ben kadiri tarikatının dergahına girmiştim. abdulkadir geylani hazretleri vermiş müjdeyi dergahımızdan içeri girenlere cennet müjdelenmiştir diye. o günden beri rahatım beyler. hakkaten islam kolaylık dini derlerdi de inanmazdım. çay içip pisküvit yedik cennete bileti kaptım =)
graphixel4 profili
-
nakşibendi tarikatının halidi kolundanım
-
1 sırada 3 öğrencinin oturduğu sıkış tepiş dönem
80'li yılların başında benim de dahil olduğum dönemdir. 50 kişilik sınıflara yaklaşan mevcudumuz oldu neredeyse lise bitene kadar. geçenlerde memleketime gittim eş-dost akraba çocukları ile vakit geçiriyoruz kimisi yeni başlamış okula, kimisi 7-8. sınıflara gelmiş. çarpım tablosunu doğru dürüst bilmeyen, en basit genel kültür ile ilgili sorduğum birkaç soruya öyle boş boş baktılar.
okulu ve sınıfları geçtim aile olarak ekonomik durumuz çok içacı değildi bir tane işçi 4 tane çocuk okutup, yanında ev kirası ödeyip ek iş yaparak ayrıca kooperatiften bir ev yaptırıyordu. lise bitene kadar gaziantep'in varoş diye tabir edilen okullarında eğitim gördüm. ve bugün 1 yüzyıl sonrasında internetin, mobil teknolojilerin, ekonomik olarak görece daha iyi koşullarda olanların aldığı eğitimi gördükçe kendimi şanslı görüyorum.
bir bisiklet için yıllarca babamızın başının etini yer, bayramda bir parça alınacak kıyafet bizi ölesiye mutlu ederdi. bir tane oyuncağım vardı tenekeden bir araba. şimdi benim zamanımda oyuncakçıda bulabileceğinizden çok oyuncağı, bisikleti, akülü arabası ne bileyim okul hayatım boyunca almak isteyip alamadığımı boya kalemleri hepsi var ama sonuç nedir. mutsuz, amaçsız bir nesil.
niteliği çoktan unutmuş, nicelikle kendini avutan bu nesil büyüyor yavaş yavaş ve bir bok olduğunu zannedip gelip burada ahkam kesmeye çalışıyor. 14 yılda 14 farklı sistem denemiş ve hala ne yaptığını bilmeyen, 3-5 yandaşının çocuğuna vekillik vermeyi milyonlarca işsiz gence umut diye iteleyen, benim 15-16 yılda üniversite dahil tutmayan okul masrafımla eğer biraz iyi eğitim istiyorsanız bir yılda sadece özel okullara ödemek durumunda kalınan bu tabloyu bir bok varmış gibi burada anlatmaya kalkan bir anlayışın çürüttüğü bir toplum var işte fazlası değil malesef! -
abdülkadir selvi
kaçıncı defadır denk geliyorum, rüzgar evet'ten yana esmeye başladı, ibre evet'e döndü, hayır zirve yaptı artık düşüyor tadında ucuz ve basit algı operasyonu yapmayı bile beceremiyor. nasıl yazar olmuş ki bu!
-
engin ardıç'ın 10 haziran 2015 tarihli yazısı
aslında başkanlık sistemi ne için gerekli değil'e cevap olmuş. başkanlık sistemi olsa şu an %60'ın istemediği bir adam hukuk, yargı gibi kavramları hiçe sayarak istediği gibi at koşturuyor olacaktı! son bir umut en iyi yaptığı işi yalaklanmayı yapmaya devam ediyor!
ayrıca akp'li kaypaklığına güzel bir örnektir. dolar uzun vadede 1,3 lerden kısa vadede 2 lerden 2,70'e çıkana kadar dünyanın en güçlü ekonomilerinden biriyiz diye iktidarı yalayanlar 2,70'ten 2,74'e çıkınca ekonomi çöküyor demeye başladılar. ikiyüzlülüğün, yalanın, yalakalığın kitabını yazıyorlar utanmadan!