tosantosun5
profili

  • yazarların hayatta kaybettiren özellikleri

    kendine aşırı güvenip saçma sapan riskler almak.

    "o işe kimse inanmamıştı ama ben inandım, her şeyimi ortaya koyup sil baştan başladım ve buralara geldim" hikayelerinin bir de mutlu sonla bitmeyenleri var, onları okuyamazsınız çünkü kimse yazmaz. ben de yazmıyorum.

  • motosiklet sürücülerine duyulan antipatinin sebebi

    gece vakti altlarındaki cihazı zoooaaarrrooaarrrr diye bağırtmaları.

    amnakoduklarım siz meskun mahal diye bir şey duymadınız mı? sığır mısınız sağınızda solunuzda 15 katlı binalar var, bunun içinde uyuyan insanlar, hasta insanlar, uyuyamayan minik bebek insanlar olduğunu idrak edemiyor musunuz? yıllardır bunu yapan her birinize öyle bir sövüyor öyle beddua ediyorum ki artık bir yol kenarında, refüjde falan patladığınızda anlarsınız karmayı/bedduayı/negatif enerjiyi. neye inanıyorsanız. şanssızlık sandığınız her şey yaptığınız bu dallamalıklar yüzünden başınıza geliyor.

    bir sözüm de çok normal bir şey yapıyormuş gibi yaya geçidinden geçen moto kuryeye. kendime "sen hayırdır motorcu" yazan tabela yaptıracağım sırf bunlar önümden geçerken gösterebilmek için.

  • aleyna tilki'nin rahatsız edici pozu

    bu kızda bize pazarlanan "çocuk kadın" imajını görmemek için baya salak olmak lazım.

    olayı pedofiliye götürmek abartı olur ama herhangi bir genç şarkıcının, ünlünün herhangi bir iç çamaşırlı fotoğrafından farklı bir görüntü var burada. ve bir seferlik değil, bilinçli olarak bu şekilde planlanmış bir imaj mevzubahis. bunu yapmasın, çoluğumuz çocuğumuz var diyenler ne kadar ahmaksa, "ne var canım bunda"cılar da bir o kadar aymaz.

    benim de çoluğum çocuğum var. bu tarz embesil şarkıcıların, ünlülerin varlığından haberi olmaması, olursa da hayran olmak yerine burun kıvırıp yokmuş gibi davranması için elimden geleni yapıyorum.

  • bebeklere tablet ve telefon kullandırtmak

    merhaba.

    "çocuğu olanlar konuşsun" kontenjanından konuşuyorum.

    kızım şu anda 4,5 yaşında. 2 yaşına kadar evde uyanık olduğu saatlerde televizyon açılmadı. akıllı telefon kullanmadık, onunla oynadık, gezdirdik, ya da başka şeylerle meşgul olduk.

    2 yaşında iştahsızlığı yüzünden kilosu 3 persentil altına düşünce (anne baba olanlar neyden bahsettiğimi anlar) son çare olarak yemek saatlerinde tablet kullandık. başta kendi bebeklik fotoğrafları derken zamanla videolara gidildi. o zamana kadar oyuncaklar, her türlü dergi, kitap hatta broşür, nesnelerle yendi yemek. ne kadar zorlayıcı olduğunu tahmin edersiniz. ama o tableti vermemek uğruna azıcık dahi iştahı olsa devam ederdim. görüyorum, bazı anneler sırf uğraşmamak için zaten iştahlı olan çocuklarına bile tablet/telefon ile yemek yediriyor.

    şimdi aynı yollardan geçmiş (ve geçmekte olan) biri olarak yaygın bahnelere kısaca cevap vereyim.

    "bizim elimizde görüyor istiyor, ne yapalım çıldırsın mı?"
    elinize almayacaksınız. siz de mi telefon kullanmayınca çıldırıyorsunuz? o zaman kendinizi eğitecek, sabrınızı arttıracaksınız. başka aktiviteler bulun. saksıyı çalıştırın.

    "yemek yediremiyoruz "
    öncelikle yemek konusunda gerçekçi olun, bebeğinizin/küçük çocuğunuzun avucunu dolduracak kadar yiyebileceğini bilin. yemek saatinde renkli dergilere bakmak alternatif olabilir. resimler hakkında konuşun. oyuncaklarından birini "yemek arkadaşı" yapabilirsiniz belki. birisi "şurup içiremiyorum" demiş. biz peluş bir oyuncağı konuşturarak (ama salak eğitici çizgi film diliyle değil) yaptık bunu. bir öncesi iki kişi bebenin gırtlağına çökmüştük. baktık olacak gibi değil, saksıyı çalıştırdık ve kimseyi üzmeyecek bu çözümü bulduk. hatta devamında bu konuşan oyuncak bizim küçük suç ortağımız oldu. bir konuda inat mı ediliyor? söyletin peluşa ve sihre şahit olun.

    "arkadaşlarımla iki çift laf ettirmiyor"
    ettirmez. neden ettirsin? onun da kendi gündemi ve eğlence anlayışı var. o zaman evinizde veya çocuğun oynayacağı bahçesi olan bir mekanda buluşabilirsiniz. evden çıkarken çocuğunuzun eğlencesini de düşünüp yanınıza sevdiği birkaç oyuncak, boya kalemleri, kitap vb alabilirsiniz. her biriyle ilgilenme süresi 10 dakikadır yalnız, maalesef. evet biraz uğraşacaksınız ama imkansız değil. icabında masadaki şeker poşetleriyle bile doldur boşalt oyunu oynanır. etraftaki farklı nesneleri keşfetme kabiliyetinize bağlı.

    "gittiği yerde durmuyor"
    durmaz, çocuk bu. ben vapura da bindirdim, doktor bekleme odasında da, havaalanında da bekledik. çocuğu bu tip yerlerde sessiz ve hareketsiz oturtmayı hedeflemek yerine bulunduğu yerde tehlikeye girmeyeceği ve kimseyi rahatsız etmeyeceği şekilde takip etmek daha doğru. rahatınızı bozacaksınız ama çocuğunuzu hayata da karıştıracaksınız. nerede olduğunu bilecek, ufak ufak sohbet edeceksiniz. hep avrupalı çocuk uçakta havaalanında nasıl da duruyor diye hayret ediyorsunuz ya, aslında durmuyor. hareket ediyor, geziyor ama kaçıp gitmiyor, kimseyi rahatsız da etmiyor. takip edilmek suretiyle serbest bırakıldığı için.

    "kişisel temizlik"
    burada bahsedilen banyo/duş ise benim çözümüm ufaklığı da banyoya sokmak şeklinde oluyordu. özellikle yaz günleri için çok ideal, birlikte yıkanıp çıkıyorsunuz. bebeyi yıkamayacaksam banyoda bumbo seat tarzı bir şeye oturtup oyuncaklarını da önüne koyuyordum, arada sıkılmasın diye de konuşuyordum. zor mu geldi? o zaman ufaklık uyuyunca yıkanın. ya da baba eve geldiğinde. maksat tv/tablet kullanmamaksa bir yol bulunur.

    peki ağda, manikür, boya tarzı işleri nasıl edeceğiz derseniz babanın evde olduğu haftasonu veya akşamüstü saatlerinde şöyle bir saatliğine onları parka göndereceksiniz derim. bu işleri evde yapıyorsanız da işiniz daha kolaylaşmış olur. (ben boya ve manikür yaptırmadığım için vaktim daha genişti, kabul.)

    "ev işi"
    büyük temizliği haftada bir gün ufaklık babasıyla parktayken halledebilir, gündelik çamaşır, bulaşık, yemek işine ufaklığınızı dahil edebilirsiniz. nasıl? bir kere 1,5-2 hatta 3 yaşa kadar çocuklar angarya işe bayılıyor. makinadan çamaşır çıkarma, asılacak çamaşırları uzatma gibi (böylece gömlek, kazak gibi giysileri kitaptan öğretmenize gerek kalmıyor ve bedavaya aktivite de çıkarmış oluyorsunuz). 3 yaşa doğru bulaşık makinesinden tabak da verebilirler. sadece kız çocukları değil erkek çocukları da sever, deneyin. yemek yaparken bir kaşıkla karıştırmasına izin verin. kontrollü bir şekilde mutfak tezgahında oturup yaptığınız işi seyretsin. sıkılınca eline plastik kap kacak verirsiniz. haylazlık mı istiyor? tehlikesiz mutfak eşyalarının (ama oyuncak değil) bulunduğu bir alt dolap olsun, orayı karıştırsın. arada yine de size gelecek, biraz ara verip diz çökün ve birkaç saniye dinleyiverin. gerçekten bir şey kaybetmiyorsunuz.

    peki ne kazanıyorsunuz? bir kere çocuğunuzla daha çok "etkileşime" giriyorsunuz. bunu yapay ve sınırlı bir "aktivite saati"nde değil hayatınızın her anında yapmış oluyorsunuz. bu da size o çok konuşulan "sendromları" rahat atlatma imkanı veriyor. çünkü çocuğunuz ona değer verdiğinizi biliyor, daha sağlam bir ilişkiniz oluyor. bu da her şeye değiyor.

  • cem yılmaz ve ozan güven'in el ele tutuşması

    haberi kişneyerek okudum. adamlar magazin klişeleriyle dev taşak geçmiş. hiç duyar kasılacak bir durum yok, gülün geçin.