ilgili haber linkine tıklandığında görülüyor ki, adamcaaz bir çeşit meczup imiş. yani ilgi ve like için bir şeyler yapmaktan ziyade kendi bedeniyle ve beslenmesiyle kafayı bozmuş, sık sık böyle denemeler yapan biriymiş. çok da bir takipçisi yokmuş zaten.
haberin özetini geçecek olursak...
öyle z kuşağı filan da değil, 40 yaşında olan bu adam zaten raw ve vegan ama yediği kadarını bile mecburiyetten yiyen biriymiş . yiyeceklerin bedeni kirlettiğine, suyun bile iyi olmadığına inanıyormuş. ileride de yemek yemeği düşünmediğini söyleyip su yerine de meyve sularıyla hayatına devam etme planı varmış.
şu ölüme götüren denemesinde ise susuzluğa arada bir mecbur kaldığında sulu lavmanlar yaparak ve birkaç damla su içerek dayanmış. ama sulu lavmanlara mecbur kaldığında bile durumdan hoşnutsuzluğunu belirtiyormuş. kapatılan youtube kanalına yüklediği videolarda lavmanla çıkanları veya kusunca midesinden çıkanları filan koyup "bakın parazitlerle dolu, iğrenç" gibi yorumlar yapıyormuş. konu hakkında konuşan birkaç doktor da durumun psikiyatrik bir vaka olduğunu belirtmiş zaten.
ölüm nedeninin meçhul olma sebebi ise boyun ve omurgayı çalıştıran boyundan askılı bir egzersiz aleti içinde mi ne bulunmuş, ondan. yani açlık nedeniyle güçsüz düştüğü için o egzersizi yapmaya gücünün yetmediği ve ölümün alet yüzünden olabileceği de düşünülüyor. ha tabii dolaylı olarak yine açlıktır sebep o ayrı.
yani klasik bir like arayan ilgi manyağı youtuber vakasından ziyade ağır bir psikolojik vaka bu. bile bile de lades bir durum sanki. benim anlamadığım hiç mi eşi dostu yokmuş da adamın giderek kötüleşmesine rağmen bunu yapmasına seyirci kalınmış ya da madem böyle bir deneme yapılacak, acil durumlar için bir yakını bir şeyi de mi yokmuş yanında kalacak.
tinca5 profili
-
40 gün aç ve susuz kalan youtuber'ın ölümü
-
bekaretini 2 milyon sterline satan azeri model
bu kıza bok atıyorsunuz da tanımadığı etmediği bir kadının bekaretine 2 milyon sterlin sayan amcanın hiç mi suçu yok? arz-talep mevzularında niçin arz eden günahkar da talep edene tek laf yok? bana göre kız malsa adam ondan daha mal, kusura bakmayın.
-
bir erkeğin en güzel olduğu an
bebeğiyle koyun koyuna uyuyakaldığı an.
-
yurtdışında yaşanan dumur olaylar
amerikadayım o zaman. tatil için eve gelecem, kardan dolayı uçak ertesi sabahın körüne erteledi. telefonda anneme söyledikten sonra yattım uyudum.
o zamanlar modemler dial up, hattım da tek. kabloyu bi telefona bağlıyorum, bi modeme, öyle bağlanıyorum. gece de yatmadan azcık internette takılmışım, sonra da unutmuşum, telefon kablosunu modeme takılı bırakmışım.cep telefonunun da şarjı bitmesin mi?
neyse ben sabah saatin alarmıyla kalktım, hazırlanıyorum filan, kapı çaldı. alla alla dedim, sabah 7 mi ne zira.
uyku mahmurluğuyla açtım, karşımda bir kadın, türkçe olarak "anneniz sizi aramış ulaşamamış, uçağınız varmış, sizi uyandırmamı istedi."
????
kimsin ya sen? neden türkçe konuşuyorsun? annem seni nerden tanıyor? neler oluyor? ben nerdeyim? yoksa ben aslında türkiye'ye gittim de kar-mar hepsi rüya mıydı? ya da manyak mısınız?
meğer neymiş, sonra çözüldü: evimin hemen yanında bir türk restoranı vardı, annem bana ulaşamayınca ağır uyuduğumu da bildiğinden uçağı kaçırırım korkusuyla gitmiş internetten o restoranı bulmuş, aramış, rica etmiş, kadınceyiz de kırmamış gelmiş.
ama yuh yani. ben o an aşırı dumur olmuştum, sanırım bi daha o kadar dumur olmadım hatta. -
nijeryada cadı diye sokağa atılan 2 yaşında çocuk
danimarka'daki pılısını pırtısını satıp nijerya'yadaki çocuklara yardım etmek için oraya yerleşen ve orada bir yetimhane kuran anja'nın sokakta bulduğu çocuk.
2 yaşında. 8 aydır sokakta yaşıyormuş. ailesi cadı diye sokağa atmış çünkü. nijerya'da böyle batıl inançlar ve cehalet yüzünden sokağa atılan, işkence gören, öldürülen çok çocuk varmış zaten. içine sıçtığımın cehaleti, bok inanışları, zalimliği. kafasına sıçtığımın boku bokuna çocuk doğuran insanları. adaletine sıçtığımın dünyası.
çöplerle ve insanların attığı şeylerle 8 aydır mucizevi şekilde hayatta kalmış, bir çocuk, yok yok, bebek. 2 yaşında lan. ne çocuğu. 2 bak, iki.
karnı parazitlerle dolu, bir deri bir kemik kalmış... ismini "hope" koymuşlar, hope yani umut, evet böyle bir hikayeden sonra umut ister insan bu bebişin hayatı bundan sonra güzelleşsin diye.
hastaneye götürülüyor, tedaviye ve bakıma başlanıyor, hope'cuk gülücükler atmaya bile başlıyor. çünkü çocuklar- bebekler böyle şeyler, ne yaşarsa yaşasın birazcık sevgiyle hemen gülüverirler.
bir bebeğin, 1.5-2 yaşında bir bebeğin sokaklarda annesiz, yemeksiz, ilgisiz dolaşmasını, 8 ay boyunca dolaşmasını düşündükçe içim sızlıyor. oğlum bu yaşta lan benim, uyutmak için iki ağlattım diye amman travma oldu, amman hayata güveni zedelendi diye karalar bağlıyorum. siz neler diyorsunuz?
peh.
bir çocuk.
bir bebek.
yaşadığımız her tür küçük ebeveynlik krizini anlamsızlaştıran bir çocuk.
dünyanın bokluğunu gözümüze sokarken mucizelere inandıran bir çocuk.
umarım mutlu olursun çocuk.
haber için şurdan.
not: aramaya inandım ama aradım bu konu hakkında bir başlık bulamadım, bulamadığıma şaşırdım da. açılmışsa uyarınız taşıyacağım.