esitler arasinda sonuncu5
profili

  • kadın fakir erkeğe aşık olur mu

    karakterli bir kadın karakterli ve kararlı bir erkeğe, sizin sandığınız gibi paradan, ünvandan, yakışıklılıktan daha fazla önem verir. erkeklerin erkeklerle mahalle kahvesindeymiş gibi atıştığı bir başlık bu. kadınlara karşı sadece tanıdığınız ucuz kadınlar üzerinden yaptığınız bütün genellemeler sizi, sadece sizi bağlıyor.

  • suriyelilerin vatandaşlığı iptal edilebilir mi

    bir hukukçu olarak bildiklerimi, gördüklerimi yazıyorum:

    vatandaşlık için teslim ettikleri belgelerin 3/4'ü kilis ve aksaray'daki kalpazanların düzenlediği sahte evraklardan oluşuyor.

    vatandaşlık kanunu'nda geçen hiç bir hükme uymadıkları için “istisnai vatandaşlık” denilen bir şey uydurdular.

    geçici koruma yönetmeliği diyor ki , geçici koruma vatandaşlık hakkı vermez! bu kadar açık ve net. aslında hukuka aykırı bir işlem var ortada.

    yine de
    sadece evrak incelemesi ile bile dağıttıkları vatandaşlıkları iptal edebilirsin.

    şunu sorun ama: sadece okuma yazma bilmeyenlerden oluşan bu listeler kime göre, neye göre, kim tarafından oluşturuluyor?

    neden kendi dilinde bile okuma yazma bilmeyen bu adamları bu ülkenin bir kurumu arayıp vatandaşlık listesine girdiniz diye bilgilendiriyor?
    neden kendi haberleri bile olmadan vatandaş yapılıyorlar?

    vatandaş yapılanların eğitim durumu oran oran ne? göreceksiniz arapça bile okuma yazma bilmeyenlerin çoğunlukta olduğunu.

    vatandaş yapılanların suriye vatandaşlık kimlikleri var mı? göreceksiniz ki yok!

    vatandaş yapılanların suriye'de kendi isimlerine kayıtlı bir mülkleri var mı? göreceksiniz ki yok!

    bu konuyla ilgili bir skandal vardı, googlelarsanız bulabilirsiniz, o skandalın hukuki sonucu ne oldu? bir yerlere müfettiş tayin edildi mi?

    kılıçdaroğlu dün sorular hazırlamış ama eksik hazırlamış? o sorulara eklenecek şeyleri yazdım. belki görür, belki gösterirler kendisine.

    bunları da sorun..

  • mutlu bir evlilik için ilk şart

    ilk önce şunu kabul edelim ki şartları yok, ilk şartı, ikinci şartı, caydırıcı şartı, cezai şartı diye belirtmekle, iş sözleşmesi yapmak arasında bir fark yok.

    bir evliliği mutlu bir evlilik haline getiren durumlar vardır, sınavlar vardır, aniden gelişen olaylar vardır, biraz da öncelikler vardır.
    benim önceliğim merhametli olmak; bir evliliği hem kendi içinde hem çevresine karşı örnek duruma getirir bu. merhametin cinsiyeti de olmaz. düpedüz cinayetlerin işlendiği bir evrende yaşıyoruz, en sinsisinden en vahşisine herkeste bu cinayeti az ya da çok işleme kapasitesi var. güvenle başınızı omzuna koyduğunuz kişinin, sizi, size ait olanları, size ait güzellikleri, belki de güç bela edindiğiniz değerleri öldürmeyeceğinden emin misiniz? katil sadece bedeni mi ortadan kaldırır sanıyorsunuz?

    ya yaşama hakkınız? sizin mutlu olsun diye çaba harcadığınız kişinin, tuhaf bir geçmişi cebinde taşımadığından emin misiniz? o tuhaf geçmişi de onunla sırtlanmayı kabul edebilir misiniz? eleştirmek kolay... sizin sahip olduklarınıza sahip olmadan büyümüş, sizin kadar ayrıcalıklı hissetmemiş ve belki sadece siz tarafından bu denli büyük bir aşkla sevilmiş birini, bir ömür sevmeye ve sadık kalmaya ikna edebilir misiniz? mantığınızla değil, lütfen kalbinizle yanıt verin. suç ve ceza'yı okumuş olanlarınız bilir, mantığın bittiği yerde şeytanın nasıl sahneye çıktığını.

    madde sıralamadığım şartnamemi tolstoy'un anna karanina'sında geçen şu güzel cümle ile bitirmek istiyorum: “birini seversen eğer, olmasını istediğin gibi değil, olduğu gibi, her şeyiyle seversin.” sadece bedene aldananlara değil bu cümlelerim. onlar söylediklerimden bir şey de anlamazlar. ben, ruhu, zekayı, bedeni birlikte uyumlu olanlar için yazdım hepsini.

    yorgun ruhların dinlendiği o uçsuz bucaksız yerde, yine onunla dinlenmek isteyeceğiniz kişilerle karşılarsınız umarım. birlikte vakit geçirmeyi mesai harcamakla bir tutmadığımız kişilerin ellerini, bir yerde yakalayıp tutabiliriz umarım. ölene kadar geçinebileceğimiz biri var, güzellikte, çirkinlikte, kavgada, sulhte, yetmeyen zamanda, telaşta, varlıkta, yoklukta, yeryüzünde, gökyüzünde, savaşların ortasında da olsa, var.

  • dertleşmek istenen roman kahramanları

    (bkz: ince memed)

    ankara-istanbul arasında mekik dokuduğum dönemde trende okuduğum hikayesi, beni yolun yorgunluğundan sıyırırdı. kitap setini bitirene kadar trenle gittim geldim , çünkü ince memed, dağların ve ovaların uzun uzun seyredildiği trenlerde okunurdu ancak.

    anavarza ovasını önümüze alıp dertleşmek nasıl da iyi gelirdi kim bilir.

    --- spoiler ---

    işte bunu yapmamalı. insanlarla oynamamalı. bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.

    --- spoiler ---

    değenlere senin kadar başkaldırmak, hatta ince memedim, kendi iyiliğime dahi olsa başkaldırmak isterdim.
    çakırdikeni, keven dikeni, devedikeni... ben de kendi dikenlerimi bir bozkır şehrinde ateşe verdim memed.

  • şahit olmayı çok isterdim denen tarihi olaylar

    (bkz: fransız ihtilali)
    uzuuuun uzun yıllar boyunca düşünsel anlamda temelleri atılmış bir hareket düşünün.

    rousseau, diderot, voltaire’i okuyarak büyüdüğünüzü düşünün.

    orta sınıfın eğitimli bir bireyi olduğunuzu, ekonomik sıkıntıları aşamayan bir çevrenin nasıl da kızışmaya başladığını gördüğünüzü düşünün.

    kralın meclisi olan état généraux (eta jenegho) ‘ya köylülerin ilk kez katıldığını duyduğunuzu düşünün. birşeyler değişiyor ve hissedebiliyorsunuz.

    camille desmoulins’ın attığı nutuğu gazetede okuduğunuzu hayal edin, hareketi kızıştıran o meşhur nutuğu.

    bastil hapishanesi’ne doğru yürüyen kalabalığın içindesininiz, hapishane basılıyor ve mahkumlar salıveriliyor, düşünün ordasınız..

    ve paris’i ele geçirdiğinizi..
    düşünün..