mastor4
profili

  • 9 eylül 2019 avrupa birliği'nin arapça paylaşımı

    sen de haklısın avrupa birliği .

    thy' yi ararsın arapça seçeneği, ezana bakarsın arapça , zorunlu derse eğitime bakarsın yine orada . imam hatipler el üstünde sen de haklısın. doğasından osuna busuna araplara peşkeş çekilmiş gittikleri her yer onların dilinin yazdığı tabelalar dolu sen de haklısın.

    sen de haklısın biz araba benzetilmeyi sevmeyiz. 17 yıldır çöken karanlıktan araplaşmadan çıkacağız . senin bu tvitinde , türklerle kendi elleriyle yarattıkları arap istilasıyla dalga geçmenin ötesine geçmeyecek.

  • dyatlov geçidi vakası

    hakkında çekilen belgeselde aslında büyük kısmı açığa çıkarılmış gizemli vaka. uzaylı muzaylı yok kardeşlerim. anladığım kadarı ile mantığa en uyanı yazalım:

    şimdi , 9 dağcı gece çadırlarında uyurken havadan bir şey düşüyor. bu rusların silah denemesi olabilir , ya da bir silahtan düşmüş büyük radyoaktif bir madde olabilir.

    bu silah ya da madde bir mini çığ , kar kütlesinden kayma gibi bir şey yapıyor ve çadır bir ağırlığın etkisi altında kalıyor. dağcılar önce yatış pozisyonlarına göre yaralanıyor. yani sırt üstü yatan kadın dağcının her iki kaburgası kırılırken yan yatan dağcının sadece tek taraflı kaburgası kırılıyor. insan üşürken çok deli pozisyonda yatabileceği için başka bir dağcı boyun muhtemelen çok kıvrık yatıyor ve kafa bölgesinden yaralanıyor.

    bu patlama anında dağcılarda bence tam değil ama kısmi ,etrafı flu görecek bir körlük oluşuyor. tam ayrıntıları göremiyorlar .ama bu çadırın içinde mi oluşuyor dışarı çıktıkları zaman mı oluşuyor bana göre ortada .bu da radyoaktif bir madde. o nedenle de giysilerinde daha sonra radyasyon bulunuyor.

    o anda çadırdan çıkmak için iki sağlam dağcı çadırı içeriden yırtmaya ve dışarı çıkmaya karar veriyor. o nedenle de giysilerine ulaşamadan dışarı fırlıyorlar.

    gözleri tam görmediği için o sırada arkadaşlarının ölü olup olmadıklarını bilmiyorlar. yaralarını tam göremedikleri için kaç insan varsa tekrar çığ ya da neyse tekrar olur diyerek hepsini olabildiğince uzağa taşımaya çalışıyorlar. bu uzaklık neden 1.5 km neden 300 metre değil ? bana göre koku, körlük, belki bir tenlerinde , ki cesetlerde turuncu lekelerden bahsediliyor ,yanma nedeni ile bu etkinin geçeceği en uzak noktaya gitmeye çalışıyorlar.

    bu sırada da sağlam dağcıların seyahatin başlarında metrelerce karda daha hızlı hareket edebilmek için kullandıkları ,günlüklerine de yazdıkları başka bir taktiği kullanmaya çalıştıklarını düşünüyorum. daha önce çantasız bir dağcı önden gidip yolu açıyor . daha sonra geri dönerek çantaları yüklenip ilerliyorlar. bu durumda dağcı çantasız bir şekilde önden gittiği için daha hızlı hareket ediyor ve ekibin hepsi çantalarla yorulacağına bir kişi çantasız hem daha az yoruluyor hem de yolu daha hızlı açıyor.

    en ağır yaralıları ya da ölüleri ,çünkü gözleri çok iyi görmüyor ,en uzağa taşımak için de bu taktiği kullanıyorlar. muhtemelen iki kişi dondurucu soğukta olabildiğince yol açıp geri dönüyor sonra yaralıları bir yere kadar taşıyorlar .o da sedir ağacının orası. oradan başka ekip devam ediyor. sonra o ekipte sedir ağacının oraya geri dönüyor. o tipi ve kar altında sedir ağacı bir nirengi noktası oluyor.

    böyle böyle en ağır yaralıları çadırdan 1.5 km öteye taşımayı başarıyorlar. fakat bu arada aşırı soğuk ve iyi görmeyen gözler nedeni ile yaş ağaç dallarını yakıp ısınmaya çalışan, gözleri nedeni ile kuru dalları bulamadılar , iki dağcı ateşin başında donarak ölüyor. diğer dağcılar da belki çadırdan birşeyler alıp yaralıların yanına dönmeye çalışırken soğukta donarak ölüyor .

    özetle cesetlerin bulunma aralıklarını düşünürsek bence çadıra en yakın dağcı en sağlam dağcı. o son ana kadar kendilerini kurtarmaya çalışıyor. çadırdan uzaklaştıkça da hayatta kalma ihtimali giderek azalan belki de ölmüş olan dağcılara doğru ulaşıyoruz. ve en uzaktaki dağcılar ya zaten ölüydü ya da orada son nefeslerini verdiler.

    kopuk dil de bana göre sadece bir kar faresi işi bile olabilir. o da neden bu kadar dikkat çekti çünkü işin içinde bir de rus istihbaratı var. kgb' nin bu olayla bu kadar çok ilgilenmesinin nedeni de işte o gökten düşen cisim. muhtelemen devlet sırrı olduğu için açığa çıkmasından korkuyorlar. ve olayın uzun süre gizemini korumasına neden oluyorlar.

    zaten bir yerde açığa çıkmamış bir olay varsa emin olun onun arkasından devletler , ajanlar , istihbaratlar çıkar. bu olay da ne yazık ki bunlardan biri.

  • ekşi itiraf

    bugün pazartesi zannederek salı günü yaşadım . hatta o kadar eminim ki pazartesi olduğuna sendromunu bile yaşadım, tüm haftayı öyle planladım.
    zamanı bu kadar hızlı yaşamak çok sakıncalı.

  • alkolün insana kaybettirdikleri

    insana kaybettiren çok şey var hayattta. ama kültürümüzde olmadığından ya da olmadığını düşündüğümüzden , belki de çok iyi bildiğimizden herşeyi , hep bardağın boş tarafını görelim, hep kaybedelim, hep içimiz kararsın, hep hatalı yaşayalım.

    glikoz şurubu besinlerle dolu market rafları.
    yediğin etlerin denetimi sağlıklı yapılmıyor.
    oldukça tehlikeli sayılabilecek bir mutfak kültürün var.
    yediğin sebze meyve eski tatları vermiyor.
    obezite konusunda oldukça ileri bir toplumsun.
    paket paket sigara içiyorsun fırsat buldukça.

    dünya çok aptal, biz çok zeki bir toplumuz. dünya çok aptal çünkü kültürlerinde şarap var, her öğle yemeğinde her akşam yemeğinde bira var menülerinde. biz çok zeki bir toplumuz, çünkü alkolun kaybettirdiklerini görüyoruz. o nedenle genlerimiz çok sağlam, en uzun yaşayan insanlarla dolu ülkemiz.

    biri yazmıştı sözlükte, dünyanın hiçbir yerinde hergün bira içtiğin için alkolik yaftası yemezsin. ama burada yersin. ama burada kaybedensin, ama burada akıllısın.

    daha az önce okudum turizm krizi başlığında. osmanlıda alkol 300 milyon , şu an 65 milyon tüketim falan. çok mu sağlıklıyız? çok mu ömrümüz uzuyor? çok mu zekileştik? çok mu mutluyuz?

    sen alkol tüketmediğin için kazandıkların olduğunu düşünüyorsun. ben alkol tüketmediğin için kaybettiğin şeyler olmadığını düşündüğüm halde sen alkol tüketenlerin kaybettiklerini saymaya çalışıyorsun . sadece alkol mu ? hadi sayalım aşırı çalışmanın, işsizliğin, obezitenin, empati yoksunluğunun, şiddetin , mevcut ülkenin ruh halinin kaybettirdiklerini. kaybettirdikleri eşleri, dostlukları, insanları.

    evinde şarap fıçısı bulunan fransız kaybediyor, evine bira hattı çekilen belçikalı kaybediyor, her gün rom tüketen karayipli kaybediyor, öğle yemeğinde bira içen alman kaybediyor. biz çok kazanıyoruz ya.

    sözüm kumar gibi alkol tüketenlerin dışındadır. bu dünyanın başına içenden çok içmeyenden kötülük gelmiştir. yani içmeyenden kork , içenden korkma.

    tanım: içki kültürünün sofralarımızda yer almamasından ve o kültürü bilmememizden kaynaklanan bardağın sürekli boş tarafını görme hadisesi.

    yiyin efendim yiyin. ama arada da için.