nasil anlatsam, nerden baslasam... turkiye'den siktir olup gitmek eylemini hayata gecirmemi saglamis olan sey bu. dusunuyorum da, erkek olsaydim bu kadar tak etmeyebilirdi canima gercekten. dolar dolar hincimi macta karsi takim taraftarina kufrederek, sahaya ayran atarak cikartirdim. o hafta hali sahada biraz daha agresif oynayarak, orta duzey yoneticisi oldugum skindirik ithalat ihracat firmasinda yeni ise girmis kizcagiza bagirarak rahatlardim falan. ama yok, olmadi, olamadi. ben turkiye'de kadin olmanin yukunu tasiyamadim.
en kotusu 10-18 yas arasiydi sanirim. bunlar cocukluktan, gucsuzlukten cesaret aliyor cunku. toplu tasima araclari kabustu. minibuste yanimda oturan adam elini bacagima mi koymasin, otobuste arkamda duran kicimi mi avuclamasin... o kadar kucuksun ki ne yapacagini bilemiyorsun cunku. ne yapilir? kazik kadar adam. o da buna guveniyor zaten.
lisede dershaneden donuyorum bir aksam, hava erkenden kararmis. iki sokak arasinda patika gibi bir yol var kullandigim. ordan gecerken baktim ortasinda biri duruyor. hic goz temasi falan kurmadan hizli hizli gecicem yanindan, yere bakiyorum. tam yaklastim, "pardon bakar misin" dedi. durdum "efendim" dedim. "bir tutabilir misin" dedi. "ha, ne" diye ne dedigini anlamaya calisirken baktim ki fermuarini acmis cukunu sivazliyor. 1-2 saniyeligine beynim durdu heralde olayin sacmaligindan. hicbir sey diyemedim, adimlari hizlandirarak eve vinladim, o yolu da bir daha kullanmadim.
bir keresinde yine lisede taksiyle eve donerken taksici sozle taciz etti. korkudan kendi evimin onunde inemedim, 2 sokak yurudum. inerken "hadi iyisin ellemedim" diye teselli etti beni sagolsun.
o lise etegini giydigim 7 sene boyle irili ufakli olaylarla gecti. beyoglu'nda bir okulda okuyordum. uc toplu tasima kullaniminin ikisinde bir sacmalik cikmistir. bir ara alistim galiba, otobuste falan kose kapmaca oynuyodum sadece. maksat olay cikmasin, basim agrimasin. elliyor mu, mincikliyor mu? hop orta kapiya dogru. yine mi olmadi? arka kapi. biri kalkarsa da oturursam super cunku yanimdakinin taciz etme olasiligi daha dusuk bir otobus dolusu adama gore.
beyoglu'nda gecen 7 sene sonunda lise eteginden kurtulmamla beraber benim uzerime bir, cok afedersiniz, "seni skerim, gelmisini de skerim, gecmisini de skerim" aurasi geldi. ha neyime guvenip geldi hic bilmiyorum. bir ara falcata alip cantamda tasimayi planliyodum ama sonra bulunursa basim belaya girer diye korktum almadim. degisen tek sey artik giymedigim uniforma ve insanlara attigim dik, korkusuz bakislar yani. hani eli bir yerime degse "napiyosun lan sen" diye olay cikaracagimin mesajini vucut dilimle veriyorum. bundan sonra duruldu gibi elle tacizler. bi de ben araba falan aldim. derken...
2005 yilinda (artik is hayatina falan atilmisim, 22 yasindayim) istanbul'un en meshur salonlarindan birine dovme yaptirmaya gittim. sirtimin asagilarina bir yerine dovme yapiyoruz. eksi sozluk'te taciz hikayelerini okuyup cukunu sivazlayan tek hucrelileri tatmin etmemek icin kisa kesicem. dovmenin yarisinda dovmeci arkadas "bi sorunumuz var, ben erekte oldum, bu sekilde devam edemem" dedi. benim sorunum da boyle absurt, tamamen olanaksiz oldugunu dusundugum olaylar olunca mavi ekran vermem. "bana yardim eder misin bununla" dedi kabaran pantolonunu gosterip. ben bu esnada sirtimda ne asamada oldugunu goremedigim dovmeyi dusunuyorum, "simdi kalkip gitsem bunun basladigini baskasi bitirebilir mi, ya gotume benzerse, hayatim boyu ustumde kalicak" bi yandan, "terslesem ve dovmeye devam etse sirtima 'orospu' yazsa ruhum duymayacak" diger yandan. usulca gidip tuvalette isini gormesini sonra gelip efendi gibi dovmeye devam etmesini soyledim. oyle de oldu.dusundukce hala surreal geliyor.
2011'de turkiye'nin enn buyuk telekom sirketinde calismaya basladim. en cok calisilmak istenen, turkiye'deki ik'nin kaymagini yiyen sirket hani. her sene efsane yilbasi partileri oluyor, sinirsiz ve ucretsiz alkol, herkes icip dagitiyor falan. o zamanlar daha yobazlarin eline gecmemisti sirket. gecenin sonunda bir vestiyer krizi cikti. el kadar vestiyer, 2 kisi koymuslar, yetisemiyorlar. belki 100-150 kisi vestiyerin onune yigildik. bu arada belirtmek istiyorum ki bu partide sirkette calismayan bir allahin kulu yok. yani sirket disindan karini kocani bile getirmek yasak, kapidan sirket kimligini okutmadan gecilmiyor, asiri yuksek guvenlik var. neyse itis kakis palto bekliyoruz. derken arkamdan bir el etegimi kaldirip kicimin bir lobunu avucladi. bu sefer soka girdim. yasim olmus 30 kusur, artik lise etegi giymiyorum, burasi sirket ortami, nasil ya?! hani degdi, carpti falan da degil bildigimiz avuclama eylemi soz konusu. arkami dondum bagirmaya basladim. tabii ki fail mechul. salak salak siritiyo arkamdaki hayatinda alkol almamis, beles bulunca kendini kaybetmis comar surusu. egitim cehaleti almis ama comarlik baki.
bu anlattiklarim turkiye'de kadin olmak isimli buzdaginin gorunen ucu. bunlar sadece artik olayi fiziksel/sozlu girisimde bulunmaya getirecek kadar biti kanlanmis it surusu. bir de bunlarin sadece varligi, bakislari, kendi kendine ork dilinde homurdanmalariyla insani canindan bezdirenleri var. ki artik istanbul'da dogmus buyumus, bunlarin hayvanliklarindan kacinmak icin ona gore giyinmeyi, yurumeyi, davranmayi ogrenmis olmamiza ragmen kacamiyoruz.
2013 falandi galiba. hic frapan olmayan, sadece biraz dize kadar bacak gosteren bir kiyafetle disari ciktim. gunduz. sanirim nisan falandi ve ben turk erkegine daha mevsimi gelmeden ciplak bacak gosterme gafletinde bulundum. aman tanrim... o gun bu sehirde, bu ulkede o kiyafetle bir kadin olarak dolasmanin bana hissettirdiklerini kelimelere dokmem mumkun degil. herif gozlerini bacaklarima kitlemis ama yuzunde bir tiksinti ifadesi. boyle versen beni once skecek sonra kafami tasla ezecek, oyle bir nefret. gercekten boyle seylere karsi artik derisi kalinlasmis biri olmama ragmen beni bu ve onlarcasi o gun eve gidip ustumu degistirmek istememe yetecek kadar rahatsiz ettiler. o gun, bu ulkeden siktir olup gitmeye yemin ettim ve asla arkami donup bakmayacagima soz verdim.
son olarak bir de trafikte taciz boyutu var tabii. 2010'da biriktirdigim paralarla borc harc bi tane kirmizi mini aldim. benim bu arabaya bindikten sonra trafikte belim dogrulmadi. tamponuma kadar yaslanip selektor yapanlar, ustume kiranlar, kopru trafiginde arabadan iceri kagit atanlar (ustunde telefon numarasi yaziyo) hepsini gordum. bir insan evladinin durup bana yol vermesi gorulmus olay degil, trafikte yapilabilecek ne kadar orospu cocuklugu varsa hepsine maruz kaldim. arada arabami bir iki hafta esimin kullandigi oldu, sonra ben geri aldigimda kendisi yolcu koltugunda giderken bana yapilan hayvanliklar icin "ya yemin ediyorum bu arabayi ben kullanirken bunlar hic olmuyo" dedi. cunku comar mantigina gore bir kadin kirmizi mini kullaniyosa veriyodur bi kere. ayrica kesin cebinde 20 tane mericleri olan, baba/koca parasi yiyen bir orospudur o yuzden supermarketin bize verdigi 2002 model klimasiz dobloya olan hincimizi kendisinden cikarabiliriz.
ozellikle yurtdisina yerlestikten sonra tatile geldigimde "ya biz bu ulkede nasil tecavuze ugramadan bu yasa kadar geldik" diye kizarkadaslarima sordugum cok oldu. cevap: tesaduf. yanlis yerde yanlis zamanda bulunsaydik ozgecan'in basina gelenler gayet bizim basimiza gelecek, arkamizdan "o da o saatte napiyomus orda, ne isi varmis" diye soran sabah sabah seda sayan izlemekten beyni yanmis teyzeler cikacakti.
mamafih ben yolun yarisina gelmeden gemiden atladim. yarin oburgun kizim, oglum olursa da asla bu yukun altina girsin, bu ortamda buyusun istemiyorum. 2 yildir amerika'da yasiyorum, yasadigim en buyuk taciz vakasi supermarkette 65 yasinda bir zenci amcanin evlenme teklif etmesi oldu. o istanbul'da nisan ayinda giydigim icin hayattan sogumami saglayan etegi bir ara nerdeyse her gun giydim inadimdan. hic kimse hic kimseye bakmiyor sokakta, bastan asagi suzmuyor. ayip cunku! taciz, tecavuze gelince hele hele, bilmiyorum hala bilmeyen kaldi mi ama bir seksuel iliskinin tecavuz sayilmasi icin taraflardan birinin bir kere "hayir" demesi yetiyor. mahkemede adamin gotunden kan aliyorlar, hayati kayiyor.
cok uzun oldu bu entry, bitiricem artik. medeniyet guzel sey vesselam, turkiye'de kadin olmak bir zulum. "sihtir git o ziman oronsbu, ya sev ya terkett!!" diye homurdanan sigirlara da seattle'dan el salliyorum.
poison2 profili
-
türkiye'de kadın olmak
-
türkiye'den siktir olup gitmek
tam olarak 1 sene 3 ay once turkiye'den siktir olup gitmis bir insan olarak burda ahkam kesen sozluk ergenlerine laflar hazirladim.
1) bu eylemi yapan ya da yapmayi dusunenlere "kolay olani secen, kolayci yavsaklardir" diye bok atan mal. ya valla cok kolay butun hayatini, aileni, arkadaslarini, malini mulkunu, aliskanliklarini birakip dunyanin bir ucuna yerlesmek. her allahin gunu, 7 gun 24 saat ikinci dilde konusmak, kendini ana dilinde ifade edememek, arkadaslarinin yaptigi kulturel esprileri anlamamak, hep bi disarda hissetmek kendini, cok sahane. ananin babanin basina bi sey gelse 20 saatten once yanlarinda olamayacak olmak, hayvan gibi finansal riskler almak falan, cocuk oyuncagi. ama siktigimin ulkesinde statukonu koruyup, comfort zone'unda gotunu buyutmek, eksi sozluk'te aglasmaya devam edip hicbir zaman yapmayacagini bildigin halde "orgutlenip savasacagiz" tarzi fantazilere kendin calip kendin oynamak cok zor is. gidenler, gitmeyi dusunenler kolayci yavsaklar ama sen bir halk kahramanisin ya. bravo.
2) "buraya gelip yaziyolar ama bi turlu gidemiyolar, gitseniz de burasi daha guzel bi yer olsa" diyen sikkafali. gittik biz gerizekali. surekli gidiyoruz. ne biliyosun kimin nerde oldugunu? gidiyoruz surekli, daha guzel bi yer oldu mu oralar? insan hayati degerlendi mi? yasam kaliten, satin alma gucun artti mi? etrafindaki insanlar sebepsiz yere birbirinden nefret etmeyi, kendi cikarini her turlu insani normun, kuralin kaidenin uzerine koymayi birakti mi? komsun, akraban, yakalanma korkusu oldugu icin degil, dogru olan bu oldugu icin kurallara uymaya basladi mi? egitim kalitesi artti mi ulkede? her boku yurtdisindan satin almak yerine insaat betonu disinda bir seyler uretmeye basladik mi? kizini, kiz kardesini hava karardiktan sonra gonul rahatligiyla arkadaslariyla cikmaya gonderebiliyor musun?
3) "iste bunlar hep imkan meselesi" diyip boynunu bukup oturan cemaat. liseyi, universiteyi ortanin biraz uzeri kalitede devlet okullarinda okudum. ednan bey'in koskunde fransiz dadilar buyutmedi beni, 23 yasima kadar yurtdisina hic cikmadim. anam babam (artik emekli) devlet memuru. bilmem nerenin ceo'su amcam, aile buyugum hic olmadi. kendi imkanimi kendim yarattim. oturup birilerinin sizi altin kasikla beslemesini beklemekten vazgecin artik. adam gelmis buraya "2002'den beri yapmak istedigim eylem ama yabanci dil bilmedigim icin yapamadim" yazmis. ulan 13 sene gecmis 2002'den bu yana. sen bunu 2002'de aklina koysaydin 13 senede japonca ogrenip kitap yazacak seviyeye gelirdin. hicbir zaman hicbir sey icin cok gec degil! evet, zaman gectikce daha cok kok saliyor insan, daha zor oluyor gitmek ama gercekten gitmek isteyen insan bir zahmet elini biraz tasin altina sokacak. gotunu kaldirip risk alacak, kendini gelistirecek. giden herkes icin "onun imkani vardi tabii" diye varsaymak ogrenilmis caresizligin otesinde o insanlarin verdigi emegi, aldigi riskleri de kucumsemek oluyor. yapmayin sunu.
4) "gidince de bi bok olmuyo, ay medeniyet sikar adami bay gelir vallaha" diyen dar vizyonlu kardesim. seni de unutmadim. tabii ki gidince sinirlerini aldirmis, turkiye ile butun bagini koparmis pamuk sekerine donmuyorsun. cunku neden, butun ailen arkadaslarin hala orda ve onlar icin endiseleniyorsun. ama turkiye'de yasayan bir insan kadar da sallamiyorsun artik acik konusayim. cunku artik televizyonu actiginda baska politikacilar, baska skandallar var. hicbir hukumet, hicbir devlet, hicbir ulus masum degil. ama kendi yazik ulkenle arana bir mesafe koydun artik, baskasinin dertlerine misafir olarak bakiyorsun. ne oralisin, ne burali artik. iki ulkenin de politik derdi seni direkt olarak germiyor. geride biraktigin gudubet ulkede iyi bir sey olsa (ki ne olacak allah askina, milli takim portekiz'e 3 atacak en fazla) sevincin kisitli, kotu bir sey olsa (yani her gun, her dakika) artik uzuntun kisitli. araf'ta olmak gibi sanki. diger yandan gunluk hayatin devam ediyor iste, trafikte insanlarin "insan gibi" hareket etmesine alisiyorsun -cunku guzel seylere cok kolay alisiyor insan-, yolda yururken tanimadigin amcalarin teyzelerin gulumseyerek "merhaba" demesine alisiyorsun, restoranlarin cafelerin %90'inda guleryuzlu hizmet almaya alisiyorsun. adil kullanim kotasi olmayan 75 mbit internet baglantinla hd dizi / film izlerken stream ettigini unutuyorsun. turkiye'deyken hayalini kurup ruyalara daldigin arabayi uzerinde %350 vergi olmadigi icin artik alabilir haldesin, 30 dolara buyuk araba deposu doldurmaya alisiyorsun. euro ya da dolar kazaniyorsan, bu seneden onumuzdeki seneye satin alma gucunun sekteye ugrayamayacagini biliyorsun. kafan rahat.
dini inancin ne olursa olsun, dunyevi hayat kisa.
eger benim gibi "bu ulkede nefes alamiyorum artik, duramiyorum" seviyesindeysen calis, cabala, kendi imkanini yarat. bir kere geldin bu dunyaya, olup gideceksin. nasil yasamak istiyorsan oyle yasa. kimsenin seni caresiz hissettirmesine de izin verme.
yok eger "ulkemin su anda icinde bulundugu ahval ve serait beni cok mutlu ediyor, seviyorum" diyorsan otur icinde, mutlu mesut yasa. kimse sana bir sey demiyor.
ama bu ahval ve seraitin yasam alani birakmadigi insanlar gidiyor ya da gitmek istiyor diye kinini, pisligini saga sola sacma.
hadi al hayrini gor memleketinin.