babamı da kaybettiğimiz oyun. koskoca beyin cerrahı adam. arabaya biniyoruz "pokestop varsa söyle sağa çekicem" diyo. geçen gün yazlığa gittiler, gece on bir gibi "napıyosunuz?" diye aradım "iyi altı kişi çıktık sahilde pokemon topluyoruz" diyo. bak altı kişi. yaş ortalaması 50 falan bu arada. sözde biz oynuyoruz diye ne olduğunu anlamak için indirdi benim levelı falan geçmiş şu an. dışarı bi çıkıyo bi daha görebilene aşkolsun. akşam yiyecek bi şeyler almaya diye çıktı bir saatten fazla bekledik. pokemon iyi pokemon güzel de evde çocuklar aç.
gevrek var yer misin4 profili
-
pokemon go
-
hoşlandığı erkeğe açılan türk kızı olmaması
oğlum var, olmaz olur mu.
sene 2011. aşkımdan ölüyorum kendimce. kafayı taktığım çocuk okuldaki bu spring break nanelerini organize eden kulüpte aktif diye hiç alakam olmamasına rağmen spring break organize ediyorum. şimdi bu arkadaşlar nerde akşam orda sabah sürekli partileyen tipler. bense garibim hayatında görüp görebileceğin en inek insanım. kütüphanelerde falan yaşıyorum normalde. ama hayatımın aşkını bulma gibi bir hevesim de var 5 yaşımdan beri. resmen kişilik bölünmesi yaşadım o dönem. klasik bi günüm şöyle geçiyodu:
okuldan çık kütüphaneye koş. gece 1'e 2'ye kadar ders çalış. (bu saatlerde daha anca buluşmuş oluyolardı). koşa koşa yurda gidip süslen. yanlarına git. sabah 6 gibi yurda dön. bir iki saat uyu. 9'daki derse yetiş.
bak yemin ediyorum o dönem iq'm iki haneli boyutlarda geriledi, resmen mala bağladım. baktım bu iş böyle gitmeyecek, uyku uyumaya hasret kaldım dayanamıyorum artık, "nolabilir ya gidip konuşucam ben hem zaten artık kızlar teklif ediyomuş çağa uymak lazım" dedim. zaten çocuk da bana ilgili davranıyo bu arada ben sadece "kim önce adım atacak" stratejik savaşı verdiğimizi düşünüyorum. ya allah dedim attım ilk adımı.
gittim böyle böyle ben senden çok hoşlanıyorum:) dedim olabilecek en gevrek sırıtmayla. artık öpücük bekliyorum. çünkü direkt filmlerdeki gibi bir son olacağına çok emin gitmiştim yani. sonra o ara tam çözemediğim bir şeyler oldu, ben öpücük beklerken çocuk bana ahlak dersi verdi. evet ahlak dersi. tabi haline şükretmek lazım elim boş da dönebilirdim ama yani hoşlandığın çocuğa açılmaya gidip ahlak dersi almak da insanı biraz bozuyo tabi. hayatımdaki en orijinal reddedilmeydi. konuşma "düzgün bir insansın, biz seni bozarız"la bitti. ya ben "kır zincirlerini gel aşka kanalım" diye diye gelmişim yanına, ilahi söyleyerek geri döndüm bu nasıl iş? bak aslında güzel taktik, her kuran kursu böyle birini işe alsa buralar hep müslüman dolar. yaz bunu kenara.
işin özü, ben hoşlandığım kişiye açılmanın herhangi bir hayrını da daha görmedim. bir erkek size ilk adımı atmıyorsa kızlar, o işte bir pislik vardır. ya sevgilisi vardır, ya aslında sizden o kadar da hoşlanmıyordur, ya da mahallenizdeki kuran kursu tarafından görevlendirilmiştir. her durumda, siz bunlardan uzak durun. -
ad ve soyadını beğenmeyenlerin değiştirebilmesi
nüfus müdürlüğüne gidip the unburnt queen of the andals, the rhoynar, and of the first men queen of meereen khaleesi of the great grass sea breaker of chains mother of dragons ismini talep etmeme sebep olmuş gelişme.
şimdi onlar düşünsün. -
cüzdanında prezervatif taşıyan erkeğin asıl amacı