bu toplumun aldığı hal gün geçtikçe korkunçlaşıyor. hangi eğitimle, hangi yaşanmışlıkla, hangi yapıyla bu hale geldin evladım sen! kim sebep oldu; hangi aşı, hangi gıda, hangi mesnet seni bu hale getirdi! hayır, konuşmayayım diyorum, azalarak yok olur ümidiyle görmezden geleyim diyorum, dilim kirlenmesin diye yazmayayım diyorum, zihnim kirlenmesin diye temas kurmayayım diyorum ama afedersiniz sizin meşrulaştırdığınız, normalleştirdiğiniz her şeyin de amkoyum, çıkmazlarınızının da amkoyum, travmalarınızın da amkoyum… amk sünepeleri.
budem2 profili
-
eve gelecek kurye için süslenen erkek
-
mor saçlı kadıköy kızı
bazı kadıköylü kızlar, ki bunlar genelde üniversite için anadolu'nun muhtelif şehirlerinden çıkıp gelmiştir, ruhlarındaki avamlığı gizlemek için üniversite yıllarında olmadık hoyratlıklar peşinde koşarlar. bir zaman sonra; aşırı özgüven ile soslanmış bu dizginlenemez hal tıkanır duruma gelince kendilerini bir kısrak terbiyecisinin kucağında bulurlar. o ilk kısrak terbiyecisi iyi bir adamsa bunlar iyi kariyer sahibi, ailesinin annesi kadın olarak hayatta yerlerini alırlar. ama o kısrak terbiyecisi iyi bi adam değilse, deneme sayıları artar. yeni defterler açılır, eskiler yırtılır. dolayısıyla kucakların sayısı arttıkça bizim kadıköylü kızın da yapacağı bir şey kalmaz. bu durumda kendilerinde formel değişikliklere girişirler. garip garip oje sürerler, tip tip dekoltelere başvururlar, saçlarını tevir tevir boyatırlar vs. boyattıkları mor saç oturdukları kucakların profilini net yansıtır. mesela mor veya pembeyse sanatçı, sarı sarıysa iş adamı profili çıkarılmalıdır. bu işin sonu bir aptala dayanır. bi aptal gelir, gözleri kapalı razı eder bunları. bunlarda razı olacak göz yok ama zaman geçmiştir, yaş ilerlemiştir, alternatif azalmıştır vs. mecbur razı olmuş görünürler. saçlar filan ancak öyle rutin renklere döner.
yıllar yıllar sonra; mor saçlı bir kız gördüklerinde “ya zamanında biz de yaşadık” diye böbürlenirler. işte bu cümle “az skilmedim” cümlesidir. mor saç'ın tanımı da budur işte; “az skilmedim rengi.”