sifirbesuc10
profili

  • uzun yol araba yolculuğunu çekilir yapacak şey

    spotify veya youtube music üyeliği.
    müziksiz asla. sadece müzik olsun yeterli.
    müziksiz ne araba sürerim, ne de yürüyüş yaparım.
    yanımda sürekli konuşan birini de istemem.
    araba sürerken sadece müzik dinlemek ama muhabbet dinlememek istiyorum.

    konuşanın ağzını bantlarım.

  • eyalet sistemi 2023'ün konusu

    ben destekliyorum eyalet sistemini artık.

    trakya eyaleti olarak çok mutlu olacağımızı düşünüyorum. trakya eyaletinin içine, beyin göçü ve üniversite mezunu hariç iç anadolu, doğu anadolu, güneydoğu anadolu, karadenizli giremez. vize uygulanmalı. kendi başkanımız olmalı. ab ile yeni vize protokolleri yapabilmeliyiz. zaten trakya'da hatrı sayılır çifte vatandaş nüfus var bulgaristan üzerinden. avrupa'da serbest dolaşıyorlar.

    biz "anadolu" kamburunu sırtımızda taşımak, onların oylarının kararı ile yaşamak istemiyoruz. zira 21 yıldır + 5 yıl daha olacak, hiç oy vermediğimiz parti ile yönetiliyoruz biz.

    iç anadolu çomar kafasından da, karadeniz çakallığı muhafazakarlığından da, güneydoğu anadolu teröristliğinden de bıktık. hiçbir ortak noktamız yok.

    atatürk bile selanikli!

    sadece ege ve akdeniz sahillerle birleşebiliriz. masaya yatırıp konuşabiliriz bu konuyu.

    edit: (bkz: #152975264)

    bana laf atmış bir yazar :)

    --- spoiler ---
    tatil yapmak isteyenler ibiza'ya gidebilir
    --- spoiler ---

    ibiza'ya gitmemize gerek yok tatil yapmak için. trakya'nın 3 tarafı denizlerle çevrili :)
    inanır mısın ege denizine bile sınırımız var. enez, erikli, saros körfezi, gelibolu... cennet gibi coğrafya, tertemiz deniz. ama iç anadolu denizlere çıkmaya yol arayacak.

    bir inanır mısın daha: trakyalılar hiç anadolu yönüne göç etmiyor. çünkü o tarafta ihtiyaç duydukları hiçbir şey yok. bin yıldır bu coğrafyadan dışarı adımını atma ihtiyacı hissetmeyen insanlar var. ama anadolu akın akın trakya'ya, sahillere göçüyor. bizim o coğrafyaya da, o coğrafya insanına da ihtiyacımız hiç yok. mağdur olan maalesef kendileri olacak. keşke mübadele hatta tehcir bile olsa. göreceğiz o zaman onları biz.

  • 14 mayıs 2023 genel seçimleri iptal edilsin

    dikkat edin bu başlıkta "iptal edilmesin rte daha büyük farkla kazanır yoksa" yazanlar aktroll.
    algı yapıyorlar.
    çünkü çaldılar.

  • fatih erbakan'ın adaylığının reddedilmesi

    fatih erbakan'dan zekice bir hareket.
    adam cumhurbaşkanının diploması nerede diye konuşulması için, baştan diplomayı götürmüyor.
    şimdi ysk cb adaylarının diplomalarını kamuoyuna göstersin şeklinde bir baskı veya kampanya oluşursa ne olacak?

  • suriyeli sığınmacı ile türk kadının aşk hikayesi

    resmen suriyelileri kabullenelim diye, soft power olarak yapılmış, açık açık bir propaganda filmidir.
    işler çok ciddi boyutlara çıkıyor bence artık.

    biz istemiyoruz, kabul etmiyoruz, kabullenmiyoruz dedikçe; kafamıza balyoz indire indire zorla kabulleneceksiniz diyorlar!

    kardeşim siz ne istiyorsunuz türk milletinden? yıllardır tırtıklıyorsunuz bu milletin milliyetçilik duygularını. kendimi hiçbir zaman milliyetçi tanımlamadım ama özümde evet atatürk'ün 6 okundan biri olan milliyetçiliktenim elbette. bu devletin birleştirici, üst kurucu ulusu türk ulusudur.
    yoksa benim büyükdedem de arnavut yani, kim takar? banane kardeşim, ne arnavutluk kalmış ne bir şey. bu türk milliyetçiliğini tırtıklayamacaksınız!

    siz liberalizm dedikçe, halkların kardeşliği dedikçe; bizim ulusalcılık daha da kabaracak. kendi ellerinizle milliyetçi sağcılığı yükselişe geçirdiniz. yakın zamanda radikalleşirse sebebi de suçlusu da, sığınmacı ve kaçakları bize zorla kabullendirmeye çalışan tüm sorumlulardır.

    biraz sosyoloji okuyun ya. biraz siyaset bilimi okuyun!

    istemiyoruz zorla mı? sığınmacı ve kaçkınları, kendilerini sigortasız çalıştıran asalak işverenler dışında hiçbir allahın kulu istemiyor.

    ne masalı anlatıyorsunuz siz ya bize?

    aynı ersan şen'in dediği gibi, la fontaine'den masallar!

    hele ki şurada son 1 aydır sözlüğe de twittera açık bir şekilde sirayet etmiş bir rahatsızlık var. görüyoruz işte bu rahatsızlığın dile getirildiği her gün en az 10 yeni başlık açılıyor. ki sözlük genelde daha özgürlükçü düşüncede yazarların bulunduğu bir platformdur normalde.
    sözlük bile şahin bir milliyetçi kesildiyse demek ki ortada ciddi bir rahatsızlık söz konusu.

    bu tarz filmler ile yeni kültür inşaası mı yapıyorsunuz siz hayırdır?

  • ben boşuna mı okudum hissi

    hiçbir zaman ben boşuna mı okudum hissini yaşamıyorum. hiçbir şey bile yapmasanız görgünüz, vizyonunuz artmış oluyor. tahsilli insan diye bir tabir vardır. işte bu tabirin karşılığı olmuş oluyorsunuz.

    ancak ben üniversite okumanın bu kadar itibarsızlaştırılmasını hazmedemiyorum. eğitim hayatının hiçbir döneminde derslerde başarılı olmak adına strese girmemiş, bir yazılıdan yüksek not alamayacağı stresi ile ağlamamış, çoğunlukla takdir belgesi ile geçmemiş, ortaokulda lisede haftasonlarını dershaneye feda etmemiş, hiçbir kaygısı olmamış insanlar da eninde sonunda üniversite okudular. o kadar çok üniversite açıldı ki zaten artık bu devirde üniversiteye girememek mümkün değil. çalışan da girdi, çalışmayan da girdi. piyasa hepsine aynı muameleyi gösterdi.

    zamanında yaşadığım şehirde tek bir tane anadolu lisesi vardı. şehirdeki çocukların en iyilerinden bir kısmı, o da az bir sayı, birkaç fen lisesine, anadolu öğretmen lisesine ve istanbul'daki sınavla girilen o iyi liselere girdikten sonra (ki bu liseler ülke çapında öğrenci alıyor ve kontenjan sınırlı) kalan kalbur üstü kontenjan direkt o şehrin tek anadolu lisesine gidiyordu. anadolu liselerinde okuyanlar bilirler. okudukları ilkokul, ortaokul gibi okullarda sınıflarında başarısız ve "tembel" tabir ettiğimiz öğrenciler vardır ama anadolu lisesinde vasat öğrenci hiç yoktur. bu öğrenciler yaşıtları binlerce öğrenci ile yarışmış, kimisi bilinçli veya belli bir maddi düzeyi olan ailelerinin kendilerini yazdırması ile dershaneye giderek kazanmış, kimisi hiç dershaneye gitmeden zeki olduğu için kazanmış ama neticede evde aile ortamında da kendilerine bir ders çalışma alanı yaratılmış. yani özetle herkes düzgün ailelerin çocuklarıydı. okulda vasat öğrenci yoktu. bu öğrenciler lisede dershanelerin de başarılı sınıflarını doldururlardı. yani senin bir statün vardı. sen anadolu lisesinde mi okuyordun veya anadolu lisesinden mi mezundun, hımm demek ki bu kişi zeki veya çalışkan biri kanısına tereddüt etmeden varılabilirdi. ama şimdi bütün liseler anadolu lisesi oldu. sadece belli başlı büyük şehirlerde veya bir coğrafi bölgede bir iki adet olan nadir liselerden fen liseleri, her şehire her ilçeye birkaç adet açıldı. yani anadolu liselerinin başına gelen akıbet fen liselerinin başına da geldi elbette. şimdi benim liseyi okuduğum şehirde, benim dönemimde anadolu lisesine girilen başarı düzeyi ile şehre açılan fen lisesine giriliyor. ne oldu? ne fen liselerinin bir ayrıcalığı ve itibarı kaldı, ne anadolu liselerinin bir ayrıcalığı ve itibarı kaldı. ne sayılı üniversitelerin bir ayrıcalığı kaldı.

    at izi it izine karıştı. bu durumu hiç hazmedemiyorum ve ömrüm boyunca hazmedemeyeceğim. kapasitesi olan da okuyor olmayan da okuyor. olan gerçekten emek verene oluyor. çünkü onun emeği bu toz ve dumanın içerisinde görünmüyor.

  • metaverse

    tek gerçek bir şey var arkadaşlar. tarım. bütün iş kolları, bütün reel sosyalleşmeler bitebilir. ama insanoğlu aç bir şekilde metaverse'ün içerisinde de duramayacaktır.

    tarım ölmeyecek arkadaşlar. kesin bilgi yayalım. köyümüze dönelim, toprağımızı ekelim. *

  • akp sonrası aktrollerin akibeti

    aktroller ip adreslerinden tek tek bulunup yargılanacaklar. ben aktroll olsaydım artık korkmaya başlar, ayağımı denk alır, aktrollük yapmaktan vazgeçerdim. silivri'nin atmosferini solumak istemezdim.

  • çocukken içte ukde kalan şeyler

    akülü araba yahu! hep istemiştim ama içimden. bir gün edirne'de tarihi bir camiiye girmiştik. camiide dilek dileme taşı vardı. parmağını koyup dilek diliyordun. orada akülü araba dilemiştim. ama anneme babama hiç söylemedim. çünkü bundan neredeyse 30 sene önce akülü arabalar ne bu kadar çok süpermarketlerde bile satılıyordu, ne de kız çocuklarına yönelikti. bunları hep erkek çocuklarına alırlardı. ben ise erkek çocuğu değildim. ama yine de istiyordum. dile bile getirmedim ne de olsa alınmaz diye :( şimdi pembeli pembeli barbielileri bile var.

    yıllar sonra, yani 4 yıl önce yeğenime aldı babam, hediye. sığamasam da bindim ilk eve geldiğinde denemeye çalışmıştım ahahaha. *

    yalnız entrylerin hepsine göz attım. akülü araba resmen travma olmuş. kanayan yara olmuş.*

    onun haricinde bisikletim, patenim, atarim oldu, sanal bebeğim oldu. sanal bebeğe meraklı değildim. herkeste var diye almıştım. bakamadım zaten ölüme terkettim.

    barbielerim, cindylerim vardı. en çok onlarla oynuyordum.

    bir de tatilya'ya gidemediği için, içinde kalanlar olmuş. daha sonra gideriz diye ötelenmişler hep aileleri tarafından ama maalesef kapatılınca içlerinde kalmış. bu da komik geldi.* neyse ki ona da gitmiştim okul gezisiyle.

  • yalın'ın zalim parçasının yazarlardaki hatırası

    lise 1'deydim. hayatımın en güzel zamanlarıydı. istediğim liseyi kazanmıştım. rehavet dolu hazırlıktan sonra, zorlu 9. sınıftaydık. halen devam eden harika lise arkadaşlarım vardı. televizyonda number 1 tv, kral tv, dream tv gibi kanallarda klibini izliyordum. o zamanlar power tv var mıydı hatırlamıyorum.

    siyah beyaz klipte yalın bir tren garında,* rayların üzerinde gitar çalıyordu.

    yaşadığım şehre konser vermeye gelmişti. sınıf arkadaşlarımla konsere gitmeye karar verdik. ertesi gün biyoloji yazılımız vardı. tüm gün nefes almadan yazılı çalışıp, akşamına konserine gitmiştik. yazılıdan da 95 almıştım :)

    ergenlik zamanları. sonrasında yalın'ı hiç dinlemedim. ne şarkılar çıkarttı bilmiyorum bile. ancak "zalim" de direkt lise yıllarıma gidiyorum.