öncelikle tost malzemesi arasında domates veya ortamı sulandıracak cinsten herhangi bir şey sayan herkesin üstünü çizin. bu işi bilmiyorlar kesinlikle. çünkü tost ekmeğin arasına malzemelerin koyularak ekmeğin kızartılması ile yapılan bir yiyecek ise ekmeği ıslatıp hamurlaştıracak ve ıslaklığı tostu yerken damağınızı yakmasına neden olacak hiç bir malzeme olmamalıdır.
bu sebeple bu işi bilenler ketçap veya domates yerine salça kullanır.
benim favori kombinasyonlarım:
+ bergama tulum peyniri + afyon sucuğu
+ adana/antep bidon tulumu + pastırma + biber salçası*
+ trakya eski kaşarı + kasap sucuğu hamuru *
+ kaşkaval + isli kuru et + lutenitsa*
+ kars gravyeri + rize kavurması
bunların hepsinde ekmeğe tereyağı sürülecek.
afiyet olsun.
kosesiz yazar4 profili
-
en iyi tost kombinasyonu
-
cristiano ronaldo
-
on yumurta kaç öğretmen eder
içimi titreten yazı. emekli binbaşı zafer şen tarafından yazıya dökülen yaşanmış bir anıdır.
kaynak
--- spoiler ---
daha ilkokuldayım. evde telefon çaldı. koştum, açtım. babamın okul arkadaşı kerim amca. o da babam gibi öğretmen. çocukluğumuzun öğretmenleri işte…
iki söz arasında hemen birkaç soru, her fırsatta öğretmenliği yaşıyor ve yapıyor. telefonda hemen sınav başladı.
- zafer, istiklâl marşımızı kim bestelemiştir?
- zafer, konya’nın plakası kaç?
hepsini yanıtlıyorum.
ardından o zaman bana çok garip gelen bir soru geliyor:
- zafer, on yumurta kaç öğretmen eder?
şaşırıyorum.
- o nasıl soru kerim amca?
kerim amca telefonda uzun uzun gülüyor. “bak,” diyor. “okulun akıllısı zafer. yanıtını bilmediğin bir soru buldum işte. şimdi telefonu babana ver. sonra da babana sor. o sana yanıtını verir.”
babamla kerim amcamın telefon görüşmesi bitince, babama soruyorum:
- baba, kerim amcam sordu. on yumurta kaç öğretmen eder?
babam da gülmeye başlıyor. ardından, gülerek başlayan, ama bittiğinde ikimizin de gözyaşlarıyla yıkanan aşağıdaki öyküyü anlatıyor:
kastamonu’nun taşköprü ilçesinin yaklaşık yirmi kilometre güneyinde yan yana iki orman köyü vardır. boşnakköy ve armutlu.
her iki köyde de hayat zor, insanları yoksuldur.
1950 yılının güneşli bir temmuz sabahında, bu iki köyün en çalışkan iki öğrencisi ali ve kerim, birkaç yıl içinde öğretmen okullarına dönüşecek olan köy enstitüsü sınavına katılmak için ilçe merkezine yola çıkarlar. tabii yürüyerek.
ali'nin elinde küçük bir sepet ve sepetin içinde on tane yumurta var. evde para olmadığından, annesi ilçede satıp, sınav için lâzım olacak kalem, silgi gibi ihtiyaçları alması için bu on yumurtayı, biraz kendi evinden, biraz da komşulardan toplayarak ali’ye vermiş.
kerim’in ailesi daha da fakir olduğundan, kerim’de o da yok. yaklaşık yirmi kilometre yolu yürüyerek ilçe merkezine ulaşıp, hemen bir bakkala giriyor ve on yumurtayı satarak bir kalem ve bir silgi alıyorlar. kalemi de, silgiyi de ikiye bölerek paylaşıyor ve sınava giriyorlar.
ikisi de başarmıştır. ancak bilmedikleri bir şey var. sınav iki gün. bu iki küçük köylü çocuk, sınava girip akşama köylerine dönmeyi düşünürken, şimdi hükümet konağı'nın önünde, neredeyse ağlamaklı geceyi nerede geçireceklerini bilmeden, bir aşağı, bir yukarı yürümekte…
cadde üzerindeki evlerden birinde, bu iki köylü çocuğa merakla bakan bir kadın onları eve çağırır. durumu öğrenince onları doyurur. akşama eşi de işten gelir ve çocukları o gece misafir ederler.
ikinci gün de sınav başarılıdır. birkaç ay sonra kastamonu gölköy köy enstitüsüne kayıt ve ardından şanla şerefle geçen otuz yılı aşkın öğretmenlik yaşamı…
babam, öykünün sonun şöyle bağladı:
bak oğlum, köyden on yumurtayla çıkan iki çocuğun öğretmen, subay, mühendis, milletvekili hatta cumhurbaşkanı olabildiği yönetime cumhuriyet denir.
zafer şen
18 mayıs 2014, büyükçekmece
--- spoiler ---
edit: imla -
kanser olduğum için kovuldum
arkadaşlar, bu kampanyadan üyesi bulunduğum change.org tarafından gönderilen bir eposta sayesinde haberim oldu. sabah sabah balyoz yemişe döndüm. her gün pes dedirten bir çok olayla karşılaşmamıza rağmen yine de bu derece insanlıktan uzak bir durum karşısında içim titredi. aklıma 5 yıl önce eşimin oğlumuza 5 aylık hamile iken yaşadığı şiddetli kanama sonucu 3 gün raporlu olarak işe gidememesinin ardından işten çıkarılması geldi. biz o zaman eşim işe başlayalı daha 6 ay olması sebebiyle hiç bir şey yapamamıştık ancak zaten o şirkette 1-2 yıl sonra kapandı.
özet geçersek; hülya karaman 10 yıldır çalıştığı şirketten kanser olduktan sonra tedavi sürecinde işini yapamadığı sebebi ile çıkarılmış. işine geri dönebilmek için bir imza kampanyası başlatmış.
bence sözlük ahalisi dahil tüm çalışan insanların destek olması gereken bir kampanya çünkü böyle bir durum hiç kimsenin başına gelmemeli!
aramaya inandım ancak konu hakkında sözlükte açılmış bir başlık bulamadım. bu durumun daha çok gündeme gelmesi gerektiğine inandığım için konuyu açmaya karar verdim.
öncelikle konu hakkındaki change.org kampanyası
--- spoiler ---
kanser olduğum için kovuldum. işime dönebilmem için destek olun.
merhaba, ben hülya. kanser olduğum için 10 yıllık işimden kovuldum. işime geri dönebilmek için desteğinizi istiyorum.
2013 yılında meme kanserine yakalandım. göğsümden ameliyat geçirdim, tedavi süresince 2 küçük operasyon daha yapıldı. kemoterapi ve radyoterapi almama karar verildi.
hastalığın verdiği türlü sıkıntılar, acılar yaşadım. hastalığın ruhumda ve bedenimde açtığı yaraları sarmaya çalışırken işimden kovuldum. beni ciddi depresyona sürükleyen bu olay, hayata olan bağlılığımı derinden etkiledi, üstelik tedavim daha bitmemişti bile...
etrafıma “bana yalan söyleyin yeter ki umut olsun” dediğim günlerim var. tamamen iyileşmeden başka iş aramaya başladım. kaygılarım ve endişelerim beni bir kez daha kalkmak istemediğim yatağa attı. aynı anda hem kanser hem depresyon tedavisi gördüm ki hala depresifliğim devam ediyor. girdiğim işlerde bedenen yorulmasam da endişelerim ve bağışıklığımın da düşük olması, sık hastalanmama sebep oluyordu.
diğer taraftan devam eden tedavi için aldığım izinler dolayısıyla “siz çalışamıyorsunuz” denilerek tekrar tekrar işsiz kaldım. yaşadığım sıkıntının hiçbir karşılığı yok, bu konu paha biçilemez!
yıllarca para ve prestij kazandırdığım, ömrümün 10 verimli yılını verdiğim kişilerce iş akdime vicdansızca, haince, nankörce ve bence ahlaksızca son verildi.
benzer bir olay, aynı hastanede tedavi görürken tanıştığım arkadaşımın da başına geldi. bunun önüne geçebilmek adına bir şeyler yapmak istiyorum. hiçbir sebeple yıllarını işine adayan, ciddi bir hastalığa yakalanan hasta insanlar, aynı dertlerle yüzleşmemeli.
hala sıkıntılar yaşıyor olmam beni buraya getirdi. hukuki mücadelemi de sürdüreceğim. lütfen siz de destek olun. işime geri alınırsam bu durumun emsal olması, aynı şeyi başkalarının da yaşamaması için çok önemli.
--- spoiler ---
başlangıç olarak bir kaç tıklama ile lütfen siz de imzalayın. ayrıca bu duruma hukuken yardımcı olabilecek arkadaşlar var ise kampanya sahibi ile iletişime geçebilir. benim şahsen hiç bir tanışıklığım ya da iletişimim yoktur. şimdiden herkese destekleri için teşekkür ederim.
edit:imla
edit 2: arkadaşlar, ne güzel insanlarsınız. başlığı açarken imza sayısı 4000 civarıydı, şu anda büyük bir hızla 35.000'e koşuyor! bu durumda olan insanların bir daha böyle şeyler yaşamamaları için bir şeyler yapılabilir belki. hülya hanıma change.org üzerinden üzerinden ulaşmaya çalışıyorum. kendisi ile görüşebilirsem mesajlarını iletirim. hepinizi çok seviyorum.
edit 3: arkadaşlar, hülya hanım ile change.org üzerinden mesajlaştım. aynı anda işyerinde yoğun olduğum için çok yazamıyorum buraya. kendisi sayenizde kampanyadaki inanılmaz ivme karşısında oldukça mutlu ve şaşkın. kendisine şu anda haber yapmak amacı ile ulaşanlar olduğunu belirtti. mesajından aynen kopyalıyorum;
--- spoiler ---
öncelikle çok çok teşekkür ederim . bu gün o kadar heyecanlıyım ki :) kampanya deli gibi gidiyor :) ben şu an inanın çok karışık durumdayım kafamı toparlamaya çalışıyorum. beni işten çıkaran insanlar aslında bilinen birileri ve sağlıkla ilgileniyorlar şaka gibi değilmi ? insanlara sağlık satmaya çalışıyorlar ama ben karşılarında gözümde kirpik yok kaşımda kaş, başımda saç yok ne renk kalmış ne bir sağlık görüntüsü döktüğüm tek gözyaşıma acımadılar . şimdilik onları ifşa etmeyeceğim bunun uygunluk derecesini ve hukuki boyutunu gerçekten bilemiyorum. hakl iken haksız duruma düşmekte olmaz. ifşa etmeyi düşündüğüm an size bildiricem. çok sağolun.
--- spoiler ---
ayrıca, ifşa etme konusunda ısrarım üzerine şu mesajı yazdı;
--- spoiler ---
onları tabiki bu süreçte ifşa edeceğim bu kaçınılmaz . hiç kimse, hiçkimsenin hakkını elinden alamaz . sadece doğru zamanı bekliyorum.
--- spoiler ---
kampanya an itibarı ile 50 bine koşuyor. inşallah bu medyada da gündem olur ve bu konuda yasal bir düzenleme ile artık bu tür olaylar yaşanmaz hale gelir. hepsi sizin sayenizde. yeni çaylaklıktan çıkmış bir yazar olarak bunun olması için sabır ile beklemenin ne kadar doğru bir karar olduğunu gösterdiniz bana. birlikte çok güzeliz be!