Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. nobel ödülünü anıtkabir'de atatürk'e bırakacağım

    saygıdeğer hocamız aziz sancar'ın nobel ödülü töreninde yaptığı açıklama.

    karakter nedir, özünü hatırlamak, geçmişini reddetmemek, vatan millet nedir biraz ders olsun o kendini bilenlere.
    ayrıca eklemiş, "bu ödül ata'mız sayesinde alınmıştır"

    bir not, ödül törenine yakasında atatürk ve türk bayrağı rozeti, boynunda osmanlı tuğrası desenli kravat ile çıkmıştır.

    bu durumla gurur duymayalım da ne yapalım?

    edit: iyi niyetli yazarları ayrı tutayım, bazı art niyetli pkk artıkları "ödül töreninde takmamış ki" diye mesajlar attı. evet ödül töreninde değil (çünkü tek tip kıyafet zorunluymuş) ama tören programı kapsamında yapılan sunumlarda rozet/kravat ikilisini kullanmıştır.
    çekemeyen pkk artıklarına duyurulur.

    çıldırın.

  • 2. emine erdoğan'ın her yere helikopterle gitmesi

    halife hazretlerinin mübarek zevcesi emine anamıza helaldir. beğenmeyen marmaray'a binmesin.

  • 3. polis maaşı

    polis kelle koltukta çalışıyormuş. bak bakalım işçi kelle neresinde çalışıyor, aynı yıllar aralığında ölen polis sayısı işçi sayısının onda biri bile değil. işiniz gücünüz sabah akşam devlet yalamak.

  • 4. üçüncü köprüye beşiktaş ismi verilsin kampanyası

    buradan başlattıgım kampanya. çünkü bu çocuklar haketti bu jesti.

    (bkz: üçüncü beşiktaş köprüsü)

  • 5. trt türk'ün kapatılması

    yerine trt ümmet'in açılmasını bekliyorum.

  • 6. 11 aralık 2015 dolar kuru

    "olan garibana oluyor" entry'lerine bi hayli güldürtmüş kurdur.

    su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim.

    o garibanın korkusu yüzünden oldu zaten bütün bu boklar.

  • 7. 91 yaşındaki kadının seks yaparken boğularak ölümü

    yalan haber olduğu portekiz'in başkenti porto yazmasindan belli. adamlar daha portekiz'in başkentinin benfica olduğunu bilmiyorlar.

  • 8. tolga zengin'in kalede kapattığı köşe

    dünya'nın en güvensiz yerleri arasında; pakistan-hindistan sınırı, ortadoğu coğrafyası ve kuzey kore-güney kore arasında kalan demilitarized zone ile yarışabilecek yegane bölgedir.

    ayrıntılı bilgi için ayrıca:

    (bkz: kuzey kore güney kore savaşı)
    (bkz: hindistan pakistan savaşı)
    (bkz: ortadoğu'nun sürekli savaş halinde olmasının sırrı)
    (bkz: tolga zengin)

  • 9. rusya'ya karşılık vermiyorsak korkumuzdan değil

    (bkz: asaletimizden)

    3 rublelik adama 5 rublelik değer verirsen, o gider kalan 2 ruble ile votka alır.

    diye de eklemiş.

  • 10. transgender babanın altı yaşında bir kız olması

    --- spoiler ---

    “ı can’t deny ı was married. ı can’t deny ı have children. but ı’ve moved forward now and ı’ve gone back to being a child,”

    özet geçiyom; bu arkadaş erkek olarak doğmuş ve büyümüş. evlenmiş, çocukları olmuş. sonra içindeki translığı keşfetmiş, 2009'da trans yürüyüşüne filan katılmış. karısı buna "ya translığı bırak ya da evi terket" demiş. bu da evi terk etmiş ve kendine yeni bi aile bulmuş. yeni hayatına altı yaşında bi kız çocuğu olarak devam ediyormuş, yeni ailesiyle çok mutluymuş. bi zamanlar evlendiğini ve çocuklarının olduğunu inkar edemezmiş ama yoluna devam etmiş ve çocukluğuna dönmüş. bi de kızı bunu düğününe davet etmiş ama "baba gibi giyineceksen gel, kız çocuğu gibi giyineceksen gelme" demiş. o gün intihara teşebbüs etmiş falan filan....

    --- spoiler ---

    ulan ne manyaklar var dünyada yaa, trans bireyden bahsetmiyorum; onu evlat edinen aileden bahsediyorum. düşünsene karşında altı yaşında bir kız çocuğu gibi davranan 45 yaşında koca herif var; insanın devreleri yanar be!

  • 11. 11 aralık 2015 seyyar simitçi rezaleti

    bu sabah saat 07:50 civarlarında şeriali semtinde yaşanan hadisedir.

    işe giderken bazen uğradığım bi simitçi vardı.
    genç bi çocuk, taş çatlasa 20'lerinde...
    alt tarafı seyyar satıcı ama sunumu nasıl kibar, davranışları nasıl içten...
    değme restoranın kıdemli garsonuna taş çıkartacak cinsten.

    neyse efendim ben bu sabah yine yoldayım, trafik kötü, yağmur var.
    evde amerikan triplerine girmişim; çaydan bir yudum hüpletip, omletten de bir çatal atıp aceleyle çıkmışım.
    mide boş olunca yolda simit alıp trafikte onu kemirme fikri cazip geldi.
    simitçinin önünde durdum.

    yağmurdan korunmak için iyice binanın duvarına sinmiş.
    beni görünce geldi, her zamanki gibi önce günaydın deyip sonra siparişimi aldı.
    çok geçmeden zeytin ezmeli, karperli simitimi getirdi, çıtır çıtır.
    bi de güzel koktu ki, 5 lirayı uzatırken ağzım sulandı.
    hemen kocaman bi ısırık alayım... demeye kalmadan cipin biri arkama yanaştığı gibi kornasına abandı.

    sağa fazla yanaşmamış olduğumu fark ettim; cipin sürücüsü kızmakta haklıydı.
    ben daha kontağa uzanamadan cipin arkasına bir de otobüs dayandı, o da asıldı kornaya.
    tamam lan çatladınız mı diye ağzımdan susamlar saça saça bağırıp taktım vitese.
    yerler de kaygan, artistik patinajımı çekip yola çıktım.

    500 metre ilerdeki kavşağa kadar böyle gittim ama yolun bitiminde tem yanyoluna dönmek istediğimde cehennem gibi bir trafikle karşılaştım.
    bekle babam bekle, kaç dakika oldu, kavşağa girip dönüşü yapmak mümkün olmadı.
    derken biri tıkladı cama.
    kesin dedim, arkadaki cip bu.
    az önce atarlı kalkış yaptım ya, yediremedi kendine, belasını arıyor.

    bir hışım açtım camı.
    karşımda simitçi.
    sırılsıklam ıslanmış.
    3 adet madeni para uzattı bana.
    nefes nefese.
    abi dedi, para üstü, unuttun.

    bu nasıl bir rezalettir?
    bu nasıl bir kepazeliktir arkadaş?
    sen bir bardak çaya 3 lira isteyen "kurumsal" simitçilerin şehrinde 3 lira para üstü vermek için yağmur altında onca yolu koşup bana yetiştin ya...
    bu nasıl bir adaletsizliktir?

    gözlerim doldu.
    kalsın o para senin olsun, ananın ak sütü gibi helal olsun... demek geldi içimden.
    ama böylesi hem çok "ucuz" olurdu, hem de zaten kabul etmezdi biliyorum.
    "sen çok iyi bir insansın, teşekkür ederim, allah hayırlı işler versin" diyebildim sadece.
    şu gözünü sevdiğimin şehrinde her gün böyle rezaletler yaşansa keşke.

    ---------
    edit: simitçinin yerini merak edenler için, kendisi tam olarak şurada :)
    bonus: benzer deneyimleri harmanlayan çok güzel bir yazı da şurada (link için teşekkürler @viva la liberta)

  • 12. 11 aralık 2015 tayyip erdoğan'ın 5. torunun doğumu

    ahmet akif veya ömer tayyip tarafından boğdurulması veya zehirlenmesi muhtemel. finale bu ikisi kalır sanırım.
    sonra gelsin fetret...

  • 13. hostes aslında muavindir

    katıldığım önerme. bu durum pilotu şoför yapmaz. pilot dediğin koca uçağı kaldırıyor, götürüyor, pilot olmak için ciddi bir eğitimden geçiyor vs. ama hostes dediğinin tek ciddi işi gerçekten servis yapmak. şimdi bir çok arkadaş yok ingilizce biliyorlar, yok ilk yardım biliyorlar falan diyecek ama bunların hikaye olduğunu biliyoruz. ingilizce için toefl'dan 55 isteniyor, ilk yardım eğitimi dediğiniz şey zaten 2 gün sonunda sizi ilk yardım uzmanı yapan bir eğitim. kısacası 4-5 bin tl maaş aldıklarından dolayı kendilerini bir şey sanıyorlar ama aldıkları maaşların da çok yüksek olmadığının farkında değiller. sadece kendi kalitelerine göre fazla kazanıyorlar. sonuç olarak hostes dediğin şık giyimli, düzgün diksiyonlu ayda 4-5 bin tl kazanan muavindir.

  • 14. 25 kuruşluk cipsin 2.5 tl'lik cipsten ucuz olması

    evet var böyle bir durum.

    25 kuruşluk ruffles 16 gr.
    2.5 tl'lik ruffles 118 gr. *

    şimdi 2.5 liraya 10 tane 25 kuruşluk cips alındığında 16x10 dan 160 gr. cipsi elde etmiş oluruz. yani her 2.5 liralık ruffles alindiginda aslında yaklaşık olarak 75 kuruş zarar etmekteyiz...

    genel satış stratejilerinde ürünün miktari ve boyutu büyüdükçe fiyati da çoğu zaman daha avantajlı hale gelir ama bu örnekte görüldüğü gibi vatandaşı sikmeye çalışanlar da var.

    ben hep 50 liralik cips yedigimden beni etkilemese de halk adina frito lay'i bu durumu düzeltmeye davet ediyorum.

    bilgilendirme editi: bakın adam zamaninda sağlık bakimindan da ele almış konuyu. (bkz: #55608853)

  • 15. nobel yemek masasında tuzluğun en başta olması

    eminim masada oturanlar için sorun teşkil etmeyecektir. bir formülünü bulurlar

  • 16. whatsapp'tan terk eden sevgili

    mesajı okuduğunuzdan emin olmak istiyordur. iadeli taahhütlü terk.

    (bkz: mavi tık)

  • 17. cüzdanında prezervatif taşıyan erkeğin asıl amacı

  • 18. metro seferleri 00.00'da biten dünya kenti

    her gün küfrettiğimdir.

    londra mondra, avrupa mavrupa dinlemem. bizim nüfusumuz, istanbul yüzölçümü londra zone 1 ile asla kıyaslanamaz. hiçbir ufak avrupa kenti ile de kıyaslanamaz. orda adamlar evinden çıkıp iki sokak yürüyüp pub'a gidebilir. burda sen e-5'in kenarından, beylikdüzü'nden evinden çıkıp iki sokak ötede içmeye ya da eğlenmeye, yemeğe bir yere gidemezsin. herkes çünkü beşiktaş'ın, nişantaşı'nın, kadıköy'ün göbeğinde oturmak zorunda değil mi?

    araba çözüm değil. cuma ve cumartesi akşamları araba ile trafikte bir yere gitmek mümkün değil çünkü. ayrıca herkesin içme özgürlüğü var ve içkili araba kullanamazsın. amaç da koyunları eve kapatmak, onların yaşam tarzlarına müdahale etmek, sosyal yaşamı iyice bitirip -evden işe işten eve yaşayan- asosyal sefil canlılar bütününü korumak.

    böyle bir kentte, ülke kadar yüz ölçümü olan topraklarda, 20 milyon yaşıyorsa, on tarafı denizlerle çevrili istanbul'da sen eğer deniz ulaşımını kullanmaktan acizsen... trafikten kaşımız gözümüz oynuyorsa o metroyu en az 2'ye kadar yapacaksın kardeşim.

    sırf bu yüzden benden aldığınız beddualarla inme inecek size. eminim. az kaldı. çalışmalarım dışarı çıkıp eve koşarak döndüğüm her gün devam ediyor. anadolu yakası ise sene olmuş 2015, resmen bir köy kıvamında ulaşım bakımından. kimse kimseyi kandırmasın.

    istisnasız her gün vapur seferlerinin kaldırılması, azaltılması, kadıköy vapur son saatinin 20.45 olması ve metronun 12'de bitmesi yüzünden ulaştırmama bakanlığına, elinin altında milyar dolarlar olup iki metro yaptım diye gerinenlere ve onları takdir eden kerizlere beddua ediyorum.
    bir gün yıkılacaksınız bu beddualarla, inanıyorum.

    karayollarını geliştirip demiryollarını geliştirmemek üzere söz vererek abd'den yardım alan hangi başbakansa mezarında ters dönsün, takla bile atsın.

    ayrıca (bkz: #29676780)
    ve (bkz: #56900177)

    not: olayı içmeye gitmek ya da gitmemek olarak algılayan ayakkabı numarası ile aynı iq'yu taşıyan arkadaşlar için dileğim beylikdüzü'nde yaşayıp, bostancı'ya işe gitmeleri ve cumartesi saat gece 12'ye kadar çalışarak toplu taşımasız kalmalarıdır. araba alamayacakları bir evreni de dileklerime ekliyorum. yok ya kar yağdığı günler sadece iş çıkış saatlerinde metrobüs kullansınlar. o bile yeter. bilemedim.

    salyalarımla.

  • 19. koray avcı

    ülkede beyefendiliğin alçakgönüllülüğün değil ukalalığın bayağılığın prim yaptığının bir başka kanıtı. şu sıralar beyaz show'da nota bilgim sıfır konserlerimde bağırıyorum sesim rastgele doğru çıkıyor diye gururla anlatan yorumcu.

  • 20. iz bırakan porno film sahneleri

    ben ilk porno filmimi izlerken gördüğüm bir sahneyi hala unutamam.

    lokantadalar, iki adam karşılıklı oturuyor biri yemeğini bekliyor, diğeri çorba içiyor, adamlardan yemeğini bekleyen gazetesini okurken gizli gizli otuzbir çekiyo, o sırada çorbasını içen adam garsona bişi söylemek için arkasını dönüyo, gazete okuyan adam da adamın çorbasına boşalıyo, sonra adam o çorbayı içiyo.

    anasını avradını siktiğimin alman yönetmeni, senin ülkenin mizah anlayışını sikim orospunun çocuğu, o günden beri (ki yaklaşık otuz yıl oldu) ne zaman çorba içsem aklıma o sahne geliyor. allah senin belanı versin ya, pis herif. işin ilginci film de gay filmi değildi, iki dakka sonra çorbaya attıran adam garsonları öfeledi.

  • 21. tolga zengin

    hakkında şu paylaşımı okuduktan sonra kahkahaya boğulduğum beşiktaş kalecisi.

    + maçtan sonra tolga gözyaşlarını tutamadı.

    efsanevi yorum ise sonrasında

    - onu da mı tutatamamış aq kalecisi.

    edit: siyahbeyaz

  • 22. sözlükçülerin şu an ihtiyacı olan şey

    seks ve dayanma gücü.

  • 23. sanat eseri denebilecek oyunlar

  • 24. gs maçında bjk'nin kalesini kim koruyacak bahisi

    (bkz: allah)

  • 25. jules verne

    beni yazıları okuyabildiğimi fark etmekten daha çok heyecanlandıran şey kitapları da okuyabildiğimi fark etmek olmuştu. abilerim ve ablamdan kalmış 60'ların 70'lerin kitaplarını kurcalamaya başlamıştım. okula başlama zamanımın gelmesini beklerken o zamanki isimleri iki sene mektep tatili (bkz: deux ans de vacances/@ssg), kuzey yolcuları, aya seyahat, arzın merkezine seyahat ve denizler altında 20 bin fersah olan kitaplarını okumuştum. sonra ilkokulda 80 günde devrialem'i de okumuştum. en az aklımda kalan kuzey yolcuları olmuş. "soğukta yaşanan bazı sıkıntılar" diye aklımda kalmış adeta digiturk film açıklaması.

    jules verne bana kitap okuma alışkanlığını aşılayan yazardır. diğer kitaplara sırf jules verne değil diye elim gitmezdi. sonra bi alexander dumas'ya şans vermiştim. baktım o da çok güzel öyle öyle başka yazarlara da ısınmıştım. en son 10 yıl evvel okumadığım bir kitabını bulup okumuştum (bkz: paris au xxe siecle/@ssg). çocukluktaki tadı vermedi. yine de jules'ün yeri başkadır.

  • 26. internetin 60 gram ağırlığında olması

    60'dan ağır duruyor ama?(bkz: it crowd)

  • 27. kazak fetişizmi

    (bkz: özbek faşizmi)

  • 28. galatasaray sk'nın twitter'daki muslera paylaşımı

    çok güzel paylaşım. bir beşiktaşlı olarak beğendim. hatta içim açıldı muslera'yı görünce. bi ferahlama geldi. dün akşam yaşadığım kaleci zehirlenmesi sonrası ilaç niyetine fotosuna bakabilirim. helal olsun. iyi yapıyorlar. aynen öyle abicim. adamlarda muslera var ve sende yazarken sinir krizi geçirme ihtimalimden dolayı adını bile tuşlamak istemediğim bir korkuluk. aynen öyle. tek mutluluğum aptallığın cezasız kalmamış olması. bu adamla devam eden aptal cezasını da çeker.

  • 29. recep tayyip erdoğan

    20'li yaşlarında türkiye'de yaşayanların gençliğini çalmış, geleceğe ve hayata ümitle bakabilme hakkına engel olan şahsiyet.

  • 30. sahibinden.com'da satılan çok tatlı hasarlı araba

    "çok tatlı hasar" diyerek ilan sahibi kendi bacağına sıkmış ama, gerçekten burda daha önce paylaşılan pek çok araca göre daha düzgün görünüyor. yalnız çıkma mıkma, 5.000 tlye o volvo s80'i toplayan adam gelsin bide beni toplasın. sadece tamponu 2.500den aşağı bulunmaz onun.

  • 31. libido düşüren kelimeler

    (bkz: içlik)

  • 32. hastane

    zamanı bükebildiğiniz yer. hiç geçmiyor mesela. bir kokusu var, koridorlar, odalar, tuvaletler, bekleme salonları. hastane kokuyor işte. hastane kokusunu size nasıl anlatsam. mutlaka biliyorsunuzdur, biliyorsunuz değil mi?

    zaman geçmiyor. koridordan yürüyen herkes diğer odaların içine bakıyor. tüm kapılar neden açık? röntgen serbest sanırım. hastane olduğu için mi burası? anlamadığım bir rahatlık var bir yandan. çünkü insanlar canlarıyla uğraşıyorlar, çünkü kimsenin kimseyi görecek gözü yok bir yandan. gözü olmayan insanlar da var. parmakları kesilmiş bir teyze var mesela. torunu gelince elini öptürdü.

    hastane çok tuhaf yer. yemek diye bir şey veriyorlar bildiğin alternatif tıp denemesi. bence öyle yani. çünkü tuzsuz, şekersiz ve daha önemlisi tatsız şeyler onlar. bence tedavi içindir kesin.

    doktorlar vardır, onlar beyaz giyerler. hemşirelerin bir kısmı pembe, bir kısmı mavi giyiyor, bir kısmı yeşil. rengarenk hemşireler. bazı doktorlar da bazen mavi veya yeşil giyiyorlar. ben en çok bir doktora hemşire hanım demekten korkuyorum. çünkü çok kızıyorlar, neden çok kızıyorlar?

    doktorlar annelerimiz ölmesin diye onlara iyi bakarlar. o yüzden onlar ne derse hemen yapmak gerekir. asla itiraz etmemek gerekir. ne var yani annenizin kolu delik deşik olmuşsa. ölmez ya, ölmesin.

    hastane çok tuhaf yer. bence o kokuyu mahsus yayıyorlar. kafa yapıcı bir şey bence. başka türlü gözümüzün önünde yaşanan bunca drama nasıl dayanalım değil mi?

    yalnız hasta yatağı şahane bir şey. eve alayım mı diye düşündüm ama kesin çok pahalıdır.
    olm böyle uzay mekiği gibi. her yana oynuyor, inip kalkıyor. annem tuvalete gittiğinde yatıp oynamıştım az.

    hastane. annem diyor ki eksikliğini göstermesin allah diyor. bence de öyle.
    sonuçta annem iyileşti. biz çıktık oradan.

    ben aralarda koridor koklamaya gidiyorum. (sus yapan hemşire kalmamış)

  • 33. türkçeye düzgün çevrilmiş film adları

    catch me if you can - sıkıysa yakala

    en başarılılardan biridir.

  • 34. golden state warriors

    golden state’in 2015-16 sezonunun ilk 23 maçını fire vermeden kazanıp en iyi sezon açılışı rekorunu kırmasıyla 1995-96 chicago bulls’un 72-10’luk sezon rekorunun tarih olması olasılığı kuvvetlendi. 82 maçlık sezonun %35’ini geride bırakmışken, 1995-96 chicago bulls’un rekorluk macerasına tekrar bakalım.

    fakat 1995-96 chicago bulls sezonundan önce, efsane takımın önceki yıllarda yaşadıklarını, michael jordan’ı ve dönemin önemli oyuncularını hatırlayalım.

    kuzey karolayna’da eğitim gördüğü lisenin son sınıfında, lise basketbol takımının üyesi olarak triple-double ortalama ile mcdonald’s all-american takımına seçildi. bu sıralarda duke, kuzey karolayna, güney karolayna, syracuse gibi kolej basketbolunun büyük isimleri tarafından takip ediliyordu.

    1981 yılında kuzey karolayna üniversitesinin burslu eğitim teklifini kabul etti. ilk yılında kolej basketbolu doğu konferansında yılın freshman’ı (ilk sınıf) ödülünü kazandı. 1982 yılında georgetown’a karşı oynadıkları kolej basketbolu şampiyonluk maçında, maçı kazandıran basketi atarak kuzey karolayna üniversitesine şampiyonluğu getirdi. georgetown’ın bir numaralı oyuncusu ise, jordan ile uzun yıllar sürecek bir rekabet içine girecek olan patrick ewing idi.

    michael jordan 1982 ve 1983 yıllarında kolej basketbolu all-american ilk takımına seçildi. 1984 yılında naismith ve wooden kolej basketbolu yılın oyuncusu ödüllerini kazandıktan sonra son yılı okumaktan vazgeçip takım arkadaşı sam perkins ile 1984 draft’ine katılmaya karar verdi.

    nba draft’inin önemli özelliklerinden birisi kaliteli center kıtlığı olması. hem uzun boylu ve iri olup hem de iyi top hakimiyetine sahip olmak, rahat top sürebiliyor olmak, sahadaki oyunu okuyabilmek, rebound alma dışında top çalarak da defans yapabilmek ve en önemlisi orta mesafe şutlarla faul atışlarını yüksek yüzde ile atabilmek sık karşılaşılan bir durum değil. nba, orta mesafe şutlarda ve faul atışlarında sıkıntı yaşayan center ile dolu. dolayısıyla yukarıda saydıklarıma sahip bir oyuncu draft’a katıldığında tüm dikkatleri üzerine çekiyor.

    1984 draft’ında bu isim hakeem olajuwon idi.

    hakeem the dream, doğup büyüdüğü nijerya’dan houston üniversitende okumaya gitmiş, çocukluğunda futbol (soccer) oynamış fakat daha sonra basketbola yönelmişti. 1979 sezonunun en değerli oyuncusu olan ve o sıralar houston rockets’ta center oynayan moses malone ile 1982 yazında antrenman yaptı, oyununu geliştirmeye çalıştı.

    ertesi dönem takım arkadaşı clyde drexler ile 1983 kolej basketbolu finallerine kaldılar fakat jordan’lı kuzey karolayna’ya elendiler. kaybeden takımda olmasına rağmen, hakeem o yıl turnuvanın oyuncusu seçildi. ardından takım arkadaşı clyde drexler 1983 nba draft’ine katılmak için ayrıldı. 1984’te tekrar finallere kalan hakeem, patrick ewing’li georgetown’a yenilmekten kurtulamadı.

    michael jordan, hakeem olajuwon ve clyde drexler. bu üç isimden en azından biri 1990-1998 yılları arasındaki tüm nba finallerinde yer aldı.

    ilginç olan bu üç ismi aynı takımda görebilirdik. hakeem’in otobiyografisinde anlattığına göre, 1984 nba draft’inde 2. sıradan seçim hakkı olan portland trail blaizers, 1983 draft’inde 1. sıradan ralph sampson’ı seçen houston rockets’a, ralph sampson karşılığında 1984 2. sıradan draft hakkını ve 1983 draft’inde 14. sıradan seçtiği clyde drexler’ı önermiş. eğer bu trade gerçekleşmiş olsaydı, 1984 yılında houston rockets birinci sıradan hakeem’i seçtikten sonra, ikinci sıradan da michael jordan seçerdi.

    neyse. 1984 draft’inde, para atışını kazanıp birinci sırayı kazanan houston rockets (draft lottery daha gelmemiş), kendi şehrinden hakeem’i seçti. birinci sıra hakkını kaybeden portland trail blaizers ise bir önceki yıl clyde drexler’ı birinci turda seçmiş, drexler’la benzer özelliklere sahip jordan’ı pas geçmiş, onun yerine, nba’in her daim aranan pozisyonu olan center pozisyonuna yönelmiş ve sam bowie’yi seçmişti. 1982 ve 1983 sezonlarında toplam 111 maç kaybeden chicago bulls aslında pota altını domine eden bir center’a ihtiyaç duyuyordu. 1984 draft’inden önce, chicago bulls center karşılığında draft hakkından feragat etmenin yollarını aradı. jack sikma, tree rollins gibi isimlerin peşinde koştu ama netice elde edemedi.

    velhasıl sıra chicago’ya gelene kadar draft’in en favori iki center’ı, hakeem ve sam bowie birinci ve ikinci sıradan seçilmiş, chicago’ya jordan’ı seçmek dışında seçenek kalmamıştı.

    pota altını domine eden center isteyen chicago bulls, istediği center’ı alamamış, yerine atletik, yetenekli, hızlı, içeriden potaya saldırmada başarılı fakat dışarıdan şutlarda sıkıntılı jordan’ı kadrosuna katmıştı.

    moses malone’un mvp seçildiği 1983-84 finallerinde şampiyon olan julius erving’li philadelphia 76ers, birinci tur 5. sıradan seçimini aubern’de üç yıl okumuş power forward charles barkley’den yana kullandı.

    1983-84 sezonunda ilk kez playoff’lara kalıp batı konferans yarı finalinde phoenix suns’a elenen eski new orleans jazz, yeni utah jazz ise 1984 draft’inde birinci tur 16. sıradan seçimini o sıralar ismi pek duyulmamış point guard john stockton’dan yana kullandı. utah jazz sonraki yıl john stockton’ın arkadaşı power forward karl malone’u birinci tur 13. sıradan seçerek nba tarihinin en önemli ikilisini oluşturdu.

    michael jordan çaylaklık sezonunda %51.5 şut isabet ve 28.2 sayı ortalaması yakalamakla yetinmedi, rakip taraftarlar da dahil tüm nba severlerin dikkatini ve beğenisini kazandı. 1985 all star maçından önce isiah thomas liderliğindeki bir grup oyuncu michael jordan’a gösterilen aşırı ilgiden rahatsız olduklarını bildirdiler ve bu nedenle all star maçında michael jordan’a pas atmayarak kendisinin maçta aktif olmasını engellediler. çaylak sezonunda all star maçına ilk beşte seçilen ve 22 dakika oynayan michael jordan, all star takım arkadaşlarının kendisine pas vermekten kaçınmaları neticesinde sadece 9 şut kullanıp maçı 7 sayı ile tamamladı.

    isiah thomas, iki yıl okuduğu kolejin son yılında takımını şampiyonluğa taşımış, 1981 ncaa turnuvasının en olağanüstü oyuncusu ödülünü almış, 1981 nba draft’inde birinci tur 2. sıradan detroit pistons tarafından seçilmiş, nba çaylak sezonunda 17 sayı 7.8 asist ortalamasıyla oynamış, kısa boyuna rağmen pota altına yüklenmekten çekinmeyen, enerjik ve hareketli, gelecek vaadeden bir point guard’dı. detroit pistons 4 yıldır katılamadığı playoff’lara tekrar katılmak, şampiyon olmak istiyordu. aynı yıl cleveland’da bench’te takılan çaylak center bill laimbeer’ı takasla takıma ekledi. 1985 draft’inde joe dumars’ı birinci tur 18. sıradan seçerek bill laimbeer, isiah thomas ve joe dumars üçlüsünü kurmuş oldu.

    dışlandığı 1985 all star haftasından sonra sezona kaldığı yerden devam eden jordan yılın çaylak ödülünü kazandı. üç yıllık playoff hasretinin ardından jordan ile 38-44’lük sezon yakalayan ve tekrar playoff meydanına çıkan chicago bulls ilk turda milwakuee bucks’a elendi.

    jordan ikinci sezonuna bomba gibi başladı. ilk maç cleveland’a 29 sayı, ikinci maçında ise isiah thomas ve bill laimbeer’lı detroit pistons’a 33 sayı attı. sezonun golden state warriors’la olan ve oakland’da oynanan üçüncü maçının ikinci çeyreğinde ayağı kırılınca o sezon 64 maç kaçırdı. sezonun çoğunu jordan’sız geçiren bulls 30-52 gibi berbat bir sezon yaşamasına rağmen playoff’lara kalabildi. ekim ayında sakatlanan jordan mart ortası sahalara döndü ve nisan ortasına doğru eski formuna kavuştu fakat ilk turda larry bird’lü, kevin mchale’li efsane boston celtics’e 3-0 yenilerek elenmekten kurtulamadılar. serinin ikinci maçında jordan 63 sayı atarak hala geçerli olan playoff sayı rekorunu kırdı. boston celtics finallerde hakeem olajuwon’lu ralph sampson’lı houston rockets’ı 4-2 geçerek şampiyon oldu.

    jordan üçüncü sezonunda %48.2 isabet oranı ile 37.1 sayı ortalaması yakalayarak wilt chamberlain’in dışında bir sezonda 3000 sayı atan tek oyuncu oldu. defansını da güçlendiren jordan aynı sezon nba tarihinde 200 top çalma ve 100 blok ile oynayan ilk oyuncu oldu. başarılı sezonuna rağmen jordan ligin en değerli oyuncusunu ödülünü magic johnson’a kaybetti. jordan liderliğinde bulls playoff’ların ilk turunda tekrar boston celtics ile eşleşti ve tekrar 3-0 ile elendi. son şampiyon celtics’in bu kez finallerde karşısına magic johnson ve kareem abdul-jabbar’lı lakers çıktı ve pat riley’in lakers’ı 4-2 ile şampiyon oldu.

    chicago bulls yönetimi 1987 draft’inin birinci tur 5. sırasından small forward scottie pippen’ı seçen seattle supersonics ile anlaşarak pippen’ı bulls’a kazandırdı ve 10. sıradan da power forward/center oynayabilen horace grant’ı seçerek 1987-88 sezonuna hazırlandı. dördüncü sezonunda jordan %53.5 isabet oranı ve 35 sayı ortalaması ile en değerli oyuncu seçilirken 1.6 blok ve 3.16 top çalma ortalamalarıyla yılın defans oyuncusu ödüllerine layık görüldü. pippen ve grant ile iyice güçlenen ve sezonu 50-32 ile bitiren bulls, jordan ile ilk kez playoff’larda ilk turu başarıyla geçti fakat ikinci turda karşılarına sağlam ve sert defans yapan, isiah thomas, joe dumars, bill laimbeer ve 1986 draft’inde 27. sıradan seçtikleri dennis rodman’lı detroit pistons çıktı.

    jordan maç içerisinde dilediği zaman patlama yapabiliyor, içeriden dışarıdan rakip potaya saldırıyordu. bir önceki sezon jordan 61 sayı atıp uzatmada pistons’ı 125-120 ile devirmişti. 1987-88 normal sezonunun bitmesine bir kaç hafta kala, 3 nisan 1988’deki karşılaşmalarında ise 59 sayı atmış, chicago’yu bir kez daha komşusu ve rakibi detroit’in önüne geçirmişti.

    detroit pistons ile chicago bulls’un 1987-88 sezonu playoff ikinci turunda karşılaşmaları dönüm noktası oldu. jordan’ın dilediği an patlama yapmaması için detroit koçu ve isiah thomas strateji belirlediler ve buna jordan kuralları ismi verildi. sezonu 35 sayı ortalaması ile bitiren ve birinci turda cleveland’a karşı 34 sayı ortalaması ile oynayan jordan, defansı sert detroit’e karşı 20.4 sayı ortalamayla takımının 4-1’le elenmesine engel olamadı. finale kadar ulaşan pistons’ı son şampiyon lakers 4-3 ile uğurladı.

    1988-89 sezonu öncesi bulls power forward charles oakley’i new york knicks’e gönderdi ve karşılığında patrick ewing’in yedeği center bill cartwright’ı kadrosuna kattı; bir sene önce takıma kattığı ve fazla süre vermediği power forward horace grant’ı da ilk beşe alıp süresini arttırdı.

    pg john paxson, sg michael jordan, sf scottie pippen, pf horace grant ve center bill cartwright ile bulls 1988-89 sezonunun açılış maçı da dahil detroit’le yaptığı 6 normal sezon maçının tamamını kaybetti. jordan’ın %53.8 saha isabeti 32.5 sayı, 8 rebound ve 8 asist ortalaması tutturduğu sezonu bulls 47-35’lik bir derece ile bitirerek playoff’larda cleveland ile eşleşti. cleveland’ı zorlanarak 3-2 ile geçen bulls sonraki tur kolejden rakibi patrick ewing’li new york knicks’i yine zorlanarak 4-2 geçti. chicago bulls konferans finallerinde detroit’in kötü çocuklarına karşı seride 2-1 öne geçmesine rağmen arka arkaya 3 maç kaybederek playoff’lara 4-2 ile veda etti. bir kez daha finallere kalan detroit, byron scott ve magic johnson’ın finallerde sakatlanmalarıyla son şampiyon lakers’tan rövanşı 4-0 ile alarak tarihinde ilk kez şampiyon oldu.

    1989-90 sezonuna dek michael jordan ligte 5 sezon geçirmişti. ilk sezonu çaylak diye saymayalım. ikinci sezonda sakatlık ve celtics, üçüncü sezonda celtics, dört ve beşinci sezonlarda da detroit engeli ile karşılaşmıştı. michael jordan ve chicago bulls amaçlarına ulaşamamış, oyuncular ve taraftarlar hayal kırıklığı yaşıyordu.

    bu gelişmeler üzerine chicago bulls yönetimi koç doug collins’in fişini çekti ve yerine yardımcı koç phil jackson’ı getirdi. tam da bu sıralarda phil jackson triangle offense’in mucidi tex winter ile tanışmış ve bu hücum tekniğinin hastası olmuştu.

    phil jackson önderliğinde, yetenek abidesi michael jordan, genç ve ümit vaadeden scottie pippen ve horace grant ile chicago bulls 1989-90 sezonunu 55-27’lik bir derece ile bitirdi. jordan %52.6 saha isabet oranı ile 33.6 sayı, 6.9 rebound ve 6.3 asist ortalamalarıyla sezonu tamamladı. playoff’larda önce milwakuee bucks’ı, ardından charles barkley’li 76ers’ı geçen bulls konferans finalinde 2 yıldır elendiği son şampiyon detroit pistons’ı karşısında buldu. 3-3 devam eden serinin 7. maçında kendi evinde detroit pistons jordan dışındaki bulls oyuncularını kilitleyip %23 saha isabetinde tutunca jordan’ın %48 ile 31 sayı atması bulls adına mağlubiyeti önleyemedi ve detroit üst üste ikinci kez şampiyon oldu.

    1989-90 sezonuna dair enteresan bir not da michael jordan’ın 14 şubat 1990 günü orlando ile olan maça 12 forma numarası ile çıkması. adamcağızın 23 numaralı forması soyunma odasından çalınınca ve yedek 23 numaralı forma da bulunamayınca mecbur 12 numarayı giymiş majesteleri.

    1990-91 sezonu bulls’un o tarihe dek en başarılı sezonu. 61-21 ile franchise rekorunu kırıp division’ı lider bitirdiler. jordan %53.9 saha isabet oranı, 31.5 sayı, 6 rebound ve 5.5 asist ortalaması ile ikinci kez sezonun en değerli oyuncusunu kazandı. playoff’larda önce patrick ewing ve john starks’lı new york knicks’i 3-0, ardından charles barkley’in 76ers’ını 4-1 ile geçen bulls konferans finalinde tekrar detroit ile eşleşti ve bu kez bulls 4-0 ile bad boys’un devrini bitirdi; finallerde lakers’ı 4-1 ile geçip ilk şampiyonluğuna ulaşırken jordan %56 saha isabet ortalaması ile 31.2 sayı, 11.4 asist, 6.6 rebound, 2.8 top çalma ve 1.4 blok ortalamalarıyla finallerin en değerli oyuncusu seçildi ve şampiyonluk kupasına sarılırken ağladı.

    1991-92 sezonunda bulls franchise rekorunu 67-15 ile geliştirdi. geçtiğimiz sezon golden state’in ulaştığı sayı bu. jordan tekrar sezonun en değerli oyuncusu seçildi. finallerde clyde drexler’ın portland’ını 4-2 ile geçip ikinci kez şampiyon oldular ve jordan bir kez daha finallerin mvp’si ödülünü kazandı.

    1992-93 sezonunda new york knicks, houston rockets gibi kalbur üstü takımlara karşı ağır yenilgiler aldılar ve sezonu 57-25 ile bitirdiler. 32.6 sayı, 6.7 rebound ve 5.5 asist ortalaması tutturmasına rağmen jordan sezonun en değerli oyuncusu ödülünü artık phoenix suns’da oynayan charles barkley’e kaybetti. charles barkley ile güç kazanan ve ligi 62-20 ile lider bitiren phoenix suns 1976’dan beri ilk kez finallere kalmayı başardı. bulls ise çok zorlandıkları ve 0-2 geriye düştükleri new york knicks konferans finali serisini 4-2 kazanıp, artık şampiyonluk isteyen charles barkley’in yeni takımı phoenix suns’ın karşısına çıktı. jordan finallerde 41 sayı ortalamasıyla takımını 6 maç sonunda şampiyonluğa taşıdı ve üçüncü kez üst üst finallerin en değerli oyuncusu ödülünü kazandı.

    michael jordan kumarı seven biriydi. hala öyle olması olası. 1992-93 playoff’larında takımının maçlarına bahis oynadığından şüpheleniliyordu. bulls’un üçüncü kez şampiyon olduğu 93 finallerinden 1 ay kadar sonra michael jordan’ın babası öldürüldü. michael jordan bu olay üzerine 6 ekim 1993 tarihinde, oynama isteğinin azalması ve babasının öldürülmesi gerekçeleriyle basketboldan emekliliğini açıkladı.

    emekliliği spor çevrelerinde şok etkisine neden oldu. ardından jordan lisede oynadığı beyzbola geçiş yapıp chicago white sox takımının oyuncusu oldu. jordan diyordu ki "rahmetli babam hem beyzbol oynamamı isterdi, onun hayali ile beyzbola geçtim”.

    jordan’sız 1993-94 sezonunda hakeem olajuwon, otis thorpe, roberty horry ve kenny smith’li houston rockets sezona 15-0’la başladı. 15-0’lık bu rekor, 2015-16 golden state’i tarafından 24 kasım 2015’te lakers’a karşı kırıldı. houston rockets geçirdiği süper sezonunun finallerinde, patrick ewing, john starks ve doc rivers’lı new york knicks’i yenip şampiyon oldu.

    1994-95 sezonunun ortasında (şubat 95) hakeem’in kolejden arkadaşı clyde drexler portland’dan affını istedi ve otis thorpe karşılığında rockets’a transfer oldu. bir ay kadar sonra, 18 mart 1995’te michael jordan iki kelimelik basın toplantısı düzenleyerek basketbola döndüğünü açıkladı: i’m back.

    chicago bulls 23 numarayı emekli etmişti, o yuzden michael jordan, basketboldan emekli olduğu dönem birmingham barons isimli beyzbol takımında oynarken giydiği 45 numara ile, açıklamasından bir gün sonra, 19 mart 1995 tarihinde indiana pacers’a karşı ilk maçına çıktı. bu maç aynı zamanda 1975 yılından ait nba normal nba sezon maçı izlenme rekorunu da kırdı.

    jordan’ın basketbola dönmesiyle chicago bulls 13-4’lük seri yakaladı ve playoff’lara katılmaya hak kazandı. jordan’lı bulls ilk turda charlotte’ı elese de, ikinci turda chicago bulls’dan ayrılan horace grant’lı, anfernee hardaway’li ve ligte 3. sezonunu yaşayan shaquille o’neal’li doğunun lideri orlando magic’e 4-2 ile boyun eğdi. clyde drexler’in gelişiyle güçlenen son şampiyon houston rockets, henüz tim duncan’ına kavuşamamış amiral david robinson’lu, eski detroit’li dennis rodman’lı spurs’ü konferans finalinde eleyerek tekrar finallere kaldı ve orlando magic’i 4-0 ile süpürdü.

    sezon sonuna doğru basketbola dönüp takımının playoff’lardan elenmesini engelleyemeyen ve 45 numara ile basketbola dönen michael jordan için ”23 numara jordan gibi patlama yapamıyor” dendi. bunun birinci sebebi, orlando magic’in 94-91 kazandığı serinin ilk maçının son anlarında magic guard’ı nick anderson’ın michael jordan’ın elinden topu çalmasına maç sonu göndermede bulunarak ”jordan 45 yaşında gibi oynuyordu” şeklindeki demeç vermesiydi. ikinci sebebi ise 1 buçuk yıl profesyonel nba basketbolundan uzak kalmış jordan’ın emeklilik öncesi formuna ulaşamamış olmasıydı. eleştiriler devam etti. eski asıl jordan gitmiş yerine bu keltoş çakma jordan gelmiş dendi. (sir charles barkley kesin demiştir böyle bişi)

    neyse. michael jordan 1 buçuk yıl ara verdikten sonra 32 yaşında tekrar döndüğü nba’de eski formundan uzak bir durumdaydı ve kafalarda soru işaretleri vardı.

    son iki yıldır şampiyon olan, hakeem the dream’li, clyde drexler’li, robert horry’li houston rockets; eski takım arkadaşı horace grant’i kadrosuna katan, doğu konferansı şampiyonu shaq’lı orlando magic; ikidir houston’a toslayan, şampiyonluğa aç john stockton ve karl malone’lu utah jazz chicago bulls’u en çok zorlayacak takımlardı. 1.5 yıl ara verdikten sonra döndüğü nba arenasında, 32 yaşında takımını tekrar şampiyonluğa taşıma olasılığına şüpheyle bakılıyordu.

    ligin dinamizmi bulls aleyhine değişmişti. üstelik chicago bulls 1 buçuk yıl önceki takım değildi.

    michael jordan’ın emeklilik ilanından bir ay önce steve kerr bulls’la sözleşme imzalamış ama henüz beraber oynamamışlardı. 1990’da bulls tarafından draft edilen ama avrupa’da oynamaya karar veren toni kukoc ise bulls’un üçüncü şampiyonluğu sonrası jordan’la beraber oynayabilmek için takıma katılmaya karar vermiş, ancak jordan’ın emekliliğini açıklamasıyla hayal kırıklığı yaşamıştı. hem steve kerr hem toni kukoc iyi pas yapabilen, basketbol iq’ları yüksek ve başarılı üçlük atan oyunculardı. o sezon toni kukoc’a, 5 pozisyonu da oynayabilmesi sebebiyle altıncı adam rolü verildi ki o sezon sonunda da en iyi altıncı adam ödülünü kazandı.

    chicago bulls yönetimi 1995-96 sezonu öncesi önemli bir adım attı ve detroit pistons’ın defansıyla efsane olmuş kadrosunda bulls’la ya da jordan’la bir alıp veremediği olmayan en iyi oyuncuyu transfer etti: dennis rodman. rodman o sırada spurs ile şampiyonluk kovalamış ve amiral david robinson ile beraber hakeem the dream’e toslamıştı. rodman’ın spurs takımıyla uyum sorunu vardı ve bu yüzden spurs kendisini göndermekte sakınca görmemişti.

    renkli saçları, sansasyonel karakteri ve madonna’yla olan beraberliği ile ünlü olan rodman aynı zamanda 5 defa all-defensive first team’e seçilmiş usta bir reboundçu ve savunmacıydı. fakat bu tranfer büyük risk içeriyordu zira rodman jordan’ın ilk yıllarında bulls’u arka arkaya eleyen detroit pistons’ın oyuncularından biriydi. çok fena ters tepebilirdi.

    dennis rodman’ı alan chicago bulls yönetimi ilk beşte oynayan center will perdue’yu spurs’e vermişti. perdue spurs’e gidince bir önceki yıl minnesotta timberwolves’tan bulls’a gelen yedek luc longley ilk beşe alındı.

    michael jordan emeklilik sonrası ilk sezonu için heyecanlıydı. houston rockets, orlando magic, utah jazz, san antonio spurs, indiana pacers gibi takımlar önündeki en büyük rakiplerdi. bununla ilgili ne düşündüğü sorulduğunda şunları söyledi.

    "don't think that ı'm over here not anxious to play against them, just as much as they're anxious to play against me. ı have a point to prove. two years ago, ı didn't have that. that's the difference. ı had that feeling when ı first came into the league. every new player that hadn't seen michael jordan play, ı had something to prove to them. whatever they saw, whatever they read, ı had to prove that it was true."

    kendisini tekrar ispatlamak istiyordu.

    "now people are saying hakeem is the best player. they're right. he was the best last year, and he still is. that's motivation. ıt's a pride thing. can ı change that, within the confines of what's best for this team, and help us win another championship? ı can't make those judgments myself. but ı can play the kind of basketball ı played two years ago, then let people make a choice."

    michael jordan yeni sezona hiç olmadığı kadar hazırlanmak istiyordu. o yaz çekimleri yapılan space jam filmi yapımcılarından, çekim saatleri dışında çalışabileceği, geçici bir antrenman alanı istedi. sette filmini çekiyor, sahnesi bitince antrenman yapıyordu.

    ara verdiği ve fazla fiziksel aktivite gerektirmeyen beyzbola bulaştığı 1 buçuk senede kaybettiği kaslarını tekrar kazandı.

    daha fazla uzatmadan chicago bulls’un 72 maç kazanıp rekor kırdığı 1995-96 sezonuna bakalım.

    rodman’dan yoksun çıktığı 6. maçta shaq’siz orlando magic’e, yine rodman’ın olmadığı 12. maçta, batının dark horse’larından gary payton’lı, shawn kemp’li, detlef schrempf’li seattle supersonics’e kaybettiler: 10-2.

    sezonun 19. maçında shaq’siz orlando magic’i chicago’da, 26. maçında kendi evinde utah jazz’ı yendiler. fakat bir sonraki maç reggie miller’ın indiana’sına mağlup oldular. üç gün sonra ise chicago’daki maçta indiana’ya 27 sayı fark attılar: 24-3.

    sezonun 29. maçında hakeem’in houston rockets’ını chicago’da 14 sayı, sezonun 42. maçında bu kez houston’da 12 sayı fark ile mağlul ettiler: 39-3.

    arka arkaya galibiyetlerle 41-3 devam eden chicago bulls, 45. maçında dikembe mutombo’lu mahmoud abdul rauf’lu kadrosuyla playoff’a kalması şüpheli denver nuggets’a deplasmanda, bir sonraki maç ise phoenix’te charles barkley’in 35 sayı 11 rebound’luk performansına yenildiler: 41-5.

    arka arkaya gelen iki mağlubiyetten sonra toparlanıp all star arasından önce golden state’yi yendiler. all star haftasında sezon dereceleri 42-5 idi.

    all star arasından sonra galibiyetlere kaldığı yerden devam eden chicago bulls sezonun 54. maçında alonzo mourning ve tim hardaway’li miami heat’e boyun eğdi: 48-6.

    shaq’in sakatlıktan döndüğü ve 6 maçtır kazanan orlando magic’le olan sonraki maçı chicago’da 20 sayı farkla kazandılar: 49-6.

    sezonun 61. maçında ise new york knicks’ten ağır bir mağlubiyet aldılar. new york’ta 32 sayı farkla yenildikleri bu maçtan 11 gün sonra patrick ewing ve arkadaşlarını chicago’da 21 sayı farkla mağlup edip new york’a geri postaladılar: 60-7.

    nba’e o sezon katılmış ve haliyle dandik bir sezon geçiren toronto raptors’a karşı toronto’da oynadıkları maçı steve kerr üçlüğü kaçırınca 1 sayıyla kaybettiler: 60-8.

    chicago’da ligin orta kalite takımlarından charlotte hornets ile oynadıkları sezonun 75. maçını da, son saniyelerinde pota altından topu baskete bir türlü sokamadıkları için 1 sayı farkla kaybettiler: 66-9.

    sezonun sondan bir önceki, aynı zamanda bulls’un kendi evindeki son sezon maçında bulls geriden gelip 0.45 saniye kala beraberliği yakalamışken jordan’ın eddie johnson’a tartışmalı faul kararı ve johnson’ın başarılı faul atışıyla bulls maçı 100-99 kaybedip 10. ve son mağlubiyetini almış oldu.

    michael jordan’ın emekliliğinden bomba gibi dönmesinin en önemli sebebi motivasyondu. kendisini tekrar ispat etmek istiyordu.

    2015-16 golden state warriors’da da aynı hissiyatı görüyorum. kyrie irving’in sakatlanmasıyla şampiyon oldukları yazıldı çizildi.

    michael jordan, en az emeklilik öncesi jordan kadar iyi olduğunu kanıtlamak istiyordu. golden state warriors ise şampiyon takım olduğunu kanıtlamak istiyor. en büyük avantajları kontrat ile salary cap yüzünden normalde aynı takımda bulunmaları olasılık dışı olan yetenekli oyunculardan oluşuyor ve bu oyuncuların uzun süredir beraber oynuyor olmaları. birbirlerini tanıyorlar. oynarken eğleniyorlar. paniklemiyorlar.

    chicago bulls’un 72-10’luk rekorunu kırabilecek bir takım varsa o da golden state warriors. 1995-96 bulls’unda defans rodman’ın, hücum jordan’ın omuzlarındaydı. 2015-16 golden state’inde ise takım olarak ligin en iyi defans yapan ekiplerinden biriler. ofansif olarak ise seçenekleri çok daha fazla. bogut ve ezeli dışında üçlük atmayan oyuncu yok gibi. livingston bu sezon ufaktan üçlük denemeye başladı, ian clark ve barnes’ın yokluğunda rush yine üçlüklerle yardım ediyorlar.

    hem defansta hem ofansta 1995-96 bulls’undan daha fazla seçeneğe sahipler ve diğer takımlar henüz buna çare bulabilmiş değiller. ciddi sakatlıklar olmadığı taktirde sezonu tek haneli mağlubiyet sayısı ile tamamlayacaklarına inancım tam.

  • 35. gsm şirketlerinin whatsapp konuşma ücreti alması

    yarrami yesinler dediğim uygulama. lan olm sim kart girisi dahi olmayan tabletime whatsapp yukluyorum, evdeki wifi'dan nete girip istedigimle sesli - goruntulu sabah akşam konusabiliyorum. buna kim napabilecek ?

  • 36. dünya nüfusu

    son 100 yilda inanilmaz hizli bir sekilde artan ve son zamanlarda artis ivmesi dusen, buyuk ihtimalle 8 veya 9 milyarda tepe yapip bundan sonra dusmeye baslayacak olan nufustur.

    1400'lu yillarda dunya'da tahminlere gore 350-400 milyon civari insan yasiyormus. sonraki yuz yilda savaslar, kitlik, hastaliklar nedeniyle nufus hizinin artisi frenlense de dunya nufusunun 500 milyona yaklastigi tahmin ediliyor. 1500 ile 1800 yillari arasinda 1 milyara yaklasan dunya nufusu daha sonra gelisen teknoloji, endustriyel devrim ve tarim urunlerine ulasimin daha kolay olmasi sayesinde katlanarak artmis. son 100 yilda 5 kat artan dunya nufusu su anki hizla artmaya devam ederse her 14-15 yilda 1 milyar kisi daha artmis olacak.

    tabi bunda en buyuk rolu oynayan seylerden biri de tip biliminin gelismesi. eskiden ortalama bir insan omru 40 yilken gunumuzde bu 80 yila dayanmis durumda. zaten insan omrunde gorulen uzamalar olmasaydi onumuzdeki 10 yil icinde dunya nufusu azalmaya gitmeye baslardi.

    dunya nufusunu sabit tutmak icin her kadinin ortalama 2.1 yani ikinin cok az uzerinde cocuk sahibi olmasi gerekiyor. burada 2.0 yerine 2.1 kullanilmasinin sebebi her dogan bebegin yetiskinlige veya dogurganliga ulasamamasidir. peki gunumuzde ortalama dogurganlik ne durumdadir?

    dunya'daki 200 kadar ulkede 3-4 ulke haric hemen hemen hepsinde dogurganlik orani muthis bir sekilde dusmektedir. ornegin meksika'da 1960'da ortalama bir kadinin dogurganlik orani 6.78'ken bu rakam 1980'de 4.70'e, 2000 yilinda 2.66'ya dusmus ve 3 yil once itibariyle 2.22'de, yani nufusu sabit tutma cizgisinde.

    brezilya'da 1960'da ortalama bir kadin 6.21 cocuk sahibiyken gunumuzde bu rakam dramatik bir dususle 1.81'e geldi, yani nufusu sabit tutma cizgisinin altina dustu. brezilya'nin nufusu artmaya devam ediyor ama bunda en buyuk rolu insanlarin daha uzun sure yasamasi aliyor. bir zamanlar dunya'da nufusu en hizli buyuyen ulkelerden biri olan brezilya eger kadin basina dusen sayisini yukseltemezse nufusu bir sure sonra sabitlendikten sonra dusmeye baslayacak.

    gelismis ulkelerde isler daha da dramatik. abd'de ortalama bir kadin 1.88 cocuk sahibi oluyor ve bu dusuk rakam bile gelismis ulkeler icinde en yuksek oranlardan biri olarak goze carpiyor. abd'nin 1960'lardaki cocuk sahibi olma orani 3.65'teydi. bugun gelisen tip sayesinde ortalama omrun 85 yil civarinda dolastigi ulkede disardan goc olmamasi durumunda nufus buyuk olcude sabitlenecekti ve 10-15 yil icinde dusmeye baslayacakti.

    kanada'nin cocuk dogurma orani 1960'dan beri 3.81'den 1.61'e dusmus durumda ve onumuzdeki 10 yil icinde 1.50'nin altina dusmesi bekleniyor. kanada'nin nufusunu dusmekten kurtaran sey ayni abd'de oldugu gibi ortalama omurlerin uzamasi ve disardan alinan goc. cocuk dogurma orani 3.45'ten 1.93'e dusen avustralya da ayni durumda.

    avrupa'da isler daha da karisik. almanya'da cocuk dogurma orani 1.38 ve bunun da onemli bir kismi gocmenlerden geliyor. almanlar'daki cocuk sahip olma orani 1'e yakin. hollanda ve belcika'da bu oran biraz daha saglikli ve 1.70 seviyesinde ama iki ulke de nufusu sabit tutma cizgisinin altinda ve yine bu iki ulkede de gocmenler onemli bir rol oynuyor. ingiltere'de bu oran 1.90, fransa'da 2.01 fakat geleneksel olarak ortalamanin uzerinde cocuk sahibi olan gocmenleri saymazsak iki ulkede de oranlar 1.65 civarinda geziyor.

    gorece daha az gocmen alan italya, yunanistan, ve ispanya gibi guney avrupa ulkelerinde yillardir kotu giden ekonominin de etkisiyle cocuk sahip olma oranlari 1.35 seviyelerine gelmis durumda ve bu rakamin daha da dusmesi bekleniyor.

    gelelim asya kitasina. bugun dunya'daki insan nufusunun onemli bir kismi asya kitasinda yasiyor ve gelismis ulkelerin nufusunun dusmesini engelleyen en buyuk unsur da asya'dan avrupa, kuzey amerika ve avustralya'ya gerceklesen gocler. yani asya su anda dunya'nin insan fabrikasi veya insan ciftligi denilebilir. yine de asya kitasinda bile dogum oranlarinda muthis bir dusus var. ornegin onumuzdeki yillarda nufus olarak cin'i gecmesi beklenen ve zamaninda dogurganlik orani 6'nin uzerinde olan hindistan'da dogurganlik orani bugun 2.5 seviyelerinde seyrediyor ve onumuzdeki 10-20 yil icinde 2'nin altina dusmesi bekleniyor.

    dunya'nin nufus olarak en buyuk ulkesi olan cin'de yillardir devam eden tek cocuk politikasi yuzunden dogurdanlik orani yillardir 1.60 civarinda sabitlenmis durumda. eskiden cok hizli nufus artisiyla dikkat ceken tayland ve vietnam gibi ulkelerde dogurganlik orani 1.50 civarinda seyrediyor.

    asya kitasinda dogurdanlik orani konusunda en buyuk sikinti yasayan ulkeler yine kitadaki en gelismis iki ulke olan japonya ve guney kore. japonya'da bu oran 1.40 ve guney kore'de 1.30 civarinda ve iki ulkede de oranlar sabitlenmis degil, yani dusus devam ediyor. topraklarinin onemli bir kismi asya'da olan bir baska ulke de 1.59'luk oraniyla dikkat ceken rusya. bu ulkede nufus dususu basladi bile.

    normalde dogurganlik orani ortalamanin cok uzerinde olan islam ulkelerinde bile bu trendi gorebiliyoruz. ornegin iran'da 1960'da 6.93 olan dogurganlik orani su anda 1.93'te ve ulkenin tarihinde ilk kez bu rakam 2'nin altinda seyrediyor. yine bir zamanla hizli nufus artisiyla dikkat ceken bir baska musluman ulke olan malezya'da dogum oranlari 6.19'dan 1.98'e gerilemis durumda.

    gunumuzde dogum oranlarinin 3'un uzerinde oldugu tek kita afrika ama orada da dogum oranlari hizla dusuyor. ornegin kenya'da bir zamanlar bu ortalama 7.65'ken gunumuzde 4.46'ya gelmis durumda. onumuzdeki 50 yilda dunya nufus artisinin onemli bir kismi afrika kitasindan gelecek.

    bu dramatik dususun sebebi insanlarin yasam stillerindeki degisiklikler. eskiden ciftliklerde yasayan ve genelde tarimla ugrasan aileler mumkun oldugunca cok cocuk sahibi oluyordu cunku sahip olunan cocuk sayisi isletilebilecek toprak miktariyla dogru ortantiliydi ve guc demekti. zaten tip o zamanlar pek gelismemis oldugu icin dogan cocuklarin sadece yarisi yetiskinlige erisebiliyordu. gunumuzde insanlar cok daha kucuk evlerde yasiyorlar ve cok cocuk sahibi olmak gucten cok maddi zorluklar getiriyor. yine eskiden dogum kontrol konusunda bilgisiz olan insanlar artik bu konuda daha bilincliler. gecen bir belgeselde izledigim kadariyla 2000 yili itibariyle hindistan'daki kadinlarin sadece %30'luk bir kesimi dogum kontrol denen bir seyin varligindan haberdarmis ve bugunlerde bu oran %50'lere gelmis.

    insanlar artik evlilige de pek sicak bakmiyorlar. dunya'da hemen hemen her ulkede evlenme yasi giderek artiyor. bundan 100 yil once gelismis ulkelerde 14-15 olan evlenme yasi bugun 30'a dayanmis durumda. gelismekte olan ulkelerde bundan 50 yil once 14-15 olan evlenme yasi bugun 26-27 civarinda geziyor. eskiden dunya uzerindeki yetiskin insanlarin %99'u evlilik gecirmisken gunumuzde bu oran cok daha dusuk. ozellikle bugun buyumekte olan nesillerde evlilik oraninin %50'lerde dolasacagindan ve ortalama cocuk oraninin 1 civarinda olacagindan bahsediliyor.

    peki butun bunlar kotu mu? kesinlikle hayir. dunya zaten tikabasa insanlarla dolu ve ozellikle son 200 yilda insanlar dunya'nin yedi sulalesini sikip atma konusunda cok buyuk ilerleme kaydettiler. dunya'daki ormanlik aranlarin yarisindan fazlasi bu sure icinde imha edildi. hatta soyle bir istatistik vereyim, insanlik tarihinde insanligin son 50 yilda dogaya verdigi zarar bundan onceki 100 bin yilda verilen zarardan daha fazla. yine dunya'da son 50 yilda tukettigimiz dogal kaynaklar insanlik tarihinde gelmis gecmis tum kullanilan kaynaklardan daha fazla. son yillarda insanlarin yaptiklari yuzunden nesli tukenen hayvan cesidi binlerle sayiliyor. insanlarin nufusunun azalmasi veya en azindan sabitlenmesi dunya'da yasayan diger canlilarin lehine olan bir gelisme, zira dunya'daki binlerce canli turunden insan harici etrafina bu kadar zarar veren baska bir canli turu yok.

    dunya'daki temiz su kaynaklarindan tutun da nefes alinacak temiz havaya, tarim kaynaklarindan ormanlara kadar hersey insanlar tarafindan dibine kadar somuruluyor. ornegin bugun ortalama bir insanin bir yilda tukettigi kagit miktari ulkeden ulkeye degisse de her biri 10 metre uzunlugunda 3-6 agaca esit. bugun dunya'daki tum insanlari organik besinlerle besleyelim desek dunya'daki tum topraklar, tum ormanlar ve tum bos alanlar bile buna yetmiyor. tek basina bu bile gezegeni haddinden fazla doldurdugumuzu kanitliyor.

    bir yandan denizlerdeki baliklar tukeniyor ve balikcilar giderek daha da derine dalmak zorunda kaliyor cunku yuzeydeki baliklar bitmis durumda, diger yandan ormanlar azalarak bitiyor. endustri devriminden once dunya'da 5.9 milyar hektar ormanlik alan varken 1990 itibariyle bu 4.2 milyar hektara dusmus ve gunumuzde 4.0 milyar hektar civarinda. bundan sonraki her 10 senede bir 100 milyon hektarlik bir orman kaybi gozlemlenecegi dusunuluyor. eskiden dunya'daki tum karalarin %50'si ormanlarla kapliyken bugun bu rakam %30'da ve eskiden bastan asagi ormanlarla dolu olan bir cok ulke bugun col olma tehlikesiyle bas basa.

    siz "3 cocuk yapin" diyen delileri dinlemeyin. dunya'da son 100 yilda cok buyuk zararlar verdik ama artik bu yavas yavas azalacak gibi gozukuyor. nufus artisi bir sure daha devam edecek ama modern yasamla beraber cocuk sayilari dustukce dunya hem insanlar hem de hayvanlar icin daha yasanilabilir bir yer haline gelecek. bugun dunya ve uzerindeki canlilar icin yapabilecegimiz en iyi sey mumkun oldugunca az tuketim yapmak, mumkun oldugunca az cogalmak ve dogayi kendi haline birakmaktir. dogayi kendi haline biraktiginizda o bir yolunu bulup kendi kendini tamir edecektir.

  • 37. ali ece

    izlemedim ama tolga zengin'i ekranlarda itin götüne soktuysa ki buradaki yorumlardan öyle anlıyorum, helal olsun diyerek elini sıkmak istiyorum. ben maçı dışarda izliyordum, 2-1'den sonra bıraktım ve eve doğru yol aldım. bütün yol boyu bildiğim bütün küfürleri ettim. eve geldim hala sövüyorum. sabah uyandım bismillah niyetine tolga'ya söverek yataktan kalktım. işe geldim çalışanlara selamın aleyküm niyetine "allaaaaah tolga zengin'i beşiktaşımıza alanların evlerine ateşler salsın" nidaları eşliğinde selamımı verdim yerime geçtim. hala sövüyorum. doyamadım. ve çok enteresan hastalık oldu durduramıyorum kendimi. engel olamıyorum. sinirim hala geçmedi. ali ece ekran başında tolga'ya mı kızmış? abi adam tv'ye çıkabilecek kadar akıl sağlığını koruyorsa şu an ben tebrik ediyorum kendisini. ben yorumcu olsam travma sonrası stres bozukluğu başlıklı bir rapor alır affımı isterdim.

  • 38. 11 aralık 2015 boston celtics gs warriors maçı

    larry bird'u falan siktir edin bu adamlar gece 2-3 gibi uyanip nasil mac yapiyorlar onu anlamiyorum.

    orta sahadan basket olacak mactir.

  • 39. 100 yıl önce çekilmiş paris fotoğrafları

    1914 yılına ait fotoğraflardır. leon gimpel, stephane passet, georges chevalier ve auguste leon tarafından çekilmiş; paris yaşamının tahminlerin ötesindeki renkli koşuşturmacasını ve günlük rutinini yansıtan fotoğraflardır. etkileyici

    ev ortamına bayıldım. çok hoşmuş...

  • 40. sahip olunan araba ve seks ilişkisi

    - 4 otomobilim var (dinci)
    - 1 otomobilim var ama parasını verince tüm taksiler benim (evli ama gözü hep dışarıda)
    - otomobilim yok, hep taksi kullanırım (bekar, sevgilisi yok)
    - otomobilim yok, her yere tabanvayla giderim ( bakir/bakire)
    - genelde toplu taşımayı tercih ederim (grup takılıyorum)
    - bisiklet candır (osbirci)

  • 41. whatsapp'ın what's up'tan türetilmesi

    (bkz: buraya einstein esprisi gelecek)

  • 42. trafik sigortası

    geçen hafta evlat acısı gibi girmiştir.

    53 yaşındaki babamın üzerine olan aracımı 830 liraya yaptırdım. adamın hem kazası yok hem yaş indirimi alması lazım hem de araç 15 yaşında. ulan sigorta dediğin şey kullanıcının yararı için çıkartılmış. ben her sene sana bin lira sikileceksem sokarım öyle yarara. verdiğim param haram zıkkım olsun lan, doymadınız milleti sikmekten. bize de müstahak amk, eşek olmayı seçtiysen semer vuran çok olur.

    edit: 34 plaka.

  • 43. 8000 lira geliri olmayan çiftin evlilik kararı

    sonlara kadar iyi gelmiş, sonunda kendini elevermiş troll beyanı.

    "düşük gelirli olsaydık cidden mutluluğu nasıl yakalardık bilemiyorum?"

    ahahaha bize soruyor bir de herhalde, soru işareti koymuş pezevenk.

  • 44. günay güvenç

    bektasi'ye tadina bakmasi icin iki sise sarap getirip hangisinin iyi oldugunu soylemesini istemisler. birincinin tadina bakip, "digeri daha iyi" demis. "daha ikincinin tadina bakmadin ki..." demisler. "bundan daha kotu olmasi mumkun degil." diye aciklamis.
    gunay bektasinin fikrasinda, ikinci sisedeki saraptir.

  • 45. nobel'i 19 mayısta atatürk'e sunacağım

    “bu ödül ata’mız sayesinde alınmıştır” diyen nobel ödüllü bilim insanı aziz sancar beyanı. kendini yetiştiren ve aslında cumhuriyetin en büyük kazanımlarından biri olan köy enstitülerini unutmamış. cumhuriyet düşmanlarına, bilimi öcü gibi gören, sekülerizmin yansıması gibi addeden cahillere de kapak olmuş

    açıklama

  • 46. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    cengiz han ve moğollar ile ilgili bilgi vermek istediğim başlık. ufkunuzu iki katına çıkarır mı söz veremem.

    bazı doğru bilinen yanlışları yazmak ve daha önce başlıkta belirtilmeyen bilgiler vermek istiyorum.

    öncelikle doğru bilinen yanlışlardan başlayalım:

    1) kendisine atfedilen da bu da benim hanım olayı uydurmadır. hiçbir dönem kaynağında eşi börte için hanım kelimesi geçmez.

    2) kendisi ve halefleri milyonlarca insanı öldürmemiştir. bu olay tarihin her safhasında vardır. öldürülenler kendisini acındırmak ve mağlubiyeti hafifletmek için, öldürenler zaferini abartmak için verilen sayıları arttırırlar. iran kentlerinde her bir şehir için ortalama 2 milyon insanın öldürüldüğü söylenir. halbuki iranın o günkü toplam nüfusunun 2 milyon olması bile zordur. veya bağdat'ta 800.000 kişiden bahsedilir. bu da muhtemelen 80.000 kişi kadardır.

    3) bugün yapılan bazı propaganda dizilerinin aksine moğollar anadolu halkına zulm etmemiştir. aksine beylerinden rahatsız olan bazıları onları moğollara şikayet bile etmiştir. anadolu halkının şanssızlığı, moğol imparatorluğunun yıkılış dönemine denk gelmeleri ve biraz fazla vergi ödemek zorunda kalmalarıdır. moğollardan asıl zulmü ruslar, çinliler ve avrupalılar görmüştür.

    4) söylendiği gibi türkler akın akın moğollardan kaçıp anadolu'ya gelmemiştir. kaçanlar sadece türkmenlerdir. bu türkmenler de moğollar ile savaşan harezmşah devletinin tebaası idi. kırgızlar, kıpçakların bir bölümü, uygurlar ve kuzey doğu türkleri kendi istekleri ile moğol imparatorluğuna katılmış, vezirlik, müşavirlik, generallik gibi önemli rütbelerde görev yapmışlardır.

    bazı bilgiler verelim:

    1) cengiz han çocukken köpeklerden korkardı.

    2) en yakın arkadaşlarından ve komutanlarından birisi olan cebe ile tanışması gariptir. moğolistan iç savaşında daha cengiz han olmamış timuçin'in atının boynuna ok gelir ve yaralanır. uzun uğraşlar sonucunda iyileştirilir. ardından oku atan adamı merak eder. çünkü ok ustaca atılmış, atın tam boyun kemiğine isabet ettirilmiştir. timuçin oku kimin attığını sorunca, oku adan cirkoaday ismindeki adam kendisinin oku attığını söyler. timuçin onun cesaret ve yeteneğinden etkilenip onu hizmetine alır. ardından da bu kişinin ismi ok ucu anlamındaki cebe olarak değiştirilir. onbaşı rütbesi verilen cebe, kısa bir süre içinde moğol ordusunun generalliğine kadar yükselir.

    3) cengizin oğlu cuci, aslında babası belli olmayan bir çocuktu. cengizin eşi börte merkitler tarafından kaçırıldı. kaçırıldığında henüz 3 haftalık evlilerdi. kurtarılması ise yaklaşık 10 ay sonraya denk geldi. börte kurtarıldığında kucağında bir erkek çocuk vardı. bu çocuğun kimden olduğu asla anlaşılamadı. yine de cengiz han bu çocuğu sahiplendi ve ona misafir anlamına gelen cuci ismini verdi.

    4) cengizin torunlarından olan hülagü, şaman geleneklerine göre gömülen son moğol hanıdır. çünkü moğollar asyadan dışarı çıktıktan sonra budizm, islamiyet ve hıristiyanlık arasında bir seçenek yaparak eski dinlerini bıraktılar. hülagü ise her zaman şaman geleneğine bağlı kaldı.

    5) cengiz yasasına göre islamiyet, budizm, şamanizm, hıristiyanlık, yahudilik ve diğer tüm dinlerin, din adamlarından vergi alınmazdı. ama garip olan durum, üstüne basa basa ali bin ebu talip oğullarından da vergi alınmayacağının belirtilmesidir. bağdad kuşatmasında da hülagü, ali oğullarına, rahiplere, bilim adamlarına, imamlara ve hahamlara zarar vermeyeceklerini bir kağıda yazdırmış, kağıdı da bir okun ucuna takarak şehre attırmıştır.

    6) moğollar biyolojik silahı etkin kullanan bir orduya sahiptirler. ölü inek, köpek ve hayvan cesetleri mancınıklar ile şehre atarak şehir içinde hastalık yayılmasını sağlamaya çalışmışlardır.

    7) bir çok moğol hanının mezarı belli değildir. hanlar gömüldükten sonra üzeri atlarla çiğnenir ve mezarın yerinin belli olmaması sağlanır, cenazeye katılan herkes öldürülürdü.

    8) anadolu genel valisi olan temürtaş, kendisine karşı gelen eşrefoğlu süleyman beyin ellerini, ayaklarını ve hayalarını kestirip beyşehir gölüne atmıştır.

    9) sübötey, çok önemli bir moğol generalidir. avrupa fetihlerini yönetmiş, az adamla çok toprak fethetmiştir. kendisi arasında yüzlerce kilometre mesafe bulunan orduları aynı anda yönetip, savaş alanına beklenmeyen şekilde sokan bir kişidir. bu taktik harezmşah şehirleri alınırken de uygulanmış, her şehir dört taraftan da kuşatılmıştır. ayrıca kendisi nesturi bir türktür.

    10) moğol ordusundaki her 10 kişiden 8 i türktü. moğolların nüfusunun az olması sebebiyle, ordu türklerden kurulmuştu. ayrıca mali işler uygur türklerine, ordu komutanlığı da hakas türklerine emanet edilmişti.

    11) moğol devletinde yetenekler esastır. din ve millete bakılmaksızın yeteneği olanlar en üste kadar çıkabilirdi. moğolların emrinde yahudi doktorlar, müslüman tarihçiler, hıristiyan komutanlar çalışmıştır. bu hiçbir zaman probleme yol açmamıştır.

    12) cuci'nin çocukları, dedeleri cengiz han öldükten sonra merkez ile bağlarını koparmıştır. bir daha kurultaylara katılmamış merkezden emir almamış, onlarla ilişkilerini kesmişlerdir. belki de sebebi babaları ile ilgili yukarıda verilen bilgi olabilir.

    13) ögeday bir gün çok hastalandı ve yatağa düştü. her bir taraftan şamanlar getirilmesine rağmen iyileşmedi. bir gün otağına cengizin en küçük oğlu tuluy geldi ve şunları söyledi:

    "tengri. işlenen günahlardan dolayı ceza veriyorsan ben daha çok adam öldürdüm. eğer yetenekli birisini yanına almak istiyorsan ben daha yetenekli birisiyim ve daha iyi savaşırım, ben buna daha layığım. o yüzden ögedeyi iyileştir ve beni al"

    gerçekten de tuluy cengizin en yetenekli oğlu idi. çok iyi bir savaşçıydı ve ülkeye möngke, hülagü, kubilay gibi üç büyük oğul vermişti. işin garip tarafı ise, bu konuşmadan 2 gün sonra ögeday iyileşmiş, tuluy aniden ölmüştür.

    şimdilik bu kadar. istek olursa devamını da yazarım. yazı hataları varsa kusura bakmayınız. tabletten yazdığım için biraz zorlu oldu.

  • 47. polis her yer taksim her yer direniş diye haykırdı

    --- spoiler ---

    gerçeğinden farkı olmayan bir tatbikat izledik

    --- spoiler ---

    ama kimse ölmemiş? hani başına gaz kapsülü gelip ölen gençler? hani öldürülen 14'lük çocuklar? hani dayak? hani şiddet?

  • 48. fethullah gülen cemaati

    demokrasi ve insan haklarını sadece kendilerine dokunulunca hatırlayan bir cemaat.

    not: işbu entry "demokrasi, insan hakları sadece size dokununca mı önemli?" şeklindeki bir cemaat savunmasına cevaben yazılmıştır.

  • 49. kadına sözlü şiddette ekşi sözlük'ün yeri

    hayatın her alanında, uygulanan ölçüsüz şiddetin nedeni, bir eksikliği gidermek. gasp para eksikliğini gidermenin kanunsuz yoludur, kadına şiddet de erkek olma eksikliğini gidermenin alçakça bir yolu.

    hayattaki yegane başarısı -ki o da kendi iradesiyle olmamıştır- erkek olmak olan bir insanın, toplumsal alanda kendine yer açamadığında yöneldiği ilk hedef kadın oluyor. apartman diyafonundan "kim o?" diye soran annesine "aaaaç!" diye bağıran çocuk, erkek olabilmek için kadına üstünlük kurması gerektiğini öğreniyor yetişkin erkekleri izleyerek.

    işyerinde patronu tarafından itilip kakılan erkek, aşağılanmışlık duygusunu eşinin üzerindeki fiziksel tahakkümünü pekiştirerek yenmeye çalışıyor ve güçlü hissediyor onu dövüp, tecavüz ettikten sonra. ve şüphesiz, erkeğin kadına evlilik bağı altında uyguladığı cinsel şiddetin adı da tecavüz.

    sözlü şiddet, beğendiği her kadına sahip olabileceğini düşünen erkeğin, buna muktedir olduğunu kadının da bilmesini istemesinden kaynaklanıyor. çoğu zaman eyleme geçmiyor olması, bunun şiddet içeren bir suç olduğu gerçeğini değiştirmiyor. kadının buna tepki göstermesi, hele hele bazı erkeklerin bu konuda kadınlardan yana tavır alması bu suçu işleyenleri korkutuyor. kadının, ellerini uzattıklarında koparıp alabilecekleri pişmiş bir elma olmadığı gerçeğini, varoluşlarına yapılan bir saldırı olarak görüyorlar. "ne yani" diyorlar belki de; "erkeğim ben, karıya kıza bakarım, laf da atarım, böyle gördük biz, nereden çıktı şimdi bu dalga?"

    kadının hayatını onun adına tanzim etme arzusunun gerisinde yatan, onu erişilebilir kılmak. giyim tarzı "hafif" bulunan kadınların, birey olarak varolmayı tercih etmesi giyim tarzının sonucu değil. doğrusu, birey olarak varolmayı tercih eden kadının, kendisine uygun görülen kıyafetleri değil, kendi uygun gördüğü kıyafetleri giymesi. kendi tercihini uygulayabilen bir kadın da, her istendiği zaman erişilip, cinsel yükümlülüğünü yerine getirmiyor haliyle.

  • 50. 11 aralık 2015 fenerbahçe kızılyıldız maçı

    bu yaşımdan sonra fenerbahçe forması aldıracaklar bana imansızlar. bu kadar güzel oynanır mı ya. tam bir takım oldular, harika.
    not: beşiktaş.