Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. beyninin arka planında dönen şarkı

    halil pazarlama halil pazarlama halil pazarlama, kapınızdaaa

    yılda birkaç kez geçirdiğim halil pazarlama atağını yaşıyorum. toplantı, düğün, bulaşık, sinema, fakat beynimin arka planında tek şey var: halil pazarlama. yıllar içinde akustik versiyonu, remixi, prag senfoni orkestrası tarafından icra edileni vb. hepsini kafamda aranje ettim. techno partiye gidip, kimse farkında değilken kafamda çalan halil pazarlama ile çılgınca dans etmek istiyorum.

  • 2. koronavirüs tarihinin unutulmayan olayları

    yazılan cezaların pandemi sonrası affedilmesi.

    kurallara uyan vatandaşların her zamanki gibi kurallara uyduğu, hatta ceza yiyip ödeyenlerin boku bokuna cezalarını ödediğiyle ve kurallara uymayip üstüne ceza yiyip bunu ödemeyenlerin yaptıklarının yanına kâr kalması.

  • 3. 28 şubat'ın ekonomik maliyeti 300 milyar dolar

    ne olacak ki, benim de her soyledigime sorgusuz, sualsiz, arastirma yapmadan direkt inanacak birileri olsa etrafimda ben de sallarim. hatta az bile soylemisler, bence en az 1 trilyon dolar filan olmaliydi.

    kendilerini 300 ve 250 milyar dolarda durduran ne olmus merak ettim.

  • 4. 150 gr dönerin 510 tl olması

    istanbul'da çok sayıda şubesi olan bir dönercide, 150 gram döner dürümün 510 tl olması hadisesidir. yani yarım bin lira!!! 2 döner dürüm, 2 ayran 1110 tl'ye denk geliyor.

    eskiden 120 gram olarak satılan tek porsiyon da 100 grama düşürülmüş ve 350 tl'den satılıyor.

    artık diyecek laf kalmadı galiba.

    görsel

    edit: joker değil, normal fiyat bu arkadaşlar. ayrıca vale teslimatı da değil, kendi kuryeleri teslim ediyor.
    edit 2: ben yemedim, canım çektiği için bakmıştım ama bu fiyata döner olmaz. sipariş vermedim. ama bu pahalılığa karşı tek argüman da "ay yemezsen ölmezsin" değil arkadaşlar. evet, yemedim ve ölmedim ama neden eskiden çerez niyetine yediğimiz bir tane döner dürümü bugün yiyemedim, bunu sorgulamam gerekmiyor mu sizce de? ya da şu fiyata bir tane dürüm söyleyip içi sızlamayacak insan var mı hakikaten ya; bu işin ederi bu mu?

  • 5. erkeklerin tek montla kışı geçirmesi

    tek montla bilmem kaç tane kış geçiriyoruz desek daha doğru olur.

    2014’te bir mont almıştım 9 sene kullandıktan sonra geçen sene yollarımızı ayırdık. aslında sağlamdı kullansam daha kullanırdım ama artık monta ayıp olduğunu düşünmeye başladım yakasını bıraktım.

  • 6. üsküdar kadıköy maltepe tramvay hattı

    şehri araba odaklı düşünenler "trafiği sıkıştıracak" diye düşünebilirler. fakat bu hattaki otobüsler, özellikle minibüsler trafikten çekileceklerdir. ben size, hiç trafik olmaması gereken bir yerde sadece minibüs yolcu bekliyor diye nasıl hayvani trafik oluyor gösterebilirim. ek olarak da, yoğun caddelerde parklanmaya da engel olunmalıdır. bunu da ele aldığımızda, parklanma ve büyük toplu taşıma araçları devreden çıkınca olay çözülecektir.

    bir zahmet de arabanızla her yere de gitmeyin artık istanbul'da. bu şehre atılan en büyük kazık, 70 sene önce şehrin neredeyse her semtine ulaşan tramvayların kaldırılması olmuştur. tramvay projelerini destekliyorum. hatta her ilçeye tramvay projesi yapılmalıdır. metrodan ucuzdur ve aktif kullanımda trafiği doğrudan azaltabilecek potansiyeldedir.

  • 7. rams park arenaya dikilen aslan heykeli

    memleketin aslanı bile aç, sefil, zayıf, bir deri bir kemik a...

  • 8. 2024 bahreyn gp

    yapılan işe saygı duyarım fakat serhan acar'ı eleştirip bein'de anlatım yapan iki arkadaşı öven suserlar neyin kafasını yaşıyor, gerçekten çok merak ediyorum. üç antrenman seansını da izledim, ruhsuz anlatımlarından dolayı içim şişti. teknik anlamda da f1 için çok yetersizler maalesef. kusura bakmayın da "bana öyle geldi, ben öyle düşünüyorum" diyerek f1 anlatımı yapamazsın.

    birileri de f1'in serhan'ın tekelinden kurtulduğunu söyleyerek, iki kişi olmasına övgüler yağdırmış. size acı bir haberim var, matematik her zaman doğruyu söylemez arkadaşlar; 1>2

    seni çok özleyeceğimizi anlamak için değil yarış, sıralama turlarını bile izlemeye gerek kalmadı serhan acar. rip.

    sıralama turları editi: russell'a gelen delta zamanı incelemesi bildirimi sonrası bizim saygıdeğer anlatıcılar "delta zamanı nedir emin değilim bilmiyorum" diyor. delta zamanının ne olduğunu bilmeyen adama f1 anlattırıyorlar. bizim serhan acar haterı suserlar da bunları yalıyor. allah size akıl fikir versin aq.

    --- spoiler ---

    onlar çalışır, verstappen kazanır.
    --- spoiler ---

  • 9. bedelli askerlikte kışla şartı kalksın kampanyası

    yapmış biri olarak bir bedellinin gününü size özetleyeyim,

    -kalk
    -traş ol, giyin
    -komutanı bekle
    -sıraya gir kahvaltıyı bekle
    -sıraya gir komutanı bekle
    -sıraya gir o günün beklenecek etkinliğini bekle (aşı, fotoğraf, sağlık eğitimi vb.)
    -sıraya gir öğle yemeğini bekle
    -sıraya gir komutanı bekle
    -sıraya gir eğitimi alanına git
    -eğitim alanında bekle
    -sıraya gir geri dön
    -sıraya gir akşam yemeğini bekle
    -çay sırası bekle
    -yatış

    bu arada sıkıntıdan her gün üç paket sigara iç ve tüm bunları 28'le çarp.

    zorunlu askerliğe karşı değilim. 1 ay da temel askeri eğitim vermek için oldukça yeterli bir süre ama bedelli askerlik askerlik falan değil. kimsenin bir şey öğrendiği falan da yok. son gece, ertesi gün doğuya dağıtıma gidecek uzun dönem gencecik erlerin 5000 bedellinin bulaşığını yıkaması da cabası.

    insan kaynağını bu kadar kötü harcayan başka bir ülke bulamazsın.

  • 10. 29 şubat 2024 galatasaray fatih karagümrük maçı

    gs tüm kupa maçlarını 'kuralarla, tesadüfen' evlerinde ve görece en zayıf rakiplere karşı oynamasına rağmen fatih karagümrük'ün boru gibi kazandığı kupa maçıdır.

    galatasaray sezon başından beri oynadığı berbat futbolu günden güne kötüleştirerek devam ettiriyor. sparta prag maçında gerçekler gün yüzüne çıktı, antalya maçında da berbat bir futbol oynadılar fakat hakem büyük bir başarıyla 8 kişi bitirmesi gereken takımı iki uyduruk golle ligde tuttu ve 3 puan verdi. ama buraya yetmedi. artık hakemlerle de kazanamıyorsunuz.

    o zaman daha fazla dua ? ..

  • 11. devlet hastanesiyle özel hastane arasındaki fark

    birinde pislikten, ilgisizlikten ölürsün.
    diğerinde para almak için yaptıkları gereksiz ve riskli işlemlerden.

    öyle dertliyim ki, neredeyse bir yıl oluyor, özel hastane bir akrabamı resmen öldürdü.

    olayın ve hastanenin yediği bokların baştan beri farkındayım ama geride kalan yaşlı ve hasta aile üyelerim bu bilgiyi kaldıramaz, mahkeme peşinde koşamaz diye sustum.

    sağlam, kendi ayaklarıyla muayeneye diye gittiği hastanenin yatış kararı alıp, 6 gün can çekiştirerek öldürdüğü hastamız için hastaneye 200000 tl ödedik.

    çok üzgünüm. bu olayı düşünmediğim bir tek gün yok.

  • 12. ibrahim keloğlan

    evet ibram.
    ne yapmıyoruz?
    unutmuyoruz.
    unutturmuyoruz.

  • 13. belçim bilgin

    çghb ekibine katılmak için seçmelere girdiği sırada yılmaz erdoğanla tanışmış. yeteneği sevgili eşi tarafından keşfedildikten sonra çghb'de hiç sahneye çıkmadan bkm'nin çalıştığı ekiplerin işlerinde gördüğümüz. çocuk yaptıktan sonra aşırı takıntı haline getirdiği numeroloji ve detoks nedeniyle önüne servis edilen işleri dahi almamış. sabır taşı çatlayan ve mutluluğu başka biçimlerde bulan yılmaz erdoğanla büyük ada adliyesi gibi alakasız ama numerolojiye uygun adliye de boşanmış. bunu uzun süre basından saklamış ama zaten bu süreçte çeşitli eğitimler adı altında yurt dışında kendisini bulmaya çalışmış. ancak ağır anksiyetesi, panik atağı ve takıntıları nedeniyle artık sağlıklı düşünme yetisini de yavaş yavaş kaybettiği gözlerden kaçmayan. hatta bu psikolojik sorunları nedeniyle yılmaz erdoğan'ı bile köyceğizde bir köyde inzivaya çekilmeye itmiş kadındır. merak edenler yılmaz erdoğan'ın numeroloji, detoks, sağlıklı beslenme durumlarını bir kaç röportajından kolaylıkla anlayabilir. ayrıca yılmaz erdoğan'ın ağzından kızı berfin'i pek duyamazsınız, varsa yoksa rodin der. bundan sonrası uzmanların işi :)

  • 14. okan buruk

    elendiği için eleştirilmiyor, bu kadar saçma işler yaparak elendiği için eleştiriliyor.
    rotasyon berbat, sistem berbat.
    yoksa oynat hamza'yı, efe'yi, eyüp'ü elensen de kimse birşey demez.
    ama barış'ı 90 dakika oyunda tutup bu kadar yoracak kadar maçı önemsiyorsan o zaman muslera'yı da oynat. kaleci mi yorulacaktı?

  • 15. saygılı sessiz efendi dürüst erkek

    bu benim, hep böyleydim ve karşı cins karşısında hiç bir faydasını görmedim.otuzlarin sonlarına da yaklasmaktayim

  • 16. muhammed kerem aktürkoğlu

    gerçek sihirbaz. top kaybetme uzmanlık alanı.

  • 17. biz neden passat'a biniyoruz

    soranlara peygamberimiz karnına açlıktan 2 taş bağlardı dersiniz. fakirler daha önce cennete girecek dersiniz.

  • 18. ayak tırnağını 3 ayda bir kesen erkek

    erkek adam ayak tırnağı çoraba takıldığı an keser. bu bir ay da olabilir iki ay da. çoraba ya da nevresime takılmadığı sürece tırnağın uzunluğuna dönüp bakmaz bile.

  • 19. izmir'de külotlu çorapla para kazanan koca

    (bkz: ince siyah kulotlu corap) etkisi
    buna para kaptıranlarda hani ince siyah kulotlu corabı dedesine giydirsen harcıyacak tipler vardı ya, ha işte onlar.
    güzel vatanım öyle şahane ki her salağın bir skeni var.

  • 20. namaza duran yolcuyu beklemeyen otobüs şoförü

    hala 10 dk beklese ne olur yazan tipler var. arkadaşım bu saati programı olan bir düzen. bunu anlamak bu kadar zor mu? islam düşmanlığı yazıyorlar bir de. yemin ediyorum sizden ala islam düşmanı yok. çünkü cahilliğinizle insanları islamdan siz uzaklaştırıyorsunuz

  • 21. 3 mart 2024 beşiktaş galatasaray maçı

    herkese merhaba!

    beşiktaş taraftarı için hazırladığım, galatasaray oyunu hakkında teknik ve taktik deneme yazısını okumak isteyenler buyursun:

    bütün veriler comparisonator'den alınmıştır.

    herkesin bildiği bilgilerle başlayalım. bu sezon 27. haftası oynanan süper lig'de 23 galibiyet, 3 beraberlik ve yalnızca 1 mağlubiyet alan galatasaray lider konumda. baktığımızda kayseri, fenerbahçe ve sivas deplasmanlarında berabere kalmış, hatay deplasmanında da kaybetmişler.

    anlık olarak avrupa'dan ve türkiye kupası'ndan elendikleri için, en büyük odakları süper lig. bunu şunun için yazıyorum, kupada oynadıkları karagümrük maçındaki oyun aldatıcı olmasın. ama avrupa'ya da baktığımızda, zalgiris, kopenhag, sparta prag gibi deplasmanlarda sorun yaşadığını da gördük.

    ama karagümrük maçının teknik taktik değil ama psikolojik bir kırılımı var. bu sezon galatasaray, resmi maçlarda bayern dışında ilk iç saha mağlubiyetini aldı. bizim tüm bu maçlar arasında, referans alacağımız 2 maç var, kopenhag ve sparta prag maçı. 2 takım da bölge geçiş oyunu oynayarak, kadroları görece daha zayıf olmasına rağmen, otobüs çekmeden nasıl kazandılar?

    öncelikle galatasaray'ın genel oyun yapısını anlatıp, sonra verilerle bunu destekleyelim. birinci konu, galatasaray'ın defansif planındaki ofans etkisi. bu kısmı çok önemsiyorum, zira boey gidince bu plandan güç kaybetmişlerdi, abdülkerim de biraz kötü oynayınca, galatasaray defansif problemler yaşıyor.

    oyununun en güçlü tarafı, rakibin atak yaptığını düşündüğü anda, hücuma çıkıp rakibi eksik bırakabilmesi. bu sebepledir ki; çok iyi bayern ve manchester united maçları serisi geçirdi. bu sebepledir ki, kötü bir kopenhag, prag maçları serisi geçirdi.

    çünkü merkezde toreira ile başlayan baskı, abdülkerim, boey ile ön tarafa hızlı taşınıyor. kendi üzerine gelen takımlar bu yanılgıda, galatasaray'dan iyi olduğunu düşündüğü anlarda gol yiyor. bu ilk oyun planları, türkiye liginde bu planı az görüyoruz, sebebi ise, süper lig takımlarının birçoğunun öne çıkmak gibi bir derdi yok!

    bu oyunu anlatmamın sebebi, beşiktaş'ın asla bu hataya düşmemesi içindir. diğer oyuna gelecek olursak; bu da ön tarafa yığıldığında, top yine rakipte olabilir ya da olmayabilir, rakibin bütün pas bağlantılarını 5 ve 10 saniyelik preslerle kesip, yine hızlı hücuma çıkmak.

    bu kısımda ise tehlikeli 3 oyuncu var, kerem, barış alper ve zaha. ama burada da özellikle sezon ortası okan buruk şöyle bir hataya düşmüştü, bu 3'lüyü aynı anda kullanıp, merkezde top tutan bir orta saha oynatmadan sadece hızla skor elde edebileceğini düşündü.

    ki bu oyunu denediği dönemlerde, sezon başından daha zor galibiyetler almaya başladı. bunun çözümü olarak ise geçen seneki oyuna döndü ve mertens'i tekrar merkeze koydu. bu merkezin de en büyük destekçisi kerem demirbay, özellikle hızlı top kapma anlamında çok etkin bir oyuncu.

    çünkü toreira, geride şok presler yapabilir fakat, rakipten dönen, şuttan dönen ve hızlı hücum öncesi top neredeyse kerem de orada. bu yazdıklarımın hepsi, beşiktaş'ın planının ve pres yapısının nasıl olması gerektiğini ifade eden detaylar. daha çeşitlendireceğiz.

    ve en uçtaki noktada ise icardi, arkasındaki bu 2 sprinter, 1 oyun kurucu futbolcudan skor için top bekler halde. bu kısımda da son zamanlarda bir performans düşüklüğü gözlemliyorum. zaten verilere bakınca, geçen sezon boyunca 13 net pozisyon kaçıran icardi, henüz bu haftada 15 net pozisyon kaçırmış. top gelmedi diyebilirsiniz, ayağına gelen top sayısı, maç başı baktığımızda geçen sene ile aynı.

    yani, galatasaray'ın icardi dışındaki ofans 3'lüsü, aynı işlevsellikle oynuyor, birkaç maçtır, kazansalar bile kötü görünen oyunun sebebi biraz da bitirememek. bu bitirememek, ilk taktikte anlattığım defans oyuncularının biraz daha öne çıkmasına ve arkada gereksiz boşluk vermelerine sebep oluyor.

    bu yazdıklarım oyuncular dışında da böyle işliyor. bir de işin oyuncu tarafı var, nelsson oynayınca başka, sanchez oynayınca başka bir oyuna dönüyor. örneğin, sahnchez tıpkı abdülkerim gibi daha çok öne oynamayı seven, dikine pasları olan bir oyuncu. nelsson ise daha garantici. ama birebir müdahalelerde nelsson çok daha iyi durumda.

    2 defans oyuncusu deyip geçmeyin, bu 2 oyuncu, beklerin performansını da çok etkiliyor. çünkü abdülkerim, toreira, kerem, icardi bölge liderleri sabit oluyor. galatasaray'ın değişkenleri, merkezden çizgiye yaklaşan oyuncular. sorunlar da daha çok buradan geliyor.

    şimdi biraz toparlamak gerekirse, beşiktaş'ın baskı gücünü dengeli dağıtmasına gerek yok. öndeki baskıda, abdülkerim'i hedeflemeli, gerideki baskıda ise önce kerem demirbay, sonra mertens. neden? çünkü beşiktaş'ta kerem aktürkoğlu hız aldıktan sonra onu durduracak oyuncu yok ama ona gelen pası durdurmak çok daha kolay.

    kopenhag ve sparta prag ne yaptı peki? aslında 2 işi çok iyi yaptılar. merkez güvenliğini hiç bırakmadılar. merkezde aldıları toplarla çizgi oyuncularının koşularını çok iyi değerlendirdiler. bek ve kanat, sadece forvetler değil. beşiktaş'ın kadrosu buna uygun mu?

    bek konusunda tam olarak değil ama muçi'nin de katılımıyla, çizgiden içeri giren oyun anlamında şu anda sezonun ilk yarısından daha iyi durumda. diğer konu da merkezin güçlü kalması, al musrati buraya ve bölgenin çevresindeki oyunculara %30 artı sağladı.

    yani sezonun ilk yarısı sorsanız, asla uygun değil derdim ama şu anda %60 %70 bu oyuna uygunuz. bu her şeyi çözer mi? çözmez tabii ki, galatasaray'ın açıklarından bahsediyorum ama galatasaray'ın güçlü olduğu taraflar, fenerbahçe'nin de çok önünde.

    gelelim verilere. genel değerlendirmede, ofansif verilerde ve paslaşma verilerinde ligde 2., defansif ve birebir olarak 1. durumdalar. 2. olduğu verilerde fenerbahçe lider, diğerlerinde de fenerbahçe 2. durumda. ama detay bakmak, neyi iyi, neyi kötü yaptıklarını irdelemek lazım.

    örneğin, 2,3 xg gol beklentisi oluşturmuşlar, biz 1,5 ile neredeyse maç başına 1 gol gerideyiz. ligin en çok şut çeken takımı galatasaray, bunu sağlayan, merkez oyuncularının da şutör olması. zaha, kerem'in yanında, mertens, kerem demirbay ve kaan ayhan gibi şutörleri de mevcut.

    bir diğer konu, sprinter oyuncularla kurulu olması, çok iyi top taşıdığı gibi bir duruma geliyor. ama öyle değil. başarılı dribling'de %54 ile 10. sıradalar. ama çok fazla deniyorlar. burada driblinglerini almadan kesmemiz gereken toplarda pası verecek oyuncuya baskıyı iyi ayarlayamadığımız her an, colley ve necip arkasında boşluk anlamına geliyor.

    bu arada şunu karıştırmayalım, galatasaray geriden hızlı çıkıyor fakat bir kontratak takımı değiş. geçiş takımı, bölge olarak öne yerleşiyorlar ve bunu hızlı yapıyorlar. hatta kontratakların şutla sonuçlanması gibi bir veri var ve sonuncular. tek gelen oyuncular pek mahir değil.

    diğer konu, efsane bir korner takımı değiller. duran toplarda çok ortalama verilere sahip galatasaray. çünkü galatasaray için, rakibin yerleşmemiş olması daha gerçek bir plan. rakip yerleşik ve bilinçli oynadığında açma sorunu yaşıyorlar. bunu pas anlamında mertens yapar ama o da bocalayınca fazla şut denemeye başlıyor.

    defansif olarak baktığımızda ise, ligin en çok top kazanan takımı olacak karşımızda. işte bu yukarıda bahsettiğim, 5 ve 10 saniye içinde topu geri kazanma presini çok iyi yaptıklarını gösteriyor. bu presten kaçmak gerek, çünkü henüz o presi aşacak bir pas verimiz yok!

    sizi şaşırtacak bir veri söyleyeyim, araya girme verisinde 39 ile ligde 15. sıradalar. bu ne demek, birebir preste o kadar iyiler ki, alanı kısıtlı tutuyorlar. bunun bir sebebinin de merkezde torreira gibi birebir oyuncusunun olması. bu bizim silahımız da olabilir. nedir o silah, alanı iyi tutamamaları, al musrati'nin atacağı direkt pasları işlevsel yapar.

    rakip yarı sahada top kazanma yüzdesinde %36 ile liderler. burada biz de 2. sıradayız. tekrar edeyim, galatasaray'ın dayandığı güçlü temeller, bizim silahımız olabilir. mesela yukarıdaki bir cümleyi tekrar edeyim. galatasaray'ın gole en yakın olduğu an, rakibinin gol atacağını düşündüğü andır. beşiktaş da galatasaray'ın bu anını kovalamalı.

    pas verilerine de baktığımızda, ligin en fazla pas yapan, en fazla 3. bölge pası yapan takımı galatasaray. bunu kabullenmek lazım, bu maç özelinde. yine bizden fazla pas yapacaklar. burası kesin. ama nasıl ve nerede yapacakları önemli. al musrati'nin en zor görevi bu maç olacak!

    neyi kötü yapıyorlar derseniz, az önce de belirttim, orta ve uzun top verilerinde diğer verilerde olduğu kadar iyi değiller. abdülkerim'in ayaklarına bakıyor uzun top biraz. mesela, ilginçtir, dakika başına ligde en çok defansif aksiyon yapan takım galatasaray. bu kadar pas yapan, top ayağında olan bir takım olmasına rağmen. bu da dediklerimi veri ile doğruluyor.

    bir diğer konu defansif hava topu verisinde de çok mahir değiller, ligde 5. sıradalar. ama beşiktaş'ta semih oynarken, akan oyunda orta yapmak çok mantıklı olmuyor. daha çok duran toplarda, cenk, colley'in üstünlüğünü kullanmak gerekiyor. önemli bir durum.

    bir de barış alper yılmaz gerçeği var. çok çözemediğim bir oyuncu, dikkat etmekte fayda var. nedir o? bir kere top nerede olursa olsun, defansın kafasını karıştıracak alakasız koşuları olan bir oyuncu. onun topsuz oyunlarına dikkat etmek gerekiyor. iyi bir oyuncu.

    peki nasıl kazanırız? öncelikle oyunumuzu bilerek kazanırız. deli gibi saldırmayarak, merkezi tutarak kazanırız. bu maç, özellikle nelsson oynayacaksa, üzerine semih ve muçi'yi bağlamak gerekiyor. abdülkerim'i de 1 oyuncunun merkezden uzaklaştırması, peşinde koşturması gerekiyor.

    merkezi ancak böyle boşaltabiliriz. yine masuaku'nun yaptığı, ters uzun topları etkin kullanmak lazım. al musrati'deyken, ters koşuları sık sık yapmak lazım. rakibin, öndeki 3'lü ile geri arasındaki pas bağlantısını kesmek adına, daha defansif değil, daha alanı bilen oyuncular gerekiyor.

    kısacası, kupada istediğimizi aldıktan sonra, psikolojik açıdan önemli, takımın gelecek senesine etki edecek yükselişe geçmemizi sağlayacak bir karşılaşma. ve çok zor bir maç! umarım kazanır, haftayı keyifli kapatırız.

    okuyan herkese teşekkür eder, keyifli hafta sonu dilerim.

  • 22. fenerbahçe ve galatasaray'ın bilerek elenmesi

    nasreddn hoca fıkrası gibi.
    nasreddin hoca eşekten düşmüş, zaten inecektim, demiş.

  • 23. 1 mart 2024 murat kurum'un yaptığı u dönüşü

    dönmek bunların fıtratında var, 39 yıllık fani hayatımda son 20 seneki kadar hızlı dönen ümmet görmedim.subanallah.

  • 24. kuvvetli bir alkış

    son yıllarda izlediğim en absürd, en komik, en trajik, en gerçek yapımlardan biri. çocuk yetiştirmek, yeni nesil türk aile yapısı gibi konulara; sosyolojik, felsefi, psikolojik ve zaman zaman psikanalitik tespitler yapan hem de çok yerinde yapan bir sistem eleştirisi diyebilirim.

  • 25. iş yerlerinde atatürk resmi zorbalığı

    saygı, sevgi, değer, anlam, inanç bilir misiniz ki tamamen öznel ifadelere dayanır. duvardaki bir resim, senin için çok büyük manalara gelirken, başka biri için sadece duvardaki bir resim olabilir ve böyle olması senin kaygı duyman, öfkelenmen gereken bir şeye dönüşüyorsa üzücü belki senin için ama ne kendine ne karşındakine saygısı olmayan sensin. çünkü bu iki kişi aslında diyelim ki aynı ve eşit şekilde birine ya da bir şeye değer veriyor olsa bile bunu ifade etme, gösterme şekilleri çok ayrı olabilir ve bu sevgili yazarlar kimseyi de ilgilendirmez.
    kaldı ki, karşındaki kişi belki de tartışma konusu değerlere saygı duyan ancak duvarlara asılı resimler etrafında kendiyle her yönüyle çeliştiğine tanık olduğu bir grubun “saygı duyacaksın taaam mı” buyruğunu komik, aptalca ve hatta bazen tiksindirici buluyor olabilir. böyle bir durumdayken bile, yani aslında onun saygı duyma şeklini yadsıyan ve daha bunların öznel bir ifade olduğu bağlantısını kuramamış biri karşısında bile kendisine dayatılana tüm bu hislerine rağmen sakinlikle davranır. çünkü aksi bir durumda o da tıpkı karşısındaki gibi bir dayatmacı haline gelecektir, bunu bilir. bu da kendisiyle çelişmesi demektir ki sırf bundan kaçınmak için tüm bu saçmalıklara ne halt ederseniz edin artık kafam kaldırmıyor tavrı takınır.
    kimse kimsenin kendi olma, kendini ifade etme şeklini yadsıyamaz, hor göremez, inkar edemez. bu topraklarda bunlar nefes almak gibi rutinlere dönüşmüş bile olsa, sayısızca tekrar tekrar edilip aslında olması gerekenmiş gibi bir hava da yaratılsa, değildir. sevginiz ve saygınız bana ne kadar sorunlu görünse de sizindir. ve orada biter mesela benim için. arkası yok. ta ki o durduğun yerin olası en doğru yer olduğunu bana dayatan ima ya da açık bir tavra kadar.
    bilmem anlatabiliyor muyum?

    tamam inandım çok atatürkçüymüşsünüz editi: çok ilginç ya, bize bıraktığı özgür ülke? şu an sen sana “özgür” bırakılan bu ülkede özgürlük namına ne buluyorsun, rica ederim bi açıklama lütfen, kadınlara ve çocuklara verilen haklar, evet, peki ülkede kadınlar ve çocuklar öylesine öldürülüp tecavüze uğrarken de yine kafanızı çevirip atatürk fotoğraflarına baktığınız için mi böylesiniz. sahip olduğunuzu iddia ettiğiniz görüşe sahip çıkma şekliniz en ufak bir eleştiriye küfürler yağdırmaktan ibaret. üstelik bir de üzerine tek bir yapı inşaa edememişsiniz, tüm bunlar hiç koymuyor mu acaba o narin zihninize? bir şeye inanmak demek mücadele etmek demektir onun için, aha ben de atatürk fotoğraflı yastıklara yorganlara sarılıyorum en atatürkçü benim demek değil. şu ülkede bu kadar rahat başka bir kimlik yok herhalde, çünkü hiçbir şey yapmana gerek yok. al bi resim koy başucuna tamamdır.

  • 26. 30 yaşını geçtiği halde seçici davranan kadın

    valla ben burada arzuladığım nitelikleri yazarken sözlük erkekleri yaş kaç, diyordu. 32- 33 diyince taşsak geçiyorlardi. hem uzun yakışıklı hem zeki bilmem ne, nahh diyorlardı. kocam, 190 küsür, öss'de 1981. olmuş mesela. iki üni bitirmiş, baba parasıyla vakiflarda değil zekasıyla odtü 'de okumuş ilkinde 2.de % 100 burslu bilkent'te üstelik master, doktora da var.

    sonuç; arzu ettiğim niteliklerin daha da fazlasına sahip biriyle 34 yaşımda evlendim, sözlüğe kalsam naahtii, naannikk:)

    duada bile ayrıntı önemlidir, daha çogu varsa inanan bir insan olarak da sahibinden istiyorsanız her şey mümkün.

    insanların kriterlerinin olması doğaldır. verecek olan dilerse verir.

  • 27. wilfried zaha

    zahayı öyle hadi kardeş sen git diyerek gönderemezsiniz. adamın bonuslar ıvır zıvırlar hariç kemiksiz yıllık 6,5 milyon eurosu var. bu herif paragözlüğü ile nam salmış kariyeri boyunca. gs den tüm sözleşmesini öyle ya da böyle almadan hayatta gitmez. gs den başka da o maaşı bu adama kimse vermez. en iyi ihtimalle araplara falan kakalamaya çalışılır o da zaha beyefendinin keyfi isterse.

  • 28. komşumu evine bıraktım diye kocasından fırça yemem

    (bkz: iyi denemeydi montaigne)

  • 29. kadının aldatması ile erkeğin aldatması aynı değil

    son derece boş bir aforizma. aldatma aldatmadır ve cinsiyeti yoktur. aldatılan kadına da erkeğe de duygusal ve manevi açıdan büyük zararlar verir.

    affı yoktur.

  • 30. 1 mart 2024 migros alkol indirimi

    aramızda hâlâ torku bira geyiğinin ciddi ciddi komik olduğunu düşünen yaşam formları olduğunu görmemizi sağlayan indirim. dur tahmin edeyim, yazar maaşları da yatmadı değil mi? lütfen ya beyin nakli yaptırın ya da gidip bir yerden atlayın.

  • 31. yaş aldıkça anlaşılan şeyler

    yapmak isteyenin yapacağını, yapmak istemeyen insanın ise yapmamayı tercih ettiğini ve bunun nedenlerinin de aslında çok önemli olmadığını.

    bir insanın seni sevmesinden daha önemli olan seni ne kadar seviyor olduğu. onun seni tuttuğu belli bir mesafe varsa senin de o kişiyi aynı mesafeye koyman gerektiği.

    sevgi, cinsel çekim iki insanı bir araya getirebilir ama ne uyumu ne de dostluğu garantiler.

    bazen insan "seni sevmiyorum" demez de; ilgi ve saygı göstermez, önemsemez, zaman ayırmaz, önceliği yapmaz, saydam olmaz, sorumluluk almaz, çaba göstermez. senin tüm bu işaretleri görüp değer verilmiyor, sevilmiyor olduğunu anlaman gerekir.

    bir insan ona kattığın değerin ve ilişkiye yaptığın yatırımın farkında değilse ve sen o ilişkinin içinde kalmaya devam edersen sonsuza kadar bu durum devam edecektir. sen vereceksin o alacak ve sen kırıntılar ile idare etmek zorunda kalacaksın.

    değer verdiğin birisi senin için pek bir şey yapmaya gerek duymuyorsa bir süre boyunca baya bir üzülürsün. sonra öyle bir eşik gelir ki seni kendinden yoksun bırakan kişinin yokluğuna alışmaya başlarsın ve bir süre sonra o kişi senin için görünmez olmaya başlar. varlığı ile yokluğu arasında pek fark olmaz. çünkü kalpteki hiçbir duygu aynı şiddette yaşanmaya devam etmez. bu nokta da tam bir dönüm noktasıdır aslında.

    sevdiğin insanlara karşı aşırı hassas, düşünceli ve hisli olduğun zaman ilk gözden çıkartılan, önemsenmeyen ve düşünülmeyen sen oluyorsun. fakat bir süre sonra o değer verdiğin insanlara baktığında hissettiğin tek şey hayal kırıklığı oluyor. sonra sende bırakıyorsun ve sen kaybettim zannederken onların kaybediyor olduğunu anlıyorsun. çünkü iyilik ve güzellik insanın karşısına her zaman çıkmıyor...

    zamanla anlıyorsun ki aslında kimin seni seçtiğinin ya da seninle ilgilendiğinin bir önemi yok. önemli olan cesur bir şekilde seninle olmak konusunda kararlı olan ve eylemleri sözleriyle uyumlu olan kişileri senin seçiyor olman.

    son olarak ise ne olursa olsun kimseye bel bağlamadan yola devam edebilmek. sizin mutluluğunuz, mutsuzluğunuz, istekleriniz aslında çok da önemli değil başkaları için. bunu anladığınız anda da kendinize daha çok sarılmaya başlıyorsunuz...

  • 32. filtre kahvenin yanında iyi giden şeyler

    son derece bayağı gelecek bazılarınızın kulağına ama, ben bildiğin anne kekini çok yakıştırıyorum, şahane yani.

  • 33. murat kurum'un beykoz'u avrupa yakasında sanması

    kendisinin milletvekili adayı olduğu istanbul 1. seçim bölgesi beykoz'u da kapsamaktadır halbuki. adam adayı olduğu bölgeyi bilmiyor.

  • 34. çiftler birbirinin telefonunu alıp bakabilir mi

    babam bordro mahkumuydu. maaşlı çalışan yani. öyle aşırı bir zenginlik içinde de olmadık, fakirlik de yaşamadık çok şükür. kendi yağımızda kavrulan tam bir ortadirektik. sonra kredi kartı denen şey icat oldu. büyüdük ve babam bunlardan cebimize koydu. ancak şunu hep bildik: o kredi kartının içinde para vardı ama "bizim" değildi. sadece "acil ihtiyaçlar" için kullanılması ve başkasına muhtaç olunmaması için cebimizdeydi. "her an" elimizi atmamız için değildi...

    koca adam oldum; kendi paramla kendi cüzdanıma koyduğum kredi kartımı kullanırken de hâlâ bu düşünceyle hareket ediyorum. elimi "her an" benim olmayan bir paraya uzatmıyorum.

    diyeceğim o ki eşinin "mahrem" alanı, senin olmayan ama senin elinin altında bir varlıktır. öyle "her an" elini atarsan bil ki onun varlığının sebebi haricinde bir durum oluşturur ve dengeyi bozarsın. "acil" durumlarda olmalı ki onun kutsiyetine halel gelmesin.

    yoksa hayatın ekstresi, bankanınkine benzemez... duygularınızla ilmek ilmek oluşturduğunuz her şey elinizin altından "bir anda" kayıp gider. asgari ödemesi de yoktur. ağlar durursunuz.

    telefonu elinize alacak kadar "güvenmiyorsanız" en baştan o kredi kartını cüzdanınızdan kesip atın.

    bu konuyu da artık çok uzatmayın... lütfen...

  • 35. 1 nisan 2024 kılıçdaroğlu'nun geri dönme iddiaları

    iki lafı bir araya getiremeyen, her cümlesini future tense ile ve gereksiz bir akademik türkçe ile "yapacağım, edeceğim, geleceğim, gideceğim, onların ağzına biber süreceğim" minvalinde konuşan, yaptığı sandık/kütük hatasıyla kendine oy vermekten aciz bir kk bir daha gelmeyi düşünmesin bile.
    en kötü öö en iyi kk'dan daha iyidir.

    edit : allah'tan iddianın tarihi 1 nisan.

  • 36. 1 mart 2024 yaren leyleğin türkiye'ye gelmesi

    (bkz: her konuya espri yapan tip)

    çok güzel haber. insanı mutlu ediyor.

  • 37. evrim teorisinin 165 yıldır çürütülememesi

    en sonunda şu olacak:
    - bah biz diyorduk. evrim kuranda yazıyor zaten.

  • 38. murat kurum

    allah affetsin ama tam bir mal.

  • 39. marteniçka

    instagram çıkana kadar kimse bilmiyordu. kadınlar tek merkezden yönetiliyor. 3-5 influencer ne yaparsa aynısını yapıyorlar.

  • 40. emeklisi geldiği halde çalışan kişi

    on bin lira emekli maaşıyla geçinemeyeceğini bilen kişidir.
    her emekli olanın sahil kasabasına yerleşip bağla bahçeyle ulaşabileceği bir ülkede yaşamıyoruz.

  • 41. 1 mart 2024 kayıhan osmanoğlu'nun açıklamaları

    kim siker osmanoğullarını?

    600 yıl türk milleti üzerinde tahakküm kurmuş,boyunduruk altına almış bir aileyi kulaklarından tutup attık bu güzel topraklardan.kutlu olsun 3 mart !!

    ipsiz sapsız birinin hezeyan açıklamasıdır.

  • 42. kişi başı milli gelirin 13 bin 100 dolar olması

    100 kişiden biri 1m250bin$ kazanirken geri kalan 99 kişi asgari ücret ile çalışırsa olabilecek sonuç.
    "allahın on pulunu bekleye dursun on kul; bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;"

  • 43. bjk'nin ligin en kritik haftası paylaşımı

    40 yıllık beşiktaşlı olarak söylüyorum, evet en kritik maçı...galatasaray değil fenerbahçe şampiyon olsun istiyoruz, var mı başka soru..neden derseniz bu mevzu 90'lı yıllara dayanıyor...bizim en az 2 şampiyonluğumuzu şikeyle teşvikle galatasaray çalmıştır...

    koç ailesiymiş de bilmem neymiş..ali koç çocukken babası zaten bizim sponsorumuzdu, efsanemizdir ayrıca, maddi anlamda sürekli destek vermiştir sponsorluklarla...

    kıssadan hisse, gurme beşiktaşlılar eğer siz şampiyon olamıyorsanız galatasaray mı şampiyon olsun fenerbahçe mi sorusuna her zaman fenerbahçe der...

  • 44. avm'de kahve makinesi iadesi yüzünden çıkan kavga

    karen .

  • 45. yaren leylek

    geçen sene çok bekletmişti, bu sene erken gelip telafi edeyim demiş demek. şu memlekette insanın yüzünü güldüren ender bir durumun başrol oyuncusu.

  • 46. galatasaray

    kala kala elimizde kuru pırasanın sapı gibi sikko lig kalmış, avrupa'da götümüze şaplağı yemişsiz, el sikko kupasında karagümrük'ten şaplağı yemişsiz, takım iki pas çeviremiyor, iki organize atak yapamıyor, bizimkiler hala gelmişler yok taraftar sabırsız, yok yıkıcı eleştiri yapılıyor hep bilmem ne. sonuna da yazmış "adam ve alan markajı ile rakibin hızlı gelişen ataklarına mutlaka çözüm bulması gereken kulüp. aksi takdirde başımız ağrıyabilir."

    çiçek kardeşim benim, çözüm için geç kalınmadı mı sence biraz, mart'a girdik neyin çözümü? alo? aksi takdirde başımız ağırı mı kalmış daha bizim, migren olmuşuz zaten. bizimkiler uykunun 4. kademesinde top patlatsan uyanmazlar, bu nasıl bir kafa inanılmaz ya.

    ben size olacak senaryoyu söyleyeyim, perşembenin gelişi çarşambadan bellidir diye boşuna dememişler; beşiktaş'la en iyi ihtimalle berabere kalsak, fenerbahçe'nin haftayı 3 puanla kapaması durumunda puanlar eşitleniyor. fizik ve mental olarak patlak tekere dönmüş takım, her maç constant pressure oynamaktan bizimkilerin en sikko anadolu takımına karşı bile ciğerleri paçalarından akıyor. özellikle birkaç oyuncunun okan buruk'la ciddi anlamda problemleri var ve takım içinde dengesiz bir ortam mevcut. geçen sezonun galatasaray'ına bakıyorsun bir de gelinen noktaya bakıyorsun, tam anlamıyla sabotaj der dışarıdan biri değerlendirecek olsa, ama bizim varmıyor dilimiz bazı şeyleri söylemeye, o konu çok başka bir başlığın konusu çünkü. ancak şurası artık belli oldu ki; eğer fenerbahçe, geçtiğimiz sezonki geri zekalıca puan kayıplarını yeniden tekrarlamazsa, kuvvetle muhtemel şampiyon olur. tüm skill'leri kullandık biz, manamız kalmadı artık buraya kadar.

    ayrıca da şu devamlı her kaybın akabinde sosyal medyada polyannacılık oynayan gevşek kitleden nefret ediyorum arkadaş. siz taraftar maraftar değilsiniz. eskiden galatasaraylılığın bir vakarı vardı, şimdi nerede bir yalaka, dalağı gevşek varsa galatasaray sevdalısı olmuş. okan'ı, kerem'i ve avanesini de siz başımıza musallat ettiniz bugünlere geldik işte. alın mübarek olsun, mayıs'ta pırasanın sapıyla gezersiniz taksim'de. onu eleştirme ayıptır, bunu eleştirme sabırsızsın, şunu eleştirme sen yapıcı değilsin, bilmem kimi eleştirme sen fener trollüsün, okan'a laf söyleyen oç'dur, kerem'e ağzını açanı statta yakalarsak döveriz bilmem ne. böyle hiç bozmadan, aynen bu kafayla devam edin siz.

  • 47. survivor 2024 all-star

    begüm de bütün sinirini berna'dan alıyor kız ne yaptı sana motivasyon vermekten başka… yenilip yenilip kızı tersliyor sürekli beceriksiz begüm

  • 48. battal ilgezdi'nin imamoğlu hakkındaki iddiaları

    battal ilgezdi’nin benim için yeterli olan tek icraatini açıklayayım da sussun. kendisinin eşi olan chp’nin içine ahtapot gibi yapışmış gamze akkuş ilgezdi o mübarek saçlarına fön çektirmek ister ataşehir’de ve bir kuaför salonuna girer. randevu ile çalışıldı söylenen gamze hanım “sen benim kim olduğumu biliyor musun” çığlıklarına, “ burayı kapattırıcam.” tehdidini de ekleyip o sırada ataşehir belediye başkanı kocişi olan battal beyi arar. bu telefonun ertesi günü o dükkanın ruhsatı iptal edilip bir daha açılmamak üzere mühür vurulmuştur. herkes önce kendisine baksın. ataşehir bağırsaklarını temizliyor. cukkaladığı rezidans dairelerinin kirasını yesinler biraz. ataşehir’i yeterince yediler.

  • 49. japonyada hilebazlık yapan okul müdürü

    bakın işte gelişmişlik, medeniyet böyle bir şey.

    bizde olsa ilçe milli eğitim müdürü yapılırdı.

  • 50. inci taneleri

    zahir kıskançlığından dövdü dilber'i. çünkü aslında zahir de azem'e aşık. orospu zahir, sakalından utan.