saygı, sevgi, değer, anlam, inanç bilir misiniz ki tamamen öznel ifadelere dayanır. duvardaki bir resim, senin için çok büyük manalara gelirken, başka biri için sadece duvardaki bir resim olabilir ve böyle olması senin kaygı duyman, öfkelenmen gereken bir şeye dönüşüyorsa üzücü belki senin için ama ne kendine ne karşındakine saygısı olmayan sensin. çünkü bu iki kişi aslında diyelim ki aynı ve eşit şekilde birine ya da bir şeye değer veriyor olsa bile bunu ifade etme, gösterme şekilleri çok ayrı olabilir ve bu sevgili yazarlar kimseyi de ilgilendirmez.
kaldı ki, karşındaki kişi belki de tartışma konusu değerlere saygı duyan ancak duvarlara asılı resimler etrafında kendiyle her yönüyle çeliştiğine tanık olduğu bir grubun “saygı duyacaksın taaam mı” buyruğunu komik, aptalca ve hatta bazen tiksindirici buluyor olabilir. böyle bir durumdayken bile, yani aslında onun saygı duyma şeklini yadsıyan ve daha bunların öznel bir ifade olduğu bağlantısını kuramamış biri karşısında bile kendisine dayatılana tüm bu hislerine rağmen sakinlikle davranır. çünkü aksi bir durumda o da tıpkı karşısındaki gibi bir dayatmacı haline gelecektir, bunu bilir. bu da kendisiyle çelişmesi demektir ki sırf bundan kaçınmak için tüm bu saçmalıklara ne halt ederseniz edin artık kafam kaldırmıyor tavrı takınır.
kimse kimsenin kendi olma, kendini ifade etme şeklini yadsıyamaz, hor göremez, inkar edemez. bu topraklarda bunlar nefes almak gibi rutinlere dönüşmüş bile olsa, sayısızca tekrar tekrar edilip aslında olması gerekenmiş gibi bir hava da yaratılsa, değildir. sevginiz ve saygınız bana ne kadar sorunlu görünse de sizindir. ve orada biter mesela benim için. arkası yok. ta ki o durduğun yerin olası en doğru yer olduğunu bana dayatan ima ya da açık bir tavra kadar.
bilmem anlatabiliyor muyum?
tamam inandım çok atatürkçüymüşsünüz editi: çok ilginç ya, bize bıraktığı özgür ülke? şu an sen sana “özgür” bırakılan bu ülkede özgürlük namına ne buluyorsun, rica ederim bi açıklama lütfen, kadınlara ve çocuklara verilen haklar, evet, peki ülkede kadınlar ve çocuklar öylesine öldürülüp tecavüze uğrarken de yine kafanızı çevirip atatürk fotoğraflarına baktığınız için mi böylesiniz. sahip olduğunuzu iddia ettiğiniz görüşe sahip çıkma şekliniz en ufak bir eleştiriye küfürler yağdırmaktan ibaret. üstelik bir de üzerine tek bir yapı inşaa edememişsiniz, tüm bunlar hiç koymuyor mu acaba o narin zihninize? bir şeye inanmak demek mücadele etmek demektir onun için, aha ben de atatürk fotoğraflı yastıklara yorganlara sarılıyorum en atatürkçü benim demek değil. şu ülkede bu kadar rahat başka bir kimlik yok herhalde, çünkü hiçbir şey yapmana gerek yok. al bi resim koy başucuna tamamdır.
azothoth3 profili
-
iş yerlerinde atatürk resmi zorbalığı
-
kadınların azarlayan ve sinirli erkeği sevmesi
yani diyor ki; ben kadına kendisinin yanlış bir varlık olduğunu hissettirecek her şeyi yaparım, azarlarım, itin götüne sokar, sözlerimle küçültür onu kendinden bihaber hale gelinceye kadar yok sayarım, bunları yapmam lazım, böyle biriyim, sinirli ve agresifim diyor, öyle göt bir adamım ki bu davranışlarımı haklı ve meşru görmek için bunu karşındakinin böyle istediğine inandım diyor, kadın böyle seviyormuş.
bu boktan davranışlarınızı kabullenecek ya da ses etmeyecek kadar benliğinden kopmuş bir insana eziyet etmeyi sevgi ile bağdaştırmak gerçekten mide bulandırıcı. size ne olduğunuzu bilerek, gerektiği gibi davranacak biri çıkana kadar bu sikik argümanlarınıza sığınmaya devam edebilirsiniz. -
iyi insanın zaman içinde kötüleşme sebebi
iyi insanlar kötüleşmezler.
iyilik berrak, aydınlık ve kararlıdır, uzlaşmacı ve politik değildir.