne yapmaliyim? sorularini bile sormuyorsunuz. keyfiniz nispeten yerinde nasilsa. kurulu duzeniniz var. ısiniz var belki. yurt disina cikip, akvaryumunuzdan denize acilmaya korkuyorsunuz. zora gelemiyorsunuz. sunu bilin ki bilal ya da sumeyye ya da buse degilseniz, hayat kolay degil. no pain no gain. aci yoksa kazanc ta yok. yurt disina cikip, baslangicta zorluklara gogus germeye cesaretiniz yok. o zaman akvaryuma atilan yemlerle idare ediyorsunuz. al sana bi ecnebi lafi daha: "fortune favors the bold". sans cesurlara guler. ne zaman ki gemi aziya alir, ulke disina cikmak icin her olasiligi tirmalamaya baslarsiniz, o zaman dogru yola girersiniz. turkiye'de kalirsaniz bi sikim olamazsiniz. siz kendi kendinize "ben turkiye'nin sunduklarindan daha iyisini hakediyorum. daha iyisini kazanmak icin de elimden geleni ardima koymayacagim" demediginiz surece kimse sizi siklemez. ayda bir tepenizde bomba patlattiklarinda 2 gunlugune haber olursunuz anca. aklinizi basiniza toplayin. o cehennemden cikin.
akpli got killarina bi lafim yok. ha duvara konusmussun ha onlara. duvar hic olmazsa sessizce dinliyor, cacaronluk yapmiyor.
tatlisindan kisip mado'yu bile boykot edemeyen bir toplulugun yapamayacagi eylem. -
13 haziran 2016 gs warriors cleveland cavs maçı
kyrie irving'in namaz kilmadigini goz onune seren karsilasma. hayvanlasmaya basladi zira. simdilik 41 sayida. bitime 5 dk var.