başkan sağlam vurdu, bombalayacağım açılın dedi.
icraat bekliyoruz sayın başkan lafla olmaz. harami çetesinin kökünü kazıyın ya da sene sonu bırakın, bizim sabrımız çoktan taştı.
ali koç dönemi'nin en sert açıklamaları.
unsealed16 profili
-
3 kasım 2023 ali koç açıklamaları
-
muhammed kerem aktürkoğlu
muhammed kerem aktürkoğlu olma rehberi;
1- top sürerken sürekli yere bak, asla kafanı kaldırma, kollarını yeniçeri gibi sallayarak koş ki namın yürüsün.
2- sol çizgide top ayağına geldiğinde kendi kalene doğru gidiyormuş gibi yapıp bir anda sağına çekip savunma arkasına doğru topu şişir. icardi yüzde 80 koşuyordur oraya asist olur anahtar pas olur, koşmuyorsa da yapacak bir şey yok, ellerini havaya kaldırıp isyan et, sonra yere bakarak kollarını yeniçeri gibi sallayıp görev yerine dön.
3- ceza sahası içinde topla mı buluştun? gözlerini kapat ve dua ederek rastgele vur. sonuçta her şey kaderdir ve önüne geçilmez. gol olmazsa kafanı ellerinin arasına al, sonra yere bak ve gözlerini yerden asla ayırmadan kollarını yeniçeri gibi iki yana delilerce sallayarak görev mahalline geri dön. -
ismail kartal'ın yapıp jesus'un yapamadığı şey
tek kulvarda anasının liginde top oynayıp o tek kulvar için 35 milyon euro bütçe eksisiyle icardi'leri, torreira'ları sahaya yığan all in girmiş bir rakibe karşı mücadele etmek.
ismail hoca'yı çok severim takip eden bilir, jesus gelmeden önce de kalması için götünü yırtan tek insan evladıydım burada, ama jesus'un geçen sene yaptıklarını yapabilecek bir hoca "dünya üzerinde" bile bir iki tane ya vardır ya yoktur. bizim ülke iq ortalamamız 86.8 olduğundan galatasaray geçen sene avrupa oynamış olsaydı jesus acaba hangi haftada şampiyonluğunu ilan ederdi diye soramıyorlar, parçaları birleştirmeye remler yetmiyor.
- avrupa'da üçüncü torbadan katıldığı grupta liderlik ve son 16 gururu,
- 9 sene sonra müzeye giren ilk kupa,
- ligde gol ve puan rekorları ile gelen 2.20 puan ortalaması ile son haftaya kadar liderlik mücadelesi...
biz razıyız be aq. fenerbahçe tarihinin kırılma anlarından biri olabilirdi bu adamın gönderilmesi ama neyse ki abdal'a malum oluyor, fenerbahçe senelerdir kötü hocalar tarafından yönetilmiyor, bayrağı ismail kartal hocam devraldı bayrağı ve hakkını veriyor, vermeye de devam edecek. -
edin dzeko
su attigi ikinci golu atacak forvet 8 senedir yok takimda aq.
saldi kobrayi, tek basina kazandirdi maci, helal olsun. -
altay bayındır
kimse farkında değil ama resitallik gol yedi bugün. o kadar cılız ve boktan bir pasta açıyı yanlış kapatıp gol pozisyonu vermek altay bayındır standardının bile üzerinde bir pilotaj hatasıydı, vallahi helal olsun.
bu herife hala fenerbahçe ilk 11'i değil fenerbahçe 3. kaleciliğini dahi yakıştıran yönetim ve hoca heyeti de otursun bugünkü golü izleyip biz ne yapıyoruz diye detaylıca düşünsün. -
ak partili esnaftan alışveriş yapmayacağım
ahaha dur lan simdi pembe gotluler damlayacak cok yanlis falan diyecekler.
cok iyi hatirlarim sene 1996, seriatci babamla icerenkoy carrefour'a girdik o zamanlar yeni acilmis tabii, markette dolasiyoruz koca sepeti doldurmusuz, bu aq misvak kiliklisi alkol satildigini gormez mi? alisveris arabasini birakti elimizden kolumuzdan tuttu saniyesinde disari cikardi bizi, o gunden sonra da bir defa daha ugramadi oraya.
sene 96 diyorum 96! daha telefon yoktu, elektrik yoktu, mektupla haberlesiyorduk amina koyayim, adamlarin nereden alisveris yaptiklari belliydi, nereye para kazandiracaklari da kurus yedirmeyecekleri de belliydi, sene olmus 2023, 20 senedir inim inim inletilen sekulerler bu heriflerin paleolitik donemdeki istihbarat ve haberlesme yetilerine sahip olamiyorsa orada neden kazanamiyorum diye cok da dusunmeyeceksin.
senelerdir uyguladigim. herkesten para kazanir benden kazanamaz, biz babadan boyle gorduk. -
sesi işitilince mutlu olunan enstrümanlar
benim için her daim darbukadır bu ya. babamın cenazesinde çalsınlar yine bi kıpır kıpır olur ağlayarak ileri geri sallarım götümü.
-
22 ekim 2022 fenerbahçe başakşehir maçı
(bkz: #143885987)
"1- ben lig maratonunu 3'er maçlık periyodlarla değerlendiriyorum, çünkü her 3 maçtan 2'sini kazanıp birinde dönüşmeli olarak mağlubiyet/beraberlik aldığında son 10 senenin şampiyonluk puan ortalaması olan 2.15'e ulaşıyorsun. biz 1-3 hafta arasında kasımpaşa ve adana demir'i, 3-6 hafta arasında kayseri ve alanya'yı yendik, 3-9 arasında beşiktaş ile berabere kalıp karagümrük'ü yendik, eğer ankaragücü'nü de yenersek üçüncü 3 maçlık periyodu da şampiyonluk ortalamasında geçmiş olacağız, sonrasında oynayacağımız başakşehir-istanbul-sivas maçlarında yine bir puan kaybı lüksümüz olacak, en azından ben böyle bakıyorum olaya. bu yüzden ankaragücü maçı çok kritik, alırsak mükemmel olur."
evet, ankaragücü maçını aldık, 9 maç sonunda son 10 senenin şampiyonluk puan ortalamasını tutturabilen tek büyük takımız bu maçla birlikte. bu ne demek? entry'de de bahsettiğim gibi "benim sistematiğime göre" başakşehir-istanbulspor-sivas maçlarından bir tanesinde puan kaybı, hatta mağlubiyet lüksümüz var, ikisini de istanbul'da oynayacağımız istanbulspor ve sivasspor maçlarını kazanacağımızı düşünmemle birlikte bu maçta rahatım, galip gelirsek ne ala, gelemezsek de çok büyük mevzu değil, rennes maçı benim için çok daha önemli konumda şu anda.
maça gelirsek, maç hakkında çok yorum yapacak bir durum yok aslında, taktiksel olarak net ve basit bir maç;
1- başakşehir tıpkı alanya ve kayseri gibi topa hakim olduğu sürece iş yapabilen bir takım.
2- başakşehir yerleşik savunmayı ligde en iyi yapan takım.
böyle takımlara karşı nasıl oynamamız gerektiğini zaten gördük, bu maç özelinde başakşehir'e önde tıpkı kayserispor maçındaki gibi doğru şekilde basmakla iki şey elde edeceğiz;
a- başakşehir'in topa sahip olma üzerine kurulu set oyununu bozacağız.
b- savunmayı hataya zorlayarak yerleşik savunmaya geçmelerine fırsat vermeyeceğiz.
yani kayseri maçında yaptığımız o kusursuz baskıyı yine yapabilirsek bence bu maçı rahat alırız, ancak bence büyük soru işareti "o baskıyı yapabilecek durumda mıyız".
gerek kadro tercihlerinden, gerek özellikle iki kulvarda sürekli şekilde maç yapmanın getirdiği yorgunluktan dolayı takımın press gücü son haftalarda sürekli şekilde düşüyor. kadro tercihi konusunda, yerli zorunluluğu sebebiyle irfan-emre ikilisinden biri çoğunlukla sahada oluyor ve bu bu iki oyuncunun da topsuz oyuna dair bir fikri olmadığından baskı yaparken takımın bu oyuncuların pozisyon bilgisi eksikliğini tolere etmesi gerekiyor, ancak yine baskıda ciddi şekilde aksayan joao pedro da işin içine girip iki oyuncumuz aksayınca önde baskı çalışmıyor maalesef, bu bağlamda bakıldığında bence pedro/irfan veya pedro/emre gibi bir ikiliyi hücum hattında kesinlikle görmememiz gerekir diye düşünüyorum.
işin diğer boyutu yorgunluk. ankaragücü maçında miguel crespo bence fenerbahçe'ye geldiğinden beri en kötü futbolunu oynadı, bu takımda geçen seneden beri ilk 11 çıktığı maçlarda belki de ilk defa ortasaha üstünlüğünü rakibe verdik. aynı şekilde ferdi'de düşüş görüyorum ve yorgunlukla bağlantılı olduğunu düşünüyorum, savunmamızdaki adamlar zaten haftalardır sürekli şekilde oynuyorlar ve onlar da insan, onlar da hatalar yapmaya başladılar. haftaiçi kesin şekilde kazanmamız gereken, kazandığımız takdirde hem avrupa'da hem ligde ciddi avantajlar elde edeceğimiz bir rennes maçı da düşünülmek zorunda, böyle bir tabloda nasıl bir kadroyla sahaya çıkılır, sahaya çıkan kadro doğru olanı ne derecede sahaya yansıtabilir inanın bilmiyorum, ancak benim kafamdakiler şu şekilde;
x- ortasahalar bu kadar yorgunken ben olsam bu maçta başakşehir'in 3'lü ortasahasına karşı iki göbek kullanan 343 ile sahaya çıkmam, 4132 tercih ederim. ancak bunun tek bir koşulu var, o da arao'nun sağlam olması. daha önce çok defa yazdım, bu takımda kesici 6 oyununu bilen tek oyuncu arao ve arao'suz 4132 oynamak karagümrük maçındaki senaryoyu tekrardan yaşamak demek, bu sefer karşımızda lig sonuncusu yok, başakşehir gibi sağlam bir takım var, kevgir ederler, aman diyeyim.
y- arao henüz hazır değilse ve 343 oynayacaksak ortasaha ikilimiz kesinlikle ismail-crespo olmalı. lincoln umut vadediyor bu mevkide ancak henüz mevki adaptasyonu tam olarak sağlanamadığından ankaragücü maçındaki gibi ortasaha zaafiyeti yaratıyor, yukarıda ifade ettiğim gibi zaten onların 4141'ine göre sayısal dezavantaja sahipken bir de lincoln ile sahaya çıkmak yukarıdaki maddeyle eşit derecede intihar. eğer arao sağlamsa önündeki oyuncunun asıl görevi tempo yaratıp basmak olduğundan ismail bu işi aslanlar gibi yapar, crespo rennes maçı için dinlendirilebilir.
z- hücum hattı 343-4132 tercihine göre değişebilir ancak önde baskıyı bilen, topsuz oyunu kuvvetli en az 2 oyuncuyla sahaya çıkmak çok önemli. 343 tercihinde önde pedro oynayacaksa yanında batshuayi-rossi veya rossi-valencia gibi bir ikili tercih edilebilir, eğer 4132 oynanacaksa hücumda +1 oyuncu olacağımızdan dolayı ismail-rossi baskıya verilip çok tutmasam da irfan-pedro ikilisi hücum üretkenliği sağlamak adına "belki" kullanılabilir.
benim kadro tercihim şöyle olurdu;
4132;
---------------altay------------------
ferdi----serdar---szalai--alioski
---------------arao------------------
------rossi--ismail---lincoln-----
---------pedro-batshuayi--------
343;
---------------altay------------------
---serdar---gustavo--szalai-----
ferdi---crespo--ismail---lincoln
------rossi--pedro--valencia-----
son olarak gelelim en çok tartışılan mevzu maçın hakemine. zorbay küçük bana göre temiz bir ligde asla görev almaması gereken skandal bir hakem, ancak çoğu kişinin aksine ben bu arkadaşın galatasaray fedaisi falan olduğunu düşünmüyorum. bu tip hakemler sisteme göre çalışıyorlar genelde, geçen sene sistem trabzon'a çalışıyordu mesela, zorbay da trabzon maçlarında şov yaptı. bu seneki durum hala soru işareti benim için, açık konuşmak gerekirse şu ana kadar maçlarımıza ne kara liste hakemi vermişlerdi, ne de maçlarımızda lehimize veya aleyhimize ciddi hatalar yaptılar, fenerbahçe olarak uzun süre sonra saha içini konuşuyor olmamızın en büyük sebebi de buydu. tff ve mhk en azından bizim maçlarımızda tarafsızlığını korumak gibi bir niyetteyse zorbay küçük de düzgün maç yönetir, yok efendim geçen seneki terane aynen devam ediyorsa biz bu maçtan sonra hakemden başka şey konuşmayız kolay kolay maalesef.
burada yönetime büyük rol düşüyor. çoğu kişi geçen sene şampiyonluğu ali şansalan'ın katlettiği trabzon maçında verdiğimizi düşünüyor ancak biz o şampiyonluğu aslında havaalanında elimizde megafonla kaybettik. sahada ne yaşanırsa yaşansın tıpkı konyaspor maçındaki gibi sakin kalıp kaos yaratma, fenerbahçe'yi saha içinden uzaklaştırma çabalarına mahal vermemek lazım.
bu tip kaos ortamları bize hiçbir zaman yaramaz, yarayacağı takım bellidir. erden timur ve galatasaray da zaten bunun farkında ki son kozlarını oynadılar bu hafta. ben demiyorum ki olası bir hakem katliamı cezasız bırakılsın, tamamen sessiz kalalım, ancak bu işler konuşmakla olsa kahvedeki dayılar yönetirdi kulüpleri, fenerbahçe yönetimi temsil ettikleri makamın bilincinde olup fenerbahçe'ye bedel ödetenlere perde arkasından, sessiz sedasız bedel ödetip futbol takımını kaotik bir ortama sokmayacaklar, bu kadar basit.
özetle!!!!
1- önde baskı.
2- kaosa mahal vermemek.
bu maçın iki şifresi bunlardır. başarılar fenerbahçe. -
kim min-jae
şimdi bazı salaklar zannediyor ki böyle bir adamın fenerbahçe'de oynaması transfer politikasının bir sonucu, giden gider yerine yenisi gelir, hayır değil.
kim min-jae, miguel crespo, ferdi kadıoğlu ve bright osayi samuel bütün bu bokluğun içinde vitor pereira'nın tamamen kendi kişisel çabalarıyla bu kulübe kazandırdığı altın madenleri, dünya üzerinde her takımda ilk 11 oynayacak kalitede futbolculardır. bak bu ülkeye getirip getirebileceğin en büyük hocayı getirdin, sana aldırdığı adam 30 yaşındaki willian arao, adam başarı istiyor çünkü, hazır oyuncu istiyor. kimse vitor pereira gibi ben bunu alayım, kollarımda büyüteyim, gerekirse başarısız olayım ama 3 sene sonrasına yatırım yapayım uğraşmaz,sen tarihinde kaç defa böyle hoca gördün de kaç defa böyle transfer göreceksin? bunun mümkünatı yok.
serbest kalma maddesi aktive edildiğinde oyuncu da gitmek isterse kulübün yapabileceği hiçbir şey yok, bunun farkındayım, ama pereira'nın bu kulübe bıraktığı bu dört oyuncunun yeri dolmaz, bunun mümkünatı yok, eğer başarı istiyorsan, 7 milyon euro para verip başarı için hoca getirdiysen değerli parçalarını en azından bu sezon kaybetmemek için elinden gelen ne varsa seferber edeceksin.
yeni sözleşmeyse yeni sözleşme, maaşına zamsa maaşına zam, ne gerekiyorsa yapın tutun abicim bu adamı en az 1 sezon daha. vedat satılırken de aynısını söylemiştim, bu yönetim bu adamın yerini dolduramaz çok ararız demiştim de malaftar ooaaooowwww çoheyi bara satın getsün diye kıyameti koparmıştı, forvetsizlikten 2 şampiyonluk verdik.
milyon tane adam toplanıp survivor 02 mesut'un uçağını seyreden kitle bunlar, bu vizyonsuzların gazıyla eldekilerden olmayalım kardeşim gözünüzü seveyim. -
zorbay küçük
bu sene üç büyükleri katletmekle görevlendirilmiş kuymakspor tetikçisi. galatasaray maçında da galatasaray'ı doğramıştı, amaç büyükleri sindirmek.
ayağa basmak gibi bir teşebbüsün olmadığı pozisyonda kırmızı kart uydurup 18. dakikada maçın anasını belleyen adam. -
ali koç
hayır ne kasıyorsa bu kadar, olm tut getir işte birini zaten 10 hafta sonra kovacaksın aq.
2 günlük tatile 3 bavulla giden kızlara benzeyen fenerbahçe başkanı. -
vitor pereira
turk futbol seyircisinin bu hoca elestirilerini cok fazla dikkate almamak lazim. benim yasim 35, ali sen doneminden beri kacirdigim fenerbahce maci yoktur, bu takimin basina ne hocalar geldi gecti, ne basarili insanlar bu takimi yonetti, bu taraftar kitlesinin tek bir hocayi dahi begendigini ben hatirlamiyorum;
tarihin en dominant fenerbahce'sini kuran, iki sene ustuste sampiyonluk yasamis daum'un kellesini tek mac kaybetti diye isteyen de bunlardi, tarihimizin en buyuk basarisini bizlere yasatmis arthur zico'yu teneke liginde sampiyon olamadi diye gonderten de bunlardi, avrupa ligi'nde yari final oynayip finali penaltiyla kaciran aykut kocaman'i sikici futbol oynatiyor diye kovduran da bunlardi, ikinci aykut doneminde liderin dort puan gerisindeki takimi sabote edip sampiyonluktan edenler de bunlardi, ikinci ersun yanal doneminde ersun gelsin diye imza toplayip bes hafta sonra gonderin bunu diye sagda solda cazgirlik yapan da bunlardi.
velhasil 35 senelik taraftari olarak soyluyorum, fenerbahce taraftarinin buyuk cogunlugu ciddi psikolojik sikintilari bulunan insanlardir, bu kitle ben kendimi bildim bileli bu takima faydadan cok zarar vermistir, bunlarin gorusune gore takim yoneten baskandan da, hocadan da zaten bir cacik olmaz, cunku ne futbola dair bir bilgileri vardir, ne bilen insana saygi duyup vardir abicim bir dusundugu diyebilecek mental olgunluga sahiptirler, ne mobbing ile takimin basina getirdikleri bos beles adamlarin arkasinda duracak karakterleri vardir, bu kadar bokluga hele hele bir de z kusaginin tuketme ve yoketme durtusu eklenince iyice basa cikilmaz bir hale geldiler artik. bugun okudugunuz elestiriler her zaman olacak, bugun yasananlar degil, uc dort hafta onceki atmosfer anormaldi bizim standartlarimizda zaten, bu yuzden bunu hayatimizin bir parcasi olarak kabul edip yolumuza devam etmemiz lazim, eger bu taraftar birini begeniyorsa asil sikinti oradadir.
burada baskana buyuk is dusuyor. sayin baskanin karsisina tek aday bile cikmamasi kendisine gerekli ozguveni vermistir saniyorum, baskan bugun ben birakiyorum dese bu bombayi alacak tek bir adam cikmaz, anca les kargasi gibi karanlik deliklerden saldirip dururlar, yani baskan muthis bir guce sahip, yaptiklarini sorgulayacak kimse yok. benim baskandan ricam bu cahil surusu ne dusunurse dusunsun, bunlarin sesi ne kadar cikarsa ciksin, gucunun farkinda olup vitor pereira bu sene teneke ligini dorduncu dahi bitirse en az bir sezon daha arkasinda durmasidir. sezon baslayali 5 hafta oldu, biz yeni, degerli ve devrimsel bir sistemin pesinden kosarken avrupa'da seribasini son saniyede elinden kacirdik, iki tane 20 yas alti oyuncu kazandik, sahada belli bir planimiz var, yeni oyuncular takima adapte oldukca cok daha iyi olacagiz. devrimler kanla yapilir, gule oynaya devrim olmaz, bu kulubun buyuk bir devrime ihtiyaci var, vitor pereira bu devrimi yapabilecek kalitede bir hoca ama bu taraftarin beklentileri dahilinde bu devrimin gelebilme sansi yok, cunku bu adamlarin herhangi bir devrimden de, devrimin neden gerekli oldugundan da anlayabilecek kapasiteleri yok. eger taraftara boyun egmeyip cocu'yu takimin basinda tutsaydi belki bugun cok baska yerlerdeydik, bu sefer dogru olani yapip taraftarla gerekirse kanli bicakli olmak pahasina dogru bildiginden sasmamali. -
mesut özil
mesut'un bu ayakta duramayan haline sasiranlar muhtemelen prime doneminde bile pek seyretmemisler kendisini.
hic unutmuyorum, alex'in ne kadar kostugu tartisilirken ulan demistim icimden, demek ki mesut gelse herifler teneke baglayip kovalayacak takimdan. bu adamin kariyerinin en iyi doneminde dahi yaptigi tek sey muthis oyun zekasini ve oyun bilgisini kullanmakti. onunuzde ronaldo gibi bir hayvanat varken 10 numara oynamak cok kolay, onune yuvarlasan kaleye sokuyor herif zaten, ondeki adamlar hareketli olacaklar ki mesut'un sahada bulunmasi bir seye yarasin, bu takimda bu hareketliligi kim saglayacak?
transferin kralini yapsan yine mesut'tan zor olur bu ulkede. anca pereira makina gibi sistem oturtacak, kimse yerinde saniye durmayacak, o zaman verirsin topu mesut'a belki yine harikalar yaratir, bu duraganlikla sahada durdugu her dakika zarar ziyan. -
31 temmuz 2021 fenerbahçe gruther fürth maçı
valla su mesut'u gordukce insan uzuluyor. hayir verdigin para degil dert, bugune kadar neler girmis iki sene de mesut'tan girsin ama bu herifin su formuyla kadroda bulunmasi basli basina kaos. oynatsan 10 kisi oynuyorsun, oynatmasan bu sefer les kargalari mesut'un uzerinden hocaya vurup takimi karistiracak surekli.
yani ne gerek vardi arkadas ya su herifi aldiniz. alsaydin sadece irfan'i, irfan-pelkas ikilisi zaten bu ligin kalitesinin cok uzerinde ikili, simdi mesut oynasa irfan yedek kalacak, irfan ile mesut'u oynatayim desen pelkas'i yedek birakmak vatana ihanet, mesut'u kenara ceksen yukarida yazdiklarim, paramizla bela aldik basimiza resmen aq. -
fatih terim
çok üzülüyorum 30 senelik gs taraftarı olarak. adamın vizyonunu anlayabilmek için zaten yedek kulübesine, yardımcılarına bakmak yeterli. beğenmediğimiz vitor pereira'nın ekibine bakıyorsun adamlar marimar gibi aq kafile halinde gelmişler buraya, içlerinde analist'i de var, profesör'ü de var, fizyoterapist'i de var, kalifiye insanlardan kurulu bir "teknik ekip" adamlar, bizimkilere bakıyorsun necati ateş oturuyor adanalı'nın yanında, necati ateş kimdir, hangi vasıfla sana futbolun hangi alanında yardımcı olabilir? insan olarak çok seviyorsan al evinde çamaşır asarsınız birlikte aq, böyle bir vizyonsuzluk olabilir mi ya.
ama hep bu taraftar yüzünden. bunlara ver lig tenekesini, arkadaşlarına koyduk mu yapıp küçük dünyalarında iki gün tatminasyon yaşasınlar yeterli, taraftar böyle olunca kulüpten de farklı bir vizyon beklememek lazım, elele verip yerel kulüp haline getirdiler koskoca gs'yi. -
vitor pereira
(bkz: #124271394)
(bkz: #125099130)
(bkz: #125257924)
en baba yorumcular dahi ismini zikretmezken son 1 ayda kendisi hakkında yazdıklarım bunlar. yarattığım sinerji ile sanıyorum katkıda bulundum takımın başına tekrar gelmesine, biraz ortalık sakinleştiğine, sığ muhabbetler biraz kesildiğine göre rakamlar ve bazı araştırmalarım eşliğinde "neden" fenerbahçe için en iyi seçim olduğunu düşündüğüme değineyim biraz. savunma futbolu oynatiyür, fenerbahçe kalibresinde görmiyürüm gibi boş söylemlerin ötesinde rakamlar ve reel gerçekler üzerine epey uzunca bir entry olacağını sanıyorum, o yüzden okumayı sevmeyen hiç başlamasın.
1- başarılı olmayı bilmek:
bu adamın bugüne kadar yönettiği sırasıyla porto-ahli-olimpiakos-fenerbahçe-1860 münchen ve shanghai port olmak üzere 6 major kulüp var ve bunlardaki performansları sırasıyla şöyle özetlenebilir;
porto dönemi:
bana göre portekiz'in yetiştirdiği bir diğer üst düzeyde potansiyelli ama kafası kırık hocalardan biri olan andre villas-boas'ın yanında yardımcı teknik direktör olarak 1 sezon görev alıp kendisinden şampiyon olarak devraldığı porto'daki başarı geleceğini devam ettirip portekiz ligini 11/12 ve 12/13 sezonlarında iki sezon üstüste şampiyon olarak tamamlayıp aynı zamanda portekiz kupasını da iki sezon üstüste kaldırıyor. porto'nun başında çıktığı 92 maçta maç başına 2.26 gibi çok iyi bir puan ortalaması yakalıyor.
ahli dönemi:
arap ligini üçüncü sırada bitiriyor. bir önceki sezon ali'nin ligi beşinci sırada bitirdiğini gözönünden bulundurursak başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
olympiakos dönemi:
sezon ortasında göreve geldiği takımda 27 maçta 2.22 puan ortalaması yakalayıp hem ligi hem kupayı kaldırıyor. diyebilirsiniz ki olympiakos'u şampiyon yapamayanı dövüyorlar, haklı olmanızla birlikte göreve geldiği sezon 14. haftanın paok liderliğinde geçtiğini de gözününde bulundurmak lazım, çok kolay bir ortamda göreve geldiği söylenemez.
fenerbahçe dönemi:
bizim taraftarı kıl eden dönem. bir kısım taraftar elindeki kadronun hakkını verememekle eleştirse de ligde 2.08 puan ortalaması ile ikincilik, kupada final, avrupa ligi'nde ivan bebek tarafından katledilen bir maç ile çeyrek final ve benim fikrim daha da ötesinin kıyısından dönmenin başarısızlık olup olmadığı çok tartışılır. fenerbahçe macerasına taktiksel varyasyon sekmesi altında ayrıca değineceğim.
1860 münchen dönemi:
sezon ortasında çok kötü giden takıma 5 aylığına kurtarıcı olarak getiriliyor, almanya kariyerine hızlı başlasa da sezon sonunda küme düşmekten kurtaramıyor takımı. bana göre başarısızlıkta en düşük paya sahip olsa da sonuç olarak başarısız olarak kabul edebiliriz.
shanghai dönemi:
çin ekibine ilk sezonunda tarihinin ilk ve tek şampiyonluğunu kazandırıyor. bir sonraki sezon ligi üçüncü bitirip yine kulüp tarihinde ilk defa kupayı kaldıran hoca oluyor. üçüncü sezonunda ligde 14. haftayı lider geçerken takımdan ayrılıyor. takımın başında çıktığı 117 maçta 2.03 puan ortalaması yakalıyor.
bu bilgiler ışığında baktığımızda 52 senelik yaşantısında görev aldığı ve çoğu türkiye gibi sağlıksız ve şaibeli futbol ortamına sahip 6 farklı ülkenin 3'ünde şampiyonluk ve yerel kupa kazanmış, 4 ülkede maç başına 2.0 üzerinde puan ortalaması yakalamış bir hocadan bahsediyoruz ki taraftarın takımın başına gelsin diye açlık grevine girdiği 65 yaşındaki marcelo bielsa'nın kariyerinde major kupa kazanmadığını gözönünde bulundurduğumuzda vitor pereira'nın kazanmayı bilen, winner bir hoca olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
2- taktiksel varyasyon:
hep söyleriz ya hoca dediğin eldeki malzemeye göre yemek yapmayı bilecek diye, işte vitor pereira'nın çok farklı futbol ortamlarında başarılı olmasının sebebi de birçok taktiksel formasyon'u iyi derecede biliyor olmasıdır.
bu arkadaş stajını andre villas-boas gibi bana göre 433 ve türevi formasyonları dünyada en iyi bilen, özellikle 433 ofansif'i hakkıyla oynayatabilen sayılı hocalardan birinin yanında yapmış bir adam. porto kariyerinin büyük çoğunluğunu boas'tan öğrendiği 433 ofansif ile geçirdi, bu yüzden fenerbahçe'nin başına geldiğinde ersun yanal'vari epey gollü ve keyifli bir sezon izleteceğine dair epey heyecanlanmıştım.
fenerbahçe kariyerinin başında hazırlık maçlarını arada çift forvet denemeleri yapmakla birlikte 433 ofansif ile geçirdi. zaten hatırlarsanız hazırlık maçlarında gayet bol pozisyonlu, keyifli bir takım izledik ama ne olduysa aziz yıldırım olacak şeker hastasının ligin başlamasına günler kala ligin en değerli kanat forvetini, yani olası bir 433 ofansif takımının en önemli parçalarından birini araplara satmasıyla oldu, adamın bütün oyun planları bozuldu. 433 ofansif'te 3 forvet + 1 adet 10 numara olmak üzere 4 hücum oyuncusu kullanılırken sow'un gidişiyle birlikte takımda kalan sezonda 4 gol ve üzeri atabilme potansiyeline sahip olan oyuncular;
robin van persie
fernandao
lazar markoviç
luis nani
volkan şen
olmak üzere sadece 5 taneydi, alper'i de futbolcudan sayıyorsanız güzel hatrınız için 6 olsun. sezon içi sakatlık ve ceza olasılıkları da düşünüldüğünde ki markoviç ve rvp'nin sakatlık sıkıntılarının olduğu zaten bilinen bir gerçekti, elde 2'si patlamaya hazır 5-6 oyuncuyla, oyuncu başına olması gereken 1 yedeği geçtim as oyuncu dahi bulamama tehlikesi kapıdayken, adam gibi tek bir kanat forveti kalmamışken 433 ofansif'te ısrar etmek intiharla eşdeğerdi ve bu noktadan itibaren pereira sezonu benim için çok daha ilginç bir hal aldı, çünkü kariyerinde 433 türevleri dışında herhangi bir tecrübesi bulunmayan bir hocaydı, elindeki kadro son derece dengesiz/alternatifsiz bir kadroydu ve bu kadar kısıtlı malzemeyle işin altından nasıl kalkacağını merakla izledim, açıkçası çok da ümidim yoktu, sezon ortalarına doğru ilk 4'ü zorlarken kovulmasını bekliyordum.
işte o noktada çoğu kişinin vitor pereira'yı başarısız olmakla suçlamasına, benim ise hayranlıkla izlememe sebep olan süreç başladı. koca bir kamp dönemini boşa geçirmiş, bütün çalıştıkları çöpe gitmiş bir hoca olarak takımı çok kısa sürede josef-topal olmak üzere çift 6'lı formasyona döndürüp zaman zaman 4141'e dönen savunma ağırlıklı bir 4231'i, daha önce ciddi bir tecrübesi olmamasına rağmen başarıyla uygulamaya başladı. ligde son haftalara kadar şampiyonluk mücadelesi verdi, kupada finale çıktı, avrupa ligi'nde belki kupayı alacakken ivan bebek tarafından katledildi. çoğu kişi hatırlar, ligin devre arasına denk gelecek zaman dilimlerinde istanbul'da bombalı saldırılar başladı ve başta gomez-sosa ikilisi olmak üzere ligdeki yabancı oyuncular can sağlıklarını düşünerek sezon sonunda ülkeyi terkettiler. hatırlar mısınız bilmiyorum, vitor pereira'nın bombalamalar sonrası "yaşananlar çok üzücü, burada kalıp kalmamaya değer mi onu bile bilmiyorum" gibisinden bir açıklaması oldu bir maç sonrası, işte tam olarak o dönemden sonra takım düşüşe geçmeye başladı, ivan bebek katliamı sonrası iyice çözüldü, bir sonraki sezon avrupa ligi'nde çeyrek final oynamış beşiktaş gibi bir takıma yeni tanıdığı bir ülkede ilk sezonunda şampiyonluk kaybetmek bana göre çok normal bir durum olsa da belki bu olayların yaşattığı psikolojik sıkıntılar yaşanmasa sezonu iki kupa ile bitirecekti.
sezon bitti, vitor aziz tarafından mobbing'e uğramaya başladı. söylenene göre tazminatsız bırakması için ölüm tehditleri dahi aldı ama inat etti bırakmadı, sezona hoca krizi ile girerken fenerbahçe o sezon şampiyonlar ligi'nde yarı final görecek olan, hayvani kadroya sahip monaco ile eşleşti. ortam zaten leş, başımızda hoca var mı yok mu onu bile bilmiyoruz, transfer dahi yapamadık, tecavüz edecekler bize derken vitor yine şapkadan tavşanı çıkardı, yine kariyerinde uyguladığına hiç şahit olmadığım bir 352 ile monaco karşısına çıkıp salih, emenike gibi çöplerle kadıköy'de monaco'yu hacamat etti, ikinci maçta da tam şaka maka eledik herifleri derken takım tekrar hakem katliamına maruz kalıp 1 averajla turu verdi, orada yaşadığımız gereksiz heyecanın tek müsebbibi vitor pereira'nın hayranlık duyulacak 3'lü savunma sürpriziydi. elendikten sonra aziz amacına ulaştı, herifi postaladı, sonra da bildiğiniz üzere zaten yüzümüz gülmedi.
konu bütünlüğünün koparmamak adına buradan direk çin'e, shanghai'a zıplıyorum. fenerbahçe'de yaptıklarıyla beni yüksek seviyede kabartmış olmasından dolayı orada kariyerine nasıl devam ettiğini yüzeysel şekilde de olsa takip ettim. oscar, hulk gibi oyuncularla 433 ofansif'ten yardırır parasını yer gider diye beklerken şangay'da yine sürpriz yaptı hoca, fenerbahçe'de monaco maçında uyguladığı 3'lü savunmaya çin'de de devam etti. çin kariyerinin büyük çoğunluğunu bugün avrupa şampiyonası dahil üst düzey futbolda sıklıkla görmeye başladığımız 343'ten farklılaşmış 3421 gibi bir formasyonla geçirdi ve bunu ustaca uyguladı. hücum geçişlerinde hulk ve oscar'a tek forvet arnautoviç'in sağ ve sol arkasında, bu sezon emre'nin pelkas ve mesut'a uygulamaya çalıştığı gibi görev verdi, ileri bölgede nasıl kontrol edeceği merak edilen yaratıcı oyunculara kendi aralarında doğaçlama üçgenler kurdurarak sonuca gitmeye çalıştı ve bunu başardı, çin ekibine 3'lü savunma ile tarihinin ilk şampiyonluğunu ve yerel kupa'sını kazandırdı.
4141 ve 433 ofansif dahil 433'ün bütün türevleri, klasik 4231, 352/343 türevi üçlü savunmalı formasyonları başarıyla uygulamış ve kendini sürekli geliştirip sürekli farklı şeyler deneyip farklı ülkelerde kupalar kaldırabilmiş bir hoca benim gözümde taktik dehadır. bakın dünyanın en büyük hocalarından biri olarak kabul edilen pep guardiola 433'ten başka formasyon bilmediğinden iyi 4231 takımları büyük maçlarda kitleyip duruyor city'yi. yine yakın zamanda psv'yi 3 sene şampiyon yapmış ve avrupa'nın en potansiyelli hocaları arasında gösterilen phillip cocu eline iyi bildiği 433 kadrosu verilmeyince 4231-442-352 gibi farklı formasyonları deneyip hepsinde ayrı ayrı çuvalladı. türk hocaları zaten hoca sınıfına bile koymuyorum, 4141 ve 4231'den başka formasyon görse vakfıkebir ekmeği sanacak adamlar bu ülkede büyük takımlara hocalık yapıyorlar senelerdir, en basitinden 19/20 sezonu dünyanın en iyi sağ ortasahalarından moses'lı, lig kalitesinin 10 gömlek üzerinde false9 olan kruse'li, adam yiyen vedat'lı ersun yanal kadrosu futbol bilgisi tolga'dan 4231 açığı, jailson'dan stoper yaratmakla sınırlı olan ersun yerine vitor gibi bir hocanın elinde olsa biz iki senedir aralık ayında şampiyonluk kutluyorduk. bunların hepsinin ötesinde futbolun yakın geleceği 3 stoperli sistemlere doğru giderken, 352 ve türevi sistemleri kullanan takımların sayısı artar, uygulayan takimlar büyük başarılar elde etmeye başlarken 3'lü savunmayı iyi bilen bir hoca ile ülkede bu geçişi gerçekleştirme potansiyeli bulunan ilk takım olmak bile başlı başına avantajdır.
3- beklentileri düşürmek:
bu ülke futbolunun, özellikle fenerbahçe'nin başarı yolunda hiçbir zaman değişmeyecek bir başarı anahtarı vardır, o da beklentileri düşük tutmak. bu taraftar lorant'lı 2002-2003 sezonunda, 2006'da, ikinci ersun yanal döneminde, geçen seneki transfer furyasında ayrı ayrı montla şampiyonluk kutlama parolasıyla sezona başladı, sezon sonunda montun fermuarı girdi götümüze. zico gibi adamın bu takım yürüyerek şampiyon olmalı diye kellesini aldılar, o gün bugündür gün yüzü göremiyoruz.
paralel olarak şampiyon olduğumuz sezonlara bakıyorum, 2003/2004 daum sezonunda yaş ortalamamız muhtemelen fenerbahçe tarihinin en düşük rakamındaydı. hepsi 22 yaşın altında mahmut hanefi'ler, servet'ler, kemal'ler, selçuk'lar, volkan'lar, tuncay'larla sezona "nispeten düşük beklentileri" başlayıp fenerbahçe'nin altın günlerinin temelini attık. daum sonrası dönemde zico ilk defa bu takımın başına geldiğindeki tartışmaları dün gibi hatırlıyorum, yok efendim bu adamın ne başarısı varmış, hangi vasıfla getirmişler başımıza, hayatı boyunca kulüp yönetmemiş bilmemne, tartışmalar şampiyonluğu aldığımız beşiktaş deplasmanına kadar sürdü, öyle ki beşiktaş maçı öncesi taraftara sorsan en az yüzde 95'i hocayı anında postalardı ama o zico bir sezon sonra fenerbahçe tarihinin en büyük başarısını bizlere yaşattı. ilk ersun yanal dönemi ona keza, takıma adam gibi transfer dahi yapılmadı, sezon başında özellikle arsenal maçlarından sonra tek bir allahın kulu diyemezdi ki bu takım tarihin en rahat şampiyonluğunu yaşayacak, yaşadı.
yeterince uzattım zaten, daha fazla uzatmak istemiyorum. demek istediğim fenerbahçe taraftarının beklentisiyle takımın başarısı arasında ciddi bir ters orantı var ama camia bunun hala farkında değil. vitor pereira olsun, başkası olsun, bu takımın başına taraftarın genelinin "hoşuma gitmeyecek" bir hoca getirilmesi gerektiğini savunup durdum bugüne kadar, hala daha arkasındayım bu fikrimin.
velhasıl değerlendirilecek daha çok mevzu var ama ana hatlarıyla bu üç faktörü birleştirdiğimde ben ismi geçen tüm hocalar arasında vitor pereira kadar uygun bir aday göremedim bu takım için, gerçekleştiği için mutluyum. buraya kadar okuduysanız sizden tek bir ricam var, lütfen sabredin. bakın son bir bilgi daha verip yazıyı bitireceğim;
dünyadaki ismi en çok bilinen, çoğu kişiye göre en iyi iki teknik adam olan jurgen klopp ve pep guardiola'nın liverpool ve city ile ilk sezon ve sonrası dönemdeki lig performanslarını yazıyorum;
pep guardiola, manchester city:
16/17 sezonu: 78 puan ile üçüncü
17/18 sezonu: 100 puan ile şampiyon
18/19 sezonu: 98 puan ile şampiyon
jurgen klopp, liverpool:
17/18 sezonu: 78 puan ile dördüncü
18/19 sezonu: 97 puan ile ikinci, şampiyonlar ligi şampiyonu
19/20 sezonu: 99 puan ile 30 sene sonra gelen şampiyonluk
eğer bu kulüpler fenerbahçe gibi yönetilmiş olsaydı bugün klopp da, guardiola da ilk sezonun sonunda postalanacak, son derece başarısız hocalar olarak anılacaklardı, city taraftarı bu kadar para döküyoruz neden şampiyon olamıyoruz diye belki hala dövünecek, liverpool taraftarı ulan 32 sene oldu biz acaba ne zaman şampiyon olacağız diye kafasını duvarlara sürtmeye devam edecekti ama onlar "ilk sezondan şampiyonluk" gibi saçma sapan takıntılardan sıyrılarak "doğru olduğuna inandıkları hocada" sabrettiler ve başarıya ulaştılar.
vitor pereira bu takımı 74 puanla ikinci yaptı. yukarıdaki tabloya bakarak ben size desem ki vitor pereira takımın başında bir sezon daha kalsaydı o sezon 90 puanla açık ara şampiyon olacaktık, geride bıraktığımız 5 sezonda en az 4 defa şampiyon olacak, avrupa'da belki kupa kazanacaktık, hangi biriniz bunun imkansızlığını ispatlayabilir bana? hiçbiriniz. işte bu olasılık iyi bir fenerbahçeli olarak benim içimde denizli maçından bile büyük bir ukte olarak kalmış bir olasılıktır. bakın rica ediyorum, vitor olsun, başkası olsun, takımın başına "kaliteli olduğuna inandığınız" bir hoca geldiyse, takımın doğru yolda olduğuna inanıyorsanız "en az" iki sene sabredin o hocaya. şunun bilincinde olun, bugün değil vitor pereira prime mourinho'yu bu takımın başına getirseniz yine size ilk sezondan şampiyonluk sözü veremez ama bir futbol sistemi oturtma, avrupa'da başarı, doğru kadro yapılanması sözlerini rahatlıkla verebilir, bunların da sonucu zaten bu teneke ligine ambargo koymaktır, 5 senede rahat rahat en az 3 şampiyonluk demektir.
bu yüzden lütfen artık başarı hayallerinizi 1 senenin üzerinde zaman periyotları üzerine kurun. biz bu sene şampiyon olur muyuz diye düşünmeyin, önümüzdeki 10 sezonda 7-8 şampiyonluk alabilir miyiz diye düşünün, ingiltere bunu yapabildiği için ilerliyor, biz bunu yapamadığımız için bataklığın dibine saplandık kaldık. umuyorum ki vitor pereira ilk sezonundan özlediğimiz şampiyonluğa bizi kavuşturur ve bunları konuşmamıza bile gerek kalmaz ancak en kötü olasılıkta dahi ilk macerasında tanınmayan fırsatı elde etmeyi, en azından 2 senelik sözleşmesini tamamlamayı hakediyor. eğer tamamlayabilirse giderken arkasından ağlayacağımızdan yüzde yüz eminim.
hayırlı olsun, umarım beni haksız çıkarmaz.