said kotan4
profili

  • kadıköy'de terör estiren feminist magandalar

    bak bunu destekliyorsan. kızını fuhuş ortamına götürdü diye sokak ortasında eski karısını döven adamı da destekleyeceksin. "eski koca dehşet saçtı" haberlerini görmezden geleceksin. yiyor mu?

    adalet siz değilsiniz. siz magandasınız. kadın maganda. o dayak yiyen çocuk size elini kaldırsa şimdi "kadına şiddet" diye ortalığı velveleye vermiştiniz. çocuk akıllıymış.

  • işini yapan insana teşekkür etme saçmalığı

    nezaket karşı tarafın değil senin ihtiyacın olduğu için gösterdiğin bir inceliktir. çünkü bu bir karakter meselesidir. herkes karakterinin gereğini yapar. sana parasını versen dahi hizmet eden birine teşekkür eden biri olmak var bir de "nabalım yani işini yapıyor" diyecek basitlikte ve sığlıkta biri olmak var.

    bununla beraber, nezaket ve incelik bulaşıcıdır. sen ona -sana göre- hiç gereği yokken teşekkür edersin. o gider iş arkadaşına teşekkür eder. iş arkadaşı evine mutlu döner. sadece bir teşekkürle güzel bir dünya oluşturabilirsin.

    peygamberimiz "tebessüm sadakadır" diyor. tebessüm, teşekkür ve selamlaşma bunlar bizi hayvan ya da robot olmaktan da farklı kılan bir şeydir. insan değerleri olduğu için insan oluyor. hayvanların ve robotların değerleri yoktur.

  • biz bir numarayız amerika falan gerimizde

    edit: okumayacağınızı bile bile yazdım. tarihe not düşmek için. sizin nasıl çomarlar olduğunuz bilinsin diye yazdım. üç satırlık haber metnini okumayan bunu mu okur.

    o kadar küfretmek istiyorum ki ahlakım müsade etmiyor. ulan namussuzlar haber metnini okuyun.

    onlarca insan "haber metnini okumamışsınız" diye uyarıyor. bu şeref yoksunu hala erdoğan'ın yalan söylediğini sıralıyor. ulan şerefsiz: gayri safi milli hasılaya göre dünyada az gelişmiş ülkelere en fazla yardımı yapan ülke türkiye.

    evet yardım ettik ulan. myanmar'da budist zulmünden kaçan, yakılarak öldürülen ailesinin matemini bile yaşayamadan çamur deryasından yüzerek güvenli bölgeye ulaşmaya çalışan mazluma yardım ettik. bundan hiçbir zaman pişmanlık duymayacağız.

    bazısı da "bizim rızkımızı vermiş" diyor. bu senin rızkından verilen bir şey değil. türkiye'de kendi iç sosyal yardımlaşma mekanizmaları valilikler ve kaymakamlıklar üzerinden yapılır. bunun dışında sivil toplum kuruluşları yardıma ihtiyacı olanlara yardım ederler. daha bu ay 250 yardım kumanyası dağıttım. kaymakamlık listesinden elime geçen evlerin hepsinin durumu benden iyi görünüyordu. türk halkının maddi refah olarak durumu iyi arkadaşlar. sadece lüks tüketimi artık ihtiyaç olarak görüyoruz. benim evine yardım bıraktığım fakirin cebinde lüks sayılabilecek bir telefon var. çünkü adam whatsapp'tan yazışmak zorunda, iş bakmak zorunda.

    peki dış yardımlar devlet eliyle nasıl yapılıyor. tika, diyanet vakfı, yunus emre ensititüsu, maarif vakfı ve kızılay gibi onlarca kurumumuz var. bunlar türk devletinin yurt dışında doğru temsil edilmesini ve halkla ilişkiler çalışmasını yürüten aynı zamanda ihtiyaç sahiplerine yardım bırakan kuruluşlar. kızlay'a gelen yardımlarda kategori olarak seçiliyor insanlar o yardımları kendi ceplerinden gönderiyorlar.

    tika gibi kurumlar ise aslında o ülkelerde bizim osmanlıdan kalma kültürel hayatımızı canlandırıyorlar. kültür bakanlığı gibi kurumlardan da destek alarak cami, çeşme, han, hamam, köprü ne varsa ülkemize aitmiş gibi tamiratını ve restorasyonunu yapıyor.

    yunus emre kültür enstitüsü gibi kurumlarda başbakanlık yurt dışı ve akraba topluluklar altında türkiye'ye etnik, dini ya da kültürel olarak yakın olan milletleri oralardaki vakıf ve dernekleri destekliyor. bir yerde bizim adımıza lobi çalışması yapıyor.

    maarif vakfı ise eğitim çalışmalarını yürütüyor. bilindiği gibi bu hükumet döneminde cumhuriyet tarihinde açılandan daha fazla büyük elçilik açıldı. buralarda tömer kuruluyor. bu türkçe öğretim merkezi sınırlı düzeyde ama iyi derecede türkçe eğitimi veriyor. geniş anlamda eğitim çalışmalarını ise maarif vakfı yapıyor. yurt dışında son dönemlerde fetö'den devralınan yurt, okul ve kolej gibi eğitim kurumlarını işlettiği gibi daha önce türk devleti adına eğitim çalışmaları yapıyordu. şimdi daha da güçlendirildi.

    bunların dışında ihh, ilim yayma cemiyeti, hüdayi vakfı, insan ve medeniyet hareketi, insan vakfı, deniz feneri derneği, ensar vakfı ve bunun gibi kurumlar devletten bağımsız olarak çalışırlar. bunlar da kendilerine verilen ayni ve nakdi yardımları gerek yurt içinde gerekse yurt dışında dağıtırlar.

    sadece ihh 163 ülkede faaliyet gösterir. ihh'nın internet sitesine girerek ne kadar büyük bir hizmet ağının olduğunu görebilirsiniz.

    bunların arasında afrika'da su kuyusu açılmasından, tsunami ile adeta yok olan açe sumatra'ya yardıma kadar bir çok çalışmaları vardır. savaşta kolu bacağı kopan insanlara bir portez merkezi dahi açmıştır. bu protez bacakları satın almaya göre 1/20 fiyatında vermekte. bu fiyatı da yine kendi bağışçılarından karşılamaktadır. ihh'nın bunun dışında yetim fonu vardır. kardeş aile, yetim fonu ve bunun gibi bir çok çalışması ile milyar dolar düzeyinde hayır kabul etmektedir.

    ihh kendini her yıl bir kaç kere altı bağımsız kuruluşa denetletir. bunların içinde batılı kuruluşlar da vardır devlet kurumları da vardır.

    ihh kadar geniş çaplı olmasa da yukarıda saydığım kurumların herbirinin yurt içinde ve yurt dışında yardım çalışmaları vardır. dünya'da türkiye'den yardım almayan hiçbir ülke yoktur. senin vergilerinden gidenler bunların binde biri kadar bile değildir. yani korkma sevgili çomar senin verdiğin para japonya'daki sel felaketine de gitmiş olabilir. bundan da rahatsız olacaksan senin vicdanın kurusun. devlet ama senin pis bedeninin hala dünyada devam etmesi için var. senden de o vergiyi alacak.

    1999 depreminde nasıl perişan olduğumuzu hatırlayın. şimdi o kadar ülkeye yardım ediyoruz. o zaman da bu ülkelerden bizlere yardım gelmişti. almanlar kendi ajanlarını, israilliler kendi vatandaşlarını alıyorlardı. bize de kendi sularımıza israil etiketi yapıştırarak yardım yapmış gibi gösteriyorlardı. zavallı pakistan'dan bize yardım geliyordu. bazı islam ülkelerinden gelen yardımları da dönemin hükumeti reddetmişti. hey gidi hey. buradaki tıfıllar bilmez.

  • diyarbakır'da iki kişinin katledilmesi

    sokağa çıkma yasağı var mı? var. sokakta ne işin var? yasal protesto hakkımı kullanıyorum. e o yasak niye konuyor? o yasal protesto hakkını sağlıklı bir şekilde kullanmana imkan olmadığı için. for egzampıl tüplerden oluşan, amonyum nitratla güçlendirilmiş yol ortası patlayıcıları, hendekler, barikatlar... hea protesto hakkını mı kullanmak istiyorsun? tamam. ama polis de yasaktan kaynaklanan yetkisini kullanır.

    öldürülen gençler kimden olursa olsun aileleri için de gençler için de üzüldüm. bunun tüm suçunu devlete yükleyenlere bir kaç hatırlatma:

    - devlet 2003 yılında bölge halkını çok zora sokan ohal uygulamasını kaldırdı.
    - devlet "kürt" demenin bile yasak olduğu bir konjonkturden "kürt kardeşlerimiz" noktasına geldi.
    - yazılı ve görsel basının kürtçe yayın yapmasına imkan tanıdı.
    - o yetmedi sadece kürtçe yayın yapan bir kanal kurdu, dönemin başbakanı kanalı kürtçe "hayırlı olsun" diyerek açtı.
    - mahkemelerde kürtçe savunma imkanı verdi.
    - normalde kürtler yüzyıllardır arap alfabesi kullanmasına rağmen sırf cari olarak kullanılıyor diye w,q ve x harfleri ile ilgili yasakları kaldırdı.
    - kürtçe propaganda hakkı getirdi.
    - özel okullarda anadilde kürtçe eğitimi verilmesine izin verdi.
    - üniversitelerde kürt dili bölümleri açtı.
    - temel kürtçe eserleri orjinal dilinde yayınladı.
    - kürtçe kur'an meali çıkardı.
    - istanbulda ne varsa diyarbakır ve hakkaride de o olacak dedi ve oraya yol, su, elektrik, hava alanı yaptı.
    - şu anda hiçbir medeni devletin siyasal olarak atamayacağı cesur adımlar attı. örgüt lideri ile muhatap oldu. o yetmedi, örgüt liderinin açıklamasını yüzbinlerin önünde açıkladı
    - nevruz kutlaması yasaklarını kaldırdı.
    - 13 yıl boyunca süreci sürekli bölge halkının lehine yürüttü. silah bırakmada tüm kolaylıkları sağladı. süreç içinde örgütün yurt dışına çıkışına göz yumacaklarını söylediler. seyyar mahkemede yargılayıp tutuksuz yargılama yaptılar.
    - bir sürü geri dönüş yasası çıkarıldı.
    - parti kapatmayı zorlaştırıcı adımlar atıldı. 2 yılda bir partileri kapatılan, liste yapılsa bir kitap olacak parti isimleri varken 13 yılda tek bir parti bile kapatılmadı.

    bu şartlar altında örgüt ne yaptı?

    - ilk çözüm süreci çalışmalarını dicle kırsalında 11 askeri tarlada vahşi şekilde yakarak öldürüp durdurdu.
    - tüm çözüm çalışmalarını kendi örgütsel gücünü arttırma imkanı olarak gördü, şehirlerde yapılandı,
    - gençlik örgütleri kurdu, kck, ydg-h ve bunun gibi onlarca birim kurdu
    - belediye seçimlerini kazanan kendi parti üyesini belediye binasında görev yapan müstahdemlere sorgulattı, bunun en acı örneklerinden biri diyarbakır belediye başkanı osman baydemir'dir. ağlayarak çıktığını biliriz.
    - belediyenin araçlarını kullanarak yollara çukurlar kazdırdı, asfalt makinesini kullanarak çukurlara koydukları bombaları kamufle etti.
    - muş'un varto ilçesi gibi bilindik ilçelerde herkesin görebileceği şekilde militanlar omzunda uzun namlulu silahlarla dolaştı
    - vergi adı altında haraç toplandı
    - öz yönetim ilanı yapıldı.
    - devletin tüm çağrıları kulak ardı edildiği gibi bütün sağduyu çağrıları propaganda yoluyla bastırıldı ve devletin en meşru uyarıları dahi ateşkesin bitiş bahanesi olarak kullanıldı
    - barajlar çalışmaları bombalandı, işçiler kaçırıldı, iş makineleri yakıldı.
    - belediye otobüslerine molotof atarak gencecik kızları yakarak öldürdüler.
    - 6-7-8 ekim olaylarında ülke içinde her sakallı gördüklerini ışid'ci diye öldürmeye kalktılar ve 51 insan linç yoluyla öldürüldü. ki bunlardan en acıklısı yasin börü ve arkadaşlarının vahşice katledilmesidir. tekerlekli sandalyede yaşlı bir adamı sırf sakallı olduğu için öldürdüler.
    - 28 şubat dolmabahçe mutabakatından tam 11 dakika sonra örgüt liderlerinden mustafa karasu "biz mutabakat falan tanımayız, isteklerimiz yapılmazsa ateşkes biter" diyerek tehdit etti.
    - ardından olayları tırmandırarak işçi kaçırma hadiselerini attırdılar. bu arada onlarca asker kaçırma krizlerini, arabuluculuk faaliyetlerini küçük muzırlıklar olarak görüyor saymıyorum bile. batılı bir ülkede olsa adamın rectal bölgesinden kan alınacak şeyler olmasına rağmen.
    - halk 7 haziranda bunlara %13 oy verdiler. mesajı yanlış anlayıp ateşkesi sözlü olarak aylar önce defalarca bitirmişlerdi şimdi fiili olarak tamamen bitirdiler.
    - ya suruç patlamasını bizzat yaptılar ya da göz yumdular bunu zaman gösterecek.
    - ardından aynı gün adıyamanda bir astsubayı öldürerek cinayetlerine başladılar.
    - aynı gece iki polisin evinin anahtarını çalarak girdiler ve ikisini de uykusunda öldürdüler,
    - ertesi gün iki trafik polisine "kaza var" diyerek kumpas kurup birini ağır yaralamak suretiyle ikisine de saldırdılar.
    - ardından devlet önlem aldı, bütün yukarda saydığımız yol ortasına döşenmiş amonyum nitrat etkili yol ortası bombalarını patlattılar. onlarca insan öldü.
    - hdp'nin etkili olduğu yerlerde örgüt binalarında bombalar bulundu.
    - hdp milletvekilinin örgüte silah taşıdığı görüntülerle belgelendi.
    - o gün bugündür saldırıp duruyorlar. kadın kıyafetine girerek sokaklarda sivil gibi görüntü veriyorlar.
    - sürekli kumpas kuruyorlar.

    devlet bunun üzerine kısmi olarak bazı mahallelerde sokağa çıkma yasağı ilan ediyor. aldığı isthibarata göre de evlere baskın düzenliyor. ancak o mahallelere barikatlar kurulmuş oluyor. uzun namlulu silahlarla saldırılar gerçekleşiyor.

    şimdi yukarda anası belki belli ama babası belli olmayan tipler çıkıp "yasal protesto hakkı" diyor. bu dili yukarıdaki töleransa karşı okuyun. bu pkk'nın yalana dayalı propagandist dilidir. sözlük bu şeref yoksunlarının ip adreslerini vererek halkı bunların zararlarından korumaldır. insan kurtarmak istiyorsanız. insan yaşamına önem veriyorsanız bu şarttır.

    - kürdüm ve devlet şu anda bir kürt kurtuluş mücadelesi veriyor. kürtleri pkk'dan kurtarma mücadelesi.