runtime exception2
profili

  • 1 nisan 2023 galatasaray adana demirspor maçı

    her maç adet haline gelen, “galatasaraylı futbolcunun bileğine ya da kaval kemiğine basma” hadisesi yine yaşanmış, canını yediğim hakem yine sadece sarı kart göstermiştir.

    ne olması gerekiyor sayın aq, adamın bacağının kopması mı lazım kırmızı kart için.

    tanım; galatasaray'ın formsuz olmasına rağmen kazandığı maç olmuştur.

  • hollanda'ya giden yazılımcının floodu

    hiç bir şey mükemmel ya da çok kötü değil bu yurt dışı meselelerinde.

    sağlık meselesine bir nebze katiliyorum, doktora gittiğinizde size türkiye'deki gibi bakmazlar. en basitinden ateşin olması onlar için önemli değildir. marketlerdeki ağrı kesici ve ateş düşürücü bulunur, git onları kullan geçmez ise öyle gel derler.

    ancak bu elemanın yazdıklarında o kadar tezatlar var ki, burada bazılarına değinmeye çalışacağım.

    - bizim yurt dışına kaçan bir kitle var ki, lafı geldiğinde "abi türkiye'de kölelik var, hayat çok zor" diye dert yanarken, yurt dışına çıktıktan sonra "ne bu böyle taksiye, berbere vs. bu paraları mı vereceğim" diye yine dert yanıyor. lan türkiye'de kim siker getir kuryesinin hayat standartlarını, adamı köle gibi kullanman burada hoşuna gidiyor tabi. hadi orada yap bakalım hollanda hükümeti şirkete bir daha gün yüzü gösteriyor mu.

    - hollanda özelinde, dışarıda yemek pahalıdır, ancak market alışverişi inanılmaz ucuzdur. hollandalı arkadaş 2 seneliğine singapur'a çalısmaya gitmişti, döndüğünde "olm dışarda yemek inanılmaz ucuz, marketler inanılmaz pahalı" diye şaşkınlık içerisindeydi. yine bir önceki yazdığıma döneceğim, servis işi ve işçisi pahalı. ve bu insanlar gerekli kazancı sağladığı için, dışarda yemek pahalı.

    - durumlar değişmediyse, gaz ile elektrik parasını aynı anda ödüyordunuz, bu arkadaş "gaz şu kadar pahalı" diye ağlıyor ama nasıl ortak paradan bunu çıkartıyor anlayamadım. onu geçtim uçakla 2-3 saatlik mesafede savaş var ve bu savaş avrupa'yı besleyen doğal gaz'a direk etki ediyor. ne bekliyorsun sayın aq demek istiyorum.

    - maaş konusunda "30% ruling" diye bi mevzu var. hollanda hükümeti expat'lara daha iyi başlangıç sağlamak adına, ilk 5 sene kestiği vergiyi 30% düşürüyor. bu genelde siz başladığınız anda hazır olan bir nane. bu arkadaş başlayalı 4 ay olmus, ama hala daha bekliyoruz diyor. başka bir nane var sanki bu durumda.

    - "berber 50 avro yeğenim, buralar çoh kötü" geyiğini de anlamadım. normal şartlarda berber masrafı 20-30 euro olmasi lazim. aldığınız hizmet türkiye gibi değil (mesela saç yıkama vs yoktu) ancak bu kadar da pahalı olmaması lazım.

    - "beni cto yapsalar alacagim para 100k", şimdi hem "bakın ben boş değilim, liderim" diyip hem de bu naneyi yumurtluyor arkadaş. nerede çalıştığını bilemem ancak her firma yeni gelen adama biraz aşağı maaş verir (adam seni yurt dışından ithal ediyor, kendi riskini minimize etmesi lazım). sonrasında sen firma ile görüşür, maaş düzeltmesi istersin, ya da başka firmaya geçersin. amsterdam yazılımcı için bir cennet, binlerce iş ilanı var. yani öyle cto olmaya falan gerek yok, yine lead olan bir arkadaş, 100+k üzerinde yıllık maaş alıyordu.

    - ev olayı ayrı komedi, amsterdam'da çalışırken amsterdam'da yaşamak zorunda değilsin. çevre kentlerde daha ucuza daha büyük bir yer tutabilirsin gayet. toplu ulaşım ve bisiklet ile işine, gece eğlenmesine istediğin her yere gidebilirsin. insanlar rotterdam'da yaşayıp amsterdam'a çalışmaya geliyorlardı mesela. yani birazcık kafanı kaldırsan, daha uygun fiyata daha büyük ev bulabilirsin ama paşam büyük ihtimal toplu taşıma kullanmak ve bisiklete binmek istemediği için, aynı mahalleden ev bakıyor.

    - "150 yıllık evlerde yaşıyorsun", burada laz müteahhitin yaptığı ne olduğu belirsiz siteler daha çok güzel, daha çok tarihi yaşatıyor değil mi?

    - bana göre en önemlisini sona bıraktım. hollanda görebildiğiniz en "logical" ülkelerden biridir ve bireye değer verir. mesela bahşiş yoktur zira adam "sana kestiğim faturada benim kazancım zaten var, bu parayı neden verdin" diye bakar. sınıflar arası fark azdır, zira gençler bir süpermarkette kasiyer olarak çalışıp, yazılımcı olan sen ile gündelik hayatta belirgin şekilde ezilmezler. sen de aynı telefonu kullanırsın onlar da, sen de trene binersin onlar da. tutumlu insanlardır, öğle yemeklerini marketlerden aldıkları salata ya da ekmek arasi ile geçiştirirler iş yerlerinde. ya da bir gün önceki akşam yemeğinin artanını getirir, ısıtır, yer. bizim millete göre bu fakirlik ve sefillik göstergesi. çünkü bizim insanımız kendi işini görmek istemez, el üstünde tutulup diğer herkesi köle gibi çalıştırmak ister.

    edit: türkçe karakterler düzeltildi