ruh halinizi olumlu etkiler. instagram ve benzeri uygulamaların birkaç problemli yanı var:
- her şeyden önce bu kadar gelir adaletsizliğinin yaşandığı dönemde satın aldığınız şeyleri, gittiğiniz mekanları, ayrıcaklıklı yaşam tarzınızı paylaşmanız pek etik değil. biri kirasını çıkaramazken diğeri sürekli tatilde. bunlar aynı arkadaş çevresi içindeki kişiler. mesela benim de durumum iyi. çok da tatile çıkıyorum ama nadiren paylaşıyorum. o da çok ilginç bir şey olursa. sorumluluk duygusu içindeyim. iphone 15 pro max almış biri. kutuyla story atıyor. ne gerek var şimdi buna? milleti bok gibi hissettirmek istemiyorum. mesela bu başlığın yılbaşından hemen sonrası trend olması da tesadüf değil. demek ki birileri eğlendi de story attı birileri de eğlenemedi sadece izledi ve canı sıkıldı.
- sürekli iyi yaşadığınızı kanıtlaman gerektiği hissi yaratıyor. nappo'da pizza yememişsindir sen çünkü hiç story atmadın. böyle bir mantık var ne yazık ki. kocanızı/sevgilinizi paylaşmadan sanki sağlıklı bir ilişkiye sahip olamayacakmışsınız gibi davranıyorsunuz. sanki millet aaa kavgalılar galiba, hiç story görmedik diyecek gibi hissediyoruz. tatil fotosu atmayan sanki hiç tatile gitmemiş ya da hiç konser fotosu atmayan kişi hiç konsere gitmemiş gibi davranıyoruz. çok sağlıksız. ve en kötüsü de anı yaşamayı kaçırıyoruz tüm bunları belgelendireceğiz diye.
- privacy olayı. şu an çok dert etmiyoruz ama yüzünüzü generate edebilecek yapay zeka modellerine veri sağlıyorsunuz. çok düşük ihtimal ama porno videonuz bile çıkabilir o kadar veriyle.
- gereksiz tüketime özendirmesi. sırf foto atabilmek için mekanlara giden, orayı burayı gezen insanlar biliyorum. hatta 15 bin liralık telefon işimizi görebilecekken daha iyi fotoğraf çeksin de insta'da iyi çıksın diye telefonlara tonla para veren insanlar var. galaxy a54 neyimize yetmiyor da indie film maker gibi iphone 15 pro max alıyoruz? parası olan alsın tabii. fakat kredi çekip telefon almak?
- zamanınızı çalması. telefonunuzdan bakabilirsiniz ne kadar zaman harcadığınıza.
henkan3 profili
-
instagram hesabını kapatmak
-
ukrayna'da tb2'lerin tamamının düşürülmesi
doğaldır. savaş uzmanları daha iyi bilecektir ama savaş tamamen inovasyon, stratejik yönetim üzerine kuruludur. a metodunu karşı tarafa sonsuza dek kullanamazsınız. hatta a metodunu geliştirirken bir ömür bile biçilmeli. o zaman uzun vadede ona göre plan yapabilirsiniz.
rusya tb2'leri zaten ermenistan savaşında deneyimledi. ukrayna'da ikinci kez deneyimledi ve bağışıklık kazandı. tb2 sihirli değnek değil. her şeyi çözemez. bir araçtır ve o aracın nasıl, ne zaman, nerede kullanacağınız önemli. -
donanımlı erkek bulmanın imkansız olması
kadınların donanımlı erkekten kastı:
- birey olabilmiş. ailesiyle kankalarıyla yaşamayan kendine ait evi olan biri.
kesinlikle herkes böyle olmalı ama bu direkt para ile alakalı. şu an kaç kişi ekonomik sebeplerden ötürü ailesiyle yaşıyor tahmin bile edemezsiniz. bazılarının parası yetmiyor bazıları da ailesine bakıyor.
- iyi eğitim almış, ingilizce bilen, yurt dışına çıkmış ve hala çıkabilen biri.
bu da doğru fakat yine parayla alakalı be canım. boğaziçi'nde okuyup da hayatında yurt dışına çıkamamış tonlarca insan var. iyi eğitim direkt parayla alakalı değil ama sistematik olarak sadece küçük bir azınlık iyi eğitim alıyor. galatasaray'da istanbul erkek'de kaç kişi okuyabilir ve çoğunluğa vurun bunun yüzdesini. anadolu'da zaten konfor alanınızın dışına çıkabileceğiniz lise kültürü yok.
- kitap okuyan, hobisine zaman ayıran kişilik.
ah ah. mesai saatlerinin inanılmaz uzun olması, ev-iş arası mesafe derken insanlar dinlenmek için zor vakit buluyor. hatta bazıları aşırı achiever olup iş sonrası gym'e gidiyor. onu da çorap izi var ayağında diye ezikliyorsunuz. behlül olmanız lazım aylak aylak yaşamak için. geçiniz.
her birini ayrı ayrı analiz edebiliriz ama donanımlı erkek alt sınıftan çıkmaz valla. bir ömer koç olmak kolay değil. hacı sabancı'yı gömebilirsiniz o kadar para içinde bu kadar vasıfsız olunur mu diye fakat benim yoldaşlarımı eleştiremezsiniz bu şekilde. yazık lan. acıyın az.
örnek vereyim: bir benim bir kuzenim var. babası da dedesi de amcaları da öküz gibi zengin. çocuk yıllarca özel okulda okudu. ben deli gibi test çözerken beyfendi yurt dışı gezdi, yatları için sertifika aldı, gönüllülük yaptı ve üniversite sınavlarına hiç hazırlanmadı. bir yıl kendine gap year verip dünyayı gezdikten sonra ingiltere'de lisansa başladı. babası çok güzel ev kiraladı. okurken paso partiledi orada burada. paris'e kaçtık yaramazlık yaptık diye post atıyordu. dünya mutfağında da dilini baya eğitti.
neyse beleş tatil için bodrum'a teyzemin yanına gittim. kuzen de orada. kalabalık bir ortamda muhabbet ediyoruz. bunun baba taraftan da kuzenleri var. amsterdam'da şu restorana gittin mi, broadway'de şu oyunu gördün mü, bilmem kimden drama dersi aldım ama yeteneksizim diye kovdu beni hahaha kekeke gülüyorlar. ben de türkiye'deki top okullardan birinde okuyorum. ne diyeceğim şimdi bu insanlara? hemingway okuduk biz de çok güzeldi desem kıçıyla gülerler çünkü lisede bitirdiler zaten onlar. mal gibi kaldım yanlarında. yata bineceğiz sağı solu tutuyorum düşmemek için. bunlar anti-gravitiy özelliği varmış gibi hop hop biniyorlar.
alın size donanımlı erkek. ben de donanımsız kaldım. kusura bakmayın.