eski türkiye'nin en sevdiğim tarafı bir mozaik olması idi.
tek tipleşmeden uzak, ramazan'da çağrı filminin izlendiği, yılbaşında dansöz oynatıldığı, kimsenin kimseden nefret etmediği fakir ama gururlu bir ülkeydi.
misafir odası vardı, o odada misafire tutulacak sigaralar, dolapta likörler olurdu.
eski kuşaklar hatırlar, ailecek misafirliğe gidilen evde çocuklara pasta börek, büyüklere viski-çikolata servis edilirdi.
cumartesi gecesi onikiyi geçince, tutti fruttiler, emmanuelle'ler başlardı.
hoş bir bok gözükmezdi ama onun enerjisi bile bir başkaydı.
derken bir yılbaşı gecesi misafirlikte, ekranda apansız beliren o görüntü.
herkese bir kal gelmiş, kanal değiştirilememişti.
zaten 3-4 kanal var, değiştirilince de 5 dakika sonra diğer kanalda dansöze denk gelinmişti falan.
sonra koyvermiştik.
fakat o günler geride kaldı, şimdi humphrey bogart'ın sigarası bile sansürlü...
hey gidi günler.
görsel
unutursak kalbimiz kurusun.
aldatan adam2 profili
-
star tv'de 1994'e girerken çıkan üstsüz kadın
-
dertleşmeyi sevmeyen insan
benim bu.
zira insanların % 80'i sizi ve dertlerinizi umursamazken, geri kalan % 20'si de sizin dertlenmenizden sapıkça bir keyif alıyor.